Cem Vakfı Anadolu İnanç Önderleri ll. Toplantısı’nın (12-14 Mayıs 2000) 25. Yılı

Sevda Bilmeyene Hayal Düş Gelir (Bir Halk Türküsü)

Cem Vakfı Anadolu İnanç Önderleri ll. Toplantısı’nın (12-14 Mayıs 2000) 25. Yılı

Bu milleti anlamak için fazla kafa yormaya gerek olmadığını bir türlü idrak edemiyor, her seferinde öfkelerime yenik düşüyorum. Ama Stoacı Felsefe Okulu’nda yetişmediğime göre, ne yapalım ben merkezli düşünemiyorum, duygusal, naif bir insanım işte.

Abartmaya gerek yok; Alevi – Bektaşi Yolu / Öğretisi çok mu çok değerli, değerlerle örülü bir inanç – felsefe bütünlüğü ama kaç Alevi – Bektaşi bu hasletlerle dolu olabilir ki.

Her sefer yaptığım gibi uzatmayayım, diyorum, uzatmayayım. Değerleri, güzellikleri hızla yok olan, yok edilen bir öğretiyi belki de olması gerektiği gibi değerleriyle yaşamak gerekir, insana çok da fazla dikkat ettikçe, insanlığımız da çürüyor.

Yıllarımız Cem Vakfı’nda tümüyle üretimle geçti.

Gece – gündüz misali hiç durmadan çalıştık, uğraştık, koşturduk.

Benden geriye bu çabalar kalır. Ama kendileri çok basit oldukları için kimilerine laf anlatmak da mümkün değil. Bir kurum eleştirilir de, yerilir de, birçok şey de söylenir. Fakat her insanın, her kurumun güzel yönleri, kurumlar içinde tüm toplum için çalışan fedakâr insanları da vardır.

Bizler Cem Vakfı’nda Basın – Halkla İlişkiler Birimi’nde bir avuç insan her türlü zorluğu yenip, sadece içimizdeki çalışma aşkı, bir şeyler üretmek Alevi – Bektaşi Yolu’na hizmet etmek için çırpınmaktan başka bir gayretleri olmayan kişiler birçok kişinin hayal bile edemeyecekleri işler yaptık.

Cem Vakfı “zenginler kulübüydü”, burada “paranın adı mı olurdu?”

Çok rahatlıkla buraya döktürebileceğim gibi, yemek ve yol parası olmadan orada haftalar boyunca koşturduk, bir avuç insan. (On İki Yıl geçmiş ayrılalı, hala da Cem Vakfı’ndan alacaklıyım…)

Bir hayaldi; binlerce dedeyi, babayı, ozanı toplamak…

Hayaldi, onlardan bilgiler almak, kaydetmek…

Hayaldi, bir “inanç önderleri birliği” “Dedeler – Babalar Meclisi” kurmak…

Hakkı Saygı Baba başta olmak üzere bizlere destek veren nice gül yüzlü insanın desteğiyle abartısız bir destan yazdık.

Ocak ocak, öbek öbek, yöre yere, şehir şehir; konuşmaya, yazmaya, bir şeyleri dile getirmeye korkan yüzlerce babayı, dedeyi, ozanı, toplum önderinin, köy dernek başkanlarını sevgiyle, saygıyla, özveriyle aylar, yıllar süren çabalarla bir araya getirmek… Cem Radyo’da, Cem Dergisi’nde, Cem Tv.’de onlara yer vermek… Bir güzel düşün peşinde koşarken onları da yanımıza almak…

Yeter ki, Alevi - Bektaşi toplumu sesini duyursun, haklarını alabilsinler, diye…

Daha önce çok yazdım, çok konuştum. Ama yine de hatırlatacağım. Çünkü nankörlükler oldukça, hak gaspları oldukça gerçekleri dile getirmek bir zorunluluk oluyor.

Kan uykulardan kalkıp yollara düştük, namusluca işler yaptık. Emeklerimize, hizmetlerinize tekme atanlar, bizim çabalarımızın üstlerine çökmek istediler.

Dilek Karagöz ve Eylem Onat can kardeşlerim başta olmak üzere Cem Vakfı’nın tüm fedakar namuslu çalışanlarıyla tarihe kalacak işler yaptık.

Bu çabalardan birisi de altısı uluslar arası olan yüzlerce dedeler – babalar toplantısı olmuştur.

Engellemelere, tekme vurmalara rağmen bu toplantıların kayıtlarını aldırtmayı başardım. Hepsi de şimdi yine bizlerin oluşturduğu Cem Vakfı Arşiv ve Kütüphanesi’ndedir.

İlk iki toplantının kitabını yayınlatmak için ise yine sadece dil dökmek değil, insanüstü bir mücadelede de vermem gerekti.

Evet, ilkini 1998’de yaptığımız ve Anadolu’dan Balkanlar’dan yüzlerce dedemizi, babamızı, ozanımızı topladığımız ve günler süren nice nice güzel fikirlerin ortaya çıktığı, ilk kez kendilerini ifade edebilme şansına ulaşan, ilk kez birbirlerini tanıyan, Rumeli ve Anadolu’yu buluşturduğumuz bu toplantıların ikincisinin üzerinden tam 25 yıl geçti.

Kimileri umursamayabilirler. Kimileri unutmuş olabilirler. Kimileri niye abartıyorsun, diyebilir.

Hayır, belki tam anlamıyla sonuç alınmamış olsa da, bunlara tarihi toplantılardı, gayretlerdi, söyleşilerdi.

Tarihe not düştük, kayıt düştük, alın teri döktük, yol yürüdük…

Şimdi birçoğu göçüp gidenlerin anıları önünde saygıyla, sevgiyle eğiliyorum…

İnkârcı toplumlar, geçmişi unutan toplumlar, emek sömürüsü üzerinde yükselen toplumlar ve kurumlar hiçbir zaman abat olmazlar…

Yolumuza, erkânımıza can kurban…

Ama her geçen gün nankörleşip, yağma düzeninin yanında yer alıp, kişisel menfaatlerini toplum yararlarından üstün tutanlara da eyvallahımız yoktur.

Devletten, belediyelerden nemalanıp, Aleviliği kullananlarla da her daim bir hesabımız vardır…

Muhabbet ehline aşk ile…

 

Ayhan Aydın

13 Mayıs 2025

(Cem Vakfı Anadolu İnanç Önderleri Toplantıları Genel Koordinatörü)

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile