• Ana Sayfa
  • Ayhan Aydın
    • Özgeçmiş
    • KENDİMLE İLGİLİ KISA BİR DEĞERLENDİRME
    • Ayhan Aydın Arşiv Listesi
    • ŞAHKULU SULTAN DERGAHI GÖRSEL ARŞİVİ
    • Hakkındaki Yazılar
    • Hakkındaki Şiirler
    • Hakkındaki Haberler
  • Şiran
  • Söyleşiler
    • Dedeler
    • Babalar
      • BABAGAN (BALIM SULTAN ERKANI) KOLU
      • ÇELEBİLER KOLU
      • SULTAN SÜCEATTİN VELİ OCAĞI (DERGAHI) KOLU
      • ALİ KOÇ KOLU
    • Ozanlar
    • Yazarlar
    • Aydınlar Gazeteciler
    • Bilim İnsanları (Akademisyenler)
    • Kanaat Önderleri
    • Kurum Temsilcileri
    • Sanatçılar
    • Hocalar Mürebiler
    • İzzettin Doğan
  • Gezi Notları
    • Anadolu
    • Avrupa
      • Batı Avrupa Gezi Notları
    • İran
    • Suriye
    • IRAK
  • Yazılar
    • Basındaki Yazılar
    • Denemelerim
    • Etkinlik Haber Yorum
    • Cem Vakfı Yazıları
    • Kitapların Dünyası
    • Şiir Denemelerim
  • Kültür Sanat
    • Kültür Dünyası Söyleşileri
    • KÜLTÜR SANAT YAZILARI
  • Ahmet Hezarfen
    • Ayhan Aydın Kitap Yazıları
    • Osmanlı Arşivinde Aleviler Bektaşiler
    • Diğer Çeviri Belgeleri
    • Yazıları- Anıları - Görüşleri
    • Ahmet Hezarfen'le İlgili Yazılar
    • Ahmet Hezarfen Balkanlar(Rumeli)
    • Dergahlar Türbeler
      • Balkanlar Rumeli
        • Bulgaristan
          • Otman Baba
          • Demir Baba
          • Akyazılı Sultan
          • Ali Koç Baba
          • Elmalı Baba
          • Hüseyin Baba
          • Dallı Ali Baba Türbesi
          • Yunus Abdal
          • Saçlı Koçlu Babalar
          • Alan Mahallede Ali Baba Türbesi
        • Makedonya
          • Sersem Ali (Harabali) Baba
          • Sarı Saltuk
          • Hıdır Baba
          • Cafer Baba
          • Üsküp Halveti Tekkesi
        • Yunanistan
          • Seyyid Ali (Kızıldeli) Sultan
          • Ece (İce) Sultan
          • Nefes Baba
          • Atatürkün Evi Selanik
      • İran
      • Suriye
      • Diğerleri
      • Anadolu
        • Hacı Bektaş
        • Sultan Sucaettin Veli
        • Abdal Musa
        • Kolu Açık Acim Sultan
        • Seyyit Garip Musa
        • Haydar Sultan
        • Diğer
      • İstanbul
        • Şahkulu Sultan
        • Kurucu Ahmet Sultan
        • Garip Dede Türbesi
        • Erikli Baba Türbesi
        • Nafi Baba (Şehitlik)
        • Karaağaç
        • Karyağdı
        • Duvar Baba
    • Semahlarımız
      • Rumeli Semahları
      • Anadolu Semahları
      • Sultan Sucaettin Veli Ocağı-Dergahı Semahları
    • Atatürk Fotoğrafları
    • Etkinlik Fotoğrafları
      • Türkiye
      • Balkanlar
      • Avrupa
      • Diğer
    • İnanç Önderleri
      • Dedeler
        • Fetfi Erdoğan Dede
        • Aşık Ali Metin Dede
        • Hüsamettin Aydın (Seyyid)
        • Nevzat Demirtaş
        • Musa Küçük
        • Veli Akkol
        • Hüseyin Orhan
        • Celal Arslan
        • Dedeler Diğerleri
      • Babalar
        • Hakkı Saygı
        • Abidin Harman
        • Mehmet Şilli
        • Reşat Bardi Dedebaba
        • Babalar Diğerleri
      • Zakirler
      • Çelebiler
      • Dervişler
    • Cemlerimiz
    • Yazarlar
      • Abidin Özgünay
      • Baki Öz
      • Cahit Tanyol
      • Mehmet Yaman Dede
      • Mehmet Yardımcı
      • Refik Engin
      • Şevki Koca
      • Ahmet Hezarfen
      • Yazarlar Diğer
    • Ozanlar
      • Adil Ali Atalay (Vaktidolu)
      • Ahmet Akar
      • Ali Ekber Çiçek
      • Aşık Durmuş Günel
      • Aşık Veysel
      • Hüseyin Çırakman
      • Hasan Papur
      • Hüseyin Yorulmaz (Seyfili)
      • Aşık İhsani
      • Mahzuni Şerif
      • Muharrem Yazıcıoğlu
      • Murtaza Şirin
      • Müslüm Sümbül
      • Telli Suna Gölpek
      • Ozanlar Diğerleri
      • Ozanlarla İlgili Simgeler
    • Gümüşhane-Şiran (Kırıntı-Yeniköy
      • Yeniköy (2010) Sayı Sayma Oyunu
      • Yeniköy Kış - Güssün Aydın Cenaze 2000
      • Kırıntı Yeniköy Düğün 2003
      • Kırıntı Yeniköy
    • Ayhan Aydın
      • Hısım Akrabalarım-Arkadaşlarım
      • Cem Tv Proğramlarım
      • Ayhan Aydın Resimleri
      • Ayhan Aydın'ın İstanbulu
      • Ayhan Aydının Manzaraları Şehirleri
  • Önemsediklerim
  • Konuk Yazarlar
  • Site Haritası
  • Balkanlar (Rumeli)

şiir

Salı, 18 Ocak 2022 15:10 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 456

Arkada sıra sıra karlı dağlar

Önümde sert rüzgârların savurduğu

Hüzün yüzlü sararmış yapraklar

Tarla kuşları çığlık çığlığa

Tükenmesin hiçbir zaman der gibi

Yaşamın umudunu çağlar

Bilinmez bir yerlerde kalmış hayalleriyle

Yorgun bir adam ise gelir, gelir de

Mutlu günlerinin anılarını sayıklar

 

Ayhan Aydın

8 Aralık 2021

Rumelihisarüstü / Sarıyer

 

Kategori: Şiir Denemelerim

Bir Yunus Emre, Bir Ahi Evran Sevgisi ki, Hiç Sormayın Gitsin...

Salı, 18 Ocak 2022 15:09 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 491

Bir Yunus Emre, Bir Ahi Evran Sevgisi ki,

Hiç Sormayın Gitsin...

 

Bir zamanlar softalar Yunus Emre'yi hiç sevmezlerdi. Ama kapitalist düzende, eskiden kötü dediğine de şimdi iyi de, her kimden nasıl yararlanıyorsan yararlan, zihniyeti vardır. Şimdi ise hepsi bir Yunus Emre, Ahi Evran, Mevlana, Hacı Bektaş uzmanı kesildiler. Bu toprağın tüm kültürel, inançsal ve manevi değerlerini kendilerine mal ediyorlar. Aynı zamanda kendi ideolojik görüş ve düşünceleri içinde bunların düşünce dünyalarını eriterek, asıl yapılarını bozarak yozlaşmış yapılarına payanda yapıyorlar. Bu böyle, hal böyle yani. Ama peki Alevi / Bektaşi toplumu, hatta bırakın toplumu bu kesimin aydını ne yapıyor bu konuda, bu değerlerin değerini tam biliyor mu?

Onu da geçelim, her gün cemevlerine çağırmaya başladığımız salya - sümük Şiiliği, Sünniliği dolaylı olarak Alevilik diye anlatan şarlatanlara karşı, yazarımız, dedemiz, babamız, dervişimiz, sözde ozanlarımız bu değerlerin değerlerini gerçekten tam bilebiliyorlar mı?

Yunus Emre'nin tüm eserlerini okumuş kaç tane dedemiz var mesela, bunu merak ederim...

Bir de Yunus Emre'yi, hatta Hacı Bektaş Veli'yi "İslamcı, Devletçi, Sistemden Yana (!)" diye nitelendiren birçok sözde Alevi kurum temsilcisi şimdi bunları dillerinden güşürmüyorlar.

Her alanda ve tabi ki çevre konusunda da Türkiye'yi talan eden Recep Tayyip Erdoğan, sadece para gelecek diye birden çevreci olup Paris Çevre Sözleşmesi'ni birden bire imzalamadı mı?

Bu bizimkilerin ondan ne farkı var?

Ün, nam, UNUESCO sevgisi (!) Avrupa'dakiler de dâhil bunların başını döndürüyor...

Bu konularda ne gibi bilimsel bir çalışma yaptınız bugüne kadar?

Ahi Evran'ın yaşam öyküsünü kaç dedemiz, dernek başkanımız okumuştur acaba?

30 yıldır Alevilik / Bektaşîlik konusunda araştırma yapacak kaç akademik öğrenciye destek verip, akademisyen yetiştirdik?

 

Yazık, yazık, yazık... Şu acınacak halimize yazık...

 

Ayhan Aydın

2 Aralık 2021

 

HURİ İLE GILMANI

Ben dervişim deyene, bir ün edesim gelir

Seğir düben sesine, varıp yetesim gelir

 

Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir

Varıp anın üstüne, evler yapasım gelir

 

Altında gayya vardır, içi nar ile pürdür

Varuben ol gölgede, biraz yatasım gelir

 

O da gölgedir deyu, ta'n eylemen hocalar

Hatırımız hoş olsun, biraz yanasım gelir

 

Ben günahımca yanam, rahmet suyunda yunam

İki kanat takınam, biraz uçasım gelir

 

Andan Cennete varam, Cennette huriler görem

Huri ile gılmanı, bir bir koçasım gelir

 

Derviş Yunus bu sözü, eğri büğrü söyleme

Seni sigaya çeker, bir Molla Kasım gelir

 

Kategori: Etkinlik Haber Yorum

İstanbul’da Anadolu Aydınlanmacısı Erenlerin İzinde Önemli Bir Sempozyum

Salı, 18 Ocak 2022 15:08 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 481

İstanbul’da Anadolu Aydınlanmacısı Erenlerin İzinde Önemli Bir Sempozyum

İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’de, 4- 5 Aralık 2021 tarihleri arasında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen;“13. Yüzyıl Tasavvuf Düşüncesi ve Günümüze Etkileri: Anadolu’da Aşkın, Işığın ve Kardeşliğin Kaynağı Olarak Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ve Ahi Evran” Sempozyumu başarıyla tamamlandı.

Birbirinden önemli akademisyenlerin ilgiye değer bildirilerini sundukları sempozyumun ilk gününde İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu ve UNESCO Türkiye Milli Komisyon Başkanı Sayın Prof. Dr. Öcal Oğuz birer konuşma yaptılar. Sempozyumun Koordinasyonunda görevli olan Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Sayın Prof. Dr. Bülent Bilmez’in ve İBB Genel Sekreter Yardımcısı Sayın Mahir Polat’ın sempozyumun içeriği hakkındaki konuşmalarından sonra sempozyum bildirilerine geçildi.

İki gün boyunca birçok bilim insanın konuşmacı olarak yer aldıkları sempozyumda farklı yönleriyle Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre ve Ahi Evran’ın daha çok, özellikle yaşadıkları devirde yarattıkları etkilerin izinde, Türk Kültür tarihindeki yer ve önemlerine yer veren konuşmalar yapıldı.

Yıllar yılı ifade ettiğimiz gibi Anadolu’nun, Türk Kültür dünyasının ve de Alevi – Bektaşi Öğretisi’nin ve Düşünce Evreni’nin temel taşı olan ulu erenlerin, ozanların, düşünürlerin tüm boyutlarıyla ortaya konulduğu araştırmaların yapılması, panel / sempozyum gibi etkinliklerin düzenlenmesi ve yayınların çoğalması hem yeni bilgilerin ortaya çıkmasına, bunların kayıt altına alınmasına, hem de mevcut bilgilerin, sağlıklı bir şekilde daha geniş kesimlere yayılmasına vesile olacaktır.

Bugüne kadar daha çok üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler, çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından organize edilen, desteklenen bu tür faaliyetlerin son yıllarda sayının artacağı yerde azalması bir büyük eksikliktir.

İşimiz gücümüz birilerini karalamak, yersiz bir şekilde eleştirmek değildir. Ama zaten bu konularda Alevi kuruluşları son otuz yılda son derece kötü bir sınav vermişler; zaman zaman dile getirseler de hiçbir şekilde ciddi bir hedef ve amaç olarak bu alanda bilimsel çalışmaları hedeflerine koymamışlar, bu konuda ciddi manada çaba harcamamışlardır. Bir üniversite kurmak, bir bilim araştırma merkezi oluşturmak, enstitü kurmak, bu alanda çalışacak akademik öğrencileri, uzman kişileri desteklemek hedeflerinde olmamıştır. Yeri gelince “bizi asimile ediyorlar” diye bağırmışlar, sahte nutuklar çekmişler ama kendilerini asimile edenlerle bazen bilerek, bazen bilmeyerek kol kola yürümüşler, bir yandan devlete küfrederken aynı zamanda devletin nimetlerinden yararlanmak için kapalı kapılar ardında devleti yönetenlerden her türden ricacı olmuşlardır. Bu ikiyüzlü tavırlar hiç bitmemiş, riyakârlık bazılarında karaktere dönüşmüştür.

Benim kişisel en büyük korkum ise; böyle giderse zamanla Alevi kurumlarının en büyük Alevi asimilasyon merkezlerine dönüşmeleridir. Bunların başındakilerin, burada görevli dede isimli, hoca isimli sözde inanç önderlerinin birçoğunun çıkar odaklı yaklaşımları, davranışları, açıklamaları, tavırları, konuşmaları, yazıları bunu gösteriyor maalesef.

1997’de İSAV tarafından düzenlenen ilk ciddi sempozyumdan bu yana en azından imkanlarım ölçüsünde en azından dinleyici – izleyici olarak yüzlerce sempozyum, panel ve bu alandaki etkinliğe katılan birisi olarak şunu söylemek zorundayım ki, içlerinde Aleviliği / Bektaşiliği ters yüz edip, kendi asimilasyoncu kafalarına payanda yapanlar olsa da, yine üniversitelerdeki çalışmaların bu alandaki ana öneme sahip çalışmalar olduğunu söylemek zorundayım.

Yani her şeye rağmen iyi ki akademi ve akademisyenler var.

İşimiz; “kes / kopyala / yapıştır” mantığıyla çalışan sözde alandaki yazarlara, kendisini Aleviliğin merkezinde gören yarı cahil bazı önderlere vs. kalsaydı halimiz çok perişandı doğrusu. Elbetteki akademi dünyasında da bu tür hadiseler çok oluyor, oranın da ciddiyeti zaman zaman suistimal edilmiyor değil. Ama Arapça, Farsça, Osmanlıca, İngilizce, Almanca vd. yani yabancı dil bilmeden ciddi kaynaklara, verilere ulaşmanın mümkün olmadığı günümüz bilim dünyasında bu verilere dayanmayan çalışmalar da insanları derin yanlışlara düşürmektedir.

Başınıza her an geldiği gibi halk söylencesi çok yerinde bir tespitte bulunuyor, çok basit gibi gelse de ne önemli bir sözdür: “yarı doktor insanı canından eder, cahil din adamı insanı inancından eder, yarı bilim adamı da gerçekleri ters yüz eder” mealinde söylenen sözler gerçeği dile getiriyor.

Devamını oku: İstanbul’da Anadolu Aydınlanmacısı Erenlerin İzinde Önemli Bir Sempozyum

Kategori: Etkinlik Haber Yorum

CAN TV.’DE CANA CAN OLANLAR

Pazartesi, 29 Kasım 2021 21:08 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 510

CAN TV.’DE CANA CAN OLANLAR

Can Dostlar; 30 yıldır Alevi – Bektaşi Yolu’nda çalışmaları olan bir yazarım. Bir Basın Yayın’lı olarak Cem Radyo, Cem Tv. ve Barış Tv. Yanında yaklaşık 2 yıl boyunca da Can Tv.’de Alevilik’le ilgili programlar hazırlayıp sundum.

Gönüllülük esasına dayanan bu programlarımda Alevi – Bektaşi Öğretisi doğrultusunda, tarihsel ve güncel meseleler başta olmak üzere gazeteci – yazar – akademisyen ve dede / ozan kimlikli geleneği yaşatanların da fikirlerine başvurdum.

Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere yayınlanan programlarım ilgiyle karşılandı.

Can Tv.’nin yayın sorumlularına ve çalışanlarına içtenlikle teşekkür ederim.

Hayat boyu inandığımız temel ilke, bir insanlık yolu olan Aleviliğin – Bektaşiliğin evrensel değerlerini yozlaştırmadan, tarihsel olarak yaşanandan kopmadan, bu yolu asimile etmeden sadece ve sadece gönlümüzün sesini dinleyerek, hizmet esasına göre çalışmalar yapmaktır.

Can Tv. Sayesinde Yolumuzun, Erkânımızın, Geleneklerimizin ve Yaşayan Aleviliğin Değerleri Doğrultusunda Programlar Sunmuş Oldum. Cümle dostlara ve programıma katılanlara içten sevgi ve saygılarımı sunarım.

Programlarım youtube sayfamda yayınlanmaktadır.

Ayhan Aydın

Ekim 2021

Kategori: Etkinlik Haber Yorum

Yık Dağları, Vur Patlat Ampülü Ey Arkadaş!

Pazartesi, 29 Kasım 2021 21:00 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 522

Yık Dağları, Vur Patlat Ampülü Ey Arkadaş!

 

İçini kaplamışsa yoğun koyu karanlık

Ah edip sızlıyorsa bir büyük kalabalık

Feryat ediyorsa çığ gibi öfken kabarık

Yık dağları, vur patlat ampülü ey arkadaş

 

Satılmış yurdun tapusu olan değerleri

Çiğnenmiş insanlık denilen tüm erdemleri

Dostu dosta düşman etmiş çıkar akçeleri

Yık dağları, vur patlat ampülü ey arkadaş

 

Hayallerin tükenmişse umutsuzluktan

Duramıyorsan yerinde hırsından, namusdan

Tıkanmışsa tümden yolların çaresizlikten

Yık dağları, vur patlat ampülü ey arkadaş

 

Çocuklar aç girmişse buz gibi yatağına

Analar gözyaşı dökmüşse ak yanağına

Hain kurtlar dolmuşsa bu vatan toprağına

Yık dağları, vur patlat ampülü ey arkadaş

 

Yurdunu parsel parsel edip tümden satanlar

Yandaşı zengin edip milyonları yutanlar

Firavunlar gibi varlık içinde gezenler

Yık dağları, vur patlat ampülü ey arkadaş

 

Cevheri'yim yüreğim sevgi arar, dost arar

Güzel yurdum elbet ki huzur ve barış arar

Sömürüsüz dünyada hakça bir düzen arar

Yık dağları, vur patlat ampülü ey arkadaş

 

Ayhan Aydın

25 Kasım 2021

 

Kategori: Şiir Denemelerim

OTURDUĞUN YERİ PAK ET / YEDİĞİN LOKMAYI HAK ET

Pazartesi, 29 Kasım 2021 20:56 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 529

OTURDUĞUN YERİ PAK ET / YEDİĞİN LOKMAYI HAK ET

YİNE ÇAĞLAYIP AKARSIN, DELİ BORAN MISIN GÖNÜL?

 

SÖYLEŞİLERE DEVAM…

Yıllar yılı Alevi kurumlarına, cemevlerine gidip – geldikçe, buralarda çalıştıkça belki de binlerce insanla içli – dışlı oldum. Bunlar içinde de yüzlercesiyle tanıştım, sohbet ettim, söyleştim. Abartısız belki de dünyada insanlarla en çok yüz yüze konuşup, onlarla söyleşen sohbet eden bir Alevi yazar oldum. Bunlar aslında çok büyük birikimler. Her yönüyle bu insan potansiyeli sadece bana değil bizlere de çok şeyler söylüyor. 30 yıl boyunca daha çok dedeler, babalar, ozanlar, yazarlar, bilim insanlarıyla Alevilik – Bektaşilik konusunda söyleşiler yaptım. Son yıllarda ise halka da daha çok mikrofon tutmaya başladım. Bunun temel nedeni Alevi – Bektaşi dediğimiz bu yapının asıl mensupları olan Aleviler ve Bektaşiler kimlerdir, nasıl yaşamışlar / nasıl yaşıyorlar bunları da kayıt altına almaktır. Onlar Aleviliği köylerinde nasıl yaşamışlar, kent ortamında nelerle karşılaşmışlar ve Alevi değerleri, Bektaşi öğretisi onlarda nasıl yaşıyor, ya da yaşıyor mu, yaşamıyorsa bunun nedenleri nelerdir, bunu da öğrenmek, kayıt altına almak gerekiyor. Tüm kayıtlar elde çok büyük bir malzemenin birikmesine vesile oluyor. Aynen benim gibi sayısız kişi de elbette kendi araştırmaları için görüşmeler yapıyorlar, onları kayıt altına alıyorlardır. Ama benimkisi tümünün dışında alanını daraltmadan, her yöreden, her kesimden, farklı mekânlarda yapılan geniş kapsamlı söyleşilerdir.

Elbette ki tüm bu söyleşiler kişilerin kendi yaşamları, yaşadıkları ve özel hayatlarıyla da ilgilidir. Bunların bize ne gibi veriler sağladığını tam söyleyemeyeceğim. Çünkü sistematik bir şekilde bir kurum adına, bilimsel bir veri elde etmek için yapılan uğraşlar değil tüm bu gayretler.

Hiçbir ekonomik kaygısı ve beklentisi olmadan, tümüyle bir hizmet aşkıyla yapılan bu çabanın ne bir takdir beklentisi, ne bir başka amacı da olmadığı için, her koşulu kullanıp yapılması ayrı bir boyutudur bu işin.

Ama sonuçta tümü geleceğe kalacak çok önemli verilerdir. Örneğin keşke elli – altmış yıl önce bu şekilde bir çalışma yapılsaydı, bizler, bilim insanları, araştırmacılar o günün koşullarında köyde / kente yeni gelmiş insanların duygu ve düşüncelerini, yaşadıklarını çok daha net ve rahat öğrenmiş olurlardı.

Benim yaptığım bu çabalar da elbette herkesin bir hesabının olduğu, artık kolektif çalışmaların, toplum yararına uğraşların bırakılıp kişisel ve zihniyetlerin çıkar odaklı çabaları karşısında oldukça anlam kazanıyor.

 

KURUMLARIMIZIN DURUMU

Koskoca Alevi kurumları, onların başındakiler sözde Aleviler adına toplanıyorlar, bir şeyler yapıyor ama asıl yapmaları gerekenin, bu toplumun bugününe ve geleceğine ilişkin gayretlerin dışında kalıyor çalışmaları. Hemen hiçbirisinin bir Alevi – Bektaşi Araştırma Merkezi oluşturulması, bir ciddi etnografya müzesi kurulması, bilimsel yayınların yapılması, yazılı ve görsel medyanın önemini kavrayıp bunları oluşturmayı, alanda ve yazılı kaynaklar içinde bir arşiv oluşturulması gibi gayretleri yok…

Zaden bir sosyal hizmet kurumunun yaptığı yemekler, cenazeler, günlük ziyaretler dışında yapılan hemen hiçbir ciddi çalışma yok buralarda.

Siyasi iktidarlardan, belediyelerden ve / veya kamu ve özel kurumlarından Aleviler – Bektaşiler adına hak istenmesi zamanla bizzat kişi olarak o kurumlarda bulunanların kendilerine, yakınlarına bazı çıkar isteklerine, kişisel beklenti ve kurumların kendi öznel isteklerinin karşılanması gibi tüm toplumu kucaklamayan bir şekle bürünmüştür.

 

30 yıllık gözlemim; her geçen gün Alevi / Bektaşi ilke ve değerlerinin uygulanmamasıyla birlikte, her konuda bir gerileme içine giren Alevi örgütleri çok büyük çelişkileri ve çatışmaları birlikte yaşamaktadırlar. Gününü gün eden, her geçen gün geçmişi aratan bir yapıya büründü bu kuramlardaki yapılar.

Zayıflamanın ana nedenlerinden birisi olarak; liyakatsiz yöneticilerin birer profesyonel çalışan olarak bu kurumları birer işletme gibi görüp, buralarda Alevi – Bektaşi öğretisinin yok ederek, şirket mantığıyla çalışmalar yapmaları; devletten bir imkân elde etmek, belediyelerin olanaklarından yararlanmak mantığı çıkar mantığına dönüşmüştür. Belediyelerin maaşını verdiği, çoğunlukla kendi yakını ve akrabalarının çalıştığı, yönetimini kendi iradeleri çerçevesinde kendilerinin belirleyip, köylülerini, çalışma arkadaşlarını yanlarına alıp, hoşuna gitmeyen üyeleri bir bahaneyle saf dışı edip, başına çöktükleri, demokratik anlayıştan tümüyle kopup hızla küçülen, bir garip yapılara bürünüyor Alevi kurumları.

Bu ise ayrıca ele alınması gereken sosyolojik bir felakettir. 30 yıldır belli insanların tekelinde toplanmış, buralardan gitmemek için her türlü yol ve yöntemi kullanan bugünün Alevi – Bektaşi kurum anlayışını anlayışla karşılayanlar onurlu bir bilim insanı, yazar, aydın olabilir mi?  Adı bilim insanı, yazar, aydın, dede, baba, ozan… Gözleriyle gördükleri bu duruma karşı en ufak bir eleştiri yapmıyorlar, bilakis insanı şaşırtacak şekilde bazı kuramlara, yapılan etkinliklere, yürüyen bu düzene övgüler düzüyorlar.

Bu bilim insanından, işleri güçleri siyaset olan bu kurumlardan, akrabalarını belediyeler üzerinden işe aldıran bu yöneticilerden bu topluma bir fayda gelir mi? Gelmez.

Bizim gibi hiçbir beklentisi olmayan insanlar yaptıkları çalışmalarından dolayı desteklenirler mi? Elbette desteklenmezler. Neden? Onların günlük siyasi faaliyetleri için bu yapılanlar bir şey ifade etmiyor da ondan. Yeri gelince hiçbir ayrım gözetmeden hepsini eleştiriyoruz da ondan…

Toplumun bağışlarıyla, manevi desteğiyle, umutlarıyla var olan halkın güven kaynağı Alevi kurumları… Ama şimdi orayı şu veya bu şekilde ele geçirmiş, siyaset için, çıkar için oralara kazık çakan bir kısmının ne olduğu belli olmayan sözde kurum başkanı ve yöneticileri.

Gerçekten de ne sahipsizlik, ne açmazlık, bu ne çaresizlik böyle… Sözde aydını da aynı, sözde yazarı da aynı, sözde dedesi de aynı, sözde da babası aynı, sözde ozanı da aynı, sözde sanatçısı da aynı…

 

(Sözüm yüreğiyle, özüyle, kalemiyle, sazıyla, sesiyle bu toplum için çıkar beklemeden hizmet edenlere asla değildir, elbette. En azından onlardan birisi de benim ve tanıdığım nice onurlu insan var. Ama bu çıkar ağı çok büyüyor, benim kaygım bunun tüm toplumu kuşatmasıdır.)

Devamını oku: OTURDUĞUN YERİ PAK ET / YEDİĞİN LOKMAYI HAK ET

Kategori: Etkinlik Haber Yorum

Diğer Makaleler...

  1. Yık Dağları, Vur Patlar Ampulü Arkadaş
  2. HASKIS HALAM
  3. Yolumuz Uğradı Alibeyköy Pir Sultan Abdal Cemevi'ne...
  4. ELİF ANA'NIN HAYATI FİLM OLUYOR
  5. Âşık Ali Kaya’dan Çok Güzel Bir Hediye…
  6. KEÇECİ BABA'da Asimilasyon Çalışması ve Aleviler
  7. OZAN ÇAĞDAŞ, OZAN ÇAĞDAŞ
  8. ERCAN GEÇMEZ KARAAĞAÇ BEKTAŞİ TEKKESİ’Nİ ZİYARET ETTİ
  9. Karaağaç Bektaşi Tekkesi’nde Alevilik’te Ocakların Önemi Anlatıldı
  10. Mevleviler Atatürk’ü Andı

Sayfa 20 / 89

BaşlangıçÖnceki15161718192021222324SonrakiSon

Ayhan AYDIN İnternet Sitesi  erenler@ayhanaydin.info E POSTA

İLKEZGİ SANATEVİ SİTE VE TEMA TASARIMI MUSTAFA KARAÇİFTCİ 0542 559 11 80.