İKİTELLİ CEMEVİ'NDE HIZIR CEMİ yapıldı
İKİTELLİ CEMEVİ’NDE HIZIR CEMİ
Ayhan Aydın
İçinde bulunduğumuz Hızır ayı nedeniyle, geleneksel olarak yapılan “Hızır Cemi, Hızır Orucu, Hızır Lokması” etkinlikleri İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir tarafındaki cemevlerinde ve dedelerin evlerinde yerine getirilmeye devam ediyor.
Dar günlerin yardımcısı ve çağrıldığı yerde hazır ve nazır olarak kabul edilen, kimi zaman bir peygamber, kimi zaman ermiş bir dede, kimi zaman bir anda ortaya çıkan aksakallı bir derviş olarak betimlenen ve tüm Türk halkının ortak imge dünyalarının kahramanı Hızır aşkı yine âlemi sardı.
Dar günlerin gitmesi, sıkıntıların ilelebet bitmesi ve sağlık, bolluk, bereket günlerinin gelmesi için; her kesimden insanın hayatlarında en az bir kere bile olsa dillerine getirdikleri Hızır, bir “cankurtaran” hastalara şifa, fakirlere varlık, güç-belada kalmışlara derman olarak çağrılır.
Karlı dağlar içinde, bazen ise yangınlar arasındayken, çaresizlik içindekilerin yaşama güçlerinin artmasına manevi yönden destek veren Hızır; ruhsal-moral değerlerimizin milletçe yükselmesini sağlayan insanüstü mitolojik bir varlık olarak yaşamın anlamsızlaşabildiği bu görünür âleme çağırdığımız umut kaynağımızdır.
İşte Aleviler Bektaşiler de Hızır’a başka anlamlar yüklemişler, onun inançsal olarak da yaşatarak, onun aşkına oruçlar tutmuşlar, kendi elleriyle yaptıkları lokmaları komşuları ve ihtiyaç sahipleriyle paylaşarak bereketin artmasını dilemişlerdir.
Ayrıca yine Hızır isminin yâd edildiği, onun adının dualarla anıldığı, onun aşkına semahların dönüldüğü cemler de yapmışlardır. Başta Tokat, Amasya, Tunceli gibi yörelerde yaygın olarak yürütülen erkânlarla Alevi Bektaşi inancı içinde de kendisi hep var edilmiş, yüreklerde yaşatılmıştır.
GAZİ CEMEVİ'NDE TOPLANTI
GAZİ CEMEVİ’NDE TOPLANTI...
Yıllar yılı, yöre halkının yaşama hakkının bile elinden alındığı, her türlü baskının, zulmün, terörün kol gezdiği ve bazen de "dost kim, düşman kim" bilinmeden, sorunları kördüğüm yapılan, Gazi Mahallesi'nde son zamanlarda yaşananlarla ilgili Alevi Sivil Toplum örgütleri, Gazi Mahallesi'nin sakinleri, HDP Milletvekili Müslüm Doğan, Fransa'dan gelen Fransa Alevi Federasyonu Temsilcisi Erdal Kılıçkaya ve duyarlı insanların katılımıyla, 17 Şubat Çarşamba günü, saat: 11.00'de Gazi Cemevi'nde bir toplantı yapıldı.
Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Baki Düzgün, Gazi Cemevi Derneği Başkanı Veli Gülsoy, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Gani Kaplan'ın divanda yer alıp yürüttükleri toplantıda; sorunlar ciddi manada her kesim tarafından dile getirildi.
Çok verimli bir toplantı yapıldı. Halkın ve özellikle gençlerin yaşananları takip ettikleri anlaşıldı.
