ŞEYH BEDREDDİN - Uzun İnce Bir Yol

Nurdan Arca’nın Kalemiyle Ölümsüz Bir İsmin Ardından…

ŞEYH BEDREDDİN - Uzun İnce Bir Yol

Ayhan Aydın

Kendisini uzun zaman öncesinden tanıdığım her zaman mütevazı, olgun, çok güzel konuşan Nurdan Arca’nın Şeyh Bedreddin’i alışık olduğumuz inceleme kitaplarından birisi değil.

Hafızalara kazınan, sadece kendi çağında değil, sonraki dönemlerde de ismi binlerce insan tarafından bilinen ünlüler, nasıl bu üne sahip olmuşlardır? Nice peygamberler, nice krallar, yazarlar, filozoflar, şairler, mucitler bu ünlerini hangi özellikleri, hangi kimliklerinden dolayı almışlardır?  Türk ve İslam dünyasında, Anadolu ve Balkan coğrafyasında da tarihler boyunca elbette nice nice ölümsüz simalar tarihteki yerlerini almışlar, bugün de kitaplara girerek, dillerde ve hatta gönüllerde yaşamaya devam ede gelmişlerdir.

Bir filozof, devlet erkinden gelmesine rağmen bir eylem adamı, yüreklerde bıraktığı kıvılcımlar sadece düşünceleri harekete geçirmeyip, kitleleri de coşturmuş bir isim Şeyh Bedreddin ismi.

Benim de yüreğimdeki destanlaşmış isimlerden, simgelerden birisi. Onunla ilgili birçok kitap okudum ve hatta onun gezdiği coğrafyalarda da bulundum, onun da içinde bulunduğu, ortaya çıkmasında katkısı olduğu kültür dünyasının da içindeyim.

Elbette tarihin de bir konusu Şeyh Bedreddin (Eylemi) ve de tasavvufun da. Aslında tümüyle de kaynak yok değil onunla ilgili, en azından yazdığı eserlerden birçoğu ulaşmış günümüze. Ama yine de üzerinde çalışma yapılması zor alanlardan birisinin kahramanı; yok sayılan, yok edilmek istenen, bazılarınca sevilmeyerek, hala ötekilerden bilinen bir kitlenin temsilcisi.

Nurdan Arca’nın kitabını baştanbaşa dikkatlice okuyunca, sanki o kibar ve sakin sesiyle bir büyük kahramanı ve onun öyküsünü olağanüstü bir şekilde yalın ve şairane bir dille anlatan bir söz büyücüsünü dinlemiş gibi oldum. Tüm tarihi gerçeklikleriyle, belgeleri çırılçıplak ortaya koyarak bir önemli edebiyat ürünü olarak da, çok zor bir tarihi meseleyi ustalıkla anlatan usta bir yazar olarak da bir kez daha tanımış oldum Nurdan Arca’yı. Tekrar tekrar tebrikler, diyorum ona.

Evet, çok iyi bir eğitimden sonra uzun yılların tecrübeleriyle birikimlerini her birisi çok önemli belgesellere aktaran Arca, bir yönetmen; insana, doğaya, sanata, kültüre sevdalı bir yönetmen. Tabii ki de bir sanatçı. Şeyh Bedreddin kitabını besleyen unsurlardan birisi de bu olmuş; Nurdan Arca’nın birikimleri beslemiş, büyütmüş “Uzun İnce Bir Yol”daki Bedreddin’i.

Bir kere Şeyh Bedreddin olayının tarihsel arka planı kitabın içinde tümüyle mevcut. Şeyh Bedreddin’in yaşamı, yaşamının ayrıntıları; eğitimi, mücadelesi, kendisini geliştirme evreleri, onu o yapan düşünceleri, eylemi, sonuçta trajik sonu. Bunların tümünü Nurdan Arca’nın yazmış olduğu kitapta bulmanız mümkün.

Kitapta sadece bunlar yok; Şeyh Bedreddin’in içinde olduğu tasavvufi akımlar, beslendiği kaynaklar, etkileri, eserleri, ailesi, onun dönemindeki Anadolu’nun durumu, Osmanlı’daki ilk karanlı dönem, ayaklanmalar vd. birçok konu bazen en ince ayrıntılarıyla Şeyh Bedreddin kitabında var.

Ama bence bu kitap gerçekten de bir inceleme kitabı olurken, yani; bir kişinin yaşamı, yaşadığı dönem, o dönemin özellikleri, sorunlarıyla birlikte bizatihi ele alınan şahsiyetin çevresindeki tarihsel, sosyal, kültürel döngü çok güzel ve yerinde anlatılırken bir başka yönüyle de farklı bir çalışma. Yine bu konunun en önemli uzmanları yanında, konuyu dolayısıyla kitabı besleyecek birçok kişiyle de bir gazeteci titizliğiyle söyleşiler yapılması ve bunların yerli yerinde kullanılması da ayrıca çok önemli bir özelliği ve farkıdır bu kitabın.

Sadece bununla sınırlı kalmıyor elbet kitaptaki zenginlikler. Bir kere adeta bir gezi kitabı Nurdan Arca’nın Şeyh Bedreddin kitabı. Şeyh Bedreddin’in hayatının önemli bir kısmının geçmiş olduğu, yaşamını, eserlerini ve eylemini şekillendirmiş olan o geniş coğrafyada yapılan geziler kitabı çok zevkle okunur kılan, en kıymetli yönlerinden birisi. Ama gerçek anlamıyla bu geziler de sıradan geziler de değil. Çok uzun zahmetlerle yapılan, sadece gelip –geçici olan, “orayı da görmüş olduk” türünden baştan savıcı geziler değil. Nurdan Arca ve yanındakiler her gezdikleri beldenin, köyün, o köydeki taşın, toprağın, mezar taşının, çeşmenin hikâyesinin izinde tarihle günceli buluşturan çok ayrı ve farklı bir gayrete de imza atmışlar “Şeyh Bedreddin Belgeseli”ni hazırlarken. Kitap bu atmosferi yani kameraların kaydettikleri görsel büyüyü de satırlara taşıyor. Elbette bunu bilen bilir, bilmeyen ne bilir? Gezmek de kolay değil, gezilen yerlerden de bir şeyler almak, bulmak, bunları ifade edebilmek de maharet işidir. Gerek Türkiye’de, gerekse Balkanlar’da Bedreddin’in onu yolunu sürenlerin, o aşk harmanında savrulanların “Üryan Semahları”na girerek, “yana yana kül olanlar”ın devran’ında olmak, dar’ında, divan’ında, didar’ında olmak kolay bir iş değildir.

Alevi - Bektaşi Kültür dünyası, düşünce evreni o kadar ilginç, o kadar şaşırtıcıdır ki, her an sürprizlerle karşılaşır, şaşa kalırsınız. İşte Hallac-ı Mansur, işte Şeyh Bedreddin! Nasıl mı? Bir kere bu iki önemli sima da Alevi-Bektaşi kökenli değildir. Ama Alevi – Bektaşi- Bedreddini dünyası öyle bir dünyadır ki, derdiniz- davanız “insandan yana” ise, “Enel Hakk” deyip canınızı da İmam Hüseyin gibi inandığınız değerler uğruna vermişseniz, o zaman farklı bir devrana girersiniz.  O zaman işte o inanç sizi alır, kendi özüne öyle bir yerleştirir ki, siz zaten ölümsüzler arasına girersiniz, sonsuza kadar yok olmanız mümkün değildir “ölürse ten ölür- canlar ölesi değil”, zaten halka mal olurken Hakk’ın varlığına kavuşmuş, özle buluşmuşsunuzdur artık.

İşte Şeyh Bedreddin de, görüş ve düşünceleriyle, eylemiyle bu büyük kitlenin ölümsüzleri arasına girebilmiştir. Bunu anlayabilmek, yazabilmek, yorumlayabilmek için de illa ki bir Alevi-Bektaşi anne-babadan gelmeye de gerek yoktur. Canların Canı olabilmek, o meydanda var olmak,  o sevgi-aşk harmanında savrulmakla mümkündür.

Nurdan Arca sadece diliyle-kalemiyle değil, tüm benliği ve yüreğiyle bu kültürün-inancın dünyasına girmiş, gezmiş, yazmıştır; erenlerin hakikat yolunu ve bu yolun ulu bir yolcusunun hayat serüvenini.

O bir belgeselci, sinemacı. Dünyaya farklı gözlerle bakıyor. Evreni farklı bir gözle görüyor, olayları, tarihi, kişileri elbette bizlerden farklı yorumluyor. İşte o gözde merak, aşk ve sevgi kadar şair ruhluluk da var, 72 millete bir nazarla bakıp, ballı incirleri ve yârin yanağından gayri her şeyi paylaşan, birlik, dirlik, yurt bilinciyle, çağdaşlıkta bütünleşme bilinci de var; erenler, evliyalar, ozanlar gibi ve de Bedreddin gibi yani.

Nurdan Arca sağ olsun, var olsun… Bedreddin’le ilgili yazılmış çok kitaplar var, daha da çok kitap çıkacaktır elbette. Ama onun kitabının yeri her zaman farklı bir yerde olacaktır.

Rahmetle her daim andığım, çok sevdiğim, büyüğüm Araştırmacı – Yazar Ahmet Hezarfen’le bir gezisinin bir bölümünde olma şansına ulaştığım Şeyh Bedreddin Belgeseli tamamlanınca çok büyük bir merak ve ilgiyle izlemiştim. Nurdan Arca’nın yönetmenliğinde, Cemal Kafadar gibi önemli bir ismin danışmanlığında yapılan o belgesel nasıl alanında önemli bir boşluğu doldurmuşsa, o belgeselin anılarının da canlı olduğu bu kitap da Gezi-Araştırma-İnceleme alanında Bedreddin, Bedreddiniler ve o dönemin konuları ve günümüzle ilgili önemli bir boşluğu doldurmaktadır.

Nurdan Arca’nın eşsiz emeği önümde saygıyla eğiliyorum.

Gören gözler aydın olsun.

Gerçekler ölmez, don değiştirirler…

Aşk ola, erenler, aşk ola…

 

Nurdan Arca, Şeyh Bedreddin Uzun İnce Bir Yol, KIRMIZIKEDİ Yayınları, 2016, İstanbul (Birinci Baskı. (Tükendi))

 

Kitaptan

 

600 yıl önce- 600 yıl sonra

Milletler büyük evlatlarıyla nefes alır. (Fazıl Hüsnü Dağlarca)

Şeyh Bedreddin 1359-1416 yılları arasında yaşamış bir Rumeli çocuğuydu. Şehzadeleri, padişahları eğitmiş, kitaplar yazmış bir fakihti. Vahdet-i Mevcutçu bir mutasavvıftı. Dünyanın insanlara değil, insanların dünyaya ve kâinata ait olduğunu savunan bir sufiydi. Adaletin ve ordunun en yüksek makamında bulunan bir kazaskerdi. İsyanlara ilham kaynağı olmuş; sürgünler, hapisler  görmüştü. Deliorman’da tuzağa düşürülmüş, hileyle yakalanmış, sahte bir mahkemede yargılanmış ve 18 Aralık 1416’da Serez’de asılarak öldürülmüştü.

Hacı Bektaş Veli Makalatı’nda, “Mal ve soy ile şeref olmaz, şeref ancak bilgi ve edepledir” demişti.

Şeyh Bedreddin’in soyağacı ilk (Neandertal) insana kadar giden saf soydandı. Kökü derinlerdeydi. (Sayfa: 217)

 

Edirne

 

İstanbul’dan Edirne’ye giden TEM otoyolundaki viyadüklerin adları Osmanlıların kuruluş yüzyılında Rumeli’yi fetheden gazilerin adını taşır. İstanbul’a yakın viyadükün adı “Gazi Süleyman Paşa”, Edirne’ye yakın olanlar ise “Hacı İlbeyi” ve “Gazi Evronos Bey”dir. O gazilerin Şeyh Bedreddin babası Gazi İsrail, dedesi Abdülaziz, Hacı İlbeyi ve Gazi Evronus’un 1354’te Orhan Gazi’nin büyük oğlu, 1. Murad’ın ağabeyi Gazi Süleyman Paşa’nın komutasında, Rumeli’yi fetheden gaziler olduğunu biliyoruz. (Sayfa: 123)

 

ŞEYH BEDREDDİN’İN MİRASI: AYDINLANMA

Varidat “Bil ki” diye başlıyordu. İnanmanın değil, bilginin önemini vurguluyordu. Şeyh Bedreddin maneviyatı akılla buluşturan bir alan derinliğinin ustasıydı. Ardında yüzyılları aşan, insanların hayatını her zaman etkileyecek olan büyük bir miras bırakmıştı. Osmanlı Devleti’nin ilk yüzyılından seslenen seçkin fıkıh alimi, devrimci mutasavvıf Şeyh Bedreddin Varidat’nda ve Camiu’l-Fusuleyn’de yazdığı gibi manevi mirasında bilmeyi ve kadılara vicdanın sesini dinlemeyi önermişti. Düşünce, din ve vicdan özgürlüğü Aydınlanma Çağı’nda, 18. Yüzyılda Batı’da ortaya çıkan kavramlardır. Şeyh Bedreddin’in 15. Yüzyılda savunduğu değerler de sanki 300 yıl sonra savunulan kavramların ilk halidir. Düşünce ve vicdan özgürlüğü günümüzün dünyasında en önemli değerler arasındadır.

Özellikle Varidat’ında yer alan bazı düşünceleri sanki erken bir aydınlanma çağrısıdır: “Eğer insan kendi düşüncesinin doğru olduğuna inanıyorsa, bu düşünce uluların düşüncelerinden farklı da olsa, benim fikrim budur diye savunmalıdır. Aksi takdirde yalan söylemiş, takiye yapmış olur. İnsan kendi doğrularını sonuna kadar savunmalı, eğer meydan okuması gerekiyorsa da meydan okumalıdır.” (Sayfa: 214)

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile