ŞAHKULU'NDAN 2016 MUHARREMİ BÖYLE GEÇTİ...

ŞAHKULU SULTAN DERGÂHI VAKFI’NDA BİR MUHARREM DE BÖYLE GEÇTİ…

 AYHAN AYDIN

ŞAHKULU SULTAN VAKFI’NDA

MUHARREM SOHBETLERİ

İMAM HÜSEYİN AŞKIYLA DEVAM EDİYOR…

 

Alevi –Bektaşi toplumunun en önemli inanç takvimlerinden birisi olan Muharrem Ayı dolayısıyla tüm Alevi- Bektaşi kurum, kuruluş ve örgütlerinde olduğu gibi en köklü kurumlardan birisi olan Şahkulu Sultan Vakfı’nda da her sene olduğu gibi bu sene de Muharrem Orucu nedeniyle etkinlikler yapılıyor.

İslam’da ayrılıkların temelini atan ve Emevi iktidarını yaşatmak için her türlü yol ve yöntemi kullanan Muaviye’nin yönlendirmesi sonunda zalimlikte sınır tanımayan oğlu Yezid, iktidarı döneminde Ehlibeyt’e karşı baskılarını, işkencelerini, katliamlarını arttırmıştı. Yezit ve onun despot yönetimine karşı gelen, her zaman mazlumun yanında olup, zalimlerin karşısında boyun eğmeyerek inandığı değerler uğruna yine onun ordusu tarafından katledilen Hz. Hüseyin’in şahadeti muharrem ayında olmuştu.

Miladi 10 Ekim 680, Hicri 10 Muharrem 68 tarihinde, 72 yoldaşıyla, yareniyle birlikte Kerbela’da katledilen İmam Hüseyin ve Kerbela Şehitleri anısına yüzyıllardır Alevi -Bektaşi toplumu Muharrem Orucu tutmaktadır.

Muharrem Orucu dolayısıyla her akşam Şahkulu Sultan Vakfı’ndan dedelerin duaları eşliğinde halka açık Oruç Açımı Lokması dağıtımı, Muharrem Erkânı ve Muharrem Sohbetleri yapılacaktır.

Bugün de aynı aşkla ve görev bilinciyle dergâhı dolduran canlara;  Dergâhın Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Hüseyin Taştekin’in Muharrem ayının önemiyle ilgili konuşmasından sonra Şahkulu Sultan Dergâhı Post Dedesi Musa Güzel Dedemizin dualarıyla lokma dağıtımı yapıldı.

Sonrasında Cemevinde Muharrem Erkânı yürütüldü. İmam Hüseyin ve Kerbela Şehitleri adına çerağlar yakıldı, mersiyeler, ağıtlar söylendi.

Bugünkü Muharrem Sohbetleri’nin konuşmacı konuğu olan Alevi Dernekler Federasyonu Başkanı aynı zamanda dede olan Rıza Eroğlu’nun muharremin anlamı, Alevi inanç sisteminde değerlerin yaşatılmasının önemi, bu konuda yaşanmakta olan asimilasyonlara karşı kavramların içeriğinin korunak anlatılması ve Alevi ilkelerinin yaşatılmasının gerekliliği hakkında konuşması ilgiyle dinlendi. Rıza Eroğlu yaptığı konuşmada; bazı yönlendirmelerle oruç, namaz kavramlarının yalan – yanlış bir şekilde anlatılarak kafaların karıştırılmak istendiğini, Alevinin oruca bakışının, namaz konusundaki fikrinin, cem-niyaz hakkındaki bilgilerinin de aslında yerli yerinde olduğunu ama bunların tam anlatılmadığını, bazı kesimlerin de yanlış anlatmasıyla bazı insanların yanılgıya düştüklerini söyledi.

Rıza Eroğlu; kişinin aslında her daim oruç olması gerektiğini, yememekle – içmemekle oruç tutulmuş olmayacağını, gerçek bir Alevi’nin her zaman oruçlu olduğunu dile getirdi.

Yine Hüseyin Taştekin’in İmam Hüseyin’in verdiği mücadelenin anlamı ve önemi, tarihler boyunca Aleviler üzerinde oynanan oyunların devam ettiği, buna karşı mücadele edilmesi gerektiği yönündeki anlamlı konuşmaları büyük beğeni topladı.

 Alevi kadın hoca olarak okuduğu Kuran ve söylediği mersiyelerle sevilen bir sima olan Filiz Hoca da muharrem, Fatıma Ana ve Alevi değerleri hakkında konuşma yaptı, mersiye söyledi.

Yüzlerce kişinin katılımıyla, aşk dolu duygularla, Şahkulu Sultan Dergâhı’na gelen canlar; Hz. Hüseyin ve Kerbela Şehitlerini anarak bir Muharrem Etkinliğini yaşamış oldular.

İlki dün yapılan ve Vakıf başkanı Sayın Mehmet Çamur ve Dergâhın post dedesi Musa Güzel’in konuşmacı olarak katıldıkları Muharrem Sohbetleri’nin 4 Ekim Salı günkü konukları ise; Erikli Baba Dergahı Dedesi Binali Doğan Dede ile Araştırmacı- Yazar Mustafa Cemil Kılıç olacaktır.

 Sohbetler her akşam 19.00’da Şahkulu Sultan Külliyesi, Mehmet Ali Hilmi Dede Baba Araştırma Eğitim ve Kültür Vakfı’nın Göztepe’deki adresinde tüm halka açık bir şekilde yapılmaktadır.

 Ayhan Aydın. 3 Ekim 2016, Pazartesi

 

ŞAHKULU SULTAN DERGÂHI’NDA

MUHARREM SÖYLEŞİLERİ DEVAM EDİYOR…

En köklü Alevi –Bektaşi kurumlarından birisi olan Şahkulu Sultan Dergâhı’nda, Muharrem Sohbetleri devam ediyor.

İmam Hüseyin ve Kerbela şehitleri aşkına tutulan Muharrem Orucu dolayısıyla oruç boyunca, tüm Alevi Bektaşi kurum ve kuruluşlarında olduğu gibi Şahkulu Sultan Dergâhı Vakfı tarafından da halkımıza açık oruç açımı lokması veriliyor, birbirinden değerli yazar, dede, gazeteci, araştırmacılarla yapılan Muharrem Sohbetleri de devam ediyor…

4 Ekim Salı günü de sevgi çağlayanı gibi dergâha koşan yaşlı-genç onlarca canın katılımıyla yapılan oruç açımından sonra, Erikli Baba Türbesi Derneği Cemevi Dedesi Binali Doğan ve Araştırma-Yazar- İlahiyatçı Mustafa Cemil Kılıç’ın konuşmacı olarak katıldıkları sohbette yine Alevi değerleri doğrultusunda bir etkinlik daha yapılmış oldu.

Binali Doğan Dede, Hz. Hüseyin ve Kerbela ve Muharrem ile ilgili yaptığı konuşma yanında, kendine özgü yöresel tınıları da taşıyan bağlamasıyla halkın yanan yüreğine İmam Hüseyin aşkıyla biraz su serpti, gözyaşları sel oldu aktı.

Mustafa Cemil Kılıç ise İmamlar hakkında yaptığı konuşmasında, Aleviler olarak halifeliğin değil, imamlığın önemini her zaman vurguladıklarını belirtti.  Alevilerin doğrulukla yoğrulmuş, gerçekleri dile getiren ve Hakk Muhammed Ali aşkı ve inancıyla olgunlaşmış imamiyete inandıklarını, Hz. Hüseyin’in de inandığı değerler uğruna bir imam olarak hareket edip, ilkelerinden ödün vermeden, atası Muhammed Mustafa’ya, Aliyel Murteza’ya, Fatümat’ül Zehra’ya, yani Ehlibeyt’e uygun olarak hareket ettiğini söyledi.

 

Lokma Dağıtımı ve Söyleşideki Muharrem Erkanı'nda duaları Dergahın dedesi Musa Güzel verdi. Söyleşiye, vakıf başkanı ve aynı zamanda ocak zade olan Mehmet Çamur da katıldı. Şahkulu Sultan Dergâhı’nda Kültürel ve Eğitsel Çalışmaların danışmanlığını ve koordinatörlüğünü yapan Gazeteci-Yazar Necdet Saraç da halkımızı yalnız bırakmadı.

Şahkulu Sultan Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Taştekin, Atilla Taş ve Dergâhın emektarları, çalışanları her zaman olduğu gibi halkı sevgi ve saygıyla karşılayıp, hep birlikte hizmet ettiler.

Muharrem Sohbetlerinde bu akşam; Sefa Öztürk Dede, Bektaşi Dervişi Mahmut Aydın konuşmacı olarak katılacaklardır.

Sohbetler her akşam 19.00’da; Şahkulu Sultan Külliyesi, Mehmet Ali Hilmi Dede Baba Araştırma Eğitim ve Kültür Vakfı’nın Göztepe’deki adresinde tüm halka açık bir şekilde yapılmaktadır.

 Ayhan Aydın

 

 

Şahkulu Sultan Dergâhı Vakfı’nda

Muharrem Sohbetleri Aşkla Devam Ediyor…

 

Kerbela’da her türlü gösterişi, menfaati ve çıkar ilişkisini, saltanatı reddederek bunları savunan Yezit zihniyetine karşı onurlu bir direniş sergileyen ve zalimin karşısında boyun bükmeyerek sonuna kadar direnen böylece mazlum insanlara ve halklara örnek olan Hz. Hüseyin ve Kerbela Şehitleri anılmaya devam ediyor.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de örnek aldığı bir şahsiyet olarak ilke ve değerlerin korunması pahasına canını hiçe sayıp bu uğurda seve seve başını veren İmam Hüseyin ve Kerbela Şehidi, Hz. Hüseyin’in yoldaşı, yareni 72 canın anısına oruçlar tutulmaya devam ediyor.

Özellikle bugünlerde Onların yası çekiliyor, tüm cemevlerinde, dernek ve vakıflarda Muharrem Matemi yaşanıyor, yaşatılıyor…

Aynı şekilde; en köklü Alevi – Bektaşi kurumlarından birisi olan Şahkulu Sultan Dergâhı’nda da Muharrem Ayı dolayısıyla Muharrem Orucu Lokması veriliyor, Muharrem Söyleşileri sürüyor.

Bugün, Şahkulu Sultan Dergâhı’nın da içinde bulunduğu ilçe olan ve dergâhın kültürel çalışmalarına önemli katkılar da sunan Kadıköy Belediyesi Başkanı Sayın Aykurt Nuhoğlu, beraberindeki çalışma arkadaşlarıyla birlikte; Şahkulu Sultan Dergâhı’nı ziyaret edip, verilen lokmaya, sonrasında ise muharrem erkânına ve gerçekleştirilen söyleşiye katıldı.

Sayın Aykurt Nuhoğlu’nu Şahkulu Sultan Dergâhı Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Taştekin karşıladı.

Muharrem Sohbetlerinin bugünkü konukları ise Güvenç Abdal Ocağı’ndan Sefa Öztürk Dede ve Bektaşi Dervişi Mahmut Aydın’dı.

Sefa Öztürk Dede yaptığı konuşmada, Muharrem Orucu’nun diğer oruçlardan farklı bir oruç olduğunu, yemek yemek-yememekle bir ilgisinin olmadığını, manevi manasının daha önemli, derin olduğunu söyledi. Yeryüzünde mazlumların, renk, ırk, dil, din, mezhep ayırmadan Ehlibeyt ve Hz. Hüseyin aşkıyla Aleviler tarafından sevildiğin söyleyen Sefa Öztürk Dede, yezitliğin insanın kendisinde olduğu, Alevi değerlerinin insana zalim olmamayı, insan olmayı öğütlediğini söyledi.

Bektaşi Dervişi Mahmut Aydın da Bektaşilik hakkında bilgi verdiği konuşmasında, Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin yolun öncüsü olarak, kural ve kaideleri ortaya koyduğunu kendisine rehber olarak da Hz. Muhammed Mustafa’yı, Hz. Ali’yi aldığını söyledi.  Aydın, Bektaşiliğin yayıldığı tüm coğrafyalarda insanı merkeze alan bir sistem öngördüğünü, bunun ilkelerinin dergâhlar ve tekkelerde yaşatıldığını dile getirdi. Her iki konuşmacının konuşmaları ilgiyle dinlendi.

 

Şahkulu Sultan Dergâhı Dedesi Musa Güzel, Muharrem Erkânı’nı yürüttü, duaları verdi.

Genç zakirlerden Bayram Solmaz mersiyeleri çok güzel çalıp-söyleyerek dinleyenlerin duygularına tercüman oldu.

 

Şahkulu Dergâhı’na sahip çıkan, onun bir parçası olan canlar, gelen tüm misafirleri ağırladılar, hizmet ettiler.

Bugünkü Muharrem Etkinliği de gönül coşkusuyla nihayetlendi.

 

Hakk;  İmam Hüseyin ve Kerbela Şehitleri için yapılan erkânları, hizmetleri kabul etsin, diyoruz.

 

Şahkulu Muharrem Sohbetlerinde, 6 Ekim Perşembe günü, Araştırmacı – Yazar Süleyman Zaman konuk olacaktır. Süleyman Zaman Dört Kapı Kırk Makam konusunda halkı bilgilendirecektir.

 

Sohbetler her akşam 19.00’da; Şahkulu Sultan Külliyesi, Mehmet Ali Hilmi Dede Baba Araştırma Eğitim ve Kültür Vakfı’nın Göztepe’deki adresinde tüm halka açık bir şekilde yapılmaktadır.

 

Halkımızın ilgi ve dikkatine muhabbetle sunulur.

 

Ayhan Aydın

5 Ekim 2016, Çarşamba

ŞAHKULU SULTAN DERGÂHI’NDA

MUHARREM ORUCUNUN 5. GÜNÜNDE

İMAM HÜSEYİN VE KERBELA ŞEHİTLERİ AŞKINA CEMEVİ DOLUP TAŞTI…

 

Bu seneki Muharrem Orucu’nun beşinci günü olan bugün yani Perşembe günü, Şahkulu Sultan Dergâhı’nı, İmam Hüseyin ve Kerbela Şehitlerinin aşkıyla yüzlerce can doldurdu.

Oruç Açımı Lokması için yemekhanede yer kalmayınca halkımız bahçede oruç açımını yaptı.

Muharrem Sohbetlerinin bugünkü konuğu olan Araştırmacı-Yazar Süleyman Zaman’ın konuşması çok büyük bir ilgiyle karşılandı, yaklaşık bir saatlik söyleşiyi pür dikkat dinleyen halkımız, söylenen mersiyelerde Kerbela’da yaşanan vahşetin etkisiyle, İmam Hüseyin ve Kerbela şehitlerini anarak gözyaşı döktüler.

Uzun yıllardır yaptığı araştırmaları ve yazdığı kitaplarla kendinden söz ettiren ve Alevilik temel kavramları, Alevi düşüncesi ve halk ozanları üzerine yapmış olduğu çalışmalarıyla tanınan Yazar Süleyman Zaman etkili bir konuşma yaptı.

Süleyman Zaman yaptığı konuşmada, Kerbela’nın gerçekte nefsine yenilmeden insan olmanın bir imtihan sahası olduğunu, zalimin zulmü karşısında direnen İmam Hüseyin’in insanca karşı duruşu ve ilkeli hareket etmesiyle Aleviler tarafından en çok sevilen bir önder olduğunu söyledi.  Süleyman Zaman Aleviliğin; Hz. Ali’siz, Hz. Hüseyin’siz düşünülemeyeceğini ama salt bir inanç sistemi olarak da nitelendirilmesinin de onu daraltacağını, Aleviliğin özde felsefi bir sistemi de içeren inançtan daha öte bir yapı olduğunu bunun içinin boşaltılmasının asıl asimilasyon kaynağı olduğu bu büyük tehlikenin Aleviliğin önündeki en önemli sorunlardan birisi olduğunu özellikle belirtti. 

Kamil insan olmanın, olgun insan olmanın temel düsturlarının Alevi öğretinde mevcut olduğunu dile getiren Yazar Süleyman Zaman, Aleviliğin aslında tüm dünyaya ışık tutan, aydınlanmacı bir yol olduğunu söyledi.

Süleyman Zaman yaptığı sohbet konuşmasında Alevi Öğretisi’nin temellerinde bulunan Dört Kapı Kırk Makam’ın bu inancın olmazsa olmazlarından birisi, vazgeçilmezi olduğunu, özellikle gençlere Aleviliğin tüm tarihinin,  temel değerlerinin, vazgeçilmezlerinin öğretilmesi gerektiğini, onların kazanılamamasının en büyük kayıplardan birisi olduğunu dile getirdi.

Bugün de Dergâhta halkı karşılayan ve Şahkulu’nun emektar çalışanları ve gönül verenleriyle birlikte hizmet de eden yönetim kurulu üyesi Hüseyin Taştekin ve Atilla Taş misafirlerle teker teker ilgilendiler.

Ayrıca Pazar günü gösterilmek üzere Yol Televizyonu’ndan Çağdaş Sinan Dağ ve kameraman arkadaşı da Şahkulu Sultan Dergâhı’nda çekimler yaptı, söyleşiler gerçekleştirdi.

Oruç Açımı Lokma duasını, cemevindeki Muharrem Erkânı’nı Dergâhın dedesi Musa Güzel yürüttü. Yine İmam Hüseyin aşkına mersiyeleri genç zakirlerden Bayram Solmaz çok güzel çalıp-söyleyerek dinleyenlerin duygularına tercüman oldu.

Bugünkü Muharrem Etkinliği de gönül coşkusuyla nihayetlendi.

Hakk; İmam Hüseyin ve Kerbela Şehitleri için yapılan erkânları, hizmetleri kabul etsin, diyoruz.

Şahkulu Muharrem Sohbetlerinde, 7 Ekim Cuma  günü,  Av. Mehmet Tural ve Araştırmacı – Yazar Ayhan Aydın konuk olacaklardır. Bugünün konusu ise ağırlıklı olarak, Alevilik’te insan-ı kâmil, Enel Hakk ve Rızalık Nedir? Konuları olacaktır.

