Bir Anadolu Çınarı Olmak: ALİ KARA (KÜRT ALİ)
Bir Dost Gülüş, Bir Kalender Duruş
Bir Anadolu Çınarı Olmak: ALİ KARA (KÜRT ALİ)
Tenim toprağımın kokusu anamızın elleridir
Kasketi de başında yüzü yüreğimizin rengidir
Çığlık çığlığa kuşlar anam bu öfkemizin sesidir
Ben de insanlık narında enel Hakk deyip yola geldim.
Karlı dağlarında gürgen ve mazlum birer geyiktiler
Cömerttiler, fedakar, gözüpek birer yiğit erdiler
Tüm bakanların huzur bulduğu birer çakır gözdüler
Ben de bu meydanda özümü dara çekmeye geldim.
Dostu dosta düşman eden haramilere karnımız tok
Bayrak, yurt, Atatürk deyince söyleyecek sözümüz çok
Bizleri Kürt / Türk deyip ayırana eyvallahımız yok
Ben de şu vatan toprağında bir kardeş olmaya geldim.
Bacı, gardaş, hısım, akrabalar ağlayın, ağıt yakın
Çalıştım, namus bildim işimi, beni dostlukla anın
Kimseye öfkem yok kalbimde yar, yarenler hoşçakalın
Ben de erenler katarında bir can olmaya geldim.
Pahası biçilmez can insan ALİ KARA'ya...
Ayhan Aydın
1 Aralık 2021
Dallarım Kırıldı Kökünden
Ben de bu yaylayı yaylayamadım
Derdimi döküp de çağlayamadım
Ahu zar edip de ağlayamadım
Şimdi de kavuşmak bir hayal oldu
Nazlı yar der, diyar diyar gezerim
Ben bu onulmaz çileden bezerim
Ocak yanmaz köyü sensiz neylerim
Gel sıladan yar vakit tamam oldu
Tutuyanın kokusu bana zehir oldu
Ayrılığın çilesi ölümden beter oldu
Şurda bir vefasız yar yatıyor derler
O yarin sevdası serimde tüter oldu
Koydun dertlere de yaktın özümü
Bıraktın gittin de yar şu öksüzünü
Her bir yerde üstün ederdim sözünü
Dallarım kırıldı kökünden perişan oldu
Her hastalık alır mıydı canı candan
Beni ayrı koyan felek cananımdan
Dostlar çok ağır geldi bu ayrılık Ali'mden
Ciğerlerimi de söktü götürdü tarümar oldu
Güssün Kara'nın Ali Kara'ya Seslenişi...
Ayhan Aydın
8 Aralık 2021
Yıllar Yılı Rumelihisarüstü'nde nice nice can insanlarla yaşadım. Elbette ki insanın candan / yürekten sevenlerinin olması çok önemlidir. Hısım / Akraba / Konu / Komşu / Eş / Dost / Arkadaş... Bunlar yaşamı anlamlandıran, bazen de sizi en sıkıntılı günlerinizde sarıp sarmalayan size umut, mutluluk ve sevgi, hayat sevinci veren değerler... 32 yıldır İstanbul'dayım. İstanbul'a ilk geldiğim günden itibaren her daim benden ilgisini esirgemeyen başta Mürüvet / Rıza Şahintaş, Senem / Hikmet Kara, Çeşminaz / Cemal Aydoğan, Güssün / Ali Kara, Dürdane / Şükrü Aydın çiftlerinin manevi destekleri benim için çok önemliydi.
Ali Kara bir can insan, yüzünden tebessüm eksik olmayan babacan, yiğit, mert bir gönül insanıydı.
Onu gerçekten daha uzun anlatmak gerekir.
Kendisi çok yaklaşmıyordu, onunla bir söyleşi yapıp yaşam öyküsünü ondan dinlemek gerekirdi. Ama uzun yılların birikimiyle şunu söylemek mümkün ki, türlü zorlukları yenmesinde yaşama büyük bağlılığı, dirençli yapısı ama hepsinden öte aslında ne kadar naif, duygu dolu bir insan olduğunu da eklemek lazım bunlara. Ama bir diğer önemli yanı; sosyal konulara duyarlı, ülkede dönen dolapları her daim yakından takip etmesi, insanı insandan ayırmaması, haksızlığa tahammül etmemesi, Atatürkçü, devrimci bir duruşunun olduğunu belirtmemiz lazım.
