• Ana Sayfa
  • Ayhan Aydın
    • Özgeçmiş
    • KENDİMLE İLGİLİ KISA BİR DEĞERLENDİRME
    • Ayhan Aydın Arşiv Listesi
    • ŞAHKULU SULTAN DERGAHI GÖRSEL ARŞİVİ
    • Hakkındaki Yazılar
    • Hakkındaki Şiirler
    • Hakkındaki Haberler
  • Şiran
  • Söyleşiler
    • Dedeler
    • Babalar
      • BABAGAN (BALIM SULTAN ERKANI) KOLU
      • ÇELEBİLER KOLU
      • SULTAN SÜCEATTİN VELİ OCAĞI (DERGAHI) KOLU
      • ALİ KOÇ KOLU
    • Ozanlar
    • Yazarlar
    • Aydınlar Gazeteciler
    • Bilim İnsanları (Akademisyenler)
    • Kanaat Önderleri
    • Kurum Temsilcileri
    • Sanatçılar
    • Hocalar Mürebiler
    • İzzettin Doğan
  • Gezi Notları
    • Anadolu
    • Avrupa
      • Batı Avrupa Gezi Notları
    • İran
    • Suriye
    • IRAK
  • Yazılar
    • Basındaki Yazılar
    • Denemelerim
    • Etkinlik Haber Yorum
    • Cem Vakfı Yazıları
    • Kitapların Dünyası
    • Şiir Denemelerim
  • Kültür Sanat
    • Kültür Dünyası Söyleşileri
    • KÜLTÜR SANAT YAZILARI
  • Ahmet Hezarfen
    • Ayhan Aydın Kitap Yazıları
    • Osmanlı Arşivinde Aleviler Bektaşiler
    • Diğer Çeviri Belgeleri
    • Yazıları- Anıları - Görüşleri
    • Ahmet Hezarfen'le İlgili Yazılar
    • Ahmet Hezarfen Balkanlar(Rumeli)
    • Dergahlar Türbeler
      • Balkanlar Rumeli
        • Bulgaristan
          • Otman Baba
          • Demir Baba
          • Akyazılı Sultan
          • Ali Koç Baba
          • Elmalı Baba
          • Hüseyin Baba
          • Dallı Ali Baba Türbesi
          • Yunus Abdal
          • Saçlı Koçlu Babalar
          • Alan Mahallede Ali Baba Türbesi
        • Makedonya
          • Sersem Ali (Harabali) Baba
          • Sarı Saltuk
          • Hıdır Baba
          • Cafer Baba
          • Üsküp Halveti Tekkesi
        • Yunanistan
          • Seyyid Ali (Kızıldeli) Sultan
          • Ece (İce) Sultan
          • Nefes Baba
          • Atatürkün Evi Selanik
      • İran
      • Suriye
      • Diğerleri
      • Anadolu
        • Hacı Bektaş
        • Sultan Sucaettin Veli
        • Abdal Musa
        • Kolu Açık Acim Sultan
        • Seyyit Garip Musa
        • Haydar Sultan
        • Diğer
      • İstanbul
        • Şahkulu Sultan
        • Kurucu Ahmet Sultan
        • Garip Dede Türbesi
        • Erikli Baba Türbesi
        • Nafi Baba (Şehitlik)
        • Karaağaç
        • Karyağdı
        • Duvar Baba
    • Semahlarımız
      • Rumeli Semahları
      • Anadolu Semahları
      • Sultan Sucaettin Veli Ocağı-Dergahı Semahları
    • Atatürk Fotoğrafları
    • Etkinlik Fotoğrafları
      • Türkiye
      • Balkanlar
      • Avrupa
      • Diğer
    • İnanç Önderleri
      • Dedeler
        • Fetfi Erdoğan Dede
        • Aşık Ali Metin Dede
        • Hüsamettin Aydın (Seyyid)
        • Nevzat Demirtaş
        • Musa Küçük
        • Veli Akkol
        • Hüseyin Orhan
        • Celal Arslan
        • Dedeler Diğerleri
      • Babalar
        • Hakkı Saygı
        • Abidin Harman
        • Mehmet Şilli
        • Reşat Bardi Dedebaba
        • Babalar Diğerleri
      • Zakirler
      • Çelebiler
      • Dervişler
    • Cemlerimiz
    • Yazarlar
      • Abidin Özgünay
      • Baki Öz
      • Cahit Tanyol
      • Mehmet Yaman Dede
      • Mehmet Yardımcı
      • Refik Engin
      • Şevki Koca
      • Ahmet Hezarfen
      • Yazarlar Diğer
    • Ozanlar
      • Adil Ali Atalay (Vaktidolu)
      • Ahmet Akar
      • Ali Ekber Çiçek
      • Aşık Durmuş Günel
      • Aşık Veysel
      • Hüseyin Çırakman
      • Hasan Papur
      • Hüseyin Yorulmaz (Seyfili)
      • Aşık İhsani
      • Mahzuni Şerif
      • Muharrem Yazıcıoğlu
      • Murtaza Şirin
      • Müslüm Sümbül
      • Telli Suna Gölpek
      • Ozanlar Diğerleri
      • Ozanlarla İlgili Simgeler
    • Gümüşhane-Şiran (Kırıntı-Yeniköy
      • Yeniköy (2010) Sayı Sayma Oyunu
      • Yeniköy Kış - Güssün Aydın Cenaze 2000
      • Kırıntı Yeniköy Düğün 2003
      • Kırıntı Yeniköy
    • Ayhan Aydın
      • Hısım Akrabalarım-Arkadaşlarım
      • Cem Tv Proğramlarım
      • Ayhan Aydın Resimleri
      • Ayhan Aydın'ın İstanbulu
      • Ayhan Aydının Manzaraları Şehirleri
  • Önemsediklerim
  • Konuk Yazarlar
  • Site Haritası
  • Balkanlar (Rumeli)

