SODEV'in Suriyeli Göçmenler Raporu Açıklandı
SODEV'in Suriyeli Göçmenler Raporu:
"Türkiyeli Yurttaşlar Suriyelileri İstemiyor"
Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) tarafından, İstanbul Taksim POINT Otel'de bugün düzenlenen, yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen, "Suriye'li Göçmenler Raporu" yapılan bir toplantıyla kamuoyuyla paylaşıldı.
SODEV Yönetim Kurulu Üyesi Av. Turgay Keskin'in açış konuşması ve SODEV Ar- Ge Koordinatörü, Doç. Dr. Cem Okan Tuncel'in "Sosyal Dışlanma Kalkınma ve Türkiye" isimli bilgilendirici konuşmalarından sonra SODEV Başkanı Ertan Aksoy; "Göçün 10. Yılında Türkiye Toplumunun Suriyelilere Bakışı Araştırması Raporu"nu elde edilen veriler ışında grafiklerle açıkladı.
Oldukça detaylı sorular karşısında detaylı veri sonuçlarına dayalı konusmasında Ertan Aksoy elde edilen sonuçların çok düşündürücü olduğunu söyledi.
Buna göre; Türk halkının, hemen tüm siyasi partili seçmenlerinin büyük çoğunluğu işin özü ve özeti olarak, Suriyeliler konusunda çok ciddi ön yargılara sahipler.
Halkın hemen tümünün Suriyelilere olumlu bakmadıkları, Suriyelilerin bir an önce ülkelerine geri dönmeleri gerektiğine inandıkları, Suriyelilere güvenmedikleri, işlerini ellerinden aldıkları, bazı şiddet olaylarına karıştıklarını duydukları, çocuklarının onlarla evlenmesini istemedikleri gibi sayısız veriyi ekleyenlerle paylaşan Ertan Aksoy, meselenin görünenden daha ciddi boyutlarda olduğunu söyledi.
Yaklaşık 2 saat süren sunumda birçok dinleyici konunun daha da aydınlanması için çesitli sorular yönelttiler.
Sayın Ertan Aksoy da olayı daha da aydınlatan cevaplarıyla konu üzerinde ciddiyetle durulması gerektiğini vurguladı.
Sonuçta; Türkiye'de Suriye Meselesi, Suriyeliler, Göçmenler, Sığınmacılar konularının aslında çok önemli bir sorun olmaya devam ettiği, alttan alta çok ciddi bir meselenin tedbir alınmazsa Türkiye'nin önünde belireceği net olarak ortaya çıkıyor.
Ayhan Aydın
5 Şubat 2022
İsmail Kaygusuz'u Kaybettik...
İsmail Kaygusuz Sonsuzluğa Göçtü…
Çok Büyük Kaybımız...
Alevilik konusunda sayısız araştırmaları, kitapları olan; tüm yaşamını tarih, kültür, edebiyat, arkeoloji çalışmalarına sarf etmiş, çok değerli büyüğümüz, aydınımız, Arapkir Onar Köyü - Onar Ocağı'ndan İsmail Kaygusuz Hakk'a nail olup, sonsuzluk alemine göçmüştür.
Bir süredir kanser tedavisi gören, çok değerli canımızın devr-i daim, devr-i asan, menzili mübarek olsun... Sonsuz ışıklarda yatsın.
Bugüne kadar yaptığı hizmetler ulu erenlerimizin dergahına yazılsın, insanlığın üzerine Hızır'ın eli gibi değsin.
Değerli dostumuz Ahmet Koçak'tan aldığım bilgiye göre, değerli aydınımızın naşı vasiyeti üzerine, memleketi olan Malatya Arapkir, Onar Köyü'ne götürülüp Toprak Ana'nın bağrına sırlanacaktır...
Tüm Alevi camiasının, sevenlerinin, yakınlarının ve cümlemizin başı sağ olsun...
Ayhan Aydın
3 Şubat 2022
KAYGUSUZ’UN Kısa ÖZGEÇMİŞİ
12 yıl öğretmenlik yaptı. Öğretmenliğini sürdürürken İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin Klasik Diller ve Edebiyatları Bölümünü bitirdi. Eskiçağ Tarihi ve Klasik Arkeoloji sertifikaları yaptı. Aynı Bölümde Grek Epigrafisi(Yazıtbilim) doktorasını verdi. 9 yıl Klasik Arkeoloji ve Klasik Filoloji Bölümlerinde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Yaz ayları Van-Urartu, Enez ve Perge arkeolojik kazılarına epigraf-arkeolog olarak katıldı. Kazı sempozyum ve tarih kongrelerinde bildiriler sundu, seminerler verdi. Katıldığı kazılardaki epigrafik-arkeolojik buluntulara ilişkin, yerli ve yabancı bilimsel dergilerde çok sayıda inceleme-araştırma yazıları yayınlandı. Bu arada bir yıl Fransa’da “Université de Nancy II” ve “Collége de France”da Bizans dili ve epigrafisi üzerinde çalıştı.
1986 yılının başından itibaren 6 yıl yaşadığı Fransa’da 1987’de Strasbourg Üniversitesi’nde başlamış olduğu “13.yüzyıl Türk Halk Tasavvufu ve Bizans Mistikleri” üzerinde araştırmayı konu alan ikinci doktora tezi çalışmasını, özel yaşam koşullarının engellemesi yüzünden tamamlayamadı.
1992 yılının başında Londra’ya yerleşen Kaygusuz çalışma ve araştırmalarını burada sürdürmektedir. Heterodoks İslam (Alevilik), batıni tasavvuf inanç kurumları, felsefesi ve tarih üzerinde ondan fazla araştırma-inceleme kitabı, birçok tiyatro oyunu, roman ve anı-öykü kitapları yayınlanmış bulunan İsmail Kaygusuz 1944 yılı Arapkir/Onar köyü doğumludur.
İsmail Kaygusuz’un araştıma-inceleme Kitapları:
• Onar Dede Mezarlığı ve Şeyh Hasan Oner, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul-1983
• Musahiblik, Alev Yayınları, İstanbul-1991 (genişletilmiş 2.Baskı, Alev Yay.İstanbul, 2004)
• Alevilik’te Dar ve Pirleri, Alev Yayınları, İstanbul-1993
• Alevilik İnanç Kültür ve Siyaset Tarihi I, Alev Yayınları, İstanbul-1995
• Görmediğim Tanrıya Tapmam, 2.Baskı, Su Yayınları, İstanbul, 2009
• Hünkar Hacı Bektaş Veli, Alev Yayınları, İstanbul-1998
• Alevilik, Diyanet Siyaset, Alev Yayınları, İstanbul- 2004
• Hasan Sabbah ve Alamut (Öğretisi,tarihi, felsefesi), Su Yayınları, İstanbul-2004
• Anadolu Bilgeleri (Anadolu’yu aydınlatan düşün ve eylem adamları), Su Yayınları, İstanbul-2005
• İslam İmparatorluklarında İktidar Mücadeleleri ve ALEVİLİĞİN DOĞUŞU, Su Yayınları, İstanbul-2005
• Müslümanlık ve Hristiyanlığın İnanç Öğretilerinde ÖTEKİ GERÇEKLER, Su Yayınları, İstanbul-2006
• Abdal Musa Sultan Velâyetnamesi, Karacaahmet Sultan Derneği Yayınları, İstanbul, 2008
• Makalat-ı Şeyh Safi, Alevi Akademisi Yayınları, Ankara, 2009
• Ummü’l Kitab, Demos Yayınları, İstanbul, 2009
Romanları:
• Son Görgü Cemi (Roman), Alev Yayınları, İstanbul- 1991
• Kentin Kızı PLANKİA MAGNA (Roman), Alev Yayınları, İstanbul-1997
• Perge’nin Kızı Plancia Magna (Tarihsel roman), 2.Baskı, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2008
• SAVAŞLI YILLAR 1-2, Son Görgü Cemi/Çileli Günler (Roman), Alev Yayınları, İstanbul, 2006
Tiyatro Oyunları:
• Silvanlı Kadınlar, Alev Yayınları, İstanbul-1999
• Satılık (Evlilik Oyunu),Alev Yayınları, İstanbul-1999
• Kısır, Alev Yayınları, İstanbul-1999
• Pascal ile Stephanie (Paris’te bir Kafe Tiyatro’nun doğuşuna katkı), Alev Yayınları, İstanbul-1999
• Plankia Magna, Alev Yayınları, İstanbul-1999
• Oğlan Şeyh Maşuki Duruşması, Alev Yayınları, İstanbul-1999
• Baba Erenler, Alev Yayınları, İstanbul-1999
• “Dünya mülkü halkındır”dedi Baba Resul, Alev Yayınları, İstanbul-2001
• Arkeolog (Baskıya hazır)
• İnsanoğlu Çifttir/July ile Jale (Baskıya hazır)
Anı-Öyküler:
• Darbe Günleri (Üniversite ve Bilim-Araştırma Çevresinden Yaşanmış Öyküler ve Anılar), Alev Yayınları, İstanbul-2001
• Dünden Bugüne Alevi Olmanın Bedeli (Yaşanmış Öyküler), Alev Yayınları, İstanbul-2004
• Şarabi Öyküler, Su Yayınları, İstanbul, 2008
(http://www.ismailkaygusuz.com/index.php/biyografim)
Hızır Günleri Kutlu Olsun
HIZIR GÜNLERİ KUTLU OLSUN
CARIMIZA YETİŞ YA BOZ ATLI HIZIR!
Alevi – Bektaşi Öğretisi, yüzyıllar boyunca kendi değerleriyle bugüne gelmiş, dünyaya, yaşama, tüm insanlığa kendi dünya görüşünün yansımasıyla hep aydınlık bir pencereden bakmıştır.
Her türlü karanlık ve karamsarlık içinde umudu var eden bir inanç ve kültür öğretisi olarak; tüm yaşamı, senenin her döngüsünü, bir insan ömrünü, dünyayı ve evreni de yine tüm insanlığın ortak tarihi ve kültürel bilinç dünyasının gözüyle görmüş, Alevi – Bektaşi toplumu da bu ilkelerle yaşamlarını sürdürmüşlerdir.
Birçok inanç ve uygarlıkta olan Hızır ve de Hızır – İlyas Kültü, İnancı Aleviliğin ve Bektaşiliğin de temel yapı taşlarından birisidir.
Hızır; zaman zaman bir peygamber, bir eren, bir veli kimliğinde daha çok sırlarla örülü bir gizemli varlık olarak tasavvur edilmiştir.
Hızır dar günlerin, zor günlerin, imdat istenilen anların kurtarıcısı, insanın ve insanlığın sığındığı, çağırdığı, beklediği gizli güçleri olan insan – üstü bir kimliktir.
Hızır bir anda ortaya çıkar, Hızır bilinmez diyarlardan gelir, Hızır mağruptan maşruğa dek sınırsız bir çizgide tüm insanlığın dertlerinin ortağı, kurtuluş müjdecisidir.
Hızır; Ekmeği tükenene un, dermansız hastalara sağlık, kederler içinde yaşama aşkını tüketenlere bir umut kaynağıdır.
Hızır’da zaman, mekân mefhumu yoktur. O her yerde hazır ve nazırdır.
Hızır’dan hiçbir zaman umut, ümit kesilmez, Hızır’a asla ve asla beddua edilmez, Hızır her daim hazır ve nazır bilinir ve o sadece sevgiyle anılır.
Anadolu’da özellikle kırsal alanda, Doğu Anadolu’da; karlar – tipiler yaşamı çok güçleştirir, ağalar / beyler insanın emeğini sömürür, yaşam koşulları insanları çaresiz bırakır. Tarlası kıraç, harmanı kesat, yüce dağ başlarında fırtınalar içinde çaresiz kalan yüz binler her daim bir umut kapısı aramışlar kendilerine. Bir kurtarıcı, ellerinden tutacak bir iyilik meleği, onları dertlerden, açlıktan, sefaletten çekip alacak bastığı yerler yeşeren bir hayat kaynağı düşlemişler tarihler boyunca.
