Yık Dağları, Vur Patlar Ampulü Arkadaş
Yık Dağları, Vur Patlat Ampülü Ey Arkadaş!
İçini kaplamışsa yoğun koyu karanlık
Ah edip sızlıyorsa bir büyük kalabalık
Feryat ediyorsa çığ gibi öfken kabarık
Yık dağları, vur patlat ampülü ey arkadaş
Satılmış yurdun tapusu olan değerleri
Çiğnenmiş insanlık denilen tüm erdemleri
Dostu dosta düşman etmiş çıkar akçeleri
Yık dağları, vur patlat ampülü ey arkadaş
Hayallerin tükenmişse umutsuzluktan
Duramıyorsan yerinde hırsından, namusdan
Tıkanmışsa tümden yolların çaresizlikten
Yık dağları, vur patlat ampülü ey arkadaş
Çocuklar aç girmişse buz gibi yatağına
Analar gözyaşı dökmüşse ak yanağına
Hain kurtlar dolmuşsa bu vatan toprağına
Yık dağları, vur patlat ampülü ey arkadaş
Yurdunu parsel parsel edip tümden satanlar
Yandaşı zengin edip milyonları yutanlar
Firavunlar gibi varlık içinde gezenler
Yık dağları, vur patlat ampülü ey arkadaş
Cevheri'yim yüreğim sevgi arar, dost arar
Güzel yurdum elbet ki huzur ve barış arar
Sömürüsüz dünyada hakça bir düzen arar
Yık dağları, vur patlat ampülü ey arkadaş
Ayhan Aydın
25 Kasım 2021
HASKIS HALAM
HASKIS HALAM
Hüzünlerimi sakladım ben bir açılmaz sandığa
Geçen ömrümün hatıralarını ne yapacaksın sen
Ben bitmeyen efkârlı bir türküyüm zaten ezelden
Çatalçamlar'da, Sıcakpaar'da, Yukkaya'da söylenen
Yüreğimin bir yanı yanıktır tüter Yeniköy'ün Yaylası'nda
Bağrım ezik eziktir Ağagüne'nin böğründe, döşünde
Nazlı yarim gurbet eldedir, gelir diye gözetirim yollarda
Gayrı sıladan gel ey oğul usul boylu oğul, sıladan gel
Nice hasret dolu yıllarımı tükettim yürüye yürüye
Hal kalmadı, derman kalmadı, fer kalmadı dizlerde
Çok doldum, çok boşaldım şu fani dünyanın haliyle
Ben de özüme yaraşır bir dost bulamadım Eyhanım, benim, bize analarım diyen mazlum Ayhanım benim...
Haskıs Hala mı gördüm bu sabah Rumelihisar'da bir sokak başında... Bana baktı hüzünlü gözleriyle, hâl diliyle bana bunları söyledi. Koca Çınarım sen bizim başımızdan eksilme bu bize yeter...
Ayhan Aydın
24 Kasım 2021
Yolumuz Uğradı Alibeyköy Pir Sultan Abdal Cemevi'ne...
Yolumuz Uğradı Alibeyköy Pir Sultan Abdal Cemevi'ne...
Bugün de yolumuzu yaşatan bazı değerlerimizle söyleşiler yapmak için Eyüp Alibeyköy Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Cemevi'ne gittim.
Sivas Yıldızeli Banaz Köyü'nden Hamdi Budak ve Tuncay Budak, Tokat Almus Hubyar Köyü'nden Hubyar Ocağı'ndan Rıza Kelleci ve Erzurum'dan Ali Tiryaki canlarımızla yaptığım söyleşilerde gelenekler, köy yaşamı, şehirlerde Alevilerin durumu konularını işledik.
Cemevi ve Alevi - Bektaşî Federasyonu Genel Başkanı olan sevgili Hüseyin Güzelgül ile tesadüf üzeri orada bulunan Halk Ozanı Ahmet Akar ve Aşık Ali Kaya ile de sohbet ettik.
Alevi - Bektaşî Yolunu yaşatan canlara aşk olsun.
Hakk bizleri bu birliklerden, bu güzelliklerden ayırmasın.
Devamını oku: Yolumuz Uğradı Alibeyköy Pir Sultan Abdal Cemevi'ne...
ELİF ANA'NIN HAYATI FİLM OLUYOR
ELİF ANA'NIN HAYATI FİLM OLUYOR
Yaklaşık iki yıldır çalışmaları devam eden ve Anadolu insanının gönlünde yer etmiş, yakın çağdaki önemli eren kimlikli kadın öncülerden olan Elif Ana'nın yaşamını ele alan; "Elif Ana - İyiliğe Giden Yol" filminin tanıtım toplantısı bugün, saat 15:00-18:00 arasında Beyoğlu Gümüşsuyu'nda, CVK PARK BOSPHORUS OTEL-Hezarfen Restorant'ta gerçekleştirildi.
K.Maraş, Pazarcık, Pulyan (Akdemir) Köyü'nde yaşamını sürdüren, 1991'de Hakk'a nail olduktan sonra sevgisi hiç azalmadan bugüne kadar devam eden Elif Ana, bir iyilik, saflık simgesi olarak sadece çevresindeki yöre köylerde değil zamanla tüm Anadolu'da sevgi ve saygıyla yad edilen bir sembol şahıs oldu.
Yapımında birçok kişinin emeği olan sinema filminde ünlü tiyatrocu Orhan Aydın'dan Sadık Gürbüz'e, Aliye Uzunatağan'dan İlyas Salman'a, Rıza Sönmez'e birçok emektar oyuncu yer alıyor.
Semir Aslanyürek ve Kazım Öz ise filmin yönetmenliğini üstlendiler...
Filmin başarıyla çekilmesini diliyor ve tüm film ekibine üstün başarılar diliyoruz.
Alevi - Bektaşî Öğretisi'nin evrensel hümanist ve mücadeleci, zengin dünyası nice nice belgesellere, filmlere, tiyatrolara konu olup, insanlığa ne büyük zenginlikler sunacak boyuttadır.
Gören gözler aydınlık olsun...
Muhabbetlerimle...
Ayhan Aydın
18 Kasım 2021
Âşık Ali Kaya’dan Çok Güzel Bir Hediye…
Âşık Ali Kaya’dan Çok Güzel Bir Hediye…
Dostluktan güzel bir şey yok. Çok sevgili Âşık Ali Kaya hem bilgisiyle, hem de herkeste olmayan ozanlara, dedelere, çelebilere büyük ve içten sevgi ve saygısıyla hep dikkatimi çekiyor. Ama onun bir yönü de ezbere yüzlerce deyiş bilmesi. Kendisinin de çok güzel şiirleri, deyişleri var. Sazı da çok mu çok güzel. İşte bunlar bizim kültür hazinelerimiz, yaşayan kültür hazinelerimiz. Her zaman, her yerde olmuyor.
Yüreği var olsun. İçinden gelmiş, bana da çok güzel bir şiir yazmış. Gönlü var olsun…
YAYIN YÖNETMENİ AYHAN AYDIN’a Çok Güzel Bir Şiir…
Yönünü döndermiş bizim haneye
Arzuhal etmeye sultanı gözler
Yakın hali ile doğru söz ile
Israr eder canın halini gözler
Neşe muhabbeti sohbeti gözler
Yolu da insanlık özgürlük yolu
Özüyle sözüyle sevenin kulu
Neşe muhabbeti saçıyor dili
Edebi erkânı seyranı gözler
Tevazü eyleyip cananı gözler
Marifet şehrinde insan olur pak
Etrafına toplar söyler nutuk hak
Nur ile kalbine çerağını yak
İlim irfan dedi Hünkar’ı gözler
Âşık eyler alır sendeki varı
Yürüyerek bulur kâmil insanı
Her kişi fark etmez ilim irfanı
Âlemin kutbunu mürşüdü gözler
Narını, nur etmiş sultanı gözler
Âşık Ali söyler dağları aşar
Yediği lokmayı ehline açar
Doldurur kabını daha çok hüner
Işıtır bizleri birliğe gözler
Nebinin velinin yolunu gözler
Tokat Zile, Akkılıç Köyü’nde9
Âşık Ali Kaya (Sütlüce – Karaağaç)
15 / 07 / 2021, Perşembe
(Başta Aşağı Baş Harfler: YAYIN YÖNETMENİ AYHAN AYDIN)
KEÇECİ BABA'da Asimilasyon Çalışması ve Aleviler
KEÇEÇİ AHİ MAHMUT BABA DERGÂHI’NA YAPILAN CAMİİ, YÜZYILLARIN ASİMİLASYON POLİTİKLARININ BİR DEVAMIDIR VE ALEVİ – BEKTAŞİ TOPLUMUNA DÜŞEN GÖREV
Başta Anadolu ve Rumeli (Balkanlar) olmak üzere çok geniş bir coğrafyada varlığını yüzyıllar boyunca sürdüren Alevi – Bektaşi Yolu; erenlerin, ozanların, bilge insanların temel değerlerini var edip, bugünlere aktardıkları evrensel hümanist bir dünya görüşüdür. Özünde bir inanç sistemi olan Alevi – Bektaşi Öğretisi’nde erenlerin yani bir başka deyişle velilerin varlığı ve onların türbeleri de bu inancı yaşatanlar için son derece önemli merkezlerdir. Orada yatanlar; en kutlu, insanı kâmil vasıflarında sadece bir yol önderi değil, aynı zamanda yollarını aydınlatan, insanları bilinçlendiren toplum önderleridirler.
Çeşitli kaynaklardan öğrendiğimize göre Keçeci Ahi Mahmut Baba; hem bir Alevi velisi ama aynı zamanda da, keçe işleriyle uğraşan, çevrede bu işleri örgütleyen dolayısıyla Hacı Bektaş Veli’nin de bir nevi müsahibi olup Selçuklu yönetimine çok ciddi eleştiriler getirip halkın hakça üretim ve bölüşümde bulunmasının kurallarını yazılı olarak da ortaya koyan Ahiliğin piri olan Ahi Evran Veli’nin yolundan giden, esnaf teşkilatı öncülerinden birisidir. Her alanda olduğu gibi Tokat ve çevresindeki eren ve evliya kültünün çok daha derin bir şekilde araştırılması gerekir.
Yüzyıllar boyunca Tokat Erbaa Keçeci Baba Köyü’nde, Keçeci Ahi Mahmut Baba’nın yolundan gidenler, dedeler, aşıklar cemler sürmüşler, geleneksel Aleviliği yaşamışlar, bugünlere getirmişlerdir.
Geleneksel Alevilik’te pir vardır, rehber vardır, mürşit vardır. Görgü, sorgu cemleri, semahlar, nefesler bunları yaşatan dede / talip bağı çok kuvvetli olarak bugünlere bu inancı getirmiştir.
Yüzyılların asimilasyoncu politikası maalesef cumhuriyet döneminde de devam etmiş, daha detaylı yazılarımızda değindiğimiz gibi Emeviler’den Selçuklular’a, Selçuklular’dan Osmanlılar’a, Cumhuriyet dönemine ve günümüze kadar değişmez bir çizgide Sünni / Hanefi İslam inancı bu devletlerin ana inanç sistemi olarak devletin temel yapılarına girmiş ve kökleşmiştir.
Halifelik’le Osmanlıda çok önemli bir icra kurumu olarak aynı zamanda tüm yeniliklerin karşısında, din adına otoritenin yani askeri ve mülki bürokrasinin bir uygulama sahası olan Şeyhhülislamlık bir fetva makamına dönüşmüş, zaman zaman padişahların, sadrazamların, büyük din adamlarının, ulemanın kendilerince uygun gördükleri, toplumu yönlendirmek istedikleri noktalarda keyfi bir şekilde görüş ve düşüncelerini din adına vaaz edip, uygulattıkları bir cellatlar mekanizmasına dönüşmüştür. Cumhuriyet döneminde de işte belki başka amaçlarla kurulmuş olsa da, çok kısa sürede Osmanlı’daki Şeyhhülislamlık makamı yapısı Diyanet İşleri Başkanlığı’na geçmiş, yıllar içinde bu hüviyet iyice artmıştır. Son yirmi yıllık dönem de ise “Yeni Osmanlılık” adı altında gerçekten de Osmanlı Devleti anlayışının çok gerisine düşen otokrat zihniyetin kalıplaşmış şekli olan bugünkü iktidarın elinde Diyanet İşleri Başkanlığı tam anlamıyla “tek adam rejimi”nin dilediği kararları uygulama alanı olmuştur.
Devamını oku: KEÇECİ BABA'da Asimilasyon Çalışması ve Aleviler
Diğer Makaleler...
- OZAN ÇAĞDAŞ, OZAN ÇAĞDAŞ
- ERCAN GEÇMEZ KARAAĞAÇ BEKTAŞİ TEKKESİ’Nİ ZİYARET ETTİ
- Karaağaç Bektaşi Tekkesi’nde Alevilik’te Ocakların Önemi Anlatıldı
- Mevleviler Atatürk’ü Andı
- BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK’Ü SEVGİ VE ÖZLEMLE ANIYORUZ
- İZZET KILINÇ DEDE, KÖSE SÜLEYMAN OCAĞI / PINAR KÖYÜ - BERGAMA
- ALEVİLİK YARGILANIYOR: MURTAZA DEMİR YARGI KARŞISINDA
- Sıdki Baba Kitabı
- Bir Kamil İnsan, Bir İnanç Önderi Nasıl Olunur?
- HACI BEKTAŞ AYDINLIĞI