Son Dönemin Önemli Bektaşi İnanç Önderi – Şairi HAYDAR CEMİL BABA
Son Dönemin Önemli Bektaşi İnanç Önderi – Şairi
HAYDAR CEMİL BABA
Can dostlar; hakkında bazı araştırmalar da bulunan, kitaplar da yazılan, 1900’lü yılların başında İstanbul’da doğan ve Haydari mahlasıyla şiirler de yazan Haydar Cemil Baba, son dönem önemli Bektaşi babalarından ve şairlerinden birisidir.
Konuyla ilgili yazılar yazan gerek Bedri Noyan Dedebaba, gerek Turgut Koca Baba, gerekse de bu konuda bilimsel araştırmalar yapan; Prof. Dr. Şükrü Elçin, Prof. Dr. Filiz Kılıç, Prof. Dr. Tuncay Bülbül, Doç. Dr. Orhan Kurtoğlu hocalar da onun İstanbul’da iyi bir eğitim almış, kendisini olağanüstü bir şekilde yetiştirmiş, çok donanımlı bir insan olduğunu yazmaktadırlar.
Can dostlar; hayatının önemli bir kısmı İstanbul’da geçen, bir vesileyle Balkan topraklarına giden Haydar Cemil Baba, Balkanlar’da derin izler bırakmış bir büyük Bektaşi değerimizdir.
Aslen Arnavut kökenli olup, tüm eserlerini Türkçe yazan ve belli bir eğitim almış Haydar Cemil Baba, Haydari mahlasıyla hemen her alanda oldukça fazla şiirler de yazan, son dönem önemli Bektaşi babalarından ve şairlerinden birisidir.
Kendisiyle 9 Mayıs 2004 Razgrat’ta bir söyleşi yaptığım ve yörede Haydar Cemil Baba’yı son tanıyan ve onun muhibi olan şimdi rahmetlik olan Zeynel Abidin Ruhani (82), Haydar Cemil Baba’nın 1962’de öldüğünü söylemişti.
Bulgaristan Razgrat Yonkovo (Yunus Abdal) Köyü doğumlu Araştırmacı – Yazar Ahmet Hezarfen, 1946 yılında kendisinin öğretmenlik yaptığı Deliorman’daki Kızılbaş köylerinden Kızılburun’dayken Haydar Cemil Baba’yla tanıştığını hem yazılarında, hem de kendisiyle yaptığım söyleşilerde bana iletmişti. Ahmet Hezarfen; Haydar Cemil Baba’nın, Tutrakan’da Denizlerli Ali Baba Tekkesi’nde postnişinlik yaptığını, Mustafa Efendi’nin sohbetlerinde çok bulunduğunu, Onun felsefi konulara giren çok birikimli bir insan olduğunu belirtmekteydi.
Makamını ziyaret ettiğim, Bulgaristan’da son muhibbiyle söyleşi yaptığım ve bir başka yazımda biraz daha geniş söyleyeceğim gibi somut olarak Makedonya’daki Bektaşiler üzerinde de derin etkiler bıraktığını gördüğüm Haydar Cemil Baba’yı bu vesiyle sevgi, saygı ve muhabbetle anıyoruz…
Ahmet Hezarfen ve Hakkı Saygı’yla birlikte ilk kez Balkan toprağına ayağımın bastığı 2000 yılında da, bizzat üçümüz giderek her ne kadar kapısı kapalı olsa da, dışarıdan da olsa Türbedeki kabrini ziyaret etmiştik. Nihayetinde de Veysel Bayram’la sonrasında yine aynı türbeye gidip kabrini ziyaret etmiştik. Nihayetinde ise Ondan çok derin bir şekilde etkilenen şimdi rahmetlik olan bir canımızın anlattıkları ise tarihe geçecek niteliktedir. 9 Mayıs 2004’de Razgrat, Demir Baba yakınlarındaki Mumcular köyünde ziyaret ettiğimiz şimdi o zaman 82 yaşındaki Zeynel Abidin Ruhani büyüğümüz Haydar Cemil Baba’nın 80 zahiri (Sünni)’yi Bektaşi yapan, çok alçak gönüllü, üstün bilgilere sahip, muhabbeti çok ama çok tatlı, alim bir insan olduğunu anlatmış, küçük yaşta bağlandığı Haydar Cemil Baba’yı bir mürşit olarak bildiklerini söylüyordu.
Zeynel Abidin Ruhani onun o kadar derin bir etkiye sahip önder olduğunu söylüyor ki, o vefat ettikten sonra bile bizler onun muhipleri her zaman toplanır, o bize nasıl öğrettiyse bir baba bile olmasa, on yıl, yirmi yıl, otuz yıl onun aynı saygısını sayıp kendimizce yolumuzu sürmeye çalıştık. Ama o öldükten sonra zaten birçok insan Türkiye’ye göçtü, bir kısmı Bektaşiliği be canım, diye bana anlatmıştı… (O tarihi söyleşinin kayıtları Şahkulu Sultan Dergahı’ndadır.)
Gostivar, Zdunje (Zudunya (e)) 9 Eylül 2016, Bir Konuşmada;
Sohbetimizde; çok genç yaşında yüksek bilinç düzeyi olduğu görülen Cemal Bekiri (46); “türlü türlü Bektaşiler var. Ama bence en güzeli Hz. Pir Balım Sultan’ın reformcu, kâmil, çerağları yeniden yakan, evliyullahın yolunu temsil eden yorumudur”, diyor.
Selam Bekiri (44) ise, Tahir Emini Baba’dan el aldıklarını, yol yaşının 18 (28 Kasım 1998) olduğunu, Bektaşiliğin insan yolu olduğunu, sevgi ve hoşgörü yolu olduğunu, yolunu çok sevdiğini söylüyor. Haydar Cemil Baba için “Seyran” denildiğini söylüyor. Yani bu seyyah baba manasında kullanılıyormuş. Eşi Şenliye Bekiri (41) de kendisiyle aynı tarihte yola girmiş.
(Bence son dönem Bektaşi babaları içinde ayrıcalıklı bir yere sahip ve Türkiye’den Balkanlar’a gelmiş, bu yörede de kalmış, Bulgaristan’da 1960’lı yıllarda Hakk’a nail olmuş Haydar Cemil Baba bile bir Bektaşi babasında olması gereken özelliklerin bir örneğini teşkil etmesi bakımından ayrıca incelenmeyi hak ediyor. Bunu; özellikle, muhipsiz, müritsiz kisve giyip, posta oturan kendisine Bektaşi Babası – Dervişi, diyenlerin daha iyi düşünmesi gerekir.)
Ortak sohbette şu önemli bilgileri derliyorum…
Recep ile Muharrem iki kardeşlermiş. Bunlar Haydar Cemil Baba’nın muhipleriymiş. Recep Bekiri Nebi Bekiri’nin, Muharrem ise Derviş Abdülmüttalip Bekiri’nin dedesiymiş.
1931 ve 1935’de Haydar Cemil Baba Gostivar Zuydna Köyü’ne gelmiş. Nebi Bekiri’nin biraderinin ismini o koymuş. (Hasan-ül Askeri. Şimdi Hakk’a yürümüş.) Recep Bekiri’nin mürşidi Haydar Cemil Baba’ymış.
Zeynel Dede (84)’den Demir Baba Hakkında Derlenen Bilgiler:
Haydar Cemil Baba
Horasanlı Denizlerli Ali Baba Yıldırım Beyazıt zamanında buraya gelmiş. Çar İvan Şişman’dan Ali Baba arazi istemiş. O da ona 70 bin dekar arazi vermiş.
Şu anda türbede yatan ulular şunlardır: Veli Baba, Süleyman Veli Baba, Haydar Baba.
Bizler 40/50 kişiydik. Haydar Baba’yı dışarıdaki mezarından alıp, türbe içine defnettik. Haydar Baba 1962’de vefat etmişti. Haydar Baba mücerretti. Balım Sultan Erkanı’nı uyguluyordu. Ona bağlı bir baba yoktu. Benim kendisine derviş olmamı istedi ama bu çok zordu, kabul edemedim. Beni çok seviyordu, ben de halen ona bağlıyım. Haydar Baba’nın 150 kadar muhibi vardı. En çok Mumcular’da muhibi vardı; yüzden fazla. Eski Balabanlar’dan; beş on muhup, Küçük Kokarça’dan dört, beş, Aslanköy’den on kadar muhibi vardı.