Denizler de ise türlü fırtınalar içinde kalan denizciler, yolcular da yine bir kutlu peygamber, bir eren çağırmışlar rüzgârlara katarak seslerini; İlyas, Elyas olmuş o da Hızır’ın can yoldaşı, kan kardeşi, en sevdiği sırdaşı, gönüldaşı, mühasip kardeşi ve biricik sevdiceği.
Onlar Hıdırellez (Hızır – Elyas’ta yani 5 Mayısı 6 Mayısa bağlayan gece buluşup sabahlara kadar en saf, en temiz bir şekilde muhabbet eyleyip her tarafı pür-ü pak ederek, yazı karşılamışlar.
Artık 21 Martta doğanın uyanması tamamlanmış, toprak – su bütünleşmiş doğa can suyunu alıp, canlanmış yaz maşlamıştır.
Ama zemheri ayında yani, bugün hala Yunanistan’daki Alevi – Bektaşi toplumunun 8 Kasım günü (Kasım Kurbanı Etkinlikleri) yaptıkları gibi, kış başlayıp harman – ekim – dikim bitip canlılık yer altına çekilince Aralık ayından sonra kışın en zor günleri başlar. İşte bu günler de Abdal Musa Lokması verilip “Birlik Cemleri” kurulur. Ocak sonu ve şubat boyunca ise Alevi – Bektaşi İnancı’nda “Hızır Günleri” başlamış olur. Yani kışın en sert, soğuk, zor günlerinde Alevi – Bektaşi toplumu daha fazla Hızır’ı çağırır, anar, onun anısını yaşatır.
HIZIR GÜNLERİ
Hızır adına oruçlar tutulur, lokmalar yapılıp dağıtılır, cem meydanları açılır. Anadolu’nun farklı tarihlerinde olsa da yani ocak sonu şubat ayı içinde, artık yaygınlaştığı için 13-14-15 Şubat tarihlerinde yoğun olmak üzere oruçlar tutulur.
Hızır aşkına bazı yörelerde 3 gün, Dersim (Tunceli), Tokat, Amasya gibi yörelerde ise Perşembe akşamı başlayıp diğer Perşembe akşamına kadar sürecek 7 gün “Hızır Oruçları” tutulur.
Hızır aşkıyla coşa gelen âşıklar, zakirler, sadıklar sürekli Hızır nefesleri, şiirleri söylerler.
Hızır’ın aşkı âlemi sararken, insanlar ellerinde ne var ne yoksa ibadethanelere yani; ocaklara, tekkelere, dergahlara, ziyaret mekanlarına, kutsal mezarlıklara, cemevlerine, derneklere, vakıflara getirirler, insanlarla paylaşırlar.
Bu iş geleneksel olarak; insanların ortaklaşa veya dileyen kişi olursa onun niyetine kurban adakları getirilip dedeler, babalarla dualar alınıp tığlanır… Gülbanklar (gülbenk) çekilir, insanlar evlerinde ellerinden gelen bildikleri hamur işlerini yaparlar bol bol getirirler diğer insanlarla pay ederler.
Özellikle Hızır Oruçlarında getirilen lokmaların tümü bir araya getirilir, herkese eşit bir şekilde pay edilir.
Hızır Orucundan sonra kurbanlar kesilir, etli pilav tüm gelenler ayrım gözetmeksizin pay edilir.
Özellikle Hızır günlerinde tüm inanç merkezlerinde insanlar toplanır “Allah, Allah, Allah, Ya Hızır, Ya Hızır, Ya Hızır, Ya Boz Atlı Hızır, Medet Mürvet Kapıları Açılsın, Derdimizin Dermanı Sensin Ya Hızır…” denilerek hep beraber nefesler söylenir, yüksek sesle dualar okunur, gülbenkler çekilir…
Bu bolluğun ve bereketin sembolüdür.
