ADİL ALİ ATALAY’la Muharrem Söyleşileri (İkinci Söyleşi)
ADİL ALİ ATALAY’la Muharrem Söyleşileri (İkinci Söyleşi)
AYHAN AYDIN
Canım ozanım yüreklerimizin yandığı bir gündeyiz?
Hasan Ali Yücel güzel bir söz söylemiştir, demiştir ki; “Eskiyi unut, yeni yolu tut, Türklüğe umut sen ol çocuğum” demiştir. Ama biz maalesef hep eskiye dönüyoruz. Şahı Merdan Ali derki; “Çocuklarınızı yeniye doğru götürün, eskiye dönmeyin. Çocuklarınıza dönün, siz çocuklarınızı size dönderirseniz zamanı geri çeviririsiniz” demiştir. Ben de şimdi burada Hacı Bektaş-ı Veliyle Kemal Atatürk’ün birleştirici bir beytimi okuyayım. Çünkü Hz. Muhammed demiştir ki:
“Nerede bir ilim, bilim bulursanız o sizin mirasınızdır onu alınız.” Şahı Merdan Ali demiştir ki; “İlim Çin’deyse de gidin alın” demiştir. Hacı Bektaş-ı Veli ilim hakkında demiştir ki; “Bilimsiz gidilen yolun sonu karanlıktır” demiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te; “En büyük mürşit bilimdir” demiştir. 1400 yıl evvel Hz. Muhammed, Şahı Merdan Ali, 700 yıl sonra Hacı Bektaş-ı Veli, 700 yıl sonra da Atatürk demiştir bu üç sözde aynı manayı teşkil eder. Üçünün sözü özü birdir derim. İnşallah bir 100 yıl sonra da bir Atatürk gelir. Ben 700 yılı beklemeyelim diyorum derken de;
İnsanlığı olgunluğa getirir
Hacı Bektaş Veli Kemal Atatürk
Âşık etmiş bülbül gibi inletir
Hacı Bektaş Veli Kemal Atatürk
Devamını oku: ADİL ALİ ATALAY’la Muharrem Söyleşileri (İkinci Söyleşi)
ADİL ALİ ATALAY’la Muharrem Söyleşileri…(Birinci Söyleşi)
ADİL ALİ ATALAY’la Muharrem Söyleşileri…(Birinci Söyleşi)
Ayhan Aydın
Sevgili ozanım merhaba, hoş geldiniz, programımıza. Hoş bulduk canım benim. Ömrü çilelerle geçmiş, kıtlıklar içerisinde büyümüş, Anadolu'nun tozlu yollarında ömrünü türap etmiş bir isim Adil Ali Atalay mahlası Vaktidolu ismi. Peki, kendisi neler söyler, şiirlere dönüşmüş bu yaşam hakkında neler söyler bizlere?
Evet, Ayhan Aydın o kadar zor bir soru sordun ki. Ben her şeye cevap veririm de hayatıma çok zor veririm. Çünkü şöyle denilmiştir; Kemaliye kazam Bizmişen Köyüm diye bitiriyorum. Ve diyorum ki;
İsmim Adil Ali hem Vaktidolu
Dinim insan mezhebim vicdan yolu.
Bu dünyada her fikre saygım var
Aşksız geçen bir an bile bana dar.
7 yaşında âşık oldum hala o aşkım serimi hoş etmiş daha hala o sarhoşluğumdan kurtulamadım. Eğer bu topluma emek çekmişim, insanlığa emek çekmişim diye düşünürsem daha çekilecek emeğin milyarda birini yapmadım. Bir sözümde demişim ki;
Âşık olan sadık olan hiç gülmez
Ömür kısa vakit dar olduğu için.
Ömür kısadır, vakit dardır. Keşke Sultan Süleyman gibi bin yaş yaşasak, bin yaşta insanlara hizmet etsek gene az gelir. Çünkü Cenab-ı Allah olsun, Resulullah olsun, Ehlibeyt olsun insanlara hizmetten üstün yüce hiçbir şeyin yok olduğunu söyler. Biz de eğer edebiliyorsak 65 yaşındayım gene çalışıyorum, gene çalışacağım, bin yaş yaşasam okurdum, bin yaş da yaşasam ağaç dikerdim. Bunu derim başka bir şey diyemem.
Devamını oku: ADİL ALİ ATALAY’la Muharrem Söyleşileri…(Birinci Söyleşi)
ADİL ALİ ATALAY (VAKTİDOLU)’YLA KARAKÖY’DE BİR SÖYLEŞİ (1998)
Can Yayınları Sahibi, Ozan
ADİL ALİ ATALAY (VAKTİDOLU)’YLA KARAKÖY’DE BİR SÖYLEŞİ (1998)
Ayhan Aydın
Yıllarını Alevî Bektaşi inancına, kültürüne bu inanç ve kültürün tarihine, tarihinin araştırılmasına ve bu konuda açığa çıkan eserlerin yayınlanmasına harcayan; bu inancın gerek yurtiçinde gerek yurtdışında da tanıtılmasında emeği geçen halk ozanı, inanç bakımından da Aleviliğin derin felsefesini yansıtacak sözlerin eserlerin sahibi Anadolu İnanç Önderlerinden, bir Anadolu halk bilgesi olan Adil Ali Atalay ile gerçekleştirdiğim söyleşide; Alevî Bektaşi inancı dedeler, ocaklar, halk ozanlarının Alevîlikteki yeri ve yılların birikimi olan tecrübeleri üzerinde durdum.
Sayın Adil Ali Atalay, eserlerinizi okuyoruz, çalışmalarınızı, çabalarınızı görüyoruz. Yıllarınızı gerçekten de Alevilik uğruna çalışmalarla geçirdiniz. Nice törenlerde bulundunuz, hele hele de bir üniversiteye benzeyen yazıhanenizden yüzlerce insan gelip geçti binlerce öğrenci, dede, yazar, ozan, zakir, sanatçı bilim adamları, Alevilik’le ilgilenenlerin tümünün duyduğu bildiği bir mekânınız var. Bugün piyasada kitapları olan Alevilik’le araştırma yapan bütün yazarların mutlaka bu dergâhta bulunduğunu biliyoruz. Çok uzun bir ömür dedik. Gerçekten dolu dolu geçen acılı, sevinçli nice yıllar nice günler geçirdiniz. Şöyle bir geçmişe baktığınızda bugünlere nasıl geldiniz, hangi aşamalardan geçtiniz. Yoğun bir deneyim var. Bunu bize aktarırsanız elbette ki gençler de bundan çok hisse çıkarıp, yararlanacaklardır. Lütfederseniz hayatınızın seyrini dinlemek isteriz sizden.
Teşekkür ederim Ayhan Aydıncığım. Şimdi insanın bir özü vardır, bir de sözü vardır. Bir zahir vardır, bir batın vardır. Zahir âlemde çalışılır kimisi güçlü olur. Pehlivandır, güreş tutar veyahut kazanır, yük taşır. Yükünü götürür. Veya beyni çalışır. Kaderi de biraz pek kadere inanmam yardım eder, veyahut aklının dikkat edip boşa harcamadığı zaman çok paralar kazanır. Çok yerler alır. Çok zengin olur, her şey olur. Fakat ben daha küçük çocuk iken çocukluğum da hikmet ilahi dedelerimin dizinin dibinde oturdum. Büyüklerin sakallılarla benim teşviki mesaiyim idi. Ben küçük çocuklarla hiç oynamadım, oyun bilmedim, hiç yani. Zaten yetim idim.
Yetim büyüdünüz.
Yetim büyüdük. İki kardeş yük sırtımıza binmiş idi ki biz çocukluğumuzu hiç yaşamadık zaten. Belki de doğaldı kabul edilse de edilmese de milyonlarca yıl evvelden bazı kişiler kodludur. Belki de kim bilir bekli de kodluyduk. Yani öyle diyeceğim çünkü benim hep düşüncem, bilim de idi yani. Bin yıl yaşasam okurdum. Esasında ama okutamadılar. Köyümüzde ilkokuldan başka okul yoktu. İlkokulu okudum, pekiyi dereceyle bitirdim. Gurbete çıktım. Gurbette de hala okuyorum esasında. Hala da okuyorum. 64 yaşındayım 64 yaşında halen okuyorum. Çünkü bu toplum gidip rahatça kitap isteyemedi. Ben ne yapayım diye düşündüm. 30 yıl nakliyecilik yaptımsa da hiç rahat edemedim. Bence esir çalışmış oldum. Can yayınlarını yan kuruluşu olarak kurdum 1972’de birkaç kitap çıkardım tatmin olamadım. Şu anda birkaç kitabım İSBN almış durumdayım. Baskıda. Kitaplarımdan 12 basım yapan oldu. 8 basım, 7 basım 5 yılın içerisinde şu 6 yılın içerisinde. Zaten biliyorsunuz sansür konmuştu. 1420 yıl sesli gelenekten biz yazılı geleneğe geçtik. Ben şunu beklerim yani yazarlarımızdan hepimiz hep yıldırım gibi biliyoruz diye düşünüyoruz. Hâlbuki iki yarım bir bütündür. Mutlaka Kişi kişiyi tamamlar. Sökük yerini arkadaşı diker. Burada birleşemedik. İlk günden dedim ki yazarlar bir araya kolektif çalışalım, hatta bir heyet kuralım kitaplar heyetten geçsin. Yanlışlarımızı görelim, düzeltelim. Maalesef biz gözledik ki bir başkasının kitabı yanlış olsun ki bizim ki güzel olsun. Hani bir başkası çirkin olsun ki biz güzel görünelim felsefesi, bizi mahvetti mahvetmektedir. Yani benim düşüncem ne bir ticaret için inan ne de bir şan şöhret için biraz evvel pir dedin. Pir herkese de pir denir. İhtiyar bir kişiye pir denir. Pirlikte kolay değildir. Biz herkesin ayağının türabıyız ben tüm varlıklarla yoğrulmuş, özleşmiş bir kişiyim. Bende büyük yoktur, küçük yoktur. Benim babam ister profesör olsun, isterse dilenci olsun beni hiç ilgilendirmez. Tabi ki saygı duyarım ben babama. Öyle diyince ataya saygısızlık anlaşılmasın. Cahiller belki ters anlarlar. Ama benim babam evliya olsa ben zalim isem babamdan bana nedir ki babam okumamışsa ben okur bir profesör olursam olamam mı? Fevkalade olurum.
Devamını oku: ADİL ALİ ATALAY (VAKTİDOLU)’YLA KARAKÖY’DE BİR SÖYLEŞİ (1998)
Bir Can İnsan: ADİL ALİ ATALAY
Bir Can İnsan
ADİL ALİ ATALAY’LA SÖYLEŞİLER
Ayhan Aydın
Sevgili Dostlar Merhaba,
Alevilik, ozanlık, Alevi Bektaşi camiası denince günümüzde ilk akla gelen isimlerden birisi de Can Yayınları Sahibi Sayın Adil Ali Atalay’dır.
Ozandır, yazardır, yayıncıdır, hatiptir, dernek ve vakıfların içinde çok bulunmuş, Aleviliğin son elli yıllık serüvenini iyi bilenlerden birisi, yaşayan bir tarihtir. O biraz “geveze, atıp tutan, dilediği gibi konuşan, duruma göre davranan” birisidir, diye birileri tarafından eleştirilmiş olabilir.