Aslında ne kadar yaşam dolu, hısım / akraba canlısı bir insan olduğunu tüm sevenleri biliyor. Onu sonsuzluğa uğurlarken büyük bir kalabalık vardı... Çünkü Ali Abi'nin seveni çoktu. İncittiği, küstürdüğü insan olmadığı için, haklarını alarak yerine / yurduna sahip çıkması da ayrı bir dirençli kişilik özelliğidir.
Ali Kara nefseniyetli; yani her daim ekmeğini taştan çıkaran, çalışkan, tembelliği bilmeyen ama yaşamı da yaşayarak tam seven, kimseye eyvallahı olmayan yiğit bir kişiydi.
1 Aralık 2021 Çarşamba günü sonsuzluk alemine göçtü, 2 Aralık Perşembe günü toprak ananın bağrına sırlandı, sonsuzluğa uğurlandı ata dede toprağı Gümüşhane / Şiran / Yeniköy'de...
Sonsuz huzurda yatsın.
Gümüşhane Şiran Yeniköy'den herkesin sevgisini kazanmış, can insan, güzel insan, sevgi insanı Ali Kara (Namı Diğer Kürt Ali) (66) bu gece Hakk'a nail olup, sonsuzluk alemine göçmüştür.
Onu anlatmaya kelimeler yetmez; devr-i daim, devr-i asan, menzili mübarek olsun. Hakk rahmet eylesin. Nurlarda yatsın... Naşı şu an Armutlu Cemevi'ndedir. Akşam saatlerinde memlekete götürülecektir.
Tüm yakınlarının, sevenlerinin, Rumelihisarüstü'ndeki komşuların başı sağ olsun...
Şeyh Bedreddin
Şeyh Bedreddin
Ben de bir kadı oğluyum Simavna elinde
İlim deryasında çokça yüzdüm de geldim
Cenneti Ala da denen bir hayal yurdunda
Allı turnalarla çok semah döndüm de geldim
Hem Tur-u Sina'da, Hıra ve Hırka Dağı'nda
Kırkların ceminde bir olup Mansur Darı'nda
Bir de özümü yoklayıp Enel Hakk çağında
Haksızdan mazlumun hakkını almaya geldim
Türlü türlü düzen kurarlar kanlı sistemle
Ağaların, beylerin içtiği ağulu şerbetle
İlik kemikten ayrılıp özgür bir ruh ile
İmam Hüseyin yoluna berdar olmaya geldim
Bana türlü sual eder şeriat canbazı
Boynuma ipini geçirir hukuk celladı
Aman yerde koymayın hakkımı hal yoldaşı
Canım helaldir Dost yoluna vermeye geldim
Cevheri'yim aşarım nice karlı dağı
Akar yatağımı bulurum budur aşk bağı
Bir gün kurulur elbette eşitlik otağı
Serimi insanlık uğruna sermeye geldim
6 Aralık 2021
Ayhan Aydın
Rumelihisarüstü / Sarıyer
ORHAN ŞAİK GÖKYAY VE TANIRLI ÂŞIK YENER
ORHAN ŞAİK GÖKYAY VE TANIRLI ÂŞIK YENER
Çok değerli şairimiz Orhan Şaik Gökyay'ı ölüm yıl dönümünde sevgi, saygı ve muhabbetle anıyoruz. (1902- 2 Aralık 1994)
Ben şiiri çok mu çok severim. Türk şiiri çok büyük bir hazinedir. Cumhuriyet Dönemi denilen ilk kuşak tüm şairleri de yine birbirinden ayırmadan çok severim.
Orhan Şaik Gökyay milli şairimiz, vatan şairi olarak bilinir. Çok kuvvetli hisler uyandıran şiirleri vardır.
Onu anarken birden çok değerli halk ozanımız Tanırlı Aşık Yener'in onun bir şiirine karşın bir nazire ve yergi olarak yazdığı bir şiiri de aklıma geldi.
Böylece de ikisini de sevgi ve özlemle anmış olalım...
Muhabbet ehline aşk ile...
Ayhan Aydın
2 Aralık 2021
Bu Vatan Kimin
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutta gaza bayraklarından
Alnına ışıklar vuranlarındır.
Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.
İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine
Şu kara toprağa girenlerindir.
Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan
Can verme sırrına erenlerindir.
Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil,
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil,
Topun namlusundan görenlerindir.
Orhan Şaik GÖKYAY
(1902- 2 Aralık 1994)
TANIRLI AŞIK YENER
BU VATAN KİMİN
Dipdiri Ayakta Duranlarındır.
Orhan Şaik Gökyay’a Cevap
Bu vatan toprağın tam üzerinde
Dipdiri ayakta duranlarındır.
Büyük şehirlerin orta yerinde
On katlı saraylar kuranlarındır.
Sivri zekasıyla bin tuzak kurup
Tilki düzeniyle tetikte durup
Halkımın sırtından milyonlar vurup
“Daha var mı” diye soranlardır.
Yoksul bir iş için girer sıraya
Bekle ki iş bulsun seneye, aya
Tekmil bakanlıklar, hem Çankaya’ya
Teklifsiz, destursuz girenlerindir.
Hanlar, köşkler, yatlar tüm sıra sıra
Elli kat elbise, yüz çift kundura
Gönlü çektiği an Paris, Londra
Atlayıp uçağa görenlerindir.
Ele kalkan yapıp imanı, dini
İçinde saklayıp garazı, kini
Kendi günde alıp doksan, yüz bini
İşçiye yüz lira verenlerindir.
Sevgili nazlanır durur kolunda
Cins köpek sağında, uşak solunda
Tarabya’ya doğru sahil yolunda
Binip mersedese sürenlerindir.
Boğaz otelleri bakar denize
Siyah havyar yenir beşbin beşyüze
Ellibini sayıp bakire kıza
Sütün kaymağını derenlerindir.
Aşık Yener aşkı devrim kızının
Teli de devrimci divan sazının
Halk için söyleyen halk ozanının
Koluna zincirler vuranlarındır.
Tanırlı Âşık Yener
(1928 / 2009)
HİÇ BİLEMEZSİN
HİÇ BİLEMEZSİN
Ne bilecek bu koca bina şimdi
Nereden geldiğini
Sönmüş ışıkları da
İçerdekilerin gönüllerindeki ateş gibi
Sönmüş müdür tam
Yoksa her an sevgiyle atacak bir kalp
Ve gülmeye hazır iki çift göz
Saklar mı hala derin kuytularında
Ne hikmettir bu şehir her daim nemli
Ilık bir su gibi yapış yapış girer koynuna
Gözyaşlarını bırakırsın da bir dağ başında
Diğildir bu Anadolu insanı
Avutmaz seni çünkü çok oynaktır
Kaldırımları da yuvarlar seni çünkü çok kaypaktır
Ağlayan kim, gülen kim
İçin için zevk ateşi yakan kim
Bunu hiç bir zaman bilemezsin
Kahkahaları koyverir bir anda
Dostun kim, hasmın kim asla bulamazsın
Bir bilmecedir hayat
Düşün düşün doğrusunu bir türlü çözemezsin
Sen bu her an sevdasıyla yandığın
Büyülü şehre değil de
İnsanlarına yabancısın
Bunu da bir türlü kabul edemezsin
Ayhan Aydın
3 Aralık 2021
şiir
Arkada sıra sıra karlı dağlar
Önümde sert rüzgârların savurduğu
Hüzün yüzlü sararmış yapraklar
Tarla kuşları çığlık çığlığa
Tükenmesin hiçbir zaman der gibi
Yaşamın umudunu çağlar
Bilinmez bir yerlerde kalmış hayalleriyle
Yorgun bir adam ise gelir, gelir de
Mutlu günlerinin anılarını sayıklar
Ayhan Aydın
8 Aralık 2021
Rumelihisarüstü / Sarıyer
Bir Yunus Emre, Bir Ahi Evran Sevgisi ki, Hiç Sormayın Gitsin...
Bir Yunus Emre, Bir Ahi Evran Sevgisi ki,
Hiç Sormayın Gitsin...
Bir zamanlar softalar Yunus Emre'yi hiç sevmezlerdi. Ama kapitalist düzende, eskiden kötü dediğine de şimdi iyi de, her kimden nasıl yararlanıyorsan yararlan, zihniyeti vardır. Şimdi ise hepsi bir Yunus Emre, Ahi Evran, Mevlana, Hacı Bektaş uzmanı kesildiler. Bu toprağın tüm kültürel, inançsal ve manevi değerlerini kendilerine mal ediyorlar. Aynı zamanda kendi ideolojik görüş ve düşünceleri içinde bunların düşünce dünyalarını eriterek, asıl yapılarını bozarak yozlaşmış yapılarına payanda yapıyorlar. Bu böyle, hal böyle yani. Ama peki Alevi / Bektaşi toplumu, hatta bırakın toplumu bu kesimin aydını ne yapıyor bu konuda, bu değerlerin değerini tam biliyor mu?
Onu da geçelim, her gün cemevlerine çağırmaya başladığımız salya - sümük Şiiliği, Sünniliği dolaylı olarak Alevilik diye anlatan şarlatanlara karşı, yazarımız, dedemiz, babamız, dervişimiz, sözde ozanlarımız bu değerlerin değerlerini gerçekten tam bilebiliyorlar mı?
Yunus Emre'nin tüm eserlerini okumuş kaç tane dedemiz var mesela, bunu merak ederim...
Bir de Yunus Emre'yi, hatta Hacı Bektaş Veli'yi "İslamcı, Devletçi, Sistemden Yana (!)" diye nitelendiren birçok sözde Alevi kurum temsilcisi şimdi bunları dillerinden güşürmüyorlar.
Her alanda ve tabi ki çevre konusunda da Türkiye'yi talan eden Recep Tayyip Erdoğan, sadece para gelecek diye birden çevreci olup Paris Çevre Sözleşmesi'ni birden bire imzalamadı mı?
Bu bizimkilerin ondan ne farkı var?
Ün, nam, UNUESCO sevgisi (!) Avrupa'dakiler de dâhil bunların başını döndürüyor...
Bu konularda ne gibi bilimsel bir çalışma yaptınız bugüne kadar?
Ahi Evran'ın yaşam öyküsünü kaç dedemiz, dernek başkanımız okumuştur acaba?
30 yıldır Alevilik / Bektaşîlik konusunda araştırma yapacak kaç akademik öğrenciye destek verip, akademisyen yetiştirdik?
Yazık, yazık, yazık... Şu acınacak halimize yazık...
Ayhan Aydın
2 Aralık 2021
HURİ İLE GILMANI
Ben dervişim deyene, bir ün edesim gelir
Seğir düben sesine, varıp yetesim gelir
Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne, evler yapasım gelir
Altında gayya vardır, içi nar ile pürdür
Varuben ol gölgede, biraz yatasım gelir
O da gölgedir deyu, ta'n eylemen hocalar
Hatırımız hoş olsun, biraz yanasım gelir
Ben günahımca yanam, rahmet suyunda yunam
İki kanat takınam, biraz uçasım gelir
Andan Cennete varam, Cennette huriler görem
Huri ile gılmanı, bir bir koçasım gelir
Derviş Yunus bu sözü, eğri büğrü söyleme
Seni sigaya çeker, bir Molla Kasım gelir
Diğer Makaleler...
- İstanbul’da Anadolu Aydınlanmacısı Erenlerin İzinde Önemli Bir Sempozyum
- CAN TV.’DE CANA CAN OLANLAR
- Yık Dağları, Vur Patlat Ampülü Ey Arkadaş!
- OTURDUĞUN YERİ PAK ET / YEDİĞİN LOKMAYI HAK ET
- Yık Dağları, Vur Patlar Ampulü Arkadaş
- HASKIS HALAM
- Yolumuz Uğradı Alibeyköy Pir Sultan Abdal Cemevi'ne...
- ELİF ANA'NIN HAYATI FİLM OLUYOR
- Âşık Ali Kaya’dan Çok Güzel Bir Hediye…
- KEÇECİ BABA'da Asimilasyon Çalışması ve Aleviler