Hızır Hanenize Uğrasın, denir. Hızır El Vursun, denir, Hızır Gadanızı, Balanızı Kaf Dağı’nın Ardına Atsın, denir. Medet Senden Ya Boz Atlı Hızır, Yetiş Car (Zor) Günlerimize, denir…
Hızır’la ilgili Anadolu’da sayısız inanç ve gelenek vardır. Bir haneye Hızır’ın uğraması bolluk, bereket, sağlık, mutluluk yani yeryüzündeki en büyük keramet ve kısmetinin gelmesi demektir. Öyle ki, bir boş odaya, bir tepsi üzerine un konulur, o gece Hızır haneye gelmişse o una el bastığına inanılır, insanlar büyük sevinçler duyarlar. Kış aylarında olmasına rağmen evler tümüyle havalandırılır, temizlenir, çeşmelerden taze sular getirilip evlere, evlerin önlerine serpilir. Ateşler yakılır, hamur işleri olmak üzere yemekler yapılır. Eğlenceler yapılır, oyunlar oynanır… İnsanlara büyük bir sevinç ve mutluluk gelir. Hızır’ın gelmesiyle koyunlar kuzular… Bolluk, bereket, sağlık umutları her tarafı kaplar.
Bir peygamber, eren, veli olduğuna inanılan, kerametler gösteren, gerçek anlamda darda, zorda kalanlara el attığına inanılan Hızır inancı Alevi – Bektaşi Öğretisi’nin temel sembol şahıslarından – uygulamalarından birisidir.
Alevi – Bektaşi toplumu Hızır adına ant içer, onun adı kutsaldır.
Hızır aslında saf iyilik halidir, İnsan-ı Kamil olma, olgun olma halidir.
Bir insan özüyle, tümüyle kendi isteğiyle ve öz bilinciyle bir insana, topluma bir fedakârlıkta bulunup, hiçbir etki altında kalmadan kendi alın teri, kendi bilinci, kendi sevinci ile bir yardımda bulunur, iyilik ederse onun eli Hızır’ın elidir.
Hızır onun elini kullanmıştır, dünyayı zalimliklerden, fakirliklerden, yokluklardan kurtarmıştır.
İnsan yaşamı kutsaldır. Hızır da bir insan vasıtasıyla bir yaşamı kolaylaştırarak yeryüzünde adaletin sağlanmasına vesile olmaktadır.
Gerçeküstü bir varlık gibi görünen Hızır ve İlyas aslında Alevi – Bektaşi Öğretisinin ve bunu istismar etmeyen tüm dünya insanlığının ortak iyilik aklıdır, ruhudur.
Her bir insan bir diğerinin Hızır’ı olmalıdır.
Bir öğrenci okutan, darda kalana yardımcı olan, bir hastayı iyileştiren, mesleğini namusuyla, özverili bir şekilde yapan çalışkan insanının elinden de Hızır tutmuş demektir.
Hakk cümlemizi Hızır’ın bereketiyle nurlandırsın, zalimlere fırsat vermesin, dünya insanlığını ve güzel yurdumuzu karanlıklar içinde, yokluklar içinde bırakmasın…
Hızır hanenize uğrasın…
Hakk eyvallah. Aşk ile…
Muhabbetlerimle…
Ayhan Aydın
1 Şubat 2022
ŞENGÜL ÇAYOĞLU HAYATINI KAYBETTİ
Gözyaşları Sel Oldu, Ağıtlar Yakıldı
Şengül Abla Rumelihisarüstü Halkı Seni Hiç Unutmayacak...
Önceki gün hayata veda eden, tüm Rumelihisarüstü ve Kayacık Köylülerinin çok sevdiği Şengül Çayoğlu bugün son yolculuğuna uğurlandı.
Şengül Çayoğlu için ilk cenaze erkanı; Pir Sultan Abdal Sarıyer Şubesi Zeynep Yıldırım Cemevi'nde (Armutlu) yapıldı. Okunan dualar ve cenaze namazından sonra, Rumelihisarüstü'ndeki evinin önünde helallik alındı.
Sonrasında ağıtlar, dualarla son yolculuğu için Sarıyer Yeniköy Mezarlığı'na getirilip toprak ananın bağrına sırlanıp defnedildi.
Şengül Çayoğlu'nun ölüm haberi herkesi yasa boğdu. Çok derin bir üzüntüyle; tüm sevenleri, yakınları, komşuları, gözyaşlarına boğuldular.
