HEP BERABER KADIKÖY'DE OLACAĞIZ
Yaralı Ülkem
Yaralı Ülkem
Dinsel gericiliğin, yoksulluğun pençesinde her geçen gün akıl almaz şekilde çağın gerisine düşüp, bataklığa daha çok batan zavallı ülkem.
Bilimden, laiklikten, bilimsel eğitimden, adil gelir dağılımından uzaklaştıkça uzaklaşan gerçek anlamda ekmeğe muhtaçların coğrafyası yapılan fakirleştikçe fakirleşen, dünyada yabancılaşan zavallı halkım.
Emperyalizmin, vahşi kapitalizmin yeryüzü halklarını kana, gözyaşına, yoksulluğa mahkum eden kan içici, yeryüzünün belki de en son ve en büyük darbesini hiç hak etmediği halde yiyen / yiyecek mazlum ulusum, yurdum.
Bütün bu ülkede yaşanan cinayetler, kadın, çocuk cinayetleri, işkenceler, tecavüzler, bu ülkeye hâkim olan karanlık siyasi iktidarın insanı ve insan varlığını yok sayan tutum ve davranışlarından kaynaklanmaktadır.
Ülkeyi yöneten otoriter yapı katilleri yeteri kadar cezalandırmayıp onları adeta ödüllendirircesine salı veren, gerici töre, gelenek adı altındaki dinsel bağnaz uygulamaları hoş gören, sürekli bunları teşvik eden, İstanbul Sözleşmesi gibi uygulamaları bazı gerici tarikat şeyhleri istemedi diye kaldıran bu zihniyet bu cinayetlerin arkasındaki sebeplerden birisidir.
Akıl kölelikten kurtulmayıp, çağdaş - bilimsel, vicdanlı sesler, hoşgörülü, barış dolu zihniyetler bu ülkeye hakim olmadıkça bu cinayetler hep devam edecektir.
Güzel yurdumuz, güzel ülkemiz için hepimizin kalbi kan ağlıyor...
Her şeye ama her şeye rağmen gelecek için umutlarımızı hep var etmeliyiz.
Aşk, sevgi ve muhabbetlerimle...
Ayhan Aydın
17 Şubat 2022
Alevi Kurumları Arasında Geniş Katılımlı Ortak Birlik Toplantısı
Alevi Kurumları Arasında Geniş Katılımlı
Ortak Birlik Toplantısı
Alevi kurumları, bugün, 22 Şubat Salı günü saat 12:00’de Kartal Cemevi Vakfı’nda bir araya gelerek, Alevilerin yaşadıkları temel sorunlar ve son zamanlardaki gelişmelerle ilgili bir basın toplantısı gerçekleştirdiler.
Toplantıya; Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Vakıfları Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu, Alevi Kültür Dernekleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu başkan ve temsilcileriyle bazı sivil toplum kuruluşları, Alevi aydın, yazar, hukukçu ve gazeteciler katıldılar.
Toplantıda kurum temsilcileri, hukukçular; Alevilerin uzun yıllardır yaşadıkları sorunların devam ettiğini, Türkiye'nin bugünkü iktidarın çağdışı zihniyetinin uygulamaları sonucunda baskılarla, kadın cinayetleriyle, intiharlarla, ayrımcılıkla, yokluklarla boğuşan bir ülke haline geldiğini dile getirdiler.
Ülkede gericiliğin hortladığını, çağ dışı eğitimin Türkiye'de çocukların, gençlerin geleceğini yok edecek boyuta geldiğini söyleyen kurum başkanları ortaklaşa yaptıkları açıklamada; 27 Şubat pazar günü, saat: 15.00'de, Kadıköy Rıhtım'da çok geniş katılımlı, Çağdaş Eğitim, Demokrasi ve Laiklik Buluşması çağrı yaptılar.