Kardelen - Öner Yağcı

Cuma, 07 Kasım 2025 08:28 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 17

Demiri toz ederler loy
Kan serperler gökyüzüne
Sevgiyi yoz ederler loy
Kül serperler kör gözüne (Bir Halk Türküsü)

 

Öner Yağcı – Kardelen

 

Bazı lafebesi ustalarının, tozlar arasında unuttukları kartonların içinden çıktı Kardelen.

Cemal Şener’in kitapları içinden çıktı, uzun yıllar önce Öner Yağcı üstadımızın ona imzalayıp, hediye ettiği hazine sandığının içindeki gizli kalmış en solmaz değerli yakut parçası…

Elimi attım o geldi işti. Olur, mu olur. Bir bilinmezlikte ilk adımı atarsın; bir boşluğa mı gelir ayağın, yumuşak bir çimen öbeğine mi, bir tılsımlı taşa mı, bilemezsin. İnsan denen muammayı çözemezsin.

Bir sevdadır yaşam, bir aşk halidir. Dünkü hafif serinliğin getirdiği dinginlikte ilerlettim okumayı, İmam Ali resimlerinin olduğu Şahkulu Dergâhı’nda, yanıma aldım kitabı, sonrasında bir yağmur altında bir emektar insanın cenazesinden sonra uyku tutmayınca bu gece yarısı okuyup bitirdim bana zifiri karanlıklar içinden bir fener olan Kardelen’i.

Her bir satırı sevgiyle örülmüş, her bir satırı yumuşatılmış yumruklarla sarsılmış, her bir sayfasında bir sonrakinin aydınlığı örgütleyen umut beklentisi, her paragrafında bir öz, bir aşk, bir samimiyet, bir destan satırı olan benzersiz bir öykü kitabı Kardelen.

Fısıltılar, gizlenen sevdalar, örtülü acılar, ateşi çalmak isteyenlerin cesaretine karşın faşizmin kitap yırtan karanlık elleri…

Hep birlikte bir sevda türküsü söylemek gibidir bir sohbet meclisinde olmak, dostlarla güven içinde muhabbet eylemek…

Kar yağar, duman bürür gökyüzünü, bir derin sancı sarar, en ince yerlerinden yakalar insanları korku tünellerinde…

Öner Yağcı abimizin Kardelen Kitabı kırk yıldır var olduğu gibi kırk yıl sonra da okunacak ve tüm gençlere önerilecek en şiirsel metinlerdendir.

Yalansız, riyasız, en namuslu ve emeğin kutsallaştırdığı derin duygularla insan olabilmenin romanı vardır karşınızda.

Bir mazlum, bir saf, bir içli çocuğun gözüyle Türkiye aydının yaşadığı acılarla dolu çileli dehlizlerinin, yaralı geçmişinin en yalın, en gerçekçi resmi durur karşınızda.

İnsanı örselemeden, yormadan, usandırmadan en derin, en duygu yoğunluğuyla yazılmış satırlarla binlerce aileye yaşatılan zorbalığın, işkencenin, ağır hakaretlerin, zulümlerin bir özetidir bu satırlardan dökülenler.

Okuyan, soran, sorgulayan, yeryüzünün tüm varlığını bir yaşam varlığı görüp tüm canlıları, var olan şeyi seven, anlamaya çalışan, yaşadığı dünyayı sorgulayanların başına gelenlerin korku devriyesi, karartılan hayatların bir mazlumun gözleriyle bir belgesel film şeridi gibi akışı vardır bu kitabın sayfalarında.

Ninniler vardır, ilk mektup okumalar, en sevdiğinin, babasının mektubunu koynunda saklamalar, çocukların en büyük mutlulukları olan oyunlardan mahrum edilmeler, gizlenmeler, saklanmalar, hüzünler, gözyaşları, ölümler saklıdır bu incecik kitapta.