Taa 1960’lı yıllardan beri biz aynı saygıyı, töreyi süreriz. Bizim üzerimize bir baba gelmediği halde biz Haydar Baba’dan aldığımız yolu bugüne kadar sürdürmeye çalıştık. Bizler ondan gördüğümüze sadığız. Bizim muhiblerdeki derece, yola giriş saati, dakikasına göredir. Bizler kişileri tek tek alırız, çift çift almayız. Ceme girecek karının kocası, kocanın da karısı ilk başta dışarıda kalıyor. Bizde herkesin bir makamı vardır. Bizde ikrar yaşı önemlidir. Babailer çift menzillidir. Bunlar da ikiye ayrılıyorlar: Babai (Pazarteli) Şerifler; Çarşambalı (Bektaşiler) Seyyidler. Aslında bunlara “Çelebi” denir.
Bizde en büyük muhip, kumanda sahibidir. Baba postuna o oturur, emir verip, cemi yürütür. Bizler de erkan yürüttük, tümünü yaptık. Nevruz, matem (on gün matem, su içilmez) hepsini de uyguladık, yaptık. Emirle posta oturtuyoruz, bu makamdır, en büyük makamdır. Herkes kendi makamına oturur. Ama tabii bizler baba olmadığımız için erkanları yürütsek de, yeni muhip alamadık, buna yetkimiz yoktu. Bizler Pazartesi, Cuma günleri erkan tutardık. 1990’a kadar inanın biz bunları böyle uyguladık. Bizim babamız yoktu, bizler öğrendiğimizi yapıp, yolumuzdan dönmedik, ayrılmadık. Daha sonra ise insanlar dağıldı. Nazilli’ye bizden çok muhip gitti. 1950’li yıllarda Haydar Baba 30/40 muhibi gönderdi. Onlar Komünizm’den korktukları için Türkiye’ye gittiler..
Bizler kimin ne olduğunu biliriz. İşaretlerimiz var, tığbentinden, erkanından kimin hangi makamdan olduğunu biliriz. Bizlerde on iki erkan vardır. 12 hizmette makam en büyük (eski) olana ilk önce verilir. Yapamayan vekil kılar. Kim erbabıysa vekillik (küçük te olsa) o bilene verilir. Hizmetleri artık o vekil makam sahibi yapar. Çıraklar uyarılır. Bizde 12 çırak uyarılır. Herkes makamına niyaz eder. “Vekil Baba” posta oturur, hizmetler yürür. Horasan Postu, Ahmeti Muhtar Postu (Baba Postu), Rehber Postu… Baba karşısında dar meydanı vardır. Bizde küre de vardır.
Bir de Şahkulu Sultan Dergahı’ndan Arnavut Kamber Baba (Kısa Kamber) baba varmış. 1910’larda buraya gelmiş, yerleşmiş. Onun da 15/20 muhibi varmış. Sevliyevo’ya yakın Gorsko Slivovo (Orman Erikli Köy) varmış. İşte Arnavut Kamber Baba’nın türbesi bu köydeymiş.
Kendisi aslında Hüseyinler (Dragomıj)’tan olan Zeynel Dede orada 30 yıl yaşamış. Muhabbate Mumcular’a gelirmiş.
Bunun yanı sıra sürekli gidip – geldiğim Makedonya’daki derlemelerim Haydar Cemil Baba’nın Bulgaristan’dan önce Makedonya’da ve diğer Yugoslavya topraklarında kaldığını, burada da çok sevildiğini, derin izler bıraktığını bizlere göstermektedir.
Yine bir nedenden dolayı, buraları terk eden Haydar Cemil Baba sonunda Bulgaristan’a gidip orada hizmetlerini sürdürmüş, zaman zaman çeşitli sıkıntılar, baskılar yaşamış, bizlere ölümsüz bir hazine bırakarak; nihayetinde de bu fani dünyadan sonsuzluk âlemine göçmüştür.
Ben de işte Haydar Cemil Baba’ya ve onun gibilere bakınca şunlar dilimin ucuna geliyor sevgili canlar...
