Mısır'da Bektaşilik ve Ahmet Sırrı Dedebaba

Bektaşilik İle İlgili Önemli Bir Çalışma…

Ayhan Aydın

Yarenleşme…

Her zaman söylediğim gibi; Alevilik Bektaşilik konusu bilimsel yol ve yöntemlerle ele alınıp incelenmesi gereken bir ihtisas sahasıdır. Şu ana kadar çoğu amatör olarak kaleme alınan tüm eserler incelendiğinde bu konudaki vahim durumumuz ortaya çıkar.

Konuyla ilgili kitap yazanların hemen hiçbirisinin konuyu ciddiyetle ele almak şöyle dursun, kaleme aldığının hakkını verecek düzeyde bir birikime sahip olmadıklarını üzülerek söylemeliyiz. Neyse bu uzun bir konu; en azından yine de emeği geçenlere şükranlarımız vardır deyip, kesip atalım.

Ama bilim, yaşam ve gerçekler böyle önermelerle, “kestirip atalım” demekle bir yere varamaz. Yazı yazmak zordur. Kitap yazmak daha da zordur. Alevilik Bektaşilik konusunda her ne boyutuyla olursa olsun kaleme alınan eserlerin bir tasnife tabii tutulması gerektiğine inanıyorum. Bilimsel bir gayretle, çabayla ortaya konulan kitapları ise özellikle halka duyurmak bir görevdir aslında.

Dedelerin, babaların, ozanların, kimi yazar-gazeteci kimliğinde olanların çoğunlukla kendi kişisel görüş ve düşünceleri, tecrübeleri çerçevesinde kaleme aldıkları eserler zaman zaman bizi sıkıntıya düşürmektedir.

Bununla birlikte; üniversitelerin, akademik camianın ise çok uzun yıllardır bu önemli alana duyarsız kalmaları, olayı kenardan seyretmeleri de bu alandaki bilimsel eserlerin sayısının sınırlı kalmasını sağlamıştır.

Şu anda özgün bir bilimsel merkezden yoksun olan Alevili Bektaşi dünyasında yine kitaplar öncü rol üstlendiler. Alevilik Bektaşilik konusunda ya olayı önemseyen kimi ciddi yazar ve gazetecilerden bazı araştırma eserleri okuduk, çoğunlukla ise yerli ve yabancı akademisyenlerin takdir edilecek çabalarıyla “dişe dokunur”  makaleler, kitaplar okuyabildik. Bunların sayısı yeterli olmasa da, çok şükür ki son yıllarda arttı.

Alevilik Bektaşilik konusu aslında gerçekten kimilerinin sandığının aksine yazı yazılması, kitap çıkarılması en zor alanlardan birisidir.

Genel geçer hikâye tarzındaki şeyleri yazmak kolaydır ama tarihsel konulara girmek, Osmanlıca, Arapça, Farsça gerektiren çeviri, transkripsiyon dahi bu alanlarda çaba sarf etmek ve ortaya bir şeyler koymak da bin bir güçlüğü barındırır.

Yine bazı yayınevleri, kimi üniversiteler, kimi akademiler bu konudaki eserleri yayınlayarak bu konudaki çabalara güç katıyorlar.

Alevi Bektaşi kurumlarına bir şey diyemiyorum zaten. Zaten bu kurumların şu anda bilimsel bir şeyler üretmeleri her yönüyle imkânsız. Onlardan bunları beklemek de, benim gibi iyi niyetli bazı kişilerin hayalleridir. (Uzun yıllar bir kurumda bu hayalle avundum.)

Ülkemizde Alevilik Bektaşilik konusunda yayınlanan tüm kitapların bir arada bulundurulduğu bir merkezi kütüphanenin kurulması, istisnasız tüm kitapların burada bulunması ve okuruna ulaşması en büyük arzumuzdur. (Şu an için Şahkulu Sultan Dergâhı bünyesinde böyle bir çaba söz konusudur.)

Örselenmiş, dışlanmış, yasaklanmış, yağmalanmış bir inanç ve kültürün temsilcileri olarak Alevilerin Bektaşilerin ve bu alanda kurulmuş yapıların en büyük hedeflerinden birisi de gelecek kuşaklar için, ülkemiz için, elbirliğiyle böyle bir kütüphanenin, araştırma-inceleme-dokümantasyon merkezinin kurulması olmalıdır.

Nasıl ki, ocak merkezlerimizde, tekke ve dergâhlarımızda gerçekten yüzlerce yazma nüshasıyla klasik eserler mevcuttu, onlar şu veya bu şekilde yok edildi veya çıkar uğruna para karşılığı satıldı, yağmalandıysa, bu çağda yeniden, büyük bir özveriyle de olsa, artık tüm bunların toparlanması bir zorunluluktur.

Alevi Bektaşi dünyası çok büyük bir dünyadır ve bir bütündür.

Orta Asya’dan, Macaristan Budapeşte Gül Baba’ya kadar büyük bir coğrafyada, sonrasında ise Avustralya, Kanada ve ABD’ye kadar (Hatta Güney Amerika’ya) kadar çok büyük bir coğrafyaya yayılmış bir büyük yapıdan söz ediyoruz.