Ayhan Aydın
22 Şubat 2022
Hızır Uğradı / TACİM BAKIR DEDE'yle Söyleşi
Hızır Uğradı
Kartal Cemevi Vakfı'nda - Cemevi'nde bugün yapılan toplantı sonrası, çok sevgili Haydar Baki Doğan'ın tanıştırması sonrası en ünlü Kantarma Dedelerinden, Sinemilli Ocağı'ndan Büyük Tacim Dede'nin oğlu Tacim Bakır'la yaklaşık 4 saatlik tarihi bir söyleşi yaptım.
Söyleşiyle, sevgili dedemizden Tacim Dede, Kantarma yöresi dedeleri, cemleri, gelenekleri hakkında detaylı bilgiler derlemeye çalıştım.
Biz bu yola can vermişiz; çok sevgili Haydar Baki beni onunla tanıştırmasa, İzmit'ten bir otobüsle buraya gelen ve hemen geri dönecek sevgili dedemiz beni kırmayıp saatlerini bana ayırmasaydı, bu bilgileri derleyemezdim.
Hem çok bilgili, hem büyük tevazu sahibi, kendisini yetiştirmesinin dışında geleneksel bilgileri taşıyıp çok güzel aktaran gül yüzlü dedemiz bin selam olsun.
Bu Hızır'ın el vurmasıdır. Belki bu dedemizle hiç tanışamayacaktık.
Bu yola aşkla bağlı olanlara can kurban.
Bin muhabbetlerimle...
Ayhan Aydın
22 Şubat 2022
Bizi Alaattin'in Sihirli Lambası Kurtarabilir mi?
Bizi Alaattin'in Sihirli Lambası Kurtarabilir mi?
(Recep Tayyip Erdoğan 3 Günlüğüne Kongo'ya, Afrika'ya Gidecek, Basından)
Alaattin'in Sihirli Lambası ve içindeki cin ortaya çıksa, Kongo'da bir dakikada benzersiz bir saray yapsa, bunu gören Muktedir Recep Tayyip Erdoğan'ın aklı başından gitse, büyülense, ben artık ebediyen burada yaşayacağım, dese, Türkiye'deki bütün ama bütün yandaşlarını, beslemelerini yanına toplasa oraya yerleşse 3 gün, 3 gece, 40 gün 40 gece, bir sene Türkiye'de düğün / bayram olur.
Olur, olur da Kongo dahil tüm Afrika kıtası halkları kısa süre sonra bizlere beddua etmekle kalmayıp, o cini ne yapıp edip lambaya gerisin geri sokarlar, sarayı da hemen yıkarlar.
Çünkü o para için kan içen vampirler gibi her yolu kullanıp sözde projeler yapan müteahhitler, onlardan beslenen yandaş medyası, hamam tellalı olamayacak sözde idareciler Afrikalıları da canlarından bezdirirler, onları isyan ettirirler.
Eğer cini bulup lambaya sokamaz, sarayı da yıkamazsalarsa, siz yeryüzünde bulunamayacak kadar ne farklı, ne muhteşem bir milletsiniz böyle ki yeryüzünde zaten benzeriniz yok, derler. Hatta nesli tükenmiş bu ejderhalara bugüne kadar fazla ses çıkarmadan onları beslemeye devam ettiğinize göre, tüm Afrika kıtasındaki insanları pek ala da siz besleyebilirsiniz, diye vallahi de, billahi de, tillahi de denizleri, kıtaları aşıp Türkiye'ye kalıcı olarak gelip yerleşirler...
Evet yerleşirler mi, yerleşirler.
Haksız olurlar mı?
Ne münasebet...
Bu millet bu kafayla daha çok sızlayıp, sızlayıp kendi kendisini avutup yıllarını geçirir durur.
Velhasıl, bu kabustan kurulduğumuz gün, 2. Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrasındaki bayram yeri olur her taraf...
Ama gerçek bayram, gerçek kurtuluş günü; bu yığınlar halinde ırkçılıkla, bölgecilikle, inanç, din, dil, mezhep, cinsiyet, çeşitli düşünce farklılıklarıyla boş yere zaman zaman birbirine düşürülen halkımızın tam bir millet olma bilinciyle bir araya gelmeleriyle yaşanabilir.