Ozanlar piri Pirim Pir Sultan Abdal ne güzle söylemiş:
Ben dervişim diye göğsün gerersin
Hakk'ı zikretmeye dilin var mıdır
Sen kendini görsene ilden n'ararsın
Hâli hâl etmeye hâlin var mıdır
Bu kadar köklü bir geçmişi olan Bektaşilik’le ilgili araştırmalar yaparken son dönemlerde aklıma takılmaya başladığı gibi; muhabbet meydanlarında nefesler söyleyen Bektaşi canlarımız, hele de inanç önderleri olan sayılarını benim de artık kestiremediğim (hayli çoğaldı çünkü) baba sultanlar (kimisi kartvizit babası oldu, bugünkü geleneğe uydular), kisvelerini maharetle giyen derviş sultanlar, bu büyük değerlerimizi anıyorlar mı? Onların anılarını yaşatıyorlar mı? Çok daha önemlisi acaba, bugünkü darmadağınık duruma bakıp da, bizim içimizden, kendini (benliğini) aşmış nice nice filozof ozanlar, babalar, büyük değerler çıktı, biz niye bu haldeyiz, diyorlar mı?
Benim meramım bu işte a be, can dostlar…
Makedonya Tetova Harabati Baba Tekkesi Dervişi Abdülmüttalip Bekiri ile 2016’da yaptığım Söyleşiden:
Caferi Tayyar Gaşi: 1915 doğumlu, 26 Kasım’da Hakk’a yürümüş, 27 Kasım 1994’de toprağa verilmiş. Gostivar’daki naşı sonra Harabati Baba Dergâhı’na getirilmiş, iç avluda, iki Malatya’lı seyit kökenli Baba’nın yanına sırlanmıştır.
Aynı zamanda Abdülmüttalip Derviş’in mürşididir.
Tahir Emini: Şahsen benim de tanıyıp söyleşiler yaptığım baba 1941 doğumlu. 16 Şubat’ta Hakk’a yürüdü, 17 Şubat 2006’da toprağa verildi. İç Avlu’daki kapalı mezarlıkta, Recep Paşa’nın kabrinin arkasındaki mezarlar yanında ilk sıradadır. (Bu bölgede kişinin ölümü kadar toprağa veriliş tarihi de önemseniyor. A. Aydın)
Haxhi (Haci) Edmond Brahimaj Dede Baba (Baba Mondi)
19. 05. 1959 doğumlu. 2011’de Dedebaba oldu. Tahir Baba’dan sonra Dedebaba oluncaya kadar bu Tekke’de babalık yaptı. Sık sık görevleri gereği Arnavutlu ve başka yerlere giderdi.
Sevgili Dervişim mürşidiniz Tayyar Gaşi hakkında bize bilgiler verebilir misiniz? Onu en iyi tanıyanlardan birisiniz ve ilk ağızdan bu bilgileri almak çok önemli.
Tayyar Gaşi
1915’de Makedonya’nın Gostivar kentinde doğmuş. 1945’de açılan kurslarda eğitim almış, daha okullar açılmadan bazı eğitimler almış. Özellikle dini eğitimler almış, dini konularda kendisini çok geliştirmiş, yetiştirmiş, Kuran’ı 7 kez hatmetmiş. Aynı zamada terzi olarak geçimini sağlıyormuş.
Ünlü Bektaşi Babalarından, Şair, Haydar Cemil Baba 1936’da Tayyar Gaşi’nin terzi dükkanına tesadüfen gelmiş. Salı günü için bir hırka yaptırmak istediğini söylemiş… Tayyar Gaşi de “bugün Salı, bugün elime makas alamam” demiş. Çok ağır bir gün, böyle bir anlamı var, demiş. O Zaman Haydar Cemil Baba, evladım sen bugünlerden hangi gün olduğunu biliyor musun, demiş? Bugün şehitler serdarı, yüceliğin timsali Kerbala Şehidi İmam Hüseyin’in doğum günüdür, demiş. Öyle bir konuşma olur… Caferi Tayyar Gaşi Haydar Cemil Baba’nın konuşmalarından, tavrından çok derin bir şekilde etkilenmiş. Adeta büyülenmiş. 2 gün sonra ise Perşembe günü Nevruz’a tesadüf eder. Zaten bilgiyle dolmuş, arayış içinde olan Tayyar Gaşi o gün, Haydar Cemil Baba’dan “el alır”.
“Aşığa tarif yoktur” Ayhancığım, işte burada bir büyük etkilenme olur. Bir sözle Caferi Tayyar Gaşi, Haydar Cemil Baba’ya teslim olur. Tarika nail olur. (Yani Bektaşi yoluna giriyor.) Eskiden o mevlütlerden mevlütlere giden birisiymiş. Ama onu bunlar tatmin etmiyormuş, işte aradığını Haydar Cemil Baba’da ve Bektaşilik’te buluyor. Onun derin etkisini her zama bizlere anlatırdı. Haydar Cemil Baba’nın aslında çok kıymetli, bilgili ve hikmetli birisi olduğunu söylerdi.
(Haydar Cemil Baba sonrasında Bulgaristan’a gidiyor. Orada da gerçekten Sünni kökenli onlarca kişiyi derinden etkileyip onların Bektaşi yoluna girmelerine neden oluyor. Böyle büyük bir etkilenme sonucunda Bektaşi Yolu’na girip halen o büyük aşkı yaşayan ve orada yaşayan son muhibiyle ben de söyleşi yapmıştım. Ayhan Aydın. Haydar Cemil Baba için bakınız: Deniz Ali Baba Dergahı Postnişini Haydar Cemil Baba, (Haydari) ve Şiirleri, Dr. Filiz Kılıç-Dr. Orhan Kurtoğlu- Tuncay Bülbül, Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Yayınları, Mayıs 2008, Ankara)
Muhabbet ehline aşk ile sevgi ile saygı ile…
Ayhan Aydın
Nisan 2022
Haydar Baba’dan Nefesler:
Nefes 1
Gerçek erenlerin darına durduk
Pirimiz Hünkar’a Allah eyvallah,
Biz aşk menziline geçüp oturduk
Haydar-ı Kerrar’a Allah eyvallah.
Mü’min aşıkız Hak vicdanımızdır
Muhammed Mustafa imamımızdır,
Habibullah bizim cananımızdır
Ahmed-i Muhtar’a Allah eyvallah.
Bir Balım Sultan’a bendeyiz gerçek
Şah’a çakesir has bahçeye çiçek
Himmet aldık pirden biz ölçek ölçek
Şah’ı keremkare Allah eyvallah
Hünkar Hacı Bektaş demine hü şan
Onundur muhabbet bu demle devran
Tarikat sırrında olal’dan mihman
Dedik Hak didare Allah eyvallah.
Yarimizdir canda candan ezelden
Ayrılmayız asla biz o güzelden
Bırakmaz Haydar’ı pirimiz elden
Niyazımız yare Allah eyvallah.
NEFES 2
Şah-ı Necef Ali aman
Medet himmet kerem eyle
Yetiş Pirim Balım Sultan
Medet himmet kerem eyle.
Kızıldeli seni andık
İmdat eyle bize artık,
Dobruca’da Sarı Saltık
Medet himmet kerem eyle.
Daima sana güvendim
Merdivenli’de iken kendim,
Şahkulu Sultan efendim
Medet himmet kerem eyle.
Allah’ı geçer mi kuldan
Hiç el çeker mi yoksuldan?
Eryek Baba İstanbul’dan
Medet himmet kerem eyle.
Daldık aşk adlı denize
Erenlerden irdik ize
Akyazılı sltan bize
Medet himmet kerem eyle
Haber aldık batın yerden
Mana olduk her eserden,
Ali Baba Denizler’den
Medet himmet kerem eyle.
Ey Haydari gerçek eriz
Er Hak, Hak er, erenleriz,
Ya Hacı Bektaş’ı isteriz
Medet himmet kerem eyle.
NEFES 3
Ali Baba’ya der aman
Himmetinden Deliorman,
Rühaniyet verir her an
Deniz Ali Baba Sultan.
Dergahın yok benzeri
Safa verir her bir yeri,
Sırdır onda her eseri
Deniz Ali Baba Sultan.
Ali Baba üçler başı
Türbesinde var yoldaşı,
Başındadır fahr Bektaşi
Deniz Ali Baba Sultan.
Türbesinde çırağı taşı
Kırk budak makamı başı,
Gönüllere urur aşı
Deniz Ali Baba Sultan.
Üçler menzilinde ey can
Birisi Baba Süleyman
Biri Veli Baba yatan
Deniz Ali Baba Sultan.
Türbe dışında yediler
Meydan sırtı kırklara yer,
Bunda erenlere server
Deniz Ali Baba Sultan.
Haydari ona postnişin
Çırağ’ı ruşene metin
Merd-i tarik-ı nazenin
Deniz Ali Baba Sultan
NEFES 4
Bektaşi yolunun azametinden
Pir Balım eseri Demir Baba’dır,
Akyazılı Hakk’ın kerametinden
Beliren Hak eri Demir Baba’dır
Münkir’in kalbinden uzağa kaçan
Kanaralarından yıldırım saçan,
Dipsiz gölde engin deryalar açan
Gerçekler serveri Demir Baba’dır.
Sanında az gelir onun ne desen
Muhiplere aşkı sabaca esen,
Batım kılıcıyla ejderha kesen
Dervişler haberi Demir Baba’dır.
Hep akar deresi yadigarınca
Pir Hacı Bektaş’ın Akpınır’ınca,
Beşparmak suyunu o çıkarınca
Gösteren hüneri Demir Baba’dır.
Türbe kubbesinde olan nişanın
Tarzı ey Haydari Balım Sutanım,
Hacı Bektaş’ım söyler beyanım
Hakk’ın erenleri Demir Baba’dır.
NEFES 5
Düşme olmayacak iş arkasına
Oluruna bağlı hayat gidişi
Seni de anlatır bir başkasına
Başkasını sana anlatan kişi
Yalancıdan sakın bekleme vefa
İnsanlık arama, çekersin cefa
Sadık olan dostun sürdürür safa
Sabret her dar vaktin olur genişi
Haydari’den al da nasihat bu dem
Adem ol ki Allah eylesin kerem,
Hem gördüğünü söylememek hem
Gördüğünü örtmek erenler işi.
(Şiirler: Mehmet Çavuş, 20. Yüzyıl Bulgaristan Türkleri Şiirleri (Antoloji) sayfa 81/82’de, 2. Baskı, Yaylacık Matbaası, İstanbul, 1998)
Hekim Ali Baba Türbesi
Ali Baba’ya der aman
Himmetinden Deliorman,
Rühaniyet verir her an
Deniz Ali Baba Sultan.
Dergahın yok benzeri
Safa verir her bir yeri,
Sırdır onda her eseri
Deniz Ali Baba Sultan.
Ali Baba üçler başı
Türbesinde var yoldaşı,
Başındadır fahr Bektaşi
Deniz Ali Baba Sultan.
Türbesinde çırağı taşı
Kırk budak makamı başı,
Gönüllere urur aşı
Deniz Ali Baba Sultan.
Üçler menzilinde ey can
Birisi Baba Süleyman
Biri Veli Baba yatan
Deniz Ali Baba Sultan.
Türbe dışında yediler
Meydan sırtı kırklara yer,
Bunda erenlere server
Deniz Ali Baba Sultan.
Haydari ona postnişin
Çırağ’ı ruşene metin
Merd-i tarik-ı nazenin
Deniz Ali Baba Sultan
Haydar Cemil Baba
Haydar Cemil Baba’yla İlgili Kaynaklar
• Prof. Dr. Şükrü Elçin, Bulgaristan’da Türk Kültürü: Haydari’nin Şiirleri, Ankara, 1986
• Prof. Dr. Filiz Kılıç, Doç. Dr. Tuncay Bülbül, Dr. Orhan Kurtoğlu, Deniz Ali Baba Der¬gâhı Postnişini Haydar Cemil Baba (Haydarî) ve Şiirleri. Ankara: Türk HAMER., 2008
• Doç. Dr. Orhan Kurtoğlu, Haydar Cemil Baba’nın Arnavutluk’ta Yazdığı Şiirleri, (IV. ULUSLARARASI ALEVİLİK VE BEKTAŞİLİK SEMPOZYUMU (18-20 EKİM 2018 ANKARA) BİLDİRİLER KİTABI)
• Mehmet Çavuş, 20. Yüzyıl Bulgaristan Türkleri Şiirleri (Antoloji) sayfa 81/82’de, 2. Baskı, Yaylacık Matbaası, İstanbul, 1998