Bu konuyla ilgilenenlerin hedeflerini çok büyük tutmaları, tüm dünyadaki Alevi Bektaşi Varlığını içine alacak şekilde kurumlarını oluşturmaları, yayınlarını yapmaları gerekir.

 

 

İşte sevgili okurlar, sevgili dostlar;

 

Yakın zamanda büyük bir merak ve heyecanla okuyup bitirdiğim ve Mısır’daki Bektaşilik ve Ahmet Sırrı Dedebaba hakkında çok güzel bilgiler barındıran ilgili kitabı okurken bunları düşündüm. Çünkü Mısır’da, Kahire’de 1444’de Hakk’a yürüdüğüne inanılan Kaygusuz Abdal zamanında kurulan Bektaşi Tekkesi, 1960’lı yıllara kadar bu ülkede Bektaşiliği var etmiş bir kurumdu. Bu kurumun ise her birisi orijinal yazma kitaplardan oluşan bir kütüphanesi vardı.

Bugün bu kütüphanedeki eserlere ne oldu?

Mısır gibi bir coğrafyada Bektaşilik yüzyıllar boyunca nasıl yaşadı? Neden son buldu?

Onlardan bize kalan miras ne haldedir?

Çok büyük bir gayretkeşlikle çok büyük sıkıntılara göğüs gererek Mısır’da Bektaşiliği yaşatan Ahmet Sırrı Dedebaba gerçekten kimdir?

Yazdığı eserlerde neleri işlemiştir?

Mısır’da hangi babalar hizmet yapmışlardır, hangi zorlukları aşmışlardır?

 

İşte bu ve buna benzer soruların yanıtlarını bu kitaptan edinebiliyoruz. Bu yazın şahsen de tanıştığım, oldukça mütevazı ve büyük çaba sahibi çok sevgili hocamız Prof. Dr. Salih Çift’i bu vesileyle tebrik ediyorum. Bu kitabı yayınlayarak bizlere bu kapıları açan Revak Yayınevi’nin yöneticilerini de kutluyorum.

 

Son Bektaşi Dedebabası AHMET SIRRI DEDEBABA, Ahmediye Risalesi ve Nefesler, Yayına Hazırlayan: Salih Çift, Revak Kitabevi, 252 Sayfa,  İstanbul, 2013

 

Kitap’tan Alıntı…

 

Mısır’da yaklaşık beş asır varlığını sürdüren Bektaşî geleneğinin son postnişîni olan Ahmed Sırrı Dedebaba, aynı zamanda 20. yüzyılda Bektaşîliğin en önemli temsilcilerinden biridir. 

Hayatı ve eserleri ile Bektaşîliğin yakın tarihine ışık tutan son Dedebaba, Ahmed Sırrı Dedebaba, Arapça olarak kaleme aldığı Ahmediyye Risâlesi isimli eserini ve Türkçe nefeslerini bizlere yâdigâr bırakmıştır. Hazret-i Pîr Hacı Bektâş-ı Velî’nin hayatı, Bektâşî tarîkati, Mısır’da Bektâşîliğin tarihsel gelişimi ve Kaygusuz Sultan Dergâhı hakkında bilgilerin verildiği Risâle’de, müellifin kendi otobiyografisi ile mürşidi ve kendisinden önceki postnişîn Mehmed Lütfî Baba’nın biyografisinin yanı sıra, Bektâşîlerce okunan dua ve zikir metinleri de yer almaktadır. Tarîkatin Mısır serüveninin özellikle son yirmi yıllık evresine dâir müellifin naklettiği bilgiler, yalnızca Bektâşîliğin tarihi ya da bu topraklardaki tasavvufî faaliyetler açısından değil, Türkiye ve Arnavutluk gibi Bektâşîliğin güçlü olduğu ülkelerdeki birtakım dinî ve siyasî gelişmelerle, bunların arka planları hakkında da önemli ipuçları ihtiva etmektedir. Bu çalışmada Ahmediyye Risâlesi’nin tercümesi, Dedebaba’ya ait nefesler, kendisine ithafen kaleme alınmış şiirler ve bazı nesirler yer almaktadır. Daha önce yayınlanmamış fotoğraflarla zenginleştirilen kitap, okuyucuyu, Kaygusuz Abdal Hazretleri ile başlayan ve Mısır’daki son mirasçısı olan Ahmed Sırrı Dedebaba’nın hayatı ve eserleri ile günümüze kadar uzanan nâzenîn bir gelenekle buluşturuyor. (Kitap Arka Kapağından)

 

  • Revak Yayınları

Adres: Aziz Mahmut Hüdayi Mah. 
Tepsi Fırın Sk. Şifa Apt. No: 12/3 
Üsküdar / İstanbul 
Tel: 0216 342 47 97 
Fax: 0216 342 95 92 
Gsm: 0507 498 54 59 

E-mail:
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.  

Genel Yayın Koordinatörü: 
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.  

Sorumlu Müdür:
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.  

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile