ŞİRAN KIRINTI KÖYÜ, 23. DOSTLUK GECESİ, 15 NİSAN 2016
Kırıntı Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Muhteşem Gecesi…
Ayhan Aydın
Gümüşhane Şiran Kırıntı Köyü Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin düzenlediği, 23. Dostluk ve Dayanışma Gecesi dün akşam, Ümraniye Salon Prenses Tesislerinde gerçekleştirildi. Tek kelimeyle muhteşem olan olan geceye katılım çok yüksekti. Dernek yönetiminin çok başarılı çabaları sonucunda sadece Kırıntıllılar değil, özellikle İstanbul’da oturan Yeniköy ve Kayacık köylüleri başta olmak üzere onlarca insan geceye büyük ilgi gösterdi. Ayrıca dernek merkezinin bulunduğu Rumelihisarüstü’nde birlikte yaşama özlemini her zaman yüreklerinde canlı tutan farklı yörelerden insanların da katılımı geceyi daha da anlamlı kıldı.
Dernek Başkanı Arslan Aydoğan’ın birlik mesajları veren konuşması ve yönetim kurulu üyelerinin bir arada sahneye çıkmalarından sonra, şehitlerimiz ve büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları için saygı duruşunda bulunuldu.
Yöresel oyunlara halkın hemen çoğunluğu eşlik etti. Slayt gösterisiyle Kırıntı’ya doğru bir yolculuğa çıkıldı. Özgür Aydoğan’ın yönetiminde sahneye çıkan Hisarüstü’nün yetenekleri olan çocukların oyunları büyük beğeni topladı. Çağrılı sanatçıların duygulu, zaman zaman coşkulu türküleri halkın duygularına tercüman oldu. Yörenin değerlerinden Âşık Durmuş Günel’in kültürümüzü yansıtan şiiri köklerimizi hatırlattı. Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in köy dernek başkanlarını yanına alarak, derneklerin bir üst kurulunun kurulmasını istemesi ilgi topladı.
Bunun yanı sıra Kırıntı Köyü 23. Dostluk Gecesi’ne temsil niteliği olan değerli birçok sima da eşlik etti: Rumelihisarüstü’nde halkın yararı için büyük mücadeleler veren HİSAR-DER başkan ve yönetim kurulu üyeleri, Yeniköy Dernek Başkanı, Kayacık Dernek Başkanı, Nafi Baba Dernek Başkanı, Ankara Kırıntı, Yeniköy, Dilekyolu Köyleri Derneği yöneticileri geceye katılanlardan bazılarıydı.
Gecede; ikram edilen yemekler yenildi, çekilişler yapıldı, uzun zamandır birbirlerini göremeyen dostlar, akrabalar, arkadaşlar bir araya gelip sohbet etme şansını da yakaladılar.
Gerçekten herkesin çok memnun ayrıldığı bir başarılı geceyi yaşatan Kırıntı Köyü Dernek yönetimine içtenlikle teşekkür etmek gerekir.
Bizler de birçok kişiyle; bu arada uzun bir zaman yaşadığım ve derin bağlarım olan Ankara’dan çıkıp gelen ve 1994’den beri köy birlikteliklerini sağlayan Ankara’daki Gümüşhane Şiran Kırıntı, Yeniköy, Dilekyolu Köyleri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği’nin yeni yönetiminde yer alan; HASAN AYDOĞAN (Bşk. Yrd.), SELAMİ NURİ KARA (Bşk. Yrd), DURSUN BAL (G. Sekreter), SELAMİ KARA (Muhasebe) ile sohbet etme şansı yakaladık. (Fotoğraflar için keşke büyük flaşımı götürseydim, ortam karanlıktı, bazı simalar net çıkmamış. Hoş görüle…Tüm fotoğraflar facebook sayfamdan izlenebilir.)
Hüseyin Emiroğulları
Geleneği Yaşatan Dedeler Konuşuyor… Ayhan Aydın
HÜSEYİN EMİROĞULLARI
(ÜRYAN HIZIR OCAĞI – OCAKLI KÖYÜ / AŞKALE / ERZURUM (1943))
Sevgili dedem biz bir çalışma içerisine girdik Hakk yardım ederse. Dedelerin fikirlerini, görüşlerini toparlayalım diyoruz, onlardan özetler çıkaralım diyoruz, insanlığın yararına sunalım diyoruz, gençler okusunlar onlardan ilham alsınlar, diyoruz. O yüzden de bir yöntem seçtik, bizlerde biliyoruz ki dedelerimiz kamil insanlar bizlerin ne yapmak istediklerini anlıyorlar.