Sohbetler her akşam 19.00’da; Şahkulu Sultan Külliyesi, Mehmet Ali Hilmi Dede Baba Araştırma Eğitim ve Kültür Vakfı’nın Göztepe’deki adresinde tüm halka açık bir şekilde yapılmaktadır.

Halkımızın ilgi ve dikkatine muhabbetle sunulur.

 

Ayhan Aydın
6 Ekim 2016, Perşembe

 

MUHARREM ORUCUNUN 6. GÜNÜNDE DE

ALEVİ KİMLİĞİNİ YAŞAYAN CANLAR, İMAM HÜSEYİN AŞKIYLA

ŞAHKULU SULTAN DERGÂHI’NI DOLDURDULAR…

 

En köklü Alevi-Bektaşi kurumlarından birisi olan Şahkulu Sultan Dergâhı yine bir inanç ve kültür merkezi olarak insanların ilgi odağı oldu.

Bugün Dergâhın Dedesi Musa Güzel’in başkanlığında canlar İstanbul’daki bazı Alevi kurumlarını, türbeleri ziyaret ettiler.

Her zamanki gibi, hele de bu sıcak ve güzel sonbahar gününde, insanlarımız; Şahkulu Sultan’ın türbesini ziyaret edip, Şahkulu Sultan Vakfı’nın atmosferinde bir araya gelip sohbet etmek, Alevi kimliğini muharrem ayında da yaşamak için Şahkulu Sultan Dergâhı’na akın ettiler.

Yüreklerindeki İmam Hüseyin aşkıyla, muharremi dergâhta yaşamak için uzak bölgelerden de insanımızın Şahkulu’na ilgisi artarak sürüyor.

Oruç Açımının ilk gününden beri Şahkulu Sultan Dergâhı Vakfı’na bağlı olarak hizmet yürüten Pendik Şahkulu Sultan Cemevi’nin, özellikle gençlerimizle birlikte gül yüzlü canları bu birlikteliği yaşamak için bir otobüsle buraya geldiler.

Şahkulu Sultan Muharrem Sohbetlerinin bugünkü konukları Av. Mehmet Tural ve Araştırmacı-Yazar Ayhan Aydın’dı.

Av. Mehmet Tural yaptığı konuşmada; Enel- Hak ve Alevi değerlerinin önemli olduğunu ama özellikle güncel meseleleri konuşmanın gerektiğini de belirterek, bugün Alevilerin karşı karşıya kaldıkları problem üzerinde durdu.

Bir dönem Şahkulu Sultan Dergâhı Vakfı’nın başkanlığını da yapan ve Alevilik’le ilgili çeşitli araştırmaları da bulunan, bu konuda alan araştırmalarının önemini her zaman vurgulayan Av. Mehmet Tural özellikle güncel sorunlar, Alevi örgütlenmesi, Alevi asimilasyonu hakkında çalışmalar yapıyor.

Mehmet Tural konuşmasında, devlet kurumlarının kuşatmacı ve Alevileri asimile etme gayretlerinin tüm hızıyla sürdüğü bir ortamda Alevilerin de kendilerine bakmaları gerektiğini, Alevi kurumlarının duyarsızlığının da etkisiyle hızla Alevi değerlerinin, bizzat Aleviler tarafından yok edildiğini bu konuda bir yozlaşma, Sünnileşme, Şiileşme ve asimilasyon yaşandığına dikkat çekti.

Bazı dedelerin de bu asimilasyona bilerek veya bilmeyerek destek olduklarını söyleyen Tural, bilimin temel rehber olduğu Alevilikte hurafelerin yeri olmadığını, Alevi zenginliğinin faktörlerinin birer birer yok edildiğini, böyle giderse atalardan alınan geleneksel Aleviliğin yok olacağını, bu konuda Alevi kurumlarına, dedeler, yazarlara ve aydınlara çok büyük görevler düştüğünü söyledi.

Av. Mehmet Tural, Alevilerin çağın koşullarına göre kendi kurumlarını geliştirmeleri gerektiğini eğitimin, araştırmanın bu alanda yapılması gereken ana gayretler olması gerektiğini vurguladı.

Araştırmacı-Yazar Ayhan Aydın ise yaptığı konuşmada, Aleviliğin dünyanın en büyük hazine sandıklarından birisini barındırırken, Alevi değerlerinin gençlere aktarılamamasının, atalardan alınan değerlerin yok olmasının, kendi kendimize yaptığımız asimilasyonla en büyük zararı bu manada Alevi Yolu’na bizlerin verdiğimizi söyledi. Ayhan Aydın,  İmam Hüseyin aşkıyla, Hakk Muhammed Ali aşkıyla yürünen bu Alevi Yolu’nun geleceğe taşınması konusunda çok ciddi endişelerin belirdiğini belirten Aydın konuşmasını sürdürdü. Bizim inancımızda saz var, söz var, ozanların bilgi dolu ölümsüz deyişleri var, insanlık var, hümanizma var, cem var, dar var, didar var, Enel Hak var, her türlü insani değer var, yeter ki biz bunları geleceğe taşıyalım özellikle gençlerimize aktaralım, diye konuştu. Aydın gönül kırmanın en büyük suç sayıldığı bu yola ilk önce “rızalık” kapısından geçilerek girildiğini, dört kapı kırk makamın da, elini diline beline sahip olunmasının da nihayetinde Aleviliğin hedeflediği kamil insana ulaşmak için bir öğreti olduğunu, temel sonuç noktasının da tüm insanlığın ulaşmak istediği olgun insan, ahlaklı bir toplum, barış dolu bir dünya özlemi olduğunu söyledi.

Aydın konuşmasında Anadolu’dan Balkanlar’a ocakların, tekkelerin, dergâhların yüzyıllar boyunca dedeler, babalar, ozanlar, aşkılar, sadıklar tarafından Muharremin, Alevi değerlerinin yaşatıldığını belirtti.

Her zaman olduğu gibi söylenen mersiyelerde Kerbela’da yaşanan vahşetin etkisiyle, İmam Hüseyin ve Kerbela şehitlerini anarak gözyaşı döktüler.

Bugün de Dergâhta halkı karşılayan ve Şahkulu’nun emektar çalışanları ve gönül verenleriyle birlikte hizmet de eden yönetim kurulu üyesi Hüseyin Taştekin ve Atilla Taş misafirlerle teker teker ilgilendiler.

Oruç Açımı Lokma duasını, cemevindeki Muharrem Erkânı’nı Dergâhın dedesi Musa Güzel yürüttü. Yine İmam Hüseyin aşkına nefesleri, mersiyeleri Dergâhın bağlam hocalığını yapan Mehmet Polattaş da yine güzel sesiyle çalıp-söyleyerek dinleyenlerin duygularına tercüman oldu.

Şahkulu Sultan Vakfı Arşiv Merkezi için, Ayhan Aydın’ın her gün yaptığı görüntü ve fotoğraf çekimlerine, bugün her yardıma koşan Haşim Turhan can yardımcı oldu.

Bugünkü Muharrem Etkinliği de gönül coşkusuyla nihayetlendi.

Hakk; İmam Hüseyin ve Kerbela Şehitleri için yapılan erkânları, hizmetleri kabul etsin, diyoruz.

Şahkulu Muharrem Sohbetlerinde, 8 Ekim cumartesi günü,  Mimar Mahir Polat konuk olacaktır. Bugünün konusu ise ağırlıklı olarak, Alevilikte mimari ve semboller konularıdır.

Sohbetler her akşam 19.00’da; Şahkulu Sultan Külliyesi, Mehmet Ali Hilmi Dede Baba Araştırma Eğitim ve Kültür Vakfı’nın Göztepe’deki adresinde tüm halka açık bir şekilde yapılmaktadır.

Halkımızın ilgi ve dikkatine muhabbetle sunulur.

 

Ayhan Aydın
7 Ekim 2016, Cuma

 

 

ŞAHKULU SULTAN DERGÂHI

MUHARREM ORUCUNUN 7. GÜNÜNDE DE;

BAŞTA GENÇLER OLMAK ÜZERE ZİYARETÇİLERİN

İLGİ ODAĞI, SOHBETLERLE BİLGİ MEKEZİ OLMAYA DEVAM ETTİ…

 

Ayhan Aydın

 

Gerek yurt içi, gerek yurt dışından Alevilik hakkında bilgi almak, inancını yaşamak ve huzur bulmak isteyenlerin İstanbul’daki vaz geçemediği mekânlardan birisi de Göztepe’deki Şahkulu Sultan Dergâhı’dır.

Yine uzun yıllardır olduğu gibi; İstanbul’un dört bir bucağından halkımız Şahkulu Sultan Dergâhı’na ziyaret için 8 Ekim Cumartesi günü de, akın akın gelmeye devam ettiler. Arnavutköy’den, Pendik’ten otobüslerle halkımız dergâhı ziyaret ettiler.

Diğer günlerde olduğu gibi bugün de Muharrem Orucu tutanlar için Oruç Açımı Lokması Şahkulu Sultan Dergâhı’nda verildi.

Halkın yine büyük bir ilgi gösterdiği lokmadan sonra, Muharrem Sohbetleri’ne geçildi.