Cenaze merasimine Sarıyer Belediye Başkanı Sayın Şükrü Genç de katıldı.
Çok sevgili canımızın devr-i daim, devr-i asan, menzili mübarek olsun. Nurlarda yatsın.
Tüm sevenlerinin, yakınlarının başı sağ olsun...
Ruhu şad olsun...
Ayhan Aydın
29 Ocak 2022
AYDIN İLERİ SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI
AYDIN İLERİ SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI
Kütüphaneci, yazar, bir gönül insanı, devrimci - demokrat bir kimliğe sahip 44 yaşındaki Aydın İleri canımız dün yaşamını yitirmişti. Uzun süre korona tedavisi görüp iyileştikten sonra çalışmaya tekrar başlayan Aydın İleri dostumuz, çalışma arkadaşlarının dinlenmesi yönündeki isteklerine rağmen çalışma aşkıyla görevli olduğu Taksim Atatürk Kitaplığı'ndaki çalışmalarına devam etmiş, tekrar fenaşmasından sonra kaldırıldığı hastanede hayata veda etmişti. Bugün ise yoğun kar yağışına, soğuğa rağmen sevenleri, yakınları, dostları onu yalnız bırakmadılar. Yüzlerce seveni bu çok genç yaştaki büyük kayba, bir ölçüde yaşadıklarına, mücadeleci kişiliğine, bitip tükenmek bilmeyen çalışma sevdasına olan saygılarıyla onu bağırlarına sarmak için Maltepe Gülsuyu Cemevi'ne geldiler. Cenaze töreninde konuşan Aydın İleri'nin eşi Filiz İleri, Aydın İleri'nin hayata umutla bağlı, çalışkan, yüreği sevgiyle çarpan mücadeleci kişiliğini dile getirip Onu yalnız bırakmayan dostlarına teşekkür ederken, onun adına burs verilecekmiş buna çok sevindim, hep beraber onun adını ve ideallerini yaşatalım, dedi. Aydın İleri için düzenlenen cenaze törenine; ailesi, yakınları, çalışma arkadaşları, SOL Parti PM Üyesi Alper Taş, HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Başkanı Ali Fuat Kartal, Bergama Eski Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, Kütüphane Müzeler Şube Müdürü Ali Şafak Özdemir, Atatürk Kitaplığı Müdür Yardımcısı Hüseyin Çiftçi, İBB'de görevli Arkeolog - Mimarlık Tarihçisi Kerim Altuğ, İBB İnanç Masası'ndan ve Kütüphane Müdür Yrd. Vedat Kara, Gazeteci - Yazar Kadir İncesu, Divrigi Gazetesi Yayın Sorumlusu Yahya Kemal Bayar, Demos ve Can Yayınları'ndan Evren Atalay, Alevi Örgütlülüğünde uzun süre yer almış İsmail Saçlı, Hüseyin Şahin Dede, Kamber Özcivan, Halk Ozanı Ahmet Akar gibi birçok kişi katıldı.
HDP Milletvekili Ali Kenanoğlu yaptığı konuşmada aynı mahallenin bir evlâdı, kendi ocaklarının bir değerli talibi olan Aydın İleri'nin hiçbir zaman zorluklardan yılmadan çalışmalarına devam eden, yeri kolay doldurulamayacak çok değerli insanın çok acı bir kayıbı olduğunu söyledi. SOL Parti PM Üyesi Alper Taş yaptığı duygusal ve içerikli konuşmasıyla Aydın İleri'yi selamlarken, bu adil olmayan ölüme adete isyan etti. Mücadeleci, devrimci, ilkeli duruşundan dolayı Aydın İleri'nin eşine az rastlanan bir çalışkanlıkta çok büyük şeyler basşardığını anısının yaşatılmasının bir görev olduğunu vurguladı. Yapılan konuşmalardan sonra, Cemevi dedesinin yerine getirdiği cenaze erkanından sonra Aydın İleri'nin başı omuzlar üzernde cenaze arabasına bindirilerek son yolculuğuna uğurlandı. Konuşmalarda Aydın İleri'nin adının yaşatılması için bir kütüphane kurulması düşüncesi dile getirildi. Bu da herkesin kabul ettiği çok güzel bir düşünce.
En kısa sürede gerçekleşmesini diliyoruz. Aslen Tokat'lı olup genç yaşta Hakk'a nail olan pahası biçilmez çok değerli canımızın devr-i daim, devr-i asan, menzili mübarek olsun.
Çok sevgili emektar, çilekeş canımız sonsuz nurlarda yatsın. Yaptığı hizmetler, uğraşlar yeryüzü insanlığının sonsuza kadar yanacak bilim çerağında yerini bulsun, erenler dergahına yazılsın...
Ayhan Aydın
23 Ocak 2022
AYDIN İLERİ HAKKINDA Aynı zamanda SOL Parti İstanbul Üyesi olan Aydın İleri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Anabilim dalında lisans eğitimini, 2011’de de Marmara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Yüksek Lisans eğitimini tamamladı.
Aydın İleri’nin 2006 yılında yayımlanan ‘Eşekle Gelen Aydınlık’ isimli bir araştırma inceleme kitabı, 2010 yılında yayımlanan ‘Olimpos Öyküleri’ isimli ortak öykü kitabı, ‘80’lerde Çocuk Olmak’ ve ‘90’lar Çocuk Mu Genç mi?’ isimli kitap çalışmalarında bir deneme-anısı, bulunuyor. İleri, BirGün Kitap ve BirGün Pazar’a yazılarıyla katkı sunuyordu. (Birgün Gazetesi)
YAŞAM
Yaşam
Karanlık değil sadece
Bir zorlu, bilinmez tünel o
Ellerinle kazman, delmen
Bulman gerek kendi yolunu
Kırıp kolunu kanadını
Oymak isteyen gözlerini büyük bir zevkle
Yenmen gerek seni bekleyen
Her köşe başındaki düşmanını
Bilincinle süreceksin toprağını
Tohumu fırtıya fırtınaya doğru ekeceksin
Çeliklerden biçeceksin sabrını
Dökeceksin alın terini alazlı yüreğine
Yorulmak bilmeden döveceksin döveceksin
İnce eleklerden eleyeceksin emeğini
Savurucak hınçla, öfkeyle bileklerin
Seni çökertmek isteyen kinleri, nefretleri, engelleri
Hiç bir güçten yılmadan yürüyeceksin
Ağulu karanlıklardan damıttığın
Şafağın aydınlığını getirecek
Çocukların ve gençlerin aklı, sevdaları
Doğan her günle, açan her çiçekle
Uçan kuşların kanadında, dalgalarıyla deryaların
Özgürlüğün, aklın ve namusun gücüyle
Yeniden yeniden damarlarında yürüyüp
Seni atacak kavganın, aşkın ve ekmeğin
En kutsal değerlerin döşediği sokaklara
O sokaklar senin ana yurdundur
En temiz duyguların ve vatan toprağındır
Korkmadan korkmadan yürüyeceksin
Seni doğuran meydanlardan
O zaman yaşamın gerçek huzuruna
Gerçek tadına varacaksın
Hayatın anlamını bulup böylece
Milyonların umutlarıyla taçlanacak
Sonsuz aydınlıklara doğru gideceksin
Ayhan Aydın
17 Ocak 2022
Diğer Makaleler...
- Hüzünlü, Kederli Ama Nerede Ah O Umut Dolu Günler, Köy Enstitüleri
- Ah, Rumeli - Balkanlar; Öz Vatan
- Alevi – Bektaşi Yolu’nu Yaşatan Babalar / Zakirler: Veli Altın Baba
- İstanbul Büyük Otogarı'nda Köy Enstitüleri ve Hasan Ali Yücel Anma Programı
- Selçuk Haznedar, Can Dost...
- ÇIKARCI ALEVİLERE GÜN DOĞDU
- Bir Anadolu Çınarı Olmak: ALİ KARA (KÜRT ALİ)
- Şeyh Bedreddin
- ORHAN ŞAİK GÖKYAY VE TANIRLI ÂŞIK YENER
- HİÇ BİLEMEZSİN