Her şeyden önce Hüseyin dedemiz nerelidir?
Erzurum Aşkale Ocaklı köy-1943 doğumluyum.
Aşkale de ki diğer Alevi köyleri de biliyorsanız onları da bize sayar mısınız?
Sarıbaba, Acalca, Pelek, Kükürtlü, Şükveren, Yiğiç, Kırınakaban, Sos, Bacalvut, Taşlıçayır.
Ocaklı köyünde 1943 yılında doğdum dediniz, ne kadar kaldınız köyde?
25-30 yaşına kadar köyde kaldım.
Köydeki yaşamınız, geçiminiz, şartlarınız nasıldı?
Erzurum civarında bilhassa hayvancılık ve rençperlik, buğday ekmek, çayır biçmek, pancar ekmek gibi işlerle meşgul oldum. Fakat 13 yaşımdan itibaren rahmetli Pir Ali Dede tanınmış birisi olarak, Aşkale civarında ve diğer yörelerde zakir olarak beni yanına almıştır ve yöre yöre dedelik etmeye gittik.
Hangi ocağa bağlısınız?
Üryan Hızır Ocağına bağlıyız. Üryan Hızır Ocağı Elazığ ile Tunceli arasında türbesi mevcuttur.
Cem cemaat yürütme bakımından dedeniz olsun, babanız olsun cem yürütüyorlar mıydı?
Yürütüyorlardı, biz babamızdan öğrendik, babamda dedemden öğrenmiş bize öyle söylerdi. Dedem babama öğretmiş, babam bize öğretti, biz de elimizden geldiğince çocuklarımıza öğretiyoruz.
Siz başka bir ocağı kendinize mürşit olarak bilir misiniz?
Evet. Civar köylerde Üryan Hızır Ocağı var. Fakat bunun dışında Kureyş Ocağı, Baba Mansur Ocakları var. Ama bizim bağlı olduğumuz Pirlerimiz Sivas’ın Karabel ve Ağu İçen Ocağında olduğu kayıtlıdır ve mürşitlerimiz Çorum’un Alaca’da gelmekte, onlar da Ağu içen Ocağından, rehberlerimiz de Erzincan Tercan El aldı köyünden gelmektedir.
Hala bu gelenekler ve töreler sürüyor mu, yani pir ocağınızı, rehber ocağınızı, mürşit ocağınızın ailelerini tanıyor musunuz, onlarla ilginiz var mı?
Tanıyorum. Sarıgazi Cem evinde görgü olur musahip görgülüleri vardır. Görülmek için Sivas’a telefon açarız benim pirim gelir, beni sorgular ve görür ondan sonra ben görgümü görürüm.
Ali Duman'la Söyleşi
Kayseri’den Kanada’ya
Binboğa Dağları’nın eteğinden
Tanıdığı ozanların ruhunu hep kendisiyle yaşatan…
ALİ DUMAN’la Söyleşi…
Ayhan Aydın
Yirmi altı Martta değmeyin bana
Bin yetmiş beş yıllık zarım var bugün
Elsiz ayaksızım çıktım çarmıha
Irak çöllerinde darım var bugün
Ali Duman
Söyleşimize yaşam öykünüzü dinleyerek başlayalım, bize neler anlatırsınız?
Şiirler beni anlatır aslında ama ben yine de kısaca yaşam öykümü özetleyeyim. Kayseri Sarız Kırkkısrak köyünde 1953’de dünyaya geldim. Yöre de iyi tanınan Mehmet Duman’ın oğluyum. Bizim yöremizde Hakikatçiler denen; Şeyh Süleyman, Şeyh Araboğlu ve onun musahip kardeşi Şeyh Mamo’nun merkezi sayılan Şıhlar Obası (o köyün bir mezrası olduğu için oba olarak geçiyor)’nda dünyaya geldim. Çocukluğumuzda kendimizi bildiğimiz andan itibaren akşamları babam güzel de saz çalıp söylediği için Şeyh Mamo’nun Odası denen, toplumun bir araya geldiği buluşma noktası olan yere gider onların sohbetlerini dinlerdik. Biz o sohbetle büyümeye başladık, onunla her şeyi öğrenmeye başladık. İlkokul çağına kadar o sohbetlerin içinde bulundum.