Kendisi aynı zamanda bu inanç ve kültür dünyasının içinden gelip, bu yapıyı çok iyi bilen Mimar ve Akademisyen Mahir Polat, cemevinde Muharrem Erkânı’na- Sohbeti’ne katılan canlara çok önemli bilgiler sundu.

Uzun yıllardan beri Alevilik ve özellikle Alevi-Bektaşi mekânları ve bu mekânların işlevleri, tarihsel ve tasavvufi boyutları üzerine araştırmalarda bulunan Mahir Polat “Alevilik’te Mimari” konulu konuşmasını, örneklerle canlı tutarak, halkın ilgi odağı oldu.

Alevilerin yaşamlarındaki her şeyin aslında geçmişten bugüne süregelen ve birbirinden kopmayan bir bütünlükteki bir öğretinin yansımaları şeklinde hep var olduğunu söyleyen Polat, Alevilerin hem geçmişi, hem anı, hem mekânı aynı anda yaşayan insanlar olduklarını dile getirdi.

Ana rahmi gibi insanın sığınağı, huzur bulduğu bir mekânın da şimdi içinde bulunduğumuz cemevi yani Bektaşilikteki meydanevi olduğunu belirten Polat, bizler çok sevdiğimiz kişilere “Hz.” Demeyiz, zaten biz onu sevmişsek, ona bağlanmışsak, yapay bir “saygı” ifadesi kullanmamıza gerek yoktur.

Dergâha, Tekkeye, Ocağa girerken kapı vardır, biz o kapıdan geçeriz…

Kapının üst eşiği Muhammed Mustafa’dır, yanları Hasan ve Hüseyin’dir. Eşik ise Fatıma Ana’dır. Kapının kendisi ise zaten Ali’nin kendisidir. O “İlim Şehrinin Kapısıdır”. Aleviler bunu bilirler, gök ve yer insanı kuşatır içine alır,  Fatıma Ana, anadır, anamızdır. Zaten biz ona Hz. Demeyiz. O Fatıma Anadır, zaten, kucaklayandır, besleyendir, var edendir, diyen Polat konuşmasında şunları dile getirdi.

“Şu anda içinde bulunduğumuz Şahkulu Dergâhı Meydanevi’nde, dünyada eşine az rastlanan, sapasağlam ayakta olan, işte hepimizin gözünün önünde duran bir direk var. Onun üstüne bakarsak bir ağacı görürüz. Bu tuba ağacından başka bir şey değildir. Bu ağaç tüm gökyüzünü dolayısıyla bizi de örter, bütünler.  Zaten Peygamber Ali’yi yanına almış o ağacın altında. Bizler de onların o zamanki halini şimdi yaşıyoruz. O direk de, temel direk olarak yere uzanır, göğü tutar aynı zamanda. Bakın çevrenize her yerde bir işaret vardır. İşte hemen giriş kapısının karşısında bir ocak vardır, şurada bir çeşme vardır. Bu cennetteki Kevser Irmağı’dır. Çerağ vardır. Biz çerağı sırlarız, söndürmeyiz, yakmayız, uyarırız. Ateş tüm kâinatta mevcut olan bir büyük güçse biz o gücü çağırırız, uyarırız, Hakk Muhammed Ali aşkına. Muharremde Kerbela’yı hatırlatmak için su serpilir insanların üstüne bu aynı zamanda Kevser Suyu’dur da. Fatıma Ana da Kevser’dir Aleviler için.

Yani Aleviler bir şeyleri sembolleştirmezler. Zaten her şeyi yaşarlar.

Şu anda hepimiz kendimizi Kırklar Meclisi’nin içinde görüyoruz. O anı yaşıyoruz, var ediyoruz, işte bu “zuhur”dur. Hayal etmek, tasavvur etmek değil, o anı yaşamaktır. Alevilik Bektaşilik her şeyiyle bu arada mekânıyla da öğretinin, inancın, tarihin ve tüm değerlerin yaşadığı ve yaşatıldığı canlı bir yapıdır.” Şeklinde bir konuşma yaptı.

Mahir Polat konuşması ve açıklamalarıyla halkın ilgi odağı oldu. Şahkulu Sultan Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Taştekin de, işte aydınlarımız, akademisyenlerimiz şimdi yetişiyor, bundan dolayı çok mutluyuz, bu toplumun birlik ve beraberlik içinde, geleceğe yönelmesi için onlar çok önemlidir, Şahkulu olarak da bizler bu çalışmaların her zaman yanında olduk, diye konuştu.

Oruç Açımı Lokma duasını, cemevindeki Muharrem Erkânı’nı Dergâhın dedesi Musa Güzel yürüttü. Yine İmam Hüseyin aşkına nefesleri, mersiyeleri Bayram Solmaz da güzel sesiyle çalıp-söyleyerek dinleyenlerin duygularına tercüman oldu.

Bugünkü Muharrem Etkinliği de gönül coşkusuyla nihayetlendi.

Hakk; İmam Hüseyin ve Kerbela Şehitleri için yapılan erkânları, hizmetleri kabul etsin, diyoruz.

Şahkulu Muharrem Sohbetlerinde, 9 Ekim pazar günü,  Kartal Cemevi Başkanı İsmail Saçlı, Nurtepe Cemevi Başkanı Zeynel Şahan Dede konuşmacı olacaklardır. 

Sohbetler her akşam 19.00’da; Şahkulu Sultan Külliyesi, Mehmet Ali Hilmi Dede Baba Araştırma Eğitim ve Kültür Vakfı’nın Göztepe’deki adresinde tüm halka açık bir şekilde yapılmaktadır.

Halkımızın ilgi ve dikkatine muhabbetle sunulur.

 

Ayhan Aydın

9 Ekim 2016, Pazar

 

Pazar Günü Dergâhları Ziyaret Eden Binlerce İnsan

İMAM HÜSEYİN AŞKIYLA

ŞAHKULU SULTAN’DA DA ALEVİ KİMLİĞİNİ YAŞADI…

 

Hânedân aşkına yansın yürekler
Yâs-ı mâtem günü ağlar melekler
Muharrem’de kabûl olur dilekler
Ağla gözler mâsum İmâm aşkına. (EDEBİ)

 

Şahkulu Sutan Dergâhı, 9 Ekim 2016, Pazar günü de İmam Hüseyin ve Kerbela Şehitleri’nin adını yaşatan, onların anısına, mirasına sahip çıkan insanlarla dolup taştı. İnsanlar İstanbul’un birçok cemevinden, derneğinden kafileler halinde otobüslerle Şahkulu Sultan Dergâhı’nı ziyaret ettiler, sohbetlere katıldılar, dilek dilediler, mersiyeler söylediler, hatta cem de yaptılar.

 

Ayhan Aydın

 

Garipdede Derneği, Erikli Baba Derneği, Pir Sultan Abdal Dernekleri, Hacı Bektaş Dernekleri başta olmak üzere onlarca kurumdan halkımız; dedeleri, başkanlarıyla birlikte pazar gününde inançlarının yaşandığı ana merkezlerinden birisi olan Şahkulu Sultan Dergâhı’nı ziyaret ettiler.

Bu güzellikler içinde bizim fotoğraflayabildiğimiz tüm guruplar içinden şunları da dile getirmek gerekir...  Kasım Göçmen Dede Başkanlığında Esenler Anadolu Canlar Cemevi gençleri tüm dünyaya barış mesajları verdiler. Mehmet Dede ve zakirleri Murat Surha ve diğer canlarla, Sultangazi Pir Sultan Abdal Cemevi'nin gençleri, cemevinde mersiyeler söylediler. Gebze Cumhuriyet Mahallesi, H. B.V. Kültür ve Dayanışma Derneği Cemevi’nden başkan Dursun Ali Akbaş, Mustafa Özer ve Kamber Şahin Dedelerle birlikte dergâha gelen canlar Güvenç Abdal Erkânı’nda cem yürüttüler.

Görülmeye değer bu güzellikler tüm gün boyunca devam etti.

Her zamanki gibi Şahkulu Sultan Dergâhı’nda, Muharrem Orucu nedeniyle Oruç Açımı Lokması verildi, Muharrem Erkanları sürdü, Muharrem Söyleşileri devam etti.

 

Muharrem Sohbetleri…

 

Birbirinden değerli bilim insanı, dede, yazar ve araştırmacıları ağırlayan Şahkulu Sultan Dergâhı, Aleviliğin bel kemiği olan cemevi, dernek ve kurumlarının başkan ve temsilcilerini de ağırlayarak “yaşayan Aleviliğin merkezleri” olan kurumların temsilcilerine de söz hakkı verdi.

Pazar günü yapılan sohbete Nurtepe (Kağıthane) Cemevi Başkanı ve Dedesi Zeynel Şahan ve Kartal Cemevi Başkanı İsmail Saçlı katıldılar.

Her iki konuşmacı da İmam Hüseyin’in ve Kerbala Şehitleri’nin anısına duyulan muhabbetin Aleviliğin temel direklerinden birisi olduğunu söylediler.

 

İsmail Saçlı (Kartal Cemevi Vakfı Başkanı)

 

Yaklaşık 25 yıldır Alevi örgütlülüğü içinde yer alan Kartal Cemevi Başkanı İsmail Saçlı, aynı zamanda Alevi Vakıflar Federasyonunda Başkan Yardımcılığı yapan, Cem Tv.’de uzun yıllar boyunca aktüel programlarla halkın nabzını tutan bir isim olarak biliniyor.

İsmail Saçlı yaptığı konuşmada, Aleviliğin temel değerlerinin yozlaştırılmak istendiğin, gençlere ve topluma sahip çıkılmaması ve birlik olunmaması halinde Aleviliği bugün yaşadığımızdan çok daha büyük tehlikelerin beklediği söyledi.

İmam Hüseyin ve Kerbela’nın Alevilerinin milat tarihlerinden birisi olduğunu belirten Saçlı, Kerbela’da İmam Hüseyin’in haksızlıklar karşısında dik durarak, tüm İslam âlemine ve Alevilere önderlik yapmıştır, dedi.

Konuşmasında, Alevi temsilcileri olarak bizler elbette herkesle görüşürüz, görüşmeliyiz de, kendi ülkemizin başbakanı dururken, bir başka ülkenin başbakanıyla görüşemeyeceklerini ama bunda da ilkeli davranmanın Alevi Yolu’nun gereği olduğunu dile getirdi. Konuşmasında Saçlı;  “Daha yeni bir gelişmedir, başbakan Muharrem dolayısıyla Dolmabahçe Sarayı’nda bir yemek vermek istediğini söyleyince, 36 Alevi kurumunun da buna karşı çıktığını, saraylarda bu işlerin olmaması gerektiğini, bir Alevi kurumu ziyaret edilecekse, buna hayır demeyeceklerini”, söylediklerini aktardı.

Alevilerin belli bir temsilcilerinin olmadığını, bu manada bir sıkıntı yaşandığını söyleyen Saçlı konuşmasında, bir olmanın, tüm kamuoyuna tek bir sesten yanıt vermenin ve toplumu temsil edecek bir kişinin olmasının da yararları üzerinde durdu.

Alevileri dönük asimilasyonun tüm boyutlarıyla devam ettiğini, devletin tüm kuramlarının insanları Sünnileştirmek için ellerinden gelini yaptıklarını söyleyen Saçlı, bugün okullarda Zorunlu Din Dersi adı altında Sünnilik zorla çocuklarımıza öğretiliyor, bugün TRT bizim vergilerimizle yayın yaparken Muharrem ayındayız bir gün konuyla ilgili bir program yapmıyor. Bu devletin yıllardır uygulaya geldiği asimilasyonun, tek tipçe yaklaşımının bir sonucudur ama sorunlar bunlarla bitmiyor, dedi.

Kartal Cemevi Vakfı Başkanı İsmail Saçlı, Alevilerin dağınık olmasının, dedelik kurumunun, cemevlerinin yaşadıkları sorunların Aleviliğin geleceğini tehdit ettiğini vurgulayarak daha da büyük tehlikelerin kapıda olduğunu söyledi.

İsmail Saçlı, Caferiliğin aslında Şiilik olduğunu, bunun ise Alevilik’le bir ilgisinin olmadığını, şimdi onların tüm Alevi kurumlarına sızmaya çalıştıklarını, kitaplar çıkardıkları, kurumlar oluşturdukları en vahiminin ise Alevi dedelerini kendi yanlarına çektiklerini, bunun Aleviliği bekleyen en büyük tehditlerden birisi olduğunu dile getirdi.

 

Zeynel Şahan Dede (Nurtepe Cemevi Başkanı ve Dedesi)

 

Yine kendisi de çok uzun yıllardan beri Alevi örgütlülüğü içinde yer alan, Alevi Dernekler Federasyonu’nda Başkan Yardımcı olan ve Nurtepe Cemevi başkanlığıyla birlikte dedeliğini de yürüten Zeynel Şahan ise, aynı zamanda bir dede olarak Muharrem Erkânı’nı da, Şahkulu Sultan Dergâhı Dedesi Musa Güzel’le birlikte yaptı.

Konuşmasında Muharrem ve Hz. Hüseyin hakkında detaylı bilgiler veren Şahan Dede, Alevilerin yüzyıllardır İmam Hüseyin’i sadece belli günlerde değil, her zaman andıklarını söyledi.

Zeynel Şahan, bu ay oruç ayıdır, Kuran’ı Kerim’in haram kıldığı dört aydan birisi olan Muharrem’de kan akıtılmaması, cana kıyılmaması gerektir, dedi. Allah’ın bunu yasakladığını, bu ayın aslında bir kurtuluş ayı olduğunu dile getiren Şahan, Bakara 183. Ayetinde de Muharrem Orucu’nun var olduğunu, aktardı.  Zeynel Şahan Dede; Hz. Muhammed ve ondan önceki ümmetlerin de oruç tuttuğunu, Ehli Sünnet kaynaklarının ramazan farz olduktan sonra, muharrem orucunun geçersiz olduğunu söylemektedirler, böyle bir kaynağın olmadığını, bunun bir yalan olduğunu, Muharrem Orucu’nun hak olan bir oruç olduğunu dile getirdi.

Emevioğulları’nın, Ümeyyeoğulları’nın, Hz. Muhammed’den sonra, Hz. Ali ve Ehlibeyt’e düşmanlıklarının arttığını, özellikle 3. Halife Osman’ın Emevileri devletin önemli yerlerine getirdiğini, Muaviye’yi de Şam valisi yaptığını söyleyen Zeynel Şahan yaptığı konuşmasında Kerbela’ya giden sürecin tarihsel boyutlarını aktardı.

Ehlibeyt’i sevmenin bir farz olduğunu, Azhap Süresi’nin 33. Ayeti, Şura Suresi’nin 23. Ayeti bunları dile getirir, diyen Zeynel Şahan, Ehlibeyt’i sevmenin İslam’da olmazsa olmaz bir kural olduğunu söyleyip, onları sevmeyen kurtuluşa eremez, diye konuştu. “Elhibeyt Nuh’un Gemisine Benzer, Buna Binen Kurtuluşa Erer”, sözünü hatırlattı.

Ehlibeyt Gemisi tüm zorlukları aşmış, tüm okyanusları geçerek dünyanın dört bir yanına ulaşmıştır diyen Zeynel Şahan Dede, bu yol, bu gemi sonsuza kadar devam edecektir, bu gemiye binmek bizim görevimizdir, dedi.

Bu yol nedir, bu Ehlibeyt nedir peki? Diye soracak olursak, bu yol; adaleti, hukuku, özgürlüğü, barışı, demokrasiyi, akılı temsil eder. İnsan yaşamıyla ilgili her türlü ahlaki değerleri barındıran Ehlibeyt’tir. Öyleyse biz bu yolu neden bırakalım, bu yola hep birlikte sahip çıkalım canlar, diye konuştu.

Zeynel Şahan Dede ayrıca şunları da dile getirdi: Bu muharrem ayında Ehlibeyt’e bağlılığı, sevgiyi, saygıyı bırakmayalım, bunun matemini çekelim. Tüm Peygamberlere kurtuluş günü olan muharremi analım. Ama bu muharrem Ehlibeyt’e kan ve gözyaşı getirmiştir. İşte bu ay Mahı muharremdir, yastır, yas ayıdır. Bu ay gözyaşının döküldüğü hüzün ayıdır. Bu ay oruç ayıdır.

Bu oruçta insanların döktükleri gözyaşı, insanlığın da kurtuluşudur, onları da kurtuluşa götürecektir.

Hz. Hüseyin yoksulların, öksüzlerin umudu olmaya devam etmektedir. Ama Muaviye ve Yezit lanetle anılmaktadır.

 

Tüm gelen konuklarla ilgilenen, gerek Oruç açımında, gerekse Muharrem Sohbetlerinde sürekli yapıcı konuşmalarda bulunan Şahkulu Sultan Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Taştekin ise; halkımıza sürekli değerlerimize, inancımıza, sorunlarımıza sahip çıkalım. Gençlerimizi, çocuklarımız cemevlerimize, kurumlarımıza getirelim. Çevremizi saran tehlikelere karşı dikkatli ve uyanık olalım, şeklinde uyarılarda bulunduğu konuşmalar yaptı.

Oruç Açım Lokmasına, CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Nurkemal Çalışkan da katıldı.

Oruç Açımı Lokma duasını, cemevindeki Muharrem Erkânı’nı Dergâhın dedesi Musa Güzel yürüttü. Yine İmam Hüseyin aşkına nefesleri, mersiyeleri Bayram Solmaz da güzel sesiyle çalıp-söyleyerek dinleyenlerin duygularına tercüman oldu.

Bugünkü Muharrem Etkinliği de gönül coşkusuyla nihayetlendi.

Hakk; İmam Hüseyin ve Kerbela Şehitleri için yapılan erkânları, hizmetleri kabul etsin, diyoruz.

Şahkulu Muharrem Sohbetlerinde, 10 Ekim Pazartesi günü,  Sefa Öztürk Dede konuk olacaktır.

Sohbetler her akşam 19.00’da; Şahkulu Sultan Külliyesi, Mehmet Ali Hilmi Dede Baba Araştırma Eğitim ve Kültür Vakfı’nın Göztepe’deki adresinde tüm halka açık bir şekilde yapılmaktadır.

Halkımızın ilgi ve dikkatine muhabbetle sunulur.

 

10 Ekim 2016, Pazartesi

 

 

ŞAHKULU SULTAN DERGÂHI’NDA, MUHARREM SOHBETLERİ DEVAM EDİYOR…

 

Muharrem Orucu’nun 9. Gününde de, canlar Şahkulu Sultan Dergâhı’nda, İmam Hüseyin ve Kerbela Şehitlerinin anısını yaşatmak amacıyla bir araya geldiler.

Doğru bildiği yoldan sapmadan, zalim Yezit orduları karşısında dik duruşuyla benliklere kazınan ve ismi ölümsüzler arasına karışan, Şehitler Serdarı İmam Hüseyin ve Onunla birlikte katledilen Kerbela Şehitleri aşkına tutulan oruçlarını açmak için bu acıyı taşıyan, hisseden, yaşayan onlarca insan 10 Ekim 2016 pazartesi günü de Şahkulu Sultan Dergâhı’na koştular.

Şahkulu Sultan Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Hüseşin Taştekin’in olmaması nedeniyle Ayhan Aydın gelen misafirlere seslenerek, her konuda fedakarlıkta bulunan canların özellikle gençlere, çocuklara sahip çıkmalarını, onları mutlaka okutmalarını, ayrıca az kitap okuyan bir toplum olarak sürekli kitap okumamız gerektiğini söyledi. Musa Güzel Dede’nin duasından sonra oruç açımı yapıldı.

 

Şahkulu Sultan Vakfı’nda bugünkü Muharrem Sohbetleri’nin konuğu Yazar Şah Hüseyin Şahin’di.

Ayhan Aydın girişte, halk ozanlarının Alevi kimliğinin en önemli taşıyıcı unsurlarından birisi olduğunu; eren ve evliyaların izinden giden dedeler, babalar, zakirler,  dervişler gibi halk ozanlarının da Alevi belleğinin yaşatılması ve taşınması konusunda temel yapı taşlarından birisi olduğunu, Aleviliğin yazılı kaynaklarının da varlığına dikkat çekti.

Alevi halk ozanları üzerine araştırma ve incelemeleri bulunan ve yayınlanan kitaplarıyla tanınan Şah Hüseyin Şahin bugünkü konuşmasında özellikle Kul Himmet’e değindi.

Şah Hüseyin Şahin, ulu ozanların Alevi kimliğini yaşayan ve yaşatan değerler olduklarını, her birinin yaşamını ve şiirlerini anlatmanın uzun olacağını, Kul Himmet’le ilgili bilgeler vererek bir örnekleme yapmak istediğini belirterek konuşmasını sürdürdü.

Şahin, Kul Himmet’in aynı zamanda kendi yaşamını anlatan, dedelik kurumunun bir üyesi, çok çileler çeken, hemen her konuda şiirler yazan, Alevi ulu ozanlarından birisi olduğunu söyledi.

Oruç Açımı Lokma duasını, cemevindeki Muharrem Erkânı’nı Dergâhın dedesi Musa Güzel yürüttü. Yine İmam Hüseyin aşkına nefesleri, mersiyeleri Bayram Solmaz da güzel sesiyle çalıp-söyleyerek dinleyenlerin duygularına tercüman oldu. Yine dergâhta hocalık görevini de sürdüren İmam Yılmaz bugün de bir mersiye söyleyerek geleneğin de canlı bir yaşatıcısı olduğunu göstermiş oldu.

Bugünkü Muharrem Etkinliği de gönül coşkusuyla nihayetlendi.

Hakk; İmam Hüseyin ve Kerbela Şehitleri için yapılan erkânları, hizmetleri kabul etsin, diyoruz.

Şahkulu Muharrem Sohbetlerinde, 11 Ekim Salı günü,  Sanatçı Kutsal Evcimen konuk olacaktır.

Sohbetler her akşam 19.00’da; Şahkulu Sultan Külliyesi, Mehmet Ali Hilmi Dede Baba Araştırma Eğitim ve Kültür Vakfı’nın Göztepe’deki adresinde tüm halka açık bir şekilde yapılmaktadır.

Halkımızın ilgi ve dikkatine muhabbetle sunulur.

 

Ayhan Aydın

10 Ekim 2016, Pazartesi

 

ON MUHARREMDE, İMAM HÜSEYİN AŞKI

ŞAHKULU DERGÂHINDA BİNLER BİR ARAYA GETİRDİ…

 

Ayhan Aydın

 

10 Ekim 680 tarihinde yani hicri takvime göre 10 Muharrem 68’de, Kerbela Çölü’nde tarihin en büyük katliamlarından birisi yaşanmış, İmam Hüseyin ve 72 Ehlibeyt mensubu, içlerinde masum- u paklar, yani çocuklar da olmak üzere vahşice katledilmişti.

İslam dünyasında özellikle İran, Irak, Suriye’deki Şiiler ve ülkemizdeki tüm Alevi-Bektaşi toplumuyla birlikte farklı tarikat mensupları da İmam Hüseyin ve Kerbala Şehitlerini andılar.

Halen ülkenin yaşadığı sorunlardan habersiz, Türkiye’deki yazılı ve görsel medya olayı “Aşure Dağıtım” ekseninde gördü… Hemen tüm kanallarda, İstanbul’da çeşitli belediyelerin meydanlarda, vapurlarda aşure dağıtımını görüntülerken, “bu çok lezzetli, ilk defa yiyorum” diyen tarihinden kültüründen koparılmış milyonlarca insan üzerinden yeni bir tür din sömürüsü yapmaktan başka bir şey yapmadılar. Kerbela’dan, İmam Hüseyin’den orada yaşanan katliamdan habersiz Türkiye insanı, böylece Darülacezede yaşlılara bir firmanın verdiği aşureyi şarkılar eşliğinde yedi!

Bir gurup Alevi öncüsü denen kişi de, iki gün önce Kartal Cemevi  Vakfı Başkanı Sayın İsmail Saçlı’nın Şahkulu Sultan Dergahı Muharrem Sohbetleri’nde dile getirdiği ve önceki gün Cumhuriyet Gazetesi’nde Sayın Miyase İlknur’un haberleştirdiği şekliyle, Başbakanı her zamanki gibi kukla yerine koyan Cumhurbaşkanı’nın külliyesinde bir masada bir araya geldiler. Alevileri temsil eden kurumların bulunmadığı böyle bir muharrem yemeği de yedirilmiş oldu, Alevi toplumuna!

11 Ekim Salı günü; halen bir üst çatı örgütü kurup tam bir araya gelemeyen, kendi televizyonunu, radyosunu, gazetesini, dergisini bile halen oluşturamamış, yüzyıllardır safiyane duygularla, aşk halinde inancını yaşayan Alevi toplumu ise, yine geleneksel olarak, dertlerini döktükleri, manevi huzur buldukları Tekke- Türbe-Dergâh gibi ziyaret makamları başta olmak üzere, her şeye rağmen Aleviliklerini yaşadıkları Alevi kurumlarına akın ettiler…

 

Şahkulu’nda büyük buluşma…

Türkiye’deki en önemli Alevi Bektaşi kurumlarından birisi olan, tarihi kökleri kadar, günümüzde de bu alanda her şeyde öncülük yapan; bugüne kadar binlerce öğrenciye burs veren, Türkiye’de bir ilk olmak üzere kız öğrencilerin madur olmamaları için İstanbul’da Kız Öğrenci Yurdu yapan, araştırma ve inceleme çalışmalarına büyük hizmetler veren, akademi çalışmaları başlatan Şahkulu Sultan Dergahı’nı dolduran binlerce insan, İmam Hüseyin aşkına, aşk harmanında savruldular ….

Türkiye’nin bir büyük özeti olan ve her rengi bünyesinde taşıyan İstanbul’un dört bir yanından inancını yüreğinde yaşayan ve yaşatma kararlılığında olan Alevi toplumu kafileler halinde Şahkulu Sultan Dergâhı’nı ziyaret ettiler…

Önlerinde yüzyıllardır bu inancı şu veya bu şekilde yaşatmayı başarmış dedeleri, rehberleriyle özellikle gül yüzlü analar, Şahkulu Sultan Türbesi’ni ziyaret edip, Şahkulu Dergâhı’nın manevi havasında soluklandılar…

Sabahtan akşama kadar Dergâhın dedesi Musa Güzel, uzun yıllardır buranın simgelerinden birisi olmuş Kasım Yılmaz, hoca İmam Yılmaz cemevinde konuşmalar yaptılar, gelen canlara dualar verdiler…

İmam Hüseyin ve Kerbala Şehitleri aşkına mersiyeler söylediler… Buna diğer ziyaretçi dedeler, hocalar, analar da katıldılar…

 

Şahkulu Sultan Dergahı Vakfı, bu sene de her zaman olduğu gibi İstanbul’da Alevilerin kalplerinin attığı ana merkez olma özelliğini sürdürmüş oldu…

Herkes gözlerinde yaş, ama gönüllerindeki gümanın atıldığı mutlu bir gelecek özlemiyle evlerine dönerken, “lanet Yezid’e, yuh münkire, inkârcıya, Meded Ya Hüseyin” deyip, “iyi ki buralar var, yoksa biz nereye giderdik” diyerek Alevi kurumlarının önemini vurguladılar… Her bir dernek, cemevi ve vakıf yöneticileri ve halkla, dedelerle ilgilenen Şahkulu Sultan Dergâhı Vakfı’nı temsilen konuşan Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Taştekin ise, her zaman ki gibi bilime, eğiteme, özellikle kız çocuklarının okutulması konusuna değindi. Kaynatılacak aşure çorbalarına katmaları için, lokma olarak, her gelen kuruma da Dergâh’ın bahçesinden toplanan narları sundu…

 

AYHAN AYDIN

ŞAHKULU’NDA ON MUHARREM’DE,

VAKIF BAŞKANI MEHMET ÇAMUR VE SANATÇI KUTSAL EVCİMEN’İN DE KATILIMIYLA

MUHARREM SOHBETLERİ DEVAM ETTİ…

 

Ayhan Aydın

 

11 Ekim 2016 Salı günü, On muharremde, binlerce insanın ziyaret ettiği Şahkulu Sultan Dergâhı’nda aynı şekilde Muharrem Orucu Açımı Lokmalarından sonra, cemevinde yapılan Muharrem Sohbetleri’ne geçildi.

Bugünkü, Muharrem Sohbetleri’nin katılımcıları; Şahkulu Sultan Dergâhı Vakfı Başkanı Mehmet Çamur, Sanatçı Kutsal Evcimen, Savaş Doğrul Dede, İlk günden beri sohbetleri yöneten Vakıf Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Taştekin’di.

Hüseyin Taştekin, İmam Hüseyin’in aşkıyla yüreklerin yandığını, acını ve coşkunun gözyaşı olarak belirdiğini, bu aşkın hiç bitmemesini söyleyerek sohbeti yönetti.

İlk söz verilen Savaş Doğrul Dede, içli ve etkili konuşmasında İmam Hüseyin’in üstün insanı vasıflarını ve Kerbela’daki katliamı, Muharremin önemini vurguladı.

Savaş Dede, bugün; yerle göğün gözyaşlarına büründüğü gündür. Bugün mazlumların durağıdır, bugün Muharremin onudur. Bugün, niçin zulmün ve zalimliği karşısında boyun bükmüyoruz, İmam Hüseyin’den dolayıdır. Haksızlığa uğramış ne kadar mazlum varsa, bugün dünyanın neresinde boynu bükük bir yetim varsa, ona yardım etmemiz, İmam Hüseyin’in mirasına sahip çıkmamızdan dolayıdır. Bugün İslam ülkelerinde kim haksızlığa karşı çıkırsa çıkır onların rehberidir İmam Hüseyin.  Ne yaptılar, onu unutturmak istediler, unutmadık. Ne yaptılar? Haksız çıkarmak istediler, haklı çıkardık. Ne yaptılar, silmek istediler, biz dirilttik.  Ne yaptılar boyun eğin dediler, biz boyun eğmedik.  Ne yaptılar aşkı itikat söndürmek istediler. Biz aşkı ve itikati söndürmedik.  Ayağımızın bastığı her toprakta İmam Hüseyin’in adına yaşattık, şeklinde konuştu. Alevilik’te ve İslam’da Ehlibeyt’in önemine vurgu yaptı.

Ben de bu Şahkulu Sultan Dergâhı’nın bir evladıyım, diyen ve dedesinin ta çocukluğunda kendisini buraya getirdiğini söyleyen Sanatçı Kutsal Evcimen, halkın duygularına tercüman olan çok etkili sesiyle, Kerbela Mersiyeleri söyledi. Gözyaşları sel oldu aktı…

Aynı zamanda bir ocakzade olan Şahkulu Sultan Dergâhı Vakfı Başkanı Mehmet Çamur ise ilk önce İmam Hüseyin aşkıyla gelen canları selamladı. Çamur konuşmasının başında özellikle ben bugün bacılara hitap ediyorum, analara hitap ediyorum,  görüyorum ki her etkinlikte olduğu gibi bugünde buraya gelenlerin ezici çoğunluk yine analarımız, bacılarımız, kızlarımız… Ama bir eksikliğimiz var, ama bu sizlerden değil, bizlerden. Neden? Biz kadınlarımıza, analarımıza, Aleviliğin temel usul ve erkânlarını, tam anlamıyla öğretemediğimiz için, büyük bir eksikliğin içinde olduğumuzu biliyorum. Huzurunuzda hepinizden özür diliyorum, diyerek konuşmasına başladı.

Konuşmasında Alevi değerlerine, ülkenin yaşadığı sorunlara değinen Mehmet Çamur, laik cumhuriyetin ortak bir şemsiye olduğunu, Suriye’de Beşar Esat’ın Atatürk’ün yolundan giden laik bir önder olduğunu, Alevi değerlerini yaşamadan Alevi olunamayacağını söyledi. (Aşağıda deşifre ettiğim başkanın tam konuşma metni vardır.)

Söylediği mersiyeler dışında bir de konuşma yapan Sanatçı Kutsal Evcimen şunları dile getirdi: Hz. Hüseyin yüzyıllar önce katledildi. Ama bugün doğruluğun, dürüstlüğün, arılığın, mazlumiyetin simgesi olarak hep yaşamaktadır.  Yezid ise yaptıklarıyla katilliğin, zalimliğin simgesi oldu. Bugüne kadar dedelerimiz, pirlerimiz çok zor koşullarda cemlerini yaptılar, ibadetlerini yaptılar.  Mehmet Bey’in söylediği gibi Alevilik’te müziğin çok büyük bir yeri var. Oturunca günlerce sohbete, muhabbete devam eden dedelerimiz, o yolu sürmüşler. Yedi ulu ozan ve tüm ozanlar bu inancı bugünlere getirmişler. Onlardan sonra da bu gelenek devam etmiş, bugün de yaşatılmaya çalışılıyor. Nice padişahlar unutuldu gitti ama ulu ozanlar, bir Pir Sultan Abdal unutulmadı. Bunun özünde de işte unutmadığımız yaşattığımız bu inancımız, itikatimiz vardır. Bizler İmam Hüseyin aşkını taşıyarak hizmet ediyoruz. Yezid’in devam Saray’da, Hüseyin’in devamı işte buralarda bugün bu inancı yaşanlar, yaşatanlar aramızdakilerdir.

Bugün sanatçı dostlarımıza da bazı görevler düşüyor, saz çalmak – türkü söylemek başka bir şey, fakat bu geleneği bu göreneği sürdürmek başka bir şey… Bu bağlama bir düğünde, bir salonda bir bağlamadır, sazdır ama inanç mekânlarında, ibadetlerinde ozanların isimlerinin geçtiği mekânlarda da önünde niyaz edilen bir şeydir.  İşte bunların da birbirinden ayrılması, birbirinden farkının vurgulanması gerekir. Gerek Türkiye’de, gerekse Avrupa’da derneklerimize çok büyük görevler düşüyor.   Ben bu konuda Şahkulu Sultan Vakfı’na gerçekten çok teşekkür ediyorum.  Benim de çocukluğum burada geçti. Huzur bulduğum çok ender yerlerden birisidir burası.  O kadar güçlü biri var karşımızda, ama o halen bizim sazımızın teline tahammül edemiyor. Radyolarımız, televizyonlarımız kapanıyor, bunlara karşı bilinçlenmemiz, gerekir, diye konuştu.

Pendik’ten Muharrem boyunca her gün gelen Şahkulu Sultan Vakfı Pendik Şubesi’nin başkanı Erkan Parlak, üyeleri, gençleri hem çalışmalara yardımcı oldular, hem de kurumsal bütünlüğü pekiştirdiler.

Bugün de Dergâhta halkı karşılayan ve Şahkulu’nun emektar çalışanları ve gönül verenleriyle birlikte hizmet de eden yönetim kurulu üyesi Hüseyin Taştekin ve Atilla Taş ve Gençlerimiz canla başla hizmet ettiler, misafirlerle teker teker ilgilendiler.

Oruç Açımı Lokma duasını, cemevindeki Muharrem Erkânı’nı Dergâhın dedesi Musa Güzel yürüttü. Bugünkü Muharrem Etkinliği de gönül coşkusuyla nihayetlendi.

Hakk; İmam Hüseyin ve Kerbela Şehitleri için yapılan erkânları, hizmetleri kabul etsin, diyoruz.

Şahkulu Muharrem Sohbetlerinde, 12 Ekim Çarşamba günü,  Gazeteci-Yazar Miyase İlknur konuk olacaktır. İlknur, Alevilik’te kadın, eşitlik, doğa konularına değinecektir.

Sohbetler her akşam 19.00’da; Şahkulu Sultan Külliyesi, Mehmet Ali Hilmi Dede Baba Araştırma Eğitim ve Kültür Vakfı’nın Göztepe’deki adresinde tüm halka açık bir şekilde yapılmaktadır.

Halkımızın ilgi ve dikkatine muhabbetle sunulur.

 

12 Ekim 2016, Çarşamba

 

 

Şahkulu Sultan Dergâhı Vakfı Başkanı

Mehmet Çamur’un On Muharrem Konuşması…

 

Aleviliğin Temel Değerleri ve Yedi Ulu Ozan

Aleviler bugüne kadar inançlarını sazla getirmişler. Aleviliği; müzik eşliğinde, âşık ve sadıkların, 7 ulu ozan dedikleri, âşıklarımızın sözleriyle, sazlarıyla aktara geldik, aktara gideceğiz.  Eskiden bunları yazıya geçiremezdik, çünkü bir belge buldukları zaman onu sorgusuz sualsiz asabiliyorlardı.  Defterin dürülsün, diye bir söz vardır. Bunu bacılar da bilirler.  Hatta çocuklara da şaka yollu bir bedduada da bulunurlardı; “defterin dürüle emi” diye. Defteri dürüle sözü, elinde bir belgeyle yakalanan bir Alevinin idam edildikten sonra, artık onun işi bitti, anlamında kullanılmıştır.  “Defteri dürülmüştür, işi bitmiştir.“

Bacılar 7 ulu ozan dediğimiz zaman Şah İsmail Hatai’nin yolundan, izinden giden ozanları kastediyorum. Elbetteki ondan sonra da ozanlarımız oldu, elbetteki onlar da o yolu takip ettiler. Bugün bile Aleviler o ulu ozanların, erenlerin isimlerini duydukları zaman niyaz ederiz, secde ederiz… Çünkü en ulumuz, büyüğümüz onlardır. Çünkü yolun kural ve erkânını, bu yedi ulu ozandan öğrendik.

Kim onlar acaba? Kısaca bakacak olursak;  Şah İsmail Hatai, Pir Sultan Abdal, Yemini, Nesimi, Virani, Kul Himmet, Fuzuli’dir.

Nesimi derisi yüzülerek öldürüldü. Pir Sultan Abdal darağaçlarında asıldı. Şah İsmail Hatai, Yavuzunan savaşından sonra… Hepisi bir derde düçar oldu.  Ama hiçbirisi yolun kurallarından, erkânlarından, kaidelerinden taviz vermedi.  Hep bir Alevi Sırrı’ndan bahsedeler. İşte yedi ulu ozan bize Alevi Sırrı’nın ne olduğunu bize açıkladılar. “Enel Hak, dediler. Hallacı Mansur’un yolunu yol eylediler. Tanrı Bendedir, dediler.

Alevilik’te bizler Tanrı’yı bir başka yerde aramayız, Alevilik’te Tanrı insanın kalbindedir. 

Biz Alevilik’te insanı kıble biliriz, Hz. İbrahim’in taş duvarını değil. Bizler gönül evlerine inanırız, gönül evleri yaparız. Biz gönül incitmeyi kabul etmeyiz. Sen bir kez bile gönül incitmişsen, bin kez bile Kabe’ye gitsen, o nafiledir, Alevi inancına göre bu nafiledir. Başka inançlara göre farklı olabilir, biz onlara da saygı duyuyoruz. Ama biz cemal cemale ibadet etmeyi, kadın-erkek bir arada ibadet etmeyi düstur edinmişiz, kural edinmişiz, yola bu şekilde çıkmışız.

Kadının yer almadığı cem cem değildir, erkek erkeğe cem yapılmaz.  Sırt sırta dönülerek de cem yapılmaz, cem cemal cemale, yüz yüze bakılarak yapılır. Evet, cemlerimiz günümüzde eğitim cemi şeklinde yapılmaktadır. Bunlar gerçek cem değildir, gerçek cemde, görgü ceminde hesap sorulur.  Orada ölmeden önce ölünür. 

Nedir ölmeden önce ölmek? O divan-ı kebir’e giderek değil, bu dünyada hesabını vereceksin. Bu dünyada incittiğini bu dünyada düzelteceksin. Bu dünyada döktüğünü bu dünyada dolduracaksın. Ben giderim de, ulu divanda hesap veririm, anlayışı Alevilik’te yoktur. Alevi ölmeden önce ölendir.  Kendini sağ iken hesaba çekmek, yani ölmeden önce ölmek Aleviliğin en önemli temel kurallarından birisidir.  Birinin hakkını yemişsen, birisini incitmişsen burada, bu dünyada bunları halledeceksin… Tanrı kitabında, kutsal kitabında ne diyor? “Bana Kul Hakkıyla Gelmeyin” diyor.  Ulu ozanlarımız da işte bunu Ölmeden Önce Ölmek şeklinde yorumlamışlardır.

Alevilik’te tek kişiyle ceme girilmez, Alevilikte müsahibiyle ceme girilir.  İki müsahip iki eşleriyle dört kişi bir candır. Ayrısı gayrısı yoktur. Alevilik’te Şeyh Bedreddin’in deyimiyle, “yarin yanağından gayri her şey ortaktır”. Birimiz zenginsek, birimiz perişansak, onun yarasına em olamıyorsak, onun sesine kulak veremiyorsak, onu yardımcı olamıyorsak, kusura bakmayın Alevilik demekle Alevi olunmaz. 

 

Suriye’de Olup Bitenler, Türkiye ve Mustafa Kemal…

Yeryüzünde bir buçuk milyon Müslüman var. Bu Müslüman ülkelerden tek laik ülke Türkiye’dir. Bir de Suriye vardı.  Başına neler geldi görüyorsunuz. Yedi başlı ejderha çöktü başına. Neymiş efendim Beşar Esat Aleviymiş. Ama Beşar Esat laik.  Beşar Esat Hz. Ali’nin taraftarı. Beşar Esat kimsenin hakkını yemedi.  Beşar Esat Mustafa Kemal’den aldığı örnekle orada direniyor.  Onun kılavuzu bu topraklarda zulme karşı, yedi başlı ejderhaya karşı savaş açan Mustafa Kemal’dir.  Oradaki Beşar Esat’ın partisi Baas Partisi Mustafa Kemal’in izini süren partidir.  Bu işler kolay değildir. Orada nüfusun sadece yüzde on beşi Alevidir, yüzde on beşi de Hıristiyan’dır. Başbakan Sünni’dir, Genelkurmay başkanı Sünni’dir. İçlerinde bazı Alevi bakanlar vardır ama onlarda da liyakat varsa bakandırlar, Alevi oldukları için değil.

Suriye’yi dağıtmak istiyorlar, paramparça etmek istiyorlar ama o geri adım atmıyor. 

İşte bizi de bugünlerde aynı ortamlara sürüklüyorlar.  15 Temmuz bunun bir denemesidir. Türkiye’yi Suriye yapmak istiyorlar. Türkiye Suriye yapılırsa kimin başına ne geleceği ortadadır.  Söylemek istemiyorum, siz ne demek istediğimi anlıyorsunuz.  Eğer burası Suriye olursa, faturayı kimin ödeyeceği ortadadır. Suriye’deki olay o kadar basit bir olay değildir.

 

Tüm Laik Kesim Birleşmelidir…

Türkiye’de kim olursa olsun, laiklikten yana olan tüm kesimler, hangi inançtan olursa olsun, tüm ilerici güçlerin, ilerici, demokrat,  daha kısaca kendisine insanım, diyen herkesin buluşacağı tek şeksiye Laik Türkiye’nin şemsiyesidir.

Eğer Türkiye’de laiklik elden giderse, hiç kusura bakmayın bizim gözyaşlarımızın İmam Hüseyin’e bir faydası olmaz.

Hz. Hüseyin’i örnek alarak, onun kendi kanıyla yaktığı onurlu meşaleyi taşıyarak, onun izini iz ederek, yolunu yol ederek, Kerbela’nın izini sürerek, hepimiz son gücümüze kadar Laik Cumhuriyeti savunmak zorundayız.  Başka çaremiz yok.

Bacılar Şahkulu’nun çıkardığı şu küçücük kitapçıklar var ya, onlar Aleviliği anlatıyor, onları birer ikişer çocuklarınıza götürün. Biz başka şekilde bu Aleviliği öğrenemeyiz.

Ben şunu söylüyorum, Mustafa Kemal Atatürk’e düşman Alevi değildir, Alevi olamaz. Bunu bir tarafa yazın. 

Sağ olun var olun…

 

11 Ekim 2016, Salı, Şahkulu Sultan Dergâhı, Cemevi

AYHAN AYDIN

 

Muharrem Orucu'nun Son Gününde de Şahkulu'nda Canlar Toplandı

13 Ekim 2016, Perşembe günü, Muharrem Orucu'nun on ikinci gününde de, halkımız Şahkulu Sultan Dergahı'nda bir araya geldi...
Oruç açımı lokması, dualar, ziyaretler sonrasında da, yine Muharrem Sohbetleri yapıldı. Bu sefer Şahkulu Sultan Dergahı Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Taştekin kendi konuşmasından sonra mikrofonu bu kez halka uzattı. Duygu ve düşünceler alındı. Nefesler, mersiyeler söylendi... Bir muharrem orucu da Şahkulu Sultan Dergahı'nda İmam Hüseyin ve Kerbela Şehitleriyle birlikte tüm mazlumların anıldığı Muharrem Sohbetlerinin hafızalarda kalan kalıcı mesajlarıyla bitti. Konuşmalarda; aydınlanmaya, okumaya, Alevilerin asimilasyonuna dikkat çekildi...

AYHAN AYDIN

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile