Prof. Dr. Ahmet Yürür Son Yolculuğuna Uğurlandı…
Prof. Dr. Ahmet Yürür Son Yolculuğuna Uğurlandı…
Çok değerli bilim insanı, etnomüzikolog, Bektaşi Babası, kültürümüzün çok değerli temsilcilerinden Prof. Dr. Ahmet Yürür hocamız bugün son yolculuğuna uğurlandı.
Dün İzmir’de Hakk’a nail olan Prof. Dr. Ahmet Yürür için bugün Şahkulu Sultan Dergâhı’nda bir cenaze erkânı düzenlendi.
Bektaşi Babalarından Araştırmacı – Yazar Dursun Gümüşoğlu’nun yürüttüğü cenaza erkânında Ahmet Yürür hocamız için helallik alındı.
Sonrasında Prof. Dr. Ahmet Yürür’ün naşı aile kabristanlığının bulunduğu Edirnekapı Mezarlığı’na götürüldü.
Burada da okunan hayır dualarla toprak ananın bağrına sırlanan değerli hocamız sonsuzluğa uğurlandı.
Cenaze erkânlarına ailesi, sevenleri dışında da birbirinden değerli isimler katıldılar. Şahkulu Sultan Dergâhı Vakıf Başkanı Hasan Şahin, Cem Vakfı Başkan Yardımcısı Hasan Sezgin, Öğretim Görevlisi -Etnomüzikolog Melih Duygulu, Öğretim Görevlisi –Etnomüzikolog Ulaş Urum Özdemir, Gazeteci Musa Ağacık, Halk Ozanı Sinem Bacı başta olmak üzere akademisyenler, İBB. Kültür Dairesinden, Tiyatrolar Birliğinden yetkililer, Bektaşi babaları, dedeler, Ahmet Yürür hocamızın öğrencileri de son yolculuğunda onu yalnız bırakmadılar.
Tam bir gönül insanı olan, çok sevgili Ahmet Yürür hocamızın devr-i daim, devr-i asan, yeri gönüller, menzili mübarek olsun, nurlarda yatsın güzel insanımız…
Tekrar tüm sevenlerinin, ailesinin, bilim camiasının başı sağ olsun.
Ayhan Aydın
14 Şubat 2023
AHMET YÜRÜR
Ahmet Yürür 19 Ağustos 1941'de İstanbul'da doğdu.
7 yaşından itibaren keman ve viola dersleri almaya başladı.
Galatasaray Lisesinden 1961 yılında mezun oldu.
Müziği meslek olarak seçmeden önce Fransa'da Sorbonne'da Fransız Edebiyatı okudu (1961-62). Yurda döndükten sonra bir süre Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne devam etti (1962-63).
1962 yılında Ankara Devlet Konservatuarına giren Yürür, orada Adnan Saygun ve Ulvi Cemal Erkin'den ders gördü. 1970'de İstanbul Mimar Sinan Üniversite'sine devam eden Yürür, buradan 1975'te mezun oldu.
Burada da Ahmet Adnan Saygun'un öğrencisi olan Yürür, 37 yaşında gittiği Amerika'da on yıl kalarak Maryland ve Indiana Üniversiteleri'nde kompozitörlük eğitimi gördü.
Türkiye döndükten sonra da Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda kompozisyon bölümü başkanlığını yürüttü, kompozisyon ve müzik teorileri dersleri verdi.
Daha sonra sırasıyla Hacettepe Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nde kompozisyon dersleri veren Profesör Yürür, 2003'den bu yana Ege Üniversitesi'nde audio dizayn ve etnomüzikoloji dersleri vermektedir. Birçok orkestra eseri bestelemiş olan Prof. Ahmet Yürür'ün, bazı film müzik ve küçük parça besteleri de mevcuttur.
Bibliyografya
Sanat ve Tabular (Kolektif -1995), Kimlik Sınırsallık Mekan (Kolektif -1995), Bela Bartok (Kolektif -2000)
Bak Sen Şu Sincabın Sürme Gözlerindeki Umuda
Ahmet Akar İçin...
Ahmet Akar İçin…
Halkının nefesi ciğerparesi
Yoksulun haykıran yiğit gür sesi
Haklının hiç sönmeyen meşalesi
Dürüstlük timsalidir Ahmet Akar
Vatan sevgisidir göğsünde açan
Atatürk deyince durmayıp coşan
Yobazın korktuğu ışıklar saçan
Namertlere karşıdır Ahmet Akar
Ayakları buz tutmuştur yollarda
Haram yoktur ekmeğinde aşında
Göz yaşı var lokmasında suyunda
Hayatın ustasıdır Ahmet Akar
Kökleri Tokat'ın tarih özünden
Anasıgil Kırıntı Sallıgil'den
Yazdıkları erenlerin sözünden
Usta ozanımızdır Ahmet Akar
Demokrasi, laikliktir ülkümüz
Yarınlara umut taşır gencimiz
Kültür otağıdır bizim yurdumuz
Cumhuriyet çınarı Ahmet Akar
Cevheri'sin ağıt yaksan az gelir
Garip topluma sözlerin boş gelir
Aç çocuk iniltileri zor gelir
Mazlumlar durağıdır Ahmet Akar
Ayhan Aydın
17 Aralık 2022
16 Aralık cuma günü sonsuzluk alemine yürüyen değerli halk ozanımız Ahmet Akar anısına…
Yörüklere Ağıt
Yörüklere Ağıt
Anadolum sütün kesilir
Yörük yürümez, dil vermez
Ahir zaman destanları
Kaf dağından ses gelmez
Keçisi, oğlağı, devesi
Yükün çekip yaylasına yürümez
Ah çeker, sinesini deler
Ağlar, ağlar şafağa ermez
Kilimine, halısına kan damlar
Nakışları solar gayrı
Çiğdemleri boy sürmez
Ak saçların örgüsüne kar yağar
Kederli yüzler bir dahi gülmez
Gitmez ağam gitmez
Nazlı, güzel ağam,
Bal bakışlı kalender ağam
Bu düzen, bu kara düzen
Böyle gitmez
Köle değilim
Kör değil
Lâl değilim
Sağır değil
Bu devran böyle sürmez
Soldurma renklerimi
Kırıp dökme hayallerimi
Kehribar sarısı bıyığım
Tütün tabakam
Yerde sürünen nazlı yavrum
Her biri bir köşede sefil
Neyleyim gönlümü nergis kesmez
Hançer saplanmış ekmeğime
Ateş yanmaz, ocağımda tütün tütmez
Sohbetin tadı kaçmış
Artık kurtlar bile obamda ulumaz
Çadırlarımın kılları yılan
Urganları cellada delil olur
Benim kaderimi ferman kesmez
Dağ çökmüş obama
El aman, karı, kışı geçit vermez
Anamın kınalı keyveni elleri, içli sesi
Belindeki kuşağı ve ki direnci
Öfkesi kınında kilitlenmiş dişleri
Haykırır vadiler boyu ses kesmez
Vicdansız dağlar, vicdansız düzen
Akbabalara
Sırtlanlara yem etme beni
Katarlanmış gidiyor
Bir türkü tutturmuş, dertli bir türkü
Yürüyor dağlar, bulutlar yürüyor
Cerenler iniyor deredeki suya,
Uçup giden, beni öksüz koyan
Turnalar, turnalar, turnalar
Kesmeyin dizlerimdeki takatı
Gitmeyin, gitmeyin, ne olur gitmeyin
Giderseniz de
Beni bu çöllerde öksüz komayın
Ben de varayım, ben de varayım
Ben de o kervana varayım
Varayım da canımı o kervana vereyim
Ölürsem de o tozlu yollarında öleyim
Sıla da gurbet, gurbet de sıla diyeyim
Gözlerim turnalarda, bir vadi dibinde kalayım...
Ayhan Aydın
16 Ocak 2023
Sen De Yürü Sen De Yürü
Sen De Yürü Sen De Yürü
Sen de yürü, sen de yürü
Yaşam beklemiyor, sen de yürü
Yanıyor evren, yanıyor ağaçlar
Öksüz yüzlerde kömür karası
Sen de yürü, durma sen de yürü
Karanlık bürür ormanları
Donar nehirler
Üşür fidelerin
Buz tutar gökyüzü, uçamaz kuşlar
Sen de yürü, yürü, sen de yürü
Tutulmuş kanla yoğrulu sokaklar
Kırık bir dalda sallanır kalbin
Ahengi kalmaz yaşamın
Dolunay çıkmaz bu gece
Sargı tutmaz yaraların
Sen de yürü, sen de yürü
Emecek sütü kalmamış memesinde
Yırtar ortalığı, çığ düşürür çığlığı
Bir garip çocuk
Durmaz hıçkırığı yüreğini parçalar
Çıkamaz içinden cinin, ifritin
Sancısı vurur derin derdinin
Sen de yürü, sen de yürü
Daha bahara çok var
Boynunu büker açlık
Sana yalvarır dağda cerenler
Ağlama sakın ağlama
Bir senin değil bu derdin
Dertler cihan paresi
Sen de yürü, sen de yürü
Umudunu hiç kaybetmeden
Bir sıcak saçta yürür gibi
Sen de yürü
Gözlerinde bir ışık
Durma, durma yürü
Düşme bir çukura, yokluğa
Bir alaca şafağa doğru
Sen de yürü
Ayhan Aydın
15 Ocak 2023
NİÇİN YENİKAPI'DA OLACAĞIM?
NİÇİN YENİKAPI'DA OLACAĞIM?
İnsan insan dedikleri
İnsan nedir şimdi bildim
Can, can deyü söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim (Muhiddin Abdal)
Yıllar yılı Alevi - Bektaşî inancını, toplumunu yok sayarak, yok etmek isteyerek, Emeviler'den bu yana asimilasyon gayretlerine hiç ara vermeden sürekli devam eden devleti yönetenler, bu konuda bugün yeni bir adım daha atıyorlar.
Kültür Bakanlığı içinde, anti demokratik yol ve yöntemlerle ve arkasında karanlık bir zihniyetin olduğunu gördüğümüz bir şekilde, Alevi - Bektaşî toplumunun onayını almadan, onların temsil organları olan Alevi kurumlarına da danışılmadan Aleviler adına bir düzenleme yapılmaktadır.
Bu dayatmacı zihniyetle; Alevi- Bektaşi toplumu parçalanmak, cemevlerimiz, ocaklarımız, tekkelerimiz, kurumlarımız baskı altına alınmak, iktidar tarafından bir yandaş, fırsatçı, yağmacı bir Alevi - Bektaşî kitlesi yaratılmak ve Alevi kurumları tahakküm altına alınmak istenmektedir.
Bu Oyun Yeni Değil...
Çoğu kişi hatırlamasa da, Kültür Bakanlığı; tüm itirazlara rağmen, Alevi ibadetinde on iki hizmetten birisi olan "Semah"ımızı, dayatmayla "somut olmayan kültürel miras" olarak 2009'da UNESCO'ya onaylatmıştı.
Bu iktidar döneminde Türkiye'de ve Balkanlar'da birçok Alevi - Bektaşî ocak ve tekke merkezi AKP. zihniyetindeki güç odaklarınca işgal edilmiştir.
Ben Bir Alevi - Bektaşi Olarak,
Devlet, bayrak, vatan, millet düşmanı değilim.
Ben Bir Alevi - Bektaşi Olarak,
Sünni ve her dinden insanla inancından, kültüründen dolayı hiç bir sorun yaşamıyorum.
Ben Bir Alevi - Bektaşi Olarak,
72 milleti bir nazarda gören, cümle alemle dost olmuş, aslanla ceylanı bağrına basan bir canım.
Ben Bir Alevi - Bektaşi Olarak,
Ülkem olan Türkiye'de özgürce inancımı yerine getirirken kültürümü olabildiğince serbest yaşamak istiyorum.
Ben Bir Alevi - Bektaşi Olarak,
İnancım üzerinde baskı, sindirme, ötekileştirme uygulamaları istemiyorum.
Ben Bir Alevi - Bektaşi Olarak,
Devleti yönetenlerce aşağılanmak, bürokrasiye yerleşmiş Alevi düşmanlığını her ortamda hissetmek istemiyorum...
Ben Bir Alevi - Bektaşi Olarak,
Bir başka inancın altında özünü kaybedecek gayretler karşısında sürekli kendimi savunuyor vaziyette olmak istemiyorum.
Ben Bir Alevi - Bektaşi Olarak,
Irkçı, baskıcı ve de demokrasi, özgürlük, cumhuriyet ve insan hakları düşmanları tarafından yönetilmek istenmiyorum.
Ben Bir Alevi - Bektaşi Olarak,
Laiklik benim karekterim, ekmeğim, aşımdır.
Laikliğin ve bilimsel eğitimin yok edildiği bir ülkede yiğenimin, çocuklarımızın, evlatlarımızın okumasını ve yetişmesini istemiyorum.
Ben Bir Alevi - Bektaşi Olarak,
Türkiye'nin bir din devletine, gerici tarikatlar, şeyhler, şıhlar, meczuplar cennetine dönüşmesini istemiyorum.
Ben Bir Alevi - Bektaşi Olarak,
Şimdiden AKP- Recep Tayyip Erdoğan baskıcı rejiminin âdeta sözcüleri olup, ırkçı - Şii- tutucu zihniyetleriyle - dilleriyle bu düzenin uygulamalarını övenlere karşın;
Erenlerimizin kurdukları bu ulu yolumuzun, evrensel insan severliğe dayanan öğretimizin bir çıkar, makam, mevki, para, nam yolu olmadığını haykırmak istiyorum.
Ben Bir Alevi - Bektaşî Olarak,
Hiç kimseye danışmadan kendilerini toplumun ve yolun üstünde görüp, devletin imkanlarını kullanarak, Alevi- Bektaşi toplumu üzerinde adeta tahakküm kurmak isteyen kişileri önderim olarak görmüyorum, görmek istemiyorum.
Yol Cümleden Uludur
Ayhan Aydın olarak; 30 yıldır hiçbir siyasi, makam - mevki hesabım olmadan sürekli, hiç durmadan ve sadece Alevi - Bektaşi Yolu için hizmet yürütürken, bu toplumun kültürel hafızasının- arşivinin oluşmasına katkı sağlarken, sağlığımdan olurken; zaman zaman dışlandığım, işsizliğe, yokluğa ve ekmeğe muhtaç bırakıldığım, toplum olarak da bu durumda olmamızın bir ölçüde sorumluları olan
Alevi kurum başkanlarından da, bu kurumlardan da, bir beklentim yoktur.
Bununla birlikte, tüm hata ve eksikliklerine rağmen; ülkemizde ve tüm dünyada Alevi kurumları, Alevilikle ilgili kazanımların ana unsurları, dayanak noktaları olmuşlardır.
Alevîlik- Bektaşîlik ile ilgili tüm çalışmalar ancak ve ancak Alevi örgütleriyle birlikte yapılabilir.
Onları yok sayan, onların kurumsal kimliğine saygı göstermeden yapılan tüm girişimler Aleviliğin inkarı, asimilasyon gayretleri anlamına gelmektedir.
Ülkemi Sevdiğim, Özgür ve Demokratik, Lâik Bir Ülke İçin...
Ben bilimi, laikliği, insan haklarını, özgürlükleri, kültür, sanat ve edebiyatı kendisine rehber almış bir
Alevi - Bektaşî, bu ülkenin bir vatandaşı olarak; sadece ve sadece, "Hakk - Muhammed - Ali" düsturuyla var olan yolumuzun aydınlıklar içinde geleneksel çizgisinde geleceğe aktarılmasını istediğim için,
AKP. - Recep Tayyip Erdoğan rejiminin Alevilik- Bektaşîlik adına yaptığı dayatmalara karşı olduğumu göstermek için,
Demokratik, laik, özgürlükçü, tam bağımsız bir ülke, çocukların yataklarına aç girmedikleri bir Türkiye özlemimi haykırmak için,
Özümle, Varlığımla, Bilincimle,
25 Aralık'ta Yenikapı'da olacağım.
Cümle dostlara,
Sevgi, saygı ve muhabbetlerimle duyururum.
19 Aralık 2022
Ayhan Aydın
Yazar
Diğer Makaleler...
- Rehbersin Bizlere Seyyid Ali Sultan
- Anadolu’dan Balkanlar’a Alevi – Bektaşi Asimilasyon Gayretleri Hız Kesmiyor Bölücü Sesler Çoğalıyor, Karanlık Büyüyor…
- Felek İnce Eleklerden Eledi Savurdu Beni
- Trakya'yı Nasıl Bilirsiniz?
- Şu fani dünyaya da kondum bir zaman
- Kimileri Çok Sessiz Ama AKP Oyununu Oynamaya Devam Ediyor…
- Dadaloğlu, Dadaloğlu, Ah Dadaloğlu...
- 29 Ekimde...
- Suların Tılsımını Taşır Çeşmeler
- Anadolu Kadını’nın Bir Çileli İsmi: YETER ŞAHİN’LE SÖYLEŞİ