Devlet baskısının ve zulmünün kabul edilemeyeceği dile getirilirken, yöre insanı da, "devrimci mücadelenin cemeviyle sınırlı tutulmaması, meğer ki mücadele tüm Gazi Mahallesi'ni ilgilendiriyorsa, neden camilerin kapılarının da zorlanmadığı" yönünde içeriden eleştiriler de dile getirdiler. Esnaf temsilcileri olayların hayatlarını zorlaştırdığını dile getirirken, sosyalist sol görüş temsilcisi gençler ise belli insanların kahvehane köşelerinde zamanlarını geçirerek, demokratik halk hareketine destek vermemeleri, baskılara bazen sahip çıkılmadığı nedeniyle onları eleştirdiler. Nihayetinde çok başarılı ve verimli bir toplantıyla Gazi Halkı sorunlarını dile getirip, tartışıp, kamuoyuyla paylaştılar.
(Aynı gün yürüyüş vardı ama benim ertelenmeyecek randevum ve Cem çekimim olduğu için dostlardan erken ayrıldım. Ayhan Aydın)
Veli Akkol Dede Işıklı Yolculuğuna Çıktı...
VELİ AKKOL DEDE Işıklı Yolculuğuna Çıktı…
Ayhan Aydın
1937, Malatya, Arguvan, Gürge (Koyuncu) köyü doğumlu; Şeyh (Şıh-Işık) Süleyman Evlatlarından, Veli Akkol Dedemizi, 28 Ocak 2016 Perşembe gecesi kaybettik.
20 yıldır, dünyanın en önemli Alevi - Bektaşi inanç ve kültür merkezlerinden birisi olan Şahkulu Sultan Dergâhı’nda görev yürüten, oranın post dedesi olmasının dışında, etkin isimlerinden birisi de olan Veli Akkol Dede için İstanbul ve Malatya’da cenaze merasimleri yapıldı.
İlk etkinlikle; Veli Akkol Dede için, uzun yıllar boyunca çalışmalarına önemli katkılar sunduğu Cem Vakfı Genel Merkezi Yenibosna Cem Kültür Evi’nde kendisinden helallik alındı.
Yine aynı gün öğlen sonrası Şahkulu Sultan Dergâhı’nda Veli Akkol Dede için bir merasim düzenlendi. Binali Doğan Dede tarafından Alevi erkânına göre cenaze erkânı yerine getirildi.
Burada çeşitli konuşmalar yapıldı, dualar edildi, sevenleri tarafından ağıtlar yakıldı.
Şahkulu’ndaki cenaze merasimine; başta birçok Alevi Bektaşi kurumunun başkan, yönetici ve dedeleri, ozanlar, yazarlar olmak üzere yüzlerce kişi katıldı.
Veli Dedemiz; Şahkulu Sultan Dergâhı’ndan uğurlanarak, son yolculuğu için aile fertleri, sevenleri tarafından memleketi olan Arguvan’a doğru yola çıkarıldı.
29 Ocak Cuma günü doğduğu köy olan Gürge’de, evinin önünde, hem köylüleri, hem de kendisini seven çevre köylerden gelen insanların katılımıyla ve Ali Rıza Akkol Dede’nin yine cenaze hizmetlerini yerine getirmesi sonrasında, omuzlar üzerinde atalarının yattığı köy mezarlığına (türbe alanı) getirildi.
Burada hayır dualar edildi, helallik alındı…
Gözyaşları içinde Atalar Ruhu’na teslim edilen Veli Akkol Dede’nin naşı; sonsuz istiratgahı olan mekânda bırakılırken, ölümsüz ruhu kendisini seven binlerce insanın hayır duaları yanında, hizmetleriyle anılacak bir ulu pir olarak, Anadolu’nun birlik ve beraberliğinin, sevgi ve dostluğun timsalleri olan erenler katarına katılmış oldu…
EMİNİ DÜŞTÜ - EMİNİ -
AYHAN AYDIN
31 Ocak 2016'ta Hakk'a yürüyen ozanımızın önünde saygı, sevgi ve minnet duygularımızla eğiliyoruz...
Şimdi ben Cumhuriyet gemisinden bahsetmek istiyorum. Cumhuriyet fazilettir deniliyor, bir erdemdir deniyor, Cumhuriyete farklı anlamlar yükleniyor. Fakat sizin şiirlerinizde çok köklü bir toplumsallık var. Bu toplumsalcılık havada kalan bir toplumsalcılık değil, şiirlerinizin içine sinen, Anadolu toprağını benimsemiş, özümsemiş Atatürk gibi bir devrimcinin Türkiye’ye kazandırmış olduklarını çok iyi görebilmiş bir halk insanı damarı var sizde. Halkın duygularını düşüncelerini çok iyi yorumlayarak Cumhuriyetin temel ilkelerine çok büyük bir sahiplenme var.
Niçin bu sahiplenme? Sizin ağzınızdan alalım, Cumhuriyet nedir? Atatürk’ün devrimleri Türkiye’ye neler getirmiştir?
Şimdi işin doğrusunu söylemek gerekirse, mesela şimdi Cumhuriyetin 75. yıl dönümünde yer yerinden oynuyor. Herkes Cumhuriyetçi olmuş dediğiniz gibi, değişik değişik misyonlar yüklemişler Cumhuriyete, demokrasiye, laikliğe. Aslında açık söyleyeyim ben bunlara inanmıyorum.
Bu böyle değil yani. Cumhuriyetçilik böyle değil. Cumhuriyet, toplumunu da birlikte kucaklayan toplumu kucaklayan, Cumhuriyeti, demokrasiyi herkesin inanç ve özgürlüğünü kendi elinde toplayan, kendine veren, teslim eden bir dünya çadırı olarak görüyorum. Şimdi bakıyorum cumhuriyetçilere ben.
Uğur Mumcu ve Siyasal Cinayetler Paneli
Şahkulu Sultan Dergâhı’nda
Uğur Mumcu ve Siyasal Cinayetler Paneli Yapıldı
Şahkulu Sultan Dergâhı Vakfı’nda, bugün, 24 Ocak 2016-Pazar, Uğur Mumcu ve
Siyasal Cinayetler isimli bir panel yapıldı. Gazeteci-Yazar Necdet Saraç’ın yöneticiliğini (moderatörlüğünü) yaptığı panele konuşmacı olarak Gazeteci-Yazar Miyase İlknur, Gazeteci-Yazar-Tv. Programcısı Gürkan Hacır katıldılar.
Panel’de, Cumhuriyet döneminde ülkemizde gerçekleştirilen siyasi cinayetler anlatılırken; bu cinayetlerin işlenmesinin perde arkası aralanmaya çalışıldı. Konuşmalarda; Uğur Mumcu’nun kişiliğinde toplanan toplu kıyımların ülkeye verdiği zararlar dile getirildi.
Uğur Mumcu başta olmak üzere, Türkiye’de aydınların demokrasi, insan hakları, eşitlik, özgürlük, gerçek laiklik gibi konularda sürekli bedeller ödemek zorunda bırakıldıkları, bu hal böyle devam ederse bu bedellerin daha da ödeneceğini söylendi.
Şahkulu Sultan Vakfı Başkanı Mehmet Çamur ise; ABD.’nin iki numaralı isminin Ankara’ya değil, İstanbul’a geldiğini, Ankara’daki yöneticilerin ise onu İstanbul’da karşılayıp görüştüklerini, bu durumun bile bazı gerçekleri açıklama konusunda iyi bir gösterge olduğunu söyledi.
Soru ve cevaplarla da zenginleşen panel halkın büyük ilgisiyle karşılandı. Panel’e ayrıca Araştırmacı-Yazar Süleyman Zaman, Semah Hocası-Yazar Mehmet Aydoğmuş, Sanatçı- Halk Ozanı Tuncelili Helin gibi isimler de katıldılar.
Ayhan Aydın
Geleneği Yaşatanlar Bu Yolu Bugünlere Nasıl Getirdiler
Alevilik Bektaşilik’te
Geleneği Yaşatanlar
Bu Yolu Bugünlere Nasıl Getirdiler?
Ayhan Aydın
“Yol Cümleden Uludur – Yola Birlikte Gidilir”
İslam Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’nın, kızı Hz. Fatıma ve onun eşi olmasıyla damadı, hem de yeğeni olan Hz. Ali’nin soyundan gelen, On İki İmamlar’a, yani Ehlibeyt’e kendilerini soyca bağlayan, (ama çok iyi bilindiği halde kimse tarafından cesaretle fazla dile getirilmediği gibi, soydan çok onlara derin manevi bir bağla bağlılıklarından ve onların her türlü emanetlerini taşıdıkları söylenen) dedeler tarafından yaşatılan dedelik, kendi ifadeleriyle yine Ehlibeyt’e gönül bağıyla bağlılığa yani “yol oğlu”luk esasına dayalı Bektaşilik’te babalık, kutlu ve etkili söz söylemenin dışında zaman zaman toplum ve inanç önderliği kimlikleri de olan ozanlarla ozanlık, âşıklık ve cemlerde zakirlik, dervişlik, kamberlik, gibi yol ehli inançlı insanların önderliğinde; Eren ve Evliyaların izi sürülerek Alevi Bektaşi Yolu, erkânı, kültürü, felsefesi bugünlere kadar gelmiştir. Kendilerinin ifadesi veya toplumun onları öyle kabul etmeleriyle; dedeler, babalar, ozanlar, âşıklar, zakirler, kamberler; Alevi Bektaşi toplumunun yüzyıllar boyunca en önemli öncüleri olmuş kişileridir. Tasavvuf öncüsü yani mutasavvıf, köken olarak Alevi Bektaşi olmasa da, bazı büyük ulu insanların da görüşleriyle beslenen Alevi Bektaşi Yolu’nun içinden çıkan kutup sayılan öncülerin de etkisiyle, eserleriyle, eylemleriyle, deyişleriyle bu yol çok farklı coğrafyalarda, bazen farklı isimlerle, bazı inanç ve kültürel farklılıklarıyla da olsa bugüne kadar gelmiştir.
On İki İmamların her birisinin büyük mücadelelerinin, birçoğunun zulme uğramalarının, öldürülmelerinin dışında, onların ilim sahibi olduğuna, hikmet sahibi olduğuna da inanılmış, çağının bilginleri olarak kabul gören On İki İmamların yaşamları; dedelerin, babaların, ozanların, aşıkların dolayısıyla da Alevilerin Bektaşilerin rehber aldıkları yaşamlar olmuştur.
Dedem Korkutlar, Koca Ahmet Yeseviler, Baba İshaklar, Baba İlyaslar, Hacı Bektaş Veli’ler, Şah İsmail Hatai’ler, Pir Sultan Abdallar, Seyyid Nesimiler, Kalender Çelebiler, Yunus Emreler, Kaygusuz Abdal, Mevlanalar, Dadaloğlu, Köroğlu, Dedemoğlu, Kul Himmet, Teslim Abdal gibi büyük tasavvuf erbapları, mücadele insanları, düşünür ve ozanlar…
Seyyid Baba Mansur, Ağuiçen, Kureyşan, Seyyid Ali Sultan, Abdal Musa, gibi nice nice inanç önderleri, ocak kurucuları, dergâh önderleri de hem eserleriyle, hem yaptıklarıyla, hem de görüş ve düşünceleriyle bu büyük inanç sisteminin köklerini geliştirmiş, yaşadıkları coğrafyalarda temeli insan sevgisine dayanan, “72 millete bir nazarla bakan”, Hakk’ı âdemde gören, gönül kırmamayı hedefleyen, Dört Kapı, Kırk Makamdan geçilmesini öğütledikleri felsefelerini, inanç öğretilerini ocak merkezlerinde, dergâh ve tekkelerde yaşatmışlardır.
Hallac-ı Mansur, Şeyh Bedreddin gibi birçok ulunun Sünni kökenli olması onların Aleviler Bektaşiler tarafından büyük bir saygıyla anılmasına, onlardan derin şekilde etkilenilmesine mani olmamıştır.
Devamını oku: Geleneği Yaşatanlar Bu Yolu Bugünlere Nasıl Getirdiler