Daha sonra 6 yıl Niğde Aksaray’da Koçaş Ziraat Meslek Okulu’nda yatılı kaldım. Yaz dönemlerinde köye gidip geliyordum. Oradaki bize verilen terbiye bizi sürekli kendimizle uğraşmaya her zaman içimizi sorgulamaya itiyordu. Çalıp söyleyen, şiir yazan bir babanın oğlu olunca küçük yaşta şiir yazmaya başladım. Ziraat okulunu bitirdikten sonra Ziraat Teknisyeni olarak Muş Alparslan Devlet Üretme Çiftliğine ilk görev yerim olarak atandım, 1972’de. Bir yıl orada görev yaptıktan sonra Diyarbakır Çüngüş İlçe Ziraat Teknisyenliğine tayin edildim. Orada dört yıl ziraat teknisyeni olarak çalıştıktan sonra askerliğime karar aldırdım ve askere gittim. Askerliğimi Balıkesir Ordu Donatım Er Eğitim Alayı’nda askerliğimi yaptım. 16 ay başka yere gitmedim, 1977’de askerliğimi bitirdim.
Askerlikten sonra İstanbul Yeşilköy Ziraat Araştırma Enstitüsü (şimdiki havaalanın olduğu yer) iki yıl kadar çalıştım. Kendi isteğimle çok da sevmediğim bu mesleği bıraktım. 15 Nisan 1979’da bu işi bıraktım ve Almanya’ya gittim. Almanya’da dört yıl kaldım. Almanya’dan döndükten sonra tekstil işi ile uğraşmaya başladım.
Yurtdışının tadına alışan insanlarda olduğu gibi oraya alışınca hep gözüm yurt dışında oldu. 1986’da ailece Kanada’ya gittik. O zamandan beri oradayım.
Bu kadar çok gurbeti yaşayınca sevdiklerimden, yetiştiğim memleketimden ayrı kalınca hasret kabardı içimizde şiire döndü. Yurt dışında özellikle Hakikatçilere benzer inançlar aradım diğer dillerde, dinlerde. Okuduklarımda, görüşmelerde hep bu duygu içindeydim. Hıristiyanlar, Hindular hepsinin inancının özünde sanki bizim yörenin inancı vardı. Onlar Hakikatçilerin yol arkadaşlarıymış gibi her araştırma beni tekrardan kendi inancıma ve Şıhlar Obası’na getirdi. Bu aynı zamanda şiirlerime yansıdı. Benim şiir yazmama en çok da iyi bir şair olan babam, babamın bacanağı olan Aşık İbreti, saz meclislerinde sık sık dinlediğim İbrahim Erdem (Erdem Baba) ve amcam Mustafa Duman’ın bağlaması ile çalıp söylediği Meluli’nin şiirleri etkili oldu. Eğer adına şiir denilirse ben de kendimce karalamalar yaptım.
Köyünüz hakkında biraz daha bilgi verebilir misiniz, köyünüz nasıl bir köydü?
Doğduğum Kırkısrak Köyü yerleşim alanı olarak Türkiye’nin en büyük köyüdür. Bizim mahalle dediğimiz 16 mezranın birleşiminden oluşmuş bir köy. Bir yönü ile kendi içine kapanık biraz asi, son dönemlere kadar devletle çok ilişkisi olmayan, bir köy. Çocukluğumda hatırladığım yayla ihtilafı nedeniyle devlet güçleri ile köylülerimiz arasında bir çatışma yaşandı. Köyümüzün yaylası komşu bir Sünni köye haksız bir şekilde verilmek istenince köylüler tüm varlığı ile buna direndi, devlet kolluk kuvvetleriyle çatışma yaşandı. Bu olayla ilgili olarak babamın çok meşhur olan Bizim Elin Çandır Dağı türküsünü yazdığı yayla şu anda bizim köyün elindedir. (Süleyman Zaman’daki dosyadan alınabilir.)
Köyünüzün arazisi nasıldı, geçim kaynakları nelerdi?
Dağlık bir arazi, köyümüz Binboğa Dağları’nın göbeğinde bir köydür. Dört tarafı Binboğa Dağları ile çevrilidir. Yaylaları bol, ağaçları çokmuş ama şimdi azalmış. Yaylımı çok geniş bir köydür. Geçim kaynağı hayvancılık özellikle koyunculuktur. Dereleri, Gürlek Çayı ve şelalesi meşhurdur. Bir tarafı Maraş, bir tarafı Sivas, bir tarafı Kayseri olan dağlar içinde efsanevi bir küçük ülkeydi benim gözümde köyüm. Çocukluğum bu güzel köyde geçti. Yaşım altmışı geçmesine rağmen bütün rüyalarım o köye aittir.
NURETTİN ÖLMEZ HALİFEBABA'NIN YEDİSİ YAPILDI
NURETTİN ÖLMEZ HALİFEBABA’NIN YEDİSİ YAPILDI...
Ayhan Aydın
Geçtiğimiz cumartesi günü Hakk’ın rahmetine kavuşan gününüzün çok sevilen, sayılan önde gelen Bektaşi inanç önderlerinden Nurettin Ölmez Halifebaba’nın geleneksel olarak yapıla gelen “Yedisi” Erkanı, 12 Mart Cumartesi günü, Esentepe Altıntepsi’de yapıldı.
Halifebaba Musa Pak erenlerin hanesinde, meydanevi’nde yapılan erkânla; birçok baba, derviş, muhip ve mihman, canın katılımıyla Nurettin Ölmez Halifebaba için hayır dualar edildi, nefesler söylendi, konuşmalar yapıldı.
Balım Sultan (Babagan) Bektaşi Kolu süreğince akşam ibadeti yapıldı. Sonrasında yine bunun devamı olan ve yola girmemiş olanların da girebildiği “Muhabbet Bölümü”nde ise tüm konukların katılımıyla Nurettin Ölmez erenlerimiz tüm katılımcılarla yâd edildi. Onun için hazırlanan lokmalar nuş edildi, onun da çok sevdiği nefesler okundu, dualar edildi, gözyaşları döküldü.
Nurettin Ölmez; her zaman birlik, beraberlik, dirlik mesajları veren, bir İstanbul Beyefendisi olarak yaşayan, yaşadığı müddetçe kimsenin kalbini kırmamış, çok sevilen, önemli Bektaşi inanç önderlerindendi. Herkes bu ani kayba çok çok üzgündü.
Başta, Makedonya Kanatlar Köyü’nden kalkıp buraya gelip Bektaşilik geleneğini ve erkanlarını burada da aksatmadan sürdüren canların da katıldıkları ve Antalya’dan, İzmir’den, Ankara’dan da gelen Bektaşi inanç önderlerinin hazır bulundukları anmaya, benim de çok sevdiğim bu inanç önderini yâd etmek için koşarak gittik.
Şahkulu Sultan Dergahı’ndan birlikte hareket ettiğimiz Araştırmacı Yazar Süleyman Zaman, Bektaşi Dervişi Mahmut Aydın, Nafi Baba Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kaya’yla muhabbete dâhil olduk. Uzun süredir görmediğimiz babaları, dervişleri de bir arada görme şansına ulaştık. Nurettin Ölmez Halifebaba’nın ailesine başta eşine, oğluna ve tüm yakınlarına baş sağlığı dileme şansına ulaştık.
Hakk mekânını cennet eylesin, nurlar içinde sonsuza kadar yatsın. Yaptığı hizmetler kabul-u makbul olsun, devri daim olsun… Ne söylesek az… (Fotoğraflar: İbadet öncesi ve sonrası, Muhabbet Erkanı’nını gösteriyor. Musa Pak Halifebaba’dan izin alarak yayınlıyorum.)
ALEVİ AKADEMİSİ DERSLERİ DEVAM EDİYOR...
ŞAHKULU ALEVİ AKADEMİSİ DESLERİ DEVAM EDİYOR…
Ayhan Aydın
Dünyadaki en önemli Alevi Bektaşi ana merkezlerinden birisi olarak anılan ve tarihsel boyutuyla bu önemini devam ettiren Şahkulu Sultan Külliyesi’nde (Dergah-Tekke), Alevilik Bektaşilik’le ilgili önemli çalışmalar yapılmaya devam ediyor.
Bünyesinde, önemli bir arşiv ve dokümantasyon merkezinin kurulması planlanan, zengin bir kütüphaneye sahip, İstanbul’da en çok ziyaret edilen Alevi Bektaşi merkezi olan Şahkulu Sultan Külliyesi Mehmet Ali Hilmi Dedebaba Vakfı; aynı zamanda yapımı tüm hızıyla süren Kız Öğrenci Yurdu yapımıyla geleceğe dönük büyük eğitim yatırımlarıyla da dikkat çekiyor.
Şahkulu Sultan Külliyesi bünyesinde “Şahkulu Alevi Akademisi” olarak isimlendirilen ve genel Koordinatörlüğünü Gazeteci Yazar Necdet Saraç’ın yaptığı önemli bir etkinlikle, bilim insanları, araştırmacı-yazarlar ve inanç önderleri Alevilik konusunda dersler veriyorlar.
Halka açık bir şekilde yapılan derslerin bu hafta sonu, cumartesi günkü konuğu ise Araştırmacı – Yazar Süleyman Zaman’dı. Dört saat boyunca Alevilik Bektaşilik’teki Hızır İnancı ve Dört Kapı Kırk Makam konusunda bilgi ve birikimlerini dinleyenlerle paylaşan Zaman, gelen soruları da yanıtlayarak çok verimli bir ders gününün geçmesine sağladı.
Etkinliğe derslere katılanlar dışında bu hafta Kanada’dan İstanbul’a gelen Halk ozanı Ali Duman da dâhil oldu.
Süleyman Zaman’dan sonra ise Cemlerle ilgili olmak üzere Nurtepe (Kağıthane) Cemevi Başkanı ve Dede Zeynel Şahan konuşmacı olarak katılımcılara bilgilerini aktardı.
İstanbul’da Alevisiyle, Bektaşisiyle, Sünnisiyle kapısı herkese açık olarak, tüm insanlara huzur, ilim, irfan sunan Şahkulu sıcak bir ilkbahar gününde yine binlerce insanı ağırlayarak tarihi misyonunu sürdürmeye devam etti…
NURETTİN ÖLMEZ
(BEKTAŞİ HALİFE BABASI)
ALEVİ- BEKTAŞİ DÜNYASINDA ACI BİR KAYIP...
Günümüz sevilen ve sayılan Bektaşi inanç önderlerinden Nurettin Ölmez (Halifebaba)'in Hakk'ın rahmetine kavuştuğunu öğrendim. Devr-i daim olsun... Işıklar içinde yatsın... Kendisi alçak gönüllü, kalp kırmayan, birlik ve dirlikten yana olan bir inanç önderimizdi. Ailesinin, sevenlerinin ve tüm Alevi Bektaşi camiasının başı sağ olsun...
Şimdi her şeyden önce hoş geldiniz, merhaba diyelim. Hakk Muhammed Ali aşkını, sevgisini yüz yıllardır sürdüren dedeler, babalar, ozanlar, aşıklar, pirler, kamberler, zakirler türlü isimler içinde olabilirler ama kolay değil bu dergahlarda, bu ocaklarda hizmet yürüten nice, binlerce ismi bilinen bilinmeyen insanlar var.
Ta Orta Asya’dan Balkanlara kadar uzanan bir yol bu yol, bin yıldır gelen bir yol Türk yurdunu, Türk töresini, Türk dilini, örfünü, adetini korumuş ve bugün Anadolu’da olsun, Rumeli’de olsun buraları Türkleştirmiş insanlar. Bunlar hem Allah sevgisini içinde duyuyorlar ama insanları aydınlatıyorlar bunlar bir nevi bilgeler. Yunuslar, Hacı Bektaşi Veliler, Otman Babalar, Kızıldeli Sultanlar, Haydar Babalar, Mevlanalar, Pir Sultanlar, aynı yolun yolcuları, aynı katara katılmışlar. camiamızın, cemiyetimizin, toplumumuzun değerli bir ismiyle söyleşi yapacağız.
Diğer Makaleler...
- Erikli Baba Dergahı'nda Kadınlar Günü Etkinliği
- Hasan (Hayri) Şanlı Dede'yle ilk söyleşi
- Hasan (Hayri) Şanlı Dede'yle ilk söyleşi
- Rumelihisarüstü'nde Cem, 18 Şubat 2016
- İKİTELLİ CEMEVİ'NDE HIZIR CEMİ yapıldı
- GAZİ CEMEVİ'NDE TOPLANTI
- Veli Akkol Dede Işıklı Yolculuğuna Çıktı...
- EMİNİ DÜŞTÜ - EMİNİ -
- Uğur Mumcu ve Siyasal Cinayetler Paneli
- Geleneği Yaşatanlar Bu Yolu Bugünlere Nasıl Getirdiler