İnsan olmanın, insan kalmanın, insan duyarlılığının doruklarındaki bu kitabın yüz binlerce basılıp tüm Türkiye’nin illerine, beldelerine, köylerine kadar dağıtılması gerekir. Gerekir ki, bir ülkede karanlık rejimler insanların kaderlerini değiştirmemek için kırk yıl geçse de nasıl bir mücadele içindeler hala anlaşılsın...

Kırk yıl geçse de anaları, babaları çocuklarından ayıran zalim kafalar halen nasıl iş başında kalabiliyorlar, bunlar anlaşılsın.

Çocukların bir bardak süt içemedikleri bir ülkeyi aslında yurt yapanların nedense hep bölücü, yıkıcı denilen, kitapları yakılan solcular olduğu gerçeği anlatılsın, yayılsın, dillendirilsin rüzgârların estiği tüm dağ başlarına kadar.

Kardelenler hiçbir zaman kurumayacak, kurutulsalar da onlar her daim bir güneşli günde dirilecek, karanlıkların, zorbalıkların, kadınları, çocukları, insanları ezen sistemlere karşı umut kaynakları olmaya devam edecekler.

 

“Buraya kurumuş bir kardelen çiçeği yapıştırıyorum. Renginin solukluğu önemli değil. Canlanır yeniden. Önemli olan, bakmasını bilmek ona. Sevmek!” (Sayfa: 93)

 

Muhabbet ehline sevgi, saygı, özlemle…

 

Ayhan Aydın

6 Kasım 2025

 

 

Kardelen, Öner Yağcı, Gümüş Basımevi, İstanbul, 1987 (1986 Akademi Kitabevi Roman Başarı Ödülü), Cem Yayınevi Türk Sanatçıları

Kategori: Kitapların Dünyası

Harfların Fısıltısı Aydan Ay

Cuma, 07 Kasım 2025 08:27 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 14

Harflerin Fısıltısı

Türkiye Yazarlar Sendikası’ndan tanıdığım Aydan Ay, öylesine candan, sevgi dolu, yalın haliyle bizleri karşılar ki, bu güzel insana saygı duymamak mümkün değil.

Aydan Ay; insana değer veren, insanı insan olarak gören bir sevgi ve duygu insanı.

Geçtiğimiz günlerde Şahkulu Sultan Dergâhı’nda düzenlediğimiz Kitap Günlerine yine o güzel enerjisiyle, sevgisiyle geldi buraya da kendisiyle birlikte bir ışık getirdi.

Harflerin Fısıltısı kitabını imzalayıp vermesiyle elimin altında olan birçok kitap içinde okumak için buna öncelik vermeyi düşündüm.

Dün Sultanahmet’in sonsuz büyüsü içinde, Kaan Polatlar dostumuzla buluşmadan önce oturup kahvemi içerken başlayayım, dedim kitabı okumaya. Esirler dünyasında, bu mümkün mü? Telefon üstüne telefon…

Yirmi beş yıldır nerede bizde uyku? Bu sabaha yakın yine kalktım. Dedim ki bakalım bu değerli, can yazarımız neler kaleme almış…

Teker teker tüm yazıları okudum. Her bir yazısı bir öz, bir büyük dünyanın en güzel dizelerle aktarılması hali.

Harflerin Fısıltısı aynen isminde de olduğu gibi harflerin, kelimelerin büyüsüyle yazılan yazın dünyamıza ilişkin denemelerden oluşuyor.

Tüm yazılar edebiyata, düşünceye, sevgiye, dostluğa, kitaba ilişkin.

Harflerin Fısıltısı kitabında sevgili Aydan Ay’ın kaleme aldığı şu başlıklı yazılar var:

Edebiyat ve Öykü, Edebiyat ve Sonbahar, Edebiyat ve Kış, Edebiyat ve İlkbahar, Edebiyat ve Yaz, Edebiyat ve Salgın, Edebiyat Ruhu İsyan ve Direniştir, Edebiyat ve Haydarpaşa Garı, Edebiyat ve Köpek Sevgisi, Şapkası Çiçekle Dolu Şair Cemal Süreya, Mizahın Ulu Çınarı: Aziz Nesin, Yaşamımda Hep Eksik, Ama Eksilmeyen Anılar, Meksikalı Bir Eskimo / Behzat Ay, Cemal Süreyya Kaleminden Behzat Ay, Behzat Ay’ın Sonsuzluğa Gidişi, Edip Cansever, İlhami Bekir Tez, Tezer Özlü, Evet Bakıyorlar, Hayır Deyorlar Özdemir Asaf, Yarım Kalmış Türkü: Sevgi Soysal, Benim Hikâyem Ülkemizde Neler Oluyor Neler.

Tüm yazılar edebiyat yazıları, edebiyatla ilgili yazılar.

Olaylar, olgular, kişiler, anılar, acılar, gizler, öyküler…

Evet, bizlere dağların kışını, baharın sesini, yalnızlığın türküsünü, haykıran yürekleri fısıldıyor harfler.  Hem de ne güzel, ne yalın, ne bilgi yüklü bir şekilde.

Ben bu kitabı gerçekten çok sevdim. Bilmediğim şeyleri öğrenirken, şiirsel bir anlatımla nice nice anıları da okumuş oldum.

Edebiyatın gücü, Aydan Ay’ın kaleminin sürükleyiciliği, diyorum bu kitap için.

Emeği, bilinci, duyguları, sevgileri var olsun çok sevgili yazarımızın.

Saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum.

Ayhan Aydın

22 Ekim 2025

 

Harflerin Fısıltısı, Aydan Ay, Denemeler, artshop, Eylül 2025, İstanbul

Kitaptan Birkaç Alıntı

“Esrarlı bir hareketsizlik vardı; buz kaplı ormanda tek bir soluk bile yoktu; dış âlemin soğuğu ve sessizliği doğanın kalbini dondurmuş, titreyen dudaklarını kıpırtısız bırakmıştı.” (Jack London’un “Beyaz Sessizlik” kitabından) (Sayfa: 22)

Yapıtlarıyla özellikle de Başkaldıran İnsan’la 68 gençliğine ışık tutmuş yazarların başında gelir Camus… “Kimdir başkaldıran insan?” diye sorar Camus, “Hayır diyen biri,” diye devam eder. (Sayfa: 50)

“Kar şiddetli yağıyor. Sürekli bakıyorum. Torosları düşünüyorum. Torosların karlı görümünü son olarak kırk yıl önce görmüş, yaşamıştım. On beş yaşındaydım. Parasız yatılı okuduğumuz Adana’nın bahçe ilçesine bağlı (o zaman) Düziçi Köy Enstitüsü’nden, bir haftalık yarıyıl dinlencesinde trenle yola çıkmış, Mersin’e gelmiştik. Sonra, Mersin’den, yirmi kadar arkadaş Toroslara vurmuştuk yaya… Akıl almaz şey! Elli kilometre uzaktaki köyümüze gidiyoruz. Yirmi kilometre sonra kar başladı. Bir süre sonra yağan kar diz boyunu geçti. Birerli kolda yürüyoruz. Gece bastırdı. Kurt, çakal sesleri yakından geliyor… O yabanıl hayvanlar saldırırlarsa, biz de onlara saldıracağız, hep birlikte. Böyle bir yolculuk… Çok yoruluyoruz karı yararak yürümekten. Hele içimizden birinin ağlamasını, bir büyük sınıftaki ağabeyinin ona, “Behzat gibi olamıyorsun (yaşım ve boyum küçük olduğundan), mızmız herif! Demesini hatırlıyorum. (Meksikalı Bir Eskimo / Behzat Ay yazısı. Sayfa: 82-83)

 

Öksüz, yetim, kimsesiz bir çocuk olarak büyüyen, içinde sürekli bir ev ve yuva özlemi taşıyan; yalnızlığını edebiyata, sanata, şiire dönüştüren bir yazardır İlhami Bekir Tez. Evliliği, baba olması bile ne yazık ki yalnızlığını değiştiremez; hepsi ayrılık ve hüsranla sona erer.

O derin yetimlik ve yalnızlığını, öğretmenlik mesleğinde telafi etmeye çalışan İlhami Bekir, içindeki çocuk sevgisini dizelere dökerek çocuk şiirleri yazar ve onları kitaplaştırır. (1928) Nazım Hikmet’le birlikte yazdıkları Mavi Kitap da çocuk şiirleri ve çocuk öykülerini içeren özgün bir çalışmadır. (1930) (Sayfa: 94-95)

Kategori: Kitapların Dünyası

Üstadımız Yaşar Seyman’dan Bir Güzel Âşık Veysel Kitabı: Gönül Gördü Dil Söyledi

Cuma, 07 Kasım 2025 08:26 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 15

Üstadımız Yaşar Seyman’dan Bir Güzel Âşık Veysel Kitabı:

Gönül Gördü Dil Söyledi

İnsanlar neden sürekli aydınlığı özler, ona doğru koşarlar? Karanlık çökünce neden hüzünlenir insanoğlu, en dertli anlarını “kara bir bulut çöktü üstüme” diye nitelendirirler?

Daha önce bir başka güzergâhtan gittiğim Hubyar Sultan’a doğru bu sefer bir Avrupa kentinin size bir derinlik ve sonsuzluk hissi veren ormanlarını izlercesine ve bir başka zamanda yolculuk yapıyor duygusu veren kıvrımlı yollardan ilerliyorum.

Bu sefer Almus Baraj Gölü’nü çepeçevre, kâh tepeleri tırmanarak, kâh enginlere inerek muazzam güzellikler aşarak büyülü bir âlemde yol alıyorum. Bulutlar, ağaçlar, dereler, tarlalar beni benden alıyor, diyar diyar başka dünyalara götürüyor.

7. Edremit Kitap Fuarı’nda Yaşar Seyman üstadımızın kendi elinden aldığım ve yanımdan ayırmadığım, “gönül gördü dil söyledi” kitabını yani Âşık Veysel kitabını ellerimin arasında tutuyorum ve mechuldeki bir garip yolcuya sunmak istiyorum.

Tutyalar diyarı buralar, başından turnaların geçtiği “Hubyar Devletlü”nün ağuları süzüp, hikmetleriyle padişahları kendisine hayran bırakan o ulu erenin ve gurbet ellere sürgün gönderilen “dost olan bağlasın yarelerimi” diyen Kul Himmet’in, emeğin kutsal değeri Keçeci Ali Mahmut Baba’nın, Aziz Baba’nın, Pir Mehmet’in soluk alıp soluk verdiği diyarlar buralar.

Yol alıyoruz;  bu sıcaklarda halen kurumaya direnen dere yatakları, selviler, söğütler, meyve ağaçları… Bir dosta, bir ulu erene ulaşmak sevinci var içimizde; dolana dolana Hubyar Baba Sultan’a varıp niyaz bent oluyoruz.  Lokmalar, dualar ama ille de bağlamanın tellerinden deyişler, nefesler…

Şahkulu Sultan Dergâhı’nın Âşıkları – Dedeleri ozanların ölümsüz dizelerini seslendiriyorlar yıldızlara doğru, hüzünler, aşklar, sevdalar çoğalıyor…

 

Benim çantamla birlikte tüm bunlara tanıklık eden Âşık Veysel ve Yaşar Seyman’ın kitabı…

Erenler yurdu bu topraklar, ozanlar diyarı Anadolu.

Her bir gözyaşı, her bir zulüm, her bir öfke, yenilen her bir sille, her aç geçilen gece, ağulu sözler, hayın bakışlar bir yazgı gibi karanlıkları çoğaltırcasına işlenmiş belleğine, sanki de acılı günü, mutlu gününden daha çok olmuş bu diyarların insanlarının.

Horonlar, halaylar, gülmeceler, düğünler, tüm dağları baharları kuşatan yedi verenler, nevruzlar, kardelenler, tüm vadileri kaplayan papatyalar, sevgi timsali güller, nergisler eksik midir yine bu topraklarda, mutlu bir gülüşü hatırlatan.

Gün doğar, gün batar bu topraklarda; ne çalışma aşkı, ne alın teri, ne iş, ne yoksulluk ama ne de umut biter yüzyıllar boyu.

Taa Hitit aslanlarının gezdikleri günden Roma’ya ve Osmanlı’dan bugüne dertler geceleri dile gelir, geceleri sağaltılır ağlayan gelinlerin yaraları, geceleri iniler toprak, nal bile çakılamayan öküzler ve susuzluktan çatlayan dudaklar, yarılmış ayaklardaki sızılar da devam eder şafaklara kadar.

Dert gezer derman gezer itikattadır nazar.

Dertliyiz vesselam, en azından bu kadar dert dinleyen birisi olarak kederliyim de biraz.

Biraz soluk almak, biraz suya kanmak, güneşe dönmek isterim gayri yüzümü aydınlık günlerin özlemiyle…

Ozanlardır bizi bize en iyi anlatan, ozanlardır en yalın, kılıçtan keskince sözleriyle gerçekleri haykıran, ozanlardır gam elinden, mağruptan maşruba tılsımlı hazine sandıkları olan söz dağarcıkları geceleri de çözülemeyen dertlerin derman kilitleri.

Söz büyüdür, bir tılsımdır kelimeler, hece hece damarlara işler, sahte dünyalardan sıyırıp seni gerçek âlemlere götürendir nefesler.

Bir aydınlık yüzdür Yaşar Seyman yurdumuzda; umut dolu gözleri, ana şevkati dilleri, ozanca dizeleriyle tüm dünyadaki yaralı coğrafyalarından insan öykülerini dinler, derler ve yazar, bizlere sunar her daima.

Yazar olmak kolay değildir; daha önemlisi akıca, yalın, etkili yazmaktır hüner. Kör kuyulardan nafile uğraşlarla su getirmenin bir faydası yoktur. İnsanların yürüyeceği bir yol olmak, suyu bendine dökmek, kelimeleri oya işler gibi, usta bir Ermeni’nin taşa hayat vermesi gibi, moru, mavisi, kızılı her bir ilmiği hünerli bir dil olup yaşamın sırrını bir halıya nakşetmek gibi, herkesin anlayacağı ve gönlünde hissedeceği gibi yazmaktır yazacağını.

Âşık Veysel; bir dağdır Anadolu’da ne karı, ne rüzgârı, ne çiğdemi eksik olur tepesinde, bir de kazları vardır, turnaları, leylekleri, hiç insanı aldatmayan, üzmeyen.

Âşık Veysel;  Zifiri karanlık denen korkunç uğultular savuran bir fırtınan ortasında kuşların sığınağı olan ulu bir çınar ağacıdır, ne dalları kırılır, ne heybeti azalır, ne de yeryüzündeki hiçbir güç onun köklerini kurutabilir bu topraklardan.

Âşık Veysel; Homeros’tur, bilgeler çağının nice savaşlar, açlıklar, hastalıklar, depremler, yanardağlar, felaketler gören katmanlarından zedelenmeden gelen; Hakk – insan – doğa- doğruluk erdemini kitaplara nakşeden.

Devamını oku: Üstadımız Yaşar Seyman’dan Bir Güzel Âşık Veysel Kitabı:  Gönül Gördü Dil Söyledi

Kategori: Kitapların Dünyası

Çocuktunuz Çoktunuz

Cuma, 07 Kasım 2025 08:24 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 12

Çocuktunuz Çoktunuz

Yaşamın içinden, ateş çemberlerinden, zorlu yollardan, her türlü çilelerden geçerek gelen geçmişin anılarını yüreğinde bir sır gibi, insan sevgisini bir kor gibi saklayan Mehmet Kılınç canımızın Çocuktunuz Çoktunuz isimli şiir kitabını bugün okudum.

Dün Divriği Pilav ve Kültür Günü’nde bir araya gelip sohbet ettiğimiz Mehmet Kılınç şu anda oturduğum Rumelihisarüstü’nde uzun yıllar yaşamış, bir gönül insanı.

Geçmişin tüm güzelliklerini sevgiyle yâd edip, geleceğin dünyasında barışın, dostluğun, kardeşliğin hâkim olmasını isteyen Yazar – Şair Mehmet Kılınç canımızın Çocuktunuz Çoktunuz isimli kitabı beni etkiledi.

Çocukluk hepimizin geçmiş hafızası, bazen acısı, sızısı, unutamadığı özlem dolu geçmişi.

Ama çocuklar tüm dünyada ve ülkemizde yüzyıllar geçtikçe daha mutlu bir yaşamı hak ederlerken her geçen gün yoksulluğun pençesinde acı çeken bir büyük parçamız oluyorlar.

Yüz binlerce çocuk savaş meydanlarında ölüm – kalım ikileminde yaşıyor. Milyonlarcası açlık çekiyor. Milyonlarcası zorla çalıştırılıyor, köle muamelesi görüyor bu dünyada.

Türkiye’de ise; kendi karanlık rejimini devam ettirmek isteyen otokrat yönetim çocuklarımızın kanını emmeye, rejimin sürdürmek,  yandaşlarını daha rahat yaşatmak için her geçen gün kıstıkları devlet imkânları yavrularımızdan esirgeyerek onların ve bizlerin yarınlarını yok ediyor.

Yüz binlerce çocuk işçi her türlü kötü muamele içinde çalıştırılırken, yüz binlercesi okullarından koparılıyor, çocuk yaşta evlendiriliyor, dayak, kötü muamele, şiddetin öznesi oluyor…

Yüreğim bazen kanayarak okuduğum derin ve anlamlı şiirleriyle Mehmet Kılınç çocuk gerçeğini en yalın, acıtıcı, duygusal bir şekilde dizelerinde işlemiş.

Yüreği günlü var olsun…

Muhabbetle sevgili dostlar…

Ayhan Aydın

15 Eylül 2025

 

Devamını oku: Çocuktunuz Çoktunuz

Kategori: Kitapların Dünyası

Bir Can İnsan Orhan Kocadağ

Cuma, 07 Kasım 2025 08:23 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 14

Bir Can İnsan Orhan Kocadağ

Çok sevdiğim sevgili büyüğümüz Rahmetlik Yazar Burhan Kocadağ’ın aynı zamanda kardeşi olan Yazar – Şair Orhan Kocadağ ile geçen cumartesi günü Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS.) 24. Genel Kurulu’nda görüştük.

Yalova deyince ilk aklıma gelen isimlerden olan bu gül yüzlü can insanımızla ayaküstü sohbet edebildik. Yalova gelirsen mutlaka bekliyorum seni, dedi. Onun hediye ettiği üç kitabı okumaya hemen başladım.

Gökyüzü Pencerem’deki şiirleriyle beni etkileyen çok sevgili şairimiz Orhan Kocadağ’ın nasıl içli bir insan olduğunu bir kez daha anlamış oldum.

Gönlü var olsun…

Şiirleri, eserleriyle bu yurdun duygu ve sevgi ormanında her daim yaşasın…

 

Ayhan Aydın

16 Haziran 2025

 

Devamını oku: Bir Can İnsan Orhan Kocadağ

Kategori: Kitapların Dünyası

Muzaffer Bal'dan Yolcu

Cuma, 07 Kasım 2025 08:21 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 8

Güzel Bir Romanda

Cumhuriyet Döneminin Acılarla Dolu Sayfaları: Yolcu

 

 Ne Kadar Yol Yürürsen Yürü,

Sonunda Kendinle Karşılaşırsın! (Kitap Girişi)

 

Bir dönem yayıncılık da yapan, yaşam sevdalısı Şair – Yazar Muzaffer Bal’ın yeni kitabı Yolcu (-Tarihe Yolculuk-) isimli kitabını bir solukta okuyup bitirdim.

Serde yolculuk, seyahatler var ya, beni daha da çok ilgilendiren bir yanı vardı Yolcu’nun. Kahramanın ismi de Yolcu olan roman annesi ve babasını erkenden kaybeden bir gencin, yol arkadaşı olan Çingene Güzeli ile bir Türkiye seyahatinin romanı.

Sonsuz bir umut, barış, dostluk duygusunun, çevreci bir anlayışın tüm satırlarına sızdığı bu kitap bir gezi kitabı olmasının yanın daha derin anlamlar ifade ediyor.  Aslında bir nevi kendisiyle mücadele eden ve geçmişinin bir gizemli sayfasını aralamak isteyen idealist, maceraperest, paylaşımcı, meraklı bir gencin ve yol arkadaşı olarak ondan ayrılmayan tüm pratik zekâsıyla, insanlara ve doğaya anında uyum sağlayan, ruhundan yaşam fışkıran bir kızın, Türkiye Cumhuriyeti tarihini yeniden keşiflerinin romanı sayılır Yolucu kitabı.

Bu gencin Edirne’den Kars’a, Tunceli (Dersim)’den Diyarbakır’a uzanan bu romandaki seyahatleri; bu toprakların yaşadığı derin acıların ortaya konulduğu, tarihi gerçekleriyle bu ülkede farklı insan guruplarının yaşadıkları dramları dile getiriyor.

Roman; kahramanları olan Yolcu ve Çingene Güzeli maceralı yolculuklarıyla; aslında öyle bir rota izleyip öyle insanlarla bizleri karşılaştırıyor ki, cennet güzelliğindeki bir yurdun, hala insanı hayrete düşüren babacan, kalender, şefkatli, paylaşımcı, özleri aydınlık insanlarının tarihin derinliklerine itilmek istenen gerçekleri konuşturmaları üzerine kuruluyor.

Burada Rumların, Ermenilerin, Kürtlerin, Kızılbaşların, Komünistlerin, Malakanların kültür dünyaları, zenginlikleri, sevgileri yanında uğradıkları haksızlıkları, kıyımları, katliamları da okuyoruz bu romanla.

Yazarın ustalığı; tarihi gerçekleri, doğa sevgisinin büyüsüyle, insan sıcaklığıyla, aynı zamanda gerçek bir yolculuk serüvenini çok güzel harmanlayarak bizlere sunmasındadır. Romanın başarısı; bizleri sıkmadan, sadece bilgi aktarmak amacıyla değil, derin vadilerden, yaylalardan, köylerden geçerken, her biri farklı bir karakter olan candan insanlarla ve roman kahramanlarının gözünde kentlerin de çok ustalıkla tasvir edilmesi, şiirsel anlatımın tüm roman boyunca devam ederek, sona ulaşmasıdır.

Yolcunun kimi zaman kararlı, kimi zaman bezgin, meraklı ama hiçbir zaman umutsuz olmayan karakterinin altında içten içe yaşadığı bir ezikliği gidermek isteği, yaşamı, dünyayı tanıma merakı var.

Çingene Güzeli aslında sanki kendi yaşına göre de olsa “büyümüş de küçülmüş” gibi, yaşından beklenmeyecek olgunluklar sergileyebilen, insanlarla diyalogu ve sorun çözmesiyle yaşamın sırrına çok erken varmış, dünyayı olduğu gibi kabul eden, bir yaşam ustası portresi çiziyor. Çünkü o bir Çingene.

Çingene Güzeli, aynı zamanda Çingene kültürünün tüm zenginliklerini, detaylarını, başarılarını da bizlere aktarmış olurken, çok iyi bir yol arkadaşının dışında aslında aranan ve bir ömür sürecek dostluğun da, birlikteliğin de güven kaynağı örneği gibi duruyor.

Romanın sonu çok acıklı ve trajik bitiyor. Yazar bunu bilinçli seçmiştir elbette. Bu ülkede idealleriyle, sevdalarıyla, geçmişinin izinde, barış ve dostluktan başka hiçbir sermayeleri olmayan binlerce insanın karşılaştığı beklenmedik son aslında bu ülke gerçeğinin ta kendisidir.

Bugün bile binlerce faili meçhul cinayet ülkesi olan Türkiye yaralı bir cumhuriyete ev sahipliği yapıyor.

İnsanlar; siyasi görüşlerinden, kökenlerinden, kültürlerinden, inançlarından, cinsiyet farklarından dolayı katledildi bu ülkede; ne Topal Osmanlar bitti, ne de cezaevlerinde işkenceler, ne de her türden haksızlıklar bu ülkede.

Adaletsizliğin, hukuksuzluğun kol gezdiği günümüz Türkiye’sinin de cumhuriyetin yüzüncü yılında aynı acılı sayfaları yaşaması, gençlerin hiçbir suçları yokken despot siyasi iktidarın zulmüyle zindanlara doldurulmaları bir tesadüf değil, bu ülkeye yazgı olarak dayatılan gerçeklerdir.

Yarım kalan sevdalar, bitmemiş türküler, söylememiş sırlar, haykırılamamış öfkeler yurdudur Türkiye.

Muzaffer Bal Türkiye’nin acılı tarihine bir yolculuk yaparken, öden vermez çevreci bir sosyalist olarak bizlere yine güzel bir roman armağan ediyor.

Kalemine, gönlüne, bilincine sağlık değerli üstat.

Sevgi ve muhabbetlerimle…

 

Ayhan Aydın

13 Haziran 2025

 

Yolcu, Tarihe Yolculuk, Muzaffer Bal, Favori Yayınları, 243 Sayfa, Mart 2025, İstanbul

 

Muzaffer Bal

Gümüşhane, Şiran, Kırıntı Köyü’nde 1948 yılında doğdum. Arif’in kazının – Cicimali’nin ve Yeniköylü Nezük – Cafer’ın torunuyum; yani iki köylüyüm. İlkokulu Kırıntı’da, orta ve sanat okulunu İstanbul’da okudum. Zaman Dergisi’nde yayın kurulunda bulundum ve yazarlığını yaptım. Gökkuşağı Dergisi’nde yazmaya devam ediyorum.

 

Yayımlanmış Eserleri

  • Güneş + Cingene + Özgürlük, Şiir, Pencere Yayınları
  • Göç, Öykü, 2019, Kendi Yayını
  • Esir, Roman, 2021, Favori Yayınları
  • Gecekondu, Roman, 2022, Favori Yayınları
  • Yolcu, Roman, 2025, Favori Yayınları

Örsle dövüldükçe

Ateşten bir aşk harmanı oluyor elle tutulmaz yüreğim

Girdikçe derin suların, hırçın dalgaların girdabına

Tüm kozalakların nefesiyle doluyor harap yüreğim

Dinledikçe dinleyesim geliyor

Yeryüzünün tüm acılarını

Doyurmuyor beni bir baştan bir başa

Kıtalar aşan kuşların açılan kanatlarındaki özgürlük hevesi

Tüm güzellikleri sürüklemek istiyorum

Denizlerdeki balıkların yüzgeçlerinde

Öfkelerim tılsımlı bir maceraya dönüşüyor

Derken bütün bedenim bir göz oluyor kendine bakan

Uykusuz ruhum bir derin vadide buluyor ağlayan anaların çığlıklarını

Yaşam göz kırparken yıldız yıldız evrende

Kayboluyorum bir kuyunun en derin kuytularında

Okuyorum, okuyorum zihnime girmiyor geçmişin bir kara gölgesi gibi peşimden gelen gizemli tarih kitapları,

Arıyorum, arıyorum bulamıyorum kaf dağının ardını bilen yaşamda kılavuz, uzak yollarda ayak, gönülde dost olacak yoldaşları

Sevda diyorum, aşk diyorum, umut diyorum

Kırlarda açmış papatyalar, mor renkli deve dikenleri diyorum

Serçeler konuyor eski evlerin saçak altlarına

Onların neşesi bile yeter diyorum

Despotların yaydıkları karanlığı delmeye

Yazan ellere kuban olurum diyorum

Şiir, Öykü, Roman yazan ellere

Araştıran gerçekleri ortaya koyan büyük yüreklere 

Selam olsun diyorum

Özgürlük, dostluk ve barış türküsü söyleyen dillere...

 

Ayhan Aydın

15 Haziran 2025

 

Kategori: Ayhan Aydın Kitap Yazıları

Diğer Makaleler...

  1. Balkanlar’da Alevi – Bektaşi Toplumunun Hakları ve Yunanistan’daki Son Gelişmeler
  2. Cihatcı Kafa Baş Da Keser, Bıyık Da…
  3. İmam Yılmaz Hoca
  4. Bir Aşure De Böyle Geçti...
  5. Şahkulu Sultan Dergâhı Kültür – İnanç Gezisi
  6. Ülke Yanıyor...
  7. Bir Can İnsan Orhan Kocadağ
  8. Baki Bayraktar, Şakir Keçeli... Babalarla Söyleşi, 2016
  9. Cem Vakfı Anadolu İnanç Önderleri ll. Toplantısı’nın (12-14 Mayıs 2000) 25. Yılı
  10. Cem Vakfı (30 Mart 2025)

Sayfa 1 / 91

BaşlangıçÖnceki12345678910SonrakiSon

Ayhan AYDIN İnternet Sitesi  erenler@ayhanaydin.info E POSTA

İLKEZGİ SANATEVİ SİTE VE TEMA TASARIMI MUSTAFA KARAÇİFTCİ 0542 559 11 80.