Ama onsuz bir Cağaloğlu, onsuz bir ozanlık, onsuz bir Sümbül Efendi, onsuz Muharrem Sohbetleri… Düşünülemez.
Kendisiyle onlarca söyleşi yaptım. Ama genel geçer tüm yaşamını, bilgilerini, tecrübelerini, Aleviliğin son elli yıllık geçmişini kapsayan bir uzun söyleşi de yapmak gerekir. Aslında bu televizyonlarımızın bir görevidir artık. Bizler zaten imkânlarımızı çok zorlayarak, bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Ama herkes bu konuda duyarlı olmalı, bu çalışmalar desteklenmelidir, hele de televizyonlar bu konuda artık öncü olmalı. Ama görüyorum ki, Alevilik adına yola çıkan televizyonların böyle bir sorunları, böyle bir niyetleri yok!
İrene Melikoff Strasburg’ta yaşarken onun hayat öyküsünü belgeselleştirmek isteyen, Cahit Tanyol şimdi 95 yaşındayken onu evinde ziyaret edip bilgilerini derlemek, Erdoğan Alkan’ı, Türker Acaroğlu’nu daha yüzlerce büyük emek sahibi insana ulaşmak isteyen yok.
Yüzlerce gerçekten “dede, baba, ozan” olan değerleri derlemek isteyen bir zihniyet yok. O zaman sevgili dostlar, kusura bakmayın ama bu televizyonlar neler ediyorlar?
Konuşursam, yazarsam “deli, bozguncu” oluyorum.
Hasan Hüseyin Erkan Son Yolculuğuna Uğurlandı
Hasan Hüseyin Erkan Son Yolculuğuna Uğurlandı
Türkiye’nin ilk Yeminli Mali Müşavirlerden, CHP’de siyaset yapmış, Cem Vakfı’nın kurucularından ve yöneticilerinden, kültür – sanat insanı, sevgili Hasan Hüseyin Erkan, dün Cem Vakfı Genel Merkezi Yenibosna Cemevi’ndeki cenaze erkânından sonra son yolculuğuna uğurlandı.
Cenazeye; ailesi, sevenleri ve yakınlarının yanı sıra; Cem Vakfı Genel Başkanı Erdoğan Döner ve Cem Vakfı kurucu ve yöneticileri, CHP İstanbul eski İl Başkanı Cemal Canpolat, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Başkan Yrd. İsmail Erdem, Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak, Alevi Düşünce Ocağı Başkanı Doğan Bermek, Can Yayınları Sahibi - Ozan Adil Ali Atalay, Araştırmacı – Yazar Ali Kaya, Bektaşi Babaları Araştırmacı -
Yazar Hakkı Saygı, Abidin Harman, Ozan İsmail Aydoğmuş, iş adamları, siyasiler ve bazı dedeler katıldılar.
Cenazede bir konuşma yapan Cemal Canpolat; her yönüyle örnek bir aydın olan Hasan Hüseyin Erkan’ın Cem Vakfı’na büyük emek verdiğini, her zaman birleştirici, insanların akıl danıştıkları bir büyük abi olduğunu, yerinin doldurulamayacağını, önemli olanın bu değerlere sahip çıkmak olduğunu söyledi.
Her zaman kültür- sanat-eğitimden yana olan, güzel insan Hasan Hüseyin Erkan’ın devri daim, menzili mübarek olsun. Sonsuz ışıklar içinde yatsın. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. ( Ayhan Aydın)
CEM VAKFI KURUCULARINDAN HASAN HÜSEYİN ERKAN HAKK'A YÜRÜDÜ.
YARIN (8 ŞUBAT PERŞEMBE) SAAT 12:00'DE YENİBOSNA CEMEVİ'NDEN UĞURLANACAKTIR.
1936 Elbistan Küçük Yapalak Köyü doğumlu, Değerli Büyüğümüz, Vakfımız Kurucu Üyelerinden Eski Hesap Uzmanı ve Yeminli Mali Müşavir Hasan Hüseyin Erkan Hakk’a Yürüdü.
Yaşamı Boyunca Memleketine ve Ülkesine Yararlı Bir Cumhuriyet Ferdi Olan, CEM Vakfı ve Cem Radyo’ya Hizmetleri Büyük Olan Hasan Hüseyin Erkan 8 Şubat 2018 Perşembe günü saat 12.00’de Yenibosna Cemevi’nden, ikindi namazı sonrası Kocaeli Karamürsel Tokmak Köyü’nden uğurlanacaktır. (Cem Vakfı Basın Halkla İlişkiler Birimi. Dilek Karagöz, Eylem Onat)
Kutluay Erdoğan Son Yolculuğuna Uğurlandı
KUTLUAY ERDOĞAN SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI
Önceki gün, 5 Şubat pazartesi günü, Hakk’a yürüyen, Araştırmacı – Yazar, MEB Başmüfettişlerinden, Seyyid Garip Musa Ocağı’dan çok değerli insan Kutluay Erdoğan dün son yolculuğuna uğurlandı.
Yazar için kendisinin ve ailesinin isteğiyle Şahkulu Sultan Dergâhı Vakfı’nda bir cenaze erkânı düzenlendi.
Cenazede Şahkulu Sultan Dergâhı adına Hüseyin Taştekin’in baş sağlığı mesajından sonra, Araştırmacı – Yazar aynı zamanda yazarın yirmi yıllık komşusu Şah Hüseyin Şahin, Kutluay Erdoğan ve çalışmaları hakkında kısa bir konuşma yaptı.
Sonrasında ise yine birçok dedenin de hazır bulunduğu ortamda, Alevi usul ve kaidelerine uygun bir şekilde Pir Sultan Abdal Derneği Pendik Cemevi’nden Bektaş Özcan ve Erikli Baba Dergâhı Vakfı Cemevi’nden İsmail Dedeler cenaze erkânını yürüttüler.
Şahkulu Sultan Dergâhı’nda yapılan törene Kutluay Erdoğan’ın yakınları, sevenleri, dostları yanında; Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu, Araştırmacı – Yazarlardan; Süleyman Zaman, Necdet Saraç, Ali Kaya, aynı zamanda Bektaşi Babası olan Dursun Gümüşoğlu, Divriği Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yahya Kemal Bayar da katıldılar.
Kutluay Erdoğan Hoca’nın naşı, sonrasında Karacaahmet Mezarlığı’na götürüldü. Burada yine Bektaş Özcan Dede ve İmam Yılmaz Hocaların dualarıyla kabrine defnedildi.
Akşamsa Bektaş Özcan Dede’nin güzel konuşmaları ve dualarıyla yazarın evinde konuklara lokma verildi.
Arkasında çok güzel anılar, bilgiler, dostluklar, eserler bırakan çok sevgili Kutluay Erdoğan Hoca’mızın devr-i daim, menzili mübarek olsun, sonsuz ışıklar içinde yatsın. (Ayhan Aydın)
Diğer Makaleler...
- YAZAR KUTLUAY ERDOĞAN’I KAYBETTİK
- Aşık Sinem Bacı'yla Söyleşi
- Antropolog Hüseyin Şahin'in Sunumu
- AHMET AKAR'DAN BİR ŞİİR
- Metiner Orhan Dede Hakk'a Yürüdü
- SİLİVRİ'DE PANEL
- HÜSAMETTİN DEDE'YE ŞİİR
- Prof. Dr. Engin Beksaç'la Sanat Tarihi ve Traklar Üzerine Zengin Bir Söyleşi
- ALPER ÇAĞLAYAN’LA Bir Söyleşi
- ALEVİ-BEKTAŞİ İNANÇ ÖNDERLERİ DEDELER – BABALAR