Çağdaş eğitimle, demokratik hukuk düzeniyle, birlikte üretip hakça paylaşmanın, adaletin, tam insan haklarının olmadığı, tam bir örgütlenme bilincinin bulunmadığı yerlerde bir hırsız gider bin hırsız, yağmacı gelir; bir otokrat despot yönetici gider yüz otokrat yönetici gelir; bir Tayyip Erdoğan gider, on Tayyip Erdoğan gelir. Masallarda olduğu şekliyle; hiçbir insanüstü güç bir insanı da, bir toplumu da, milleti de kurtaramaz...
İnsanın kurtuluşu insanoğlunun ortak yüksek bilincinde, mücadelesinde, aklında ve eylemindedir.
Aşk ile, muhabbet ile sevgili dostlar...
Ayhan Aydın
21 Şubat 2022
Harşit Vadisi
Harşit Vadisi
Harşitin suyu serin
Onulmaz bu yara derin
Nerede bahçeler anam
Nerede o güzel ellerin
Gümüşhaneli Şair Şinasi Özdenoğlu
Dün Harşit Vadisi ve Kurtuluş Savaşı'nda Harşit Savunmasıyla ilgili bir panele katıldım.
Oldukça güzel bilgilerin sunulduğu paneli dinlerken ben de benim de yören olan Gümüşhane'yi ve orada yaşanan Alevi varlığını düşündüm.
Bizim Gümüşhane Şiran, Giresun Alucra'nın da içinde yer aldığı ve toplumsal hafızada yer eden "Rus İşgali"ne karşın verilen mücadeleler, Kırıntı, Yeniköy ve çevre köylerdeki insanların bugün bile ziyaret ettikleri "Büyük Şehit, Küçük Şehit" ziyaretleri ve buralardaki siperler büyük ölçüde bu mücadelenin yadigârlarıdır.
Harşit Çayı; Gümüşhane'den doğup Kürtün'den Trabzon'a uzanıp Karadeniz'e dökülen bir akarsuyumuzdur. Ama coğrafya kültürü de insan yaşamını belirleyen ana belirleyici faktörlerdendir.
Harşit Vadisi de; Anadolumuzun her yerinde olduğu gibi yurdumuzun derin bir kültür merkezinin de ismidir.
İşte her bir karış toprağında, tarih, emek, kan, göz yaşı ve mücadele olan Türkiye'nin bu yöresi de gerçekten çok ihmal edilmiş çok önemli coğrafi- kültürel bir mirası barındırmaktadır.
Gümüşhanemizin çok köklü tarih ve kültür mirasına sahip bir ilimizdir. Sanki sağdan soldan kıstırılan, kıstırılmak istenen bu yurt toprağının her ne kadar tarihi, coğrafi, kültürel mirası varsa bunlar gün yüzüne çıkarılmalı, aynı zamanda hep ihmal edildiği gibi ulusal kurtuluş savaşındaki yeri ve önemi de ortaya serilmelidir.
Mesele bunula da sınırlı değildir. Bizim kitabımızda bağnazlık, hoşgörüsüzlük olamaz.
Dünkü panelde konuşmacıların da ifade ettikleri gibi, her türlü tarihi gerçek, bizim geçmişimiz ve gerçeğimimizdir.
"Şeyh Cüneyt tepesi, semah düzlüğü, Hz. Ali Atının izi" gibi sayısız kanıtın, halk anlatılarının burada yani Harşit Vadisi'nde derin bir Kızılbaş - Alevi varlığını göstermektedir. Bunlar Şah İsmail / Yavuz Sultan Selim yani Osmanlı ve Safavi arasındaki mücadelere tarihlense de, aslında burada çok daha derin kökler vardır.
Anadolu'nun aydınlanmacı manevi önderlerinden Serçeşme Pir Hacı Bektaş Veli'nin (öl. 1270) en büyük halifelerinden (yardımcı ve vekillerinden) birisi olan Güvenç Abdal'ın en önemli yerleşim, irşat (aydınlanma) merkezlerinden birisi hem de birincisi Gümüşhane Kürtün Güvendi Yaylası'ndadır. Burası Alevi maneviyatının Karadeniz Bölgesi'ndeki ilk önemli merkezi olmuştur.
Kendisi de bir Çepni olduğu söylenen Hacı Bektaş'ın Güvenç Abdal'ı Karadeniz bölgesine göndermesi bir tesadüf değildir.
İşte Türk / Türkmen boyları yani 24 Türk Boyu içinde kimliğini yüzyıllar boyunca koruyan Çepni boyları içinde Hacı Bektaş Veli'nin aşk ve sevgisi bugüne kadar Gümüşhane'mizde de varlığını sürdürmüştür.
Bunun dışında Şiran'da en önemli inanç merkezli Alevi köyü olan Kırıntı sınırlarındaki en çok bilinen ziyaretgah olarak Burga Baba (Karaburga), yakınlarında Gümüşhane - Giresun il sınırında (Alucra) yaklaşık 3300 metrede Abdal Tepesi (Abdal Musa Tepesi / Ziyaret) yer almaktadır.
Bunun dışında; Kırıntı Köyü, Alevi inancında önemli bir kavram olarak bir "Alevi Ocağı" merkezidir. Alevi dedeleri dolayısıyla Aleviler Ehlibeyt soyuna ve kutsallığına bağlılığı ifade eden ve inançsal ve yaşamsal bir canlılığı ismi olan Ocaklara bağlıdırlar. Kırıntı Köyü Sarıbal Ocağı'nın merkezidir.
1500 yıllarda, Osmanlı Arşivlerinde kayıtlı olduğu gibi, bugün Şiran Seyfi Baba'da Karadeniz Bölgesi'ndeki en önemli Bektaşi Tekkelerinden birisi olan Seydi Baba Bektaşi Tekkesi kurulmuştur.
Şiran Sifon - Yedibölük- ve çevredeki diğer köyler ise yine yine önemli Alevi Ocağı'na bağlı insanların bulunduğu yerlerdir.
Kelkit'te de başka Alevi köyleri vardır.
Ayrı bir yazının konusu olmak üzere, Gümüşhane'mizde tarihi kökleriyle birlikte bir Alevi - Bektaşî varlığı mevcuttur.
Her ülke, her bölge, her şehir içinde kendini var eden, farklı zenginlikleriyle bir bütündür.
Aslında Gümüşhane'yi Gümüşhane yapan ve yapacak olan şey; tüm zenginlikleriyle, birbirini inkar etmeden, tarihi ve kültürel ve coğrafyasını var edebilecek olmasıdır.
Doğasını tahrip edip, dağları delip doğal yaşamı yok eden madenciliği teşvik etmekle yurt sevgisi, Gümüşhane sevgisi var olamaz;
Bu ülkenin tarihini birlikte yazan, aynı cephede savaşan insanları ayırarak vatan ve Gümüşhane sevgisi yaşatılamaz;
Dağlarına, taşlarına, bağrına yazılmış erenlerini, ocaklarını, dedelerini, semahlarını inkar ederek büyük Türkiye, Gümüşhane aşkı yaşanamaz;
Elbetteki çıkar için, menfaat için yaylalarını birilerine peşkeş çekenler de ne yurt, ne de Gümüşhane sevdalısı olabilirler...
Sevgi ve muhabbetlerimle..
Ayhan Aydın
21 Şubat 2022
Diğer Makaleler...
- Aydın ve Süleyman Selman (Veliev); Ölümsüz Can İnsanlar…
- Salih Bolat
- SODEV'in Suriyeli Göçmenler Raporu Açıklandı
- İsmail Kaygusuz'u Kaybettik...
- Hızır Günleri Kutlu Olsun
- ŞENGÜL ÇAYOĞLU HAYATINI KAYBETTİ
- AYDIN İLERİ SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI
- YAŞAM
- Hüzünlü, Kederli Ama Nerede Ah O Umut Dolu Günler, Köy Enstitüleri
- Ah, Rumeli - Balkanlar; Öz Vatan