Makaleler

Kafi Baba Bektaşi Dergahı, Şevki Koca

Akdeniz’de Bir Erenler Ocağı
Kâfi Baba Bektâşî Dergâhı


Şevki Koca

Değerli okurlarım bu naçiz çalışmamızda döneminin önemli “Seyf-i Meşreb” Tekye’lerinden sayılan Kâfi Baba Bektâşî Dergâhı’na ilişkin bilgiler arz etmek istiyorum.

Söz konusu dergâha ismini veren Kâfi Baba’nın asıl ismi “Muhammed Bin Nida-i Kasım” olarak, Ahmed Sırrı Baba’ya ait “Risalet’ül Ahmediye” adlı dosyada kayıtlıdır. Nida-i Kasım Baba; 1826 yılındaki büyük yıkımdan nasibini almış bulunan Bektâşî dergâhlarında el yazma suretlerinin bulunduğuna inanılan ve ünlü Alamut Dai’lerinden Hasan Sabbah’ın “İkan” isimli batıni Kur’an tefsirine ilişkin yazmış olduğu ve tamamen hurûfi öğelerle işlenmiş “Maarifnâme-i Kâf u Nûn isimli eserin sahibi olarak ünlenmiştir. Hicri 870 (M. 1454)’te Hakk’a yürüdüğü bilinen Nidai Kasım (Kâfi) Baba’nın 14. yüzyılda Şeyh Aliyûl Ala (Seyyid Ali Sultân) ile Bektâşî kültür dokusu içinde geniş yer bulan Hurûfilikten etkilenerek bu çalışmayı gerçekleştirdiği rivâyet edilir. Yine gerçekte Nidai Kasım’a bu eserinden dolayı Kâfi Baba dendiği söylenmektedir. Maâlesef bu meş’ûm eserden, Çorlu’lu merhum Mehmet Ali Çarıkçı Baba (vefât. M. 1992) tarafından duyumla istinsah edilebilmiş birkaç sahife kalmış olup, “Vücutnâme-i Ademullah” adıyla mahfuz el yazma bir cönk içinde fakîrde bulunmaktadır. Menâkıbnâme ve rivâyetlerde ise Kâfi Baba’ya ilişkin olarak aşağıdaki örgütlenme zikredilir; “Abdal Musa Sultân kırk dervişini Kaygusuz Abdal’ın emrine vererek Mısır’a gönderir. O dönemler Mısır sultânının (verem) hastalığı olan bir kız evlâdı bulunmaktadır. Sultân Kaygusuz’dan yardım ister; bunun üzerine Kaygusuz Abdal yanında getirdiği dervişlerinden olan Nida-i Kasım’ı görevlendirir. Kasım derviş, hastaya nefes ve nazar eyleyerek kızı hızla sağlığına kavuşturur. Bu kerâmetten etkilenen Mısır Sultânı, Kasım Dervişten bir dileği olup, olmadığını sorar. Bunun üzerine Kasım Derviş kuşağından Nefir’ini çıkarır, (Nefir: Bektâşîlikte mücerret dervişlerin kutsal emanetlerindendir. Erkân-nâmeler’de özel bir tercümanı vardır. Genellikle geyik boynuzundan imal edilir. İki tarafı huni şekilde delikli bir boru olup, bir ağzı Hz. Ali’nin kılıcına benzer şekilde çatal olup, üflendiğinde “Hü” sesi çıkarır. İsrafil’in emaneti addedilir. Yuf borusu da denir.) Ve sultânım fazla bir talebim yok, şu nefir’i dolduracak kadar yağ verirseniz (bazı menkıbelerde pirinç olarak da geçer) yeterli bulunur. Bunu küçümseyen Mısır Sultânı Nefir’e yağ koydursa da Mısır’ın bir yıllık yağ stok’u boşalmasına rağmen nefir’in dolmadığını görünce panik içinde seslenir. “Kâfi derviş, kâfi” bunun üzerine Kasım Derviş Nefir’i kuşağına yeniden takar, ancak; o gün, bu gündür ismi Kâfi Baba şeklinde anılır olur.

Kâfi Baba Dergâhı, Finike’nin kuzeyinde ve Antalya vilayetine yaklaşık 120 km. mesafede antik ismi Lymra (Lunyra yada bilinen ismiyle Alara) olarak tanınan yöre sınırları içinde, Yuvalı köyünün bitişiğindedir. Evliya Çelebi M. 1671 yılında bölgeye yaptığı gezi esnasında bu dergâha uğradığını ve türbeyi ziyâret ettiğini beyan ile burada bağ ve bahçeler arasında mûkim bulunan Tekye’de kalabalık bir derviş topluluğunun hizmet verdiğinden söz etse de, herhangi bir isim zikretmez. Diğer yandan ünlü tarih araştırmacısı ve seyyah Von Hasluck “Bektâşîliğin Coğrafi Dağılımı” isimli kitabında M. 1884 yılında bu dergâhta iki derviş bulunduğunu kaydederek yine yörede ismini batini bir kişilik olan Hallac-ı Mansur’dan alan “Hallac” köyünün varlığından bahseder. Bu bölge bugün için kesif miktarda Türkmen asıllı Alevi-Bektâşî demografi içermektedir. Kâfi Baba dergâhının bilinen postnişinlerinin sıralaması aşağıdaki gibidir.

 

Postnişin Sıralaması:

 

  1. Kâfi Baba                 Vefât (H. 870-M. 1454)
  2. Ayni Hasan Baba     Vefât (H. 1227-M. 1811)
  3. Kalecik’li Haki Baba Vefât (H. 1229-M. 1813)
  4. Seyyid İbrahim Baba Vefât (H. 1237-M. 1821)
  5. Mustafa Baba          Vefât (H. 1276-M. 1859)
  6. Yaşar Agâhi Baba    Vefât (H. 1301-M. 1885)
  7. Cafer Baba              Vefât (H. 1313-M. 1897)
  8. Süleyman Vehbi Baba           Vefât (M. 1901)
  9. Ramazan Baba        Vefât (M. 1911)

 

Şimdi bu zâtların özgeçmişlerine ilişkin kısa notlar arz etmek istiyorum.

 

 

1)                      Kâfi Baba:

Aslen Alaiye’li olan bu zât, H. 870 yılında Hakk’a yürümüş olup, kabri dergâh hazeresine sırlanmıştır. Kâfi Baba Dergâhının bugün için sadece temel kalıntıları kalmış olsa da türbesi (aslına pek uygun olmamakla beraber) onarılmış durumdadır. Özellikle “Yuvalı” köyü müntesiplerinin fedakârca gayretleri ile oldukça bakımlı durumdadır. Dergâh maâlesef cumhuriyet dönemi büyük tahribat görmüş, kutsal emanetlerin tümü yağma edilmiştir. Türbede bugün için görevli bir türbedar bulunmaktadır. Her yıl 31 Mayıs 2 Haziran tarihleri arasında Kâfi Baba şenlikleri düzenlenmekte olup, konaklama sorunları yaşanmaktadır. Bu dergâhta kısa bir süre postnişinlik yapan “Seyyid İbrahim Baba” tarafından Kâfi Baba türbesine bir kitâbe diktirilmiş olup, yine İbrahim Baba tarafından yazılan metin aşağıda ki gibidir.

 

Hü Dost

 

“Pir-i sâni Hazret-i Abdal Musa hadim-i

Gülşen-i zâr içre esrar-ı Hakayık mahremi

Askeri’dir ol şâhın devlet-ü eyyamında

Kâfi Baba dirler idi işbû erin namına

“Kâf u Nûn” La dile geldi eyledi Hakkel-yakiyn

Seyyid İbrahim Dede ol Pişuva’yı müminiyn

Sâye-i sâl mescidinde olmuşum bağdaşnişiyn

Tarihâ’dır şeş cihâna padşâh-ı dide’bân”

 

H. 1231 (M. 1815)

 

2)                      Aynî Hasan Baba:

 

H. 1227 yılında Hakk’a yürümüştür. Denizli-Tavas Kazak Abdal Dergâhı müntesiplerinden olup aslen Gördes’lidir. Türbe Hazeresinde medfûn olup, kabir şâhidesi tahribat nedeniyle okunamamaktadır. Kabri bugün için korunaklı durumdadır. Kabir taşında on iki terkli Bektâşî tacı bulunmaktadır. Vefâtına değin postnişinlik yapmıştır. Kazak Abdal Dergâhının son postnişini (milletvekili) Hacı Hüseyin Mazlum Baba (vefât 1944) bir nefeslerinde Hasan Baba’dan şöyle bahseder.

 

Hü Dost

 

“Aynî Hasan Baba ki, has hemşehrimizdir

sırlanmış’idi Kâfi Baba’nın muhteriminde”

 

3)                      Kalecik’li Hâki Baba:

 

Kısa bir dönem Kalecik Koçu Baba Dergâhı türbedarlığı yapmıştır. Yeniçeri 66’ncı Orta Baba’lığı görevinde bulunmuştur. Horasan’lı Muhammed Nur Baba (vefâtı H. 1214-M. 1798) tarafından, Kâfi Baba Dergâhı postnişinliğine getirilmiştir. Asıl adı Halil’dir. Kendisi pir evinde medfûndur. H. 1214 (M. 1798) tarihinde Dedebaba seçilerek Hacı Bektâş Dergâhına yerleşmiştir. H. 1229 (M. 1813) tarihine kadar Hacı Bektâş postnişini olarak hizmet vermiştir. Kabir taşı şâhidesi aşağıdaki gibidir.

 

Hü Dost

 

“Kaşif-i ilm-ü Ledün’dür hem hakikatle tamam

Zümre-i Naci’ye dahil nûr Halil Haki Baba

Fes’cûdu emrinde izhâr-ı sadakat gösterib

Mazhar-ı zât-ı hidayettir Halil Haki Baba

Bunca dem ol Hazret-i Pir’in makamında mûkim

Dest-gir’i üns-ü olupdur ol Halil Haki Baba

Sîdk-ı ahd’inde vefa kıldı, erenler râhına

Gitti firdevs’e hâk’ile pîr Halil Hâki Baba”

H. 1229

 

4)                      Seyyid İbrahim Baba:

 

Aslen Sivas’lıdır. Abdal Musa Dergâhı postnişini iken, Hâki, Baba’nın Dedebaba seçilmesi üzerine, geçici olarak Kâfi Baba postnişinliğine vekâlet etmiştir. Yüksek düzeyde tasavvufi nefes ve şiirleri vardır. Kâfi Baba Dergâhında bulunduğu tarihlerde Kâfi Baba erenlerin kabrine yedi köşeli bir türbe yaptırıp, daha önce söz ettiğim kitâbeyi yazmıştır. Yine Abdal Musa Dergâhında, Abdal Musa’nın Lahdi üzerine çelik bir donatı yaptırarak yine çelikten mamul işçilik ile “En’el fakîr es-seyyid ibrahim nercû-i mink’eş, el-şefaat” kaydını yazdırmıştır. İcâzetnâmesinde Halil Haki Dedebaba’nın yanı sıra dönemin Hacı Bektâş Çelebi Postnişini Muhammed Abdullah Çelebi’nin (vefât. H. 1240-M. 1824) mührü de bulunmaktadır. Seyid İbrahim Baba, Abdal Musa Dergâhında bir su kaynağı bularak buraya bir kuyu açtırmıştır. Bugün dahi yöre halkı tarafından “Zemzem Suyu” denilerek itibar edilir. Bu kuyunun Lengerine yazılan kitâbe metnini de Seyyid İbrahim Baba yazmış olup aşağıda arz edeceğim Nutûk’da buyrulduğu gibi hurûf-u ebced’le kuyunun inşâ tarihini belirlemiştir. Kitâbe şu şekildedir.

 

Hü Dost

 

“Tekye-i sîdk-ı rızâ’yla gösterir envâr sıfat

Hak sana etmiş müyesser dahbîl-i kant-ı nebat

Vasfına mümkün değildir sırrına ermek muhâl

Dost muhibb-i hanedan-ı ba-safa’dır nur-u zât

Ol Nübüvvet bendesidir eyledi keşf-i zuhûr

Sahib-i sırr-ı vilayet müjdesidir beyyinat

Gördüler cümle kemâlin “Bârekallah” dediler

Gel ziyâret eyle anı bundadır Hakk’a necât

Âb-ı Kevser nûş’edenler Hızır ile hemdem olur

Dü-cihan’da vâsıl olmuş rahmet’e sahip-berat

Bu gülistan goncasıdır Seyyid İbrahim Dede

Bülbülü-ves her seherkâm nutku’dur, fil’kâinât

Şeş cihet’le tekmil olur tarihimiz meşrûr’iyâ

Yedi başlı ejderan kim çıktı çâh’tan bü-hayât”

 

 

H. 1234 (M. 1818)

 

Elmalı Abdal Musa Dergâhında medfûn olan Seyyid İbrahim Baba H. 1237 (M. 1821) yılında Hakk’a yürümüştür. Kabri bugün dahi yoğun ziyretlere mekân olup oldukça bakımlı bir durumdadır. Kabrin’de on iki terkli Bektâşî tacı konumlu bir kitâbe olup, Azmi Baba tarafından yazılarak vefâtına tarih düşürülmüştür. Merhum pederim Turgut Koca Baba tarafından deşifre edilen kabir şâhidesi aşağıdaki gibidir.

 

Seyyid İbrahim Baba’nın Kabir Şâhidesi

Hüv’el Hay’yül Bâkiy

“Mürşid-i râh-ı hakiykât Seyyid İbrahim Dede

Ârif-i ilm-i Ledün her ûkde-i müşkil-kaşâ

Postnişin-i Hazreti Abdal Musa olup

Damenin kim duttu ise buldu feyz vü rehâ

Üç erenler geldiler koynuna târih didiler

Rûh-u kûds-ü eyledi Azmî gülistân-ı bekâ

 

H. 1237 (M. 1821)

 

5)  Mustafa Baba:

 

Aslen Denizli vilayetinin Çal kazası, Çalçakırlar Köyü’ndendir. H. 1276 (M. 1859) tarihinde Hakk’a yürümüştür. 1826 Yeniçeri ve Bektâşî katliamının yapıldığı ve Bektâşî dergâhlarının zor döneminde pasif postnişinlik görevi yürütmüştür. Genellikle Abdal Musa Dergâhın da oturmuştur. Kabri halen Abdal Musa Dergâhında olup, oldukça bakımlıdır. Kendisini Abdal Musa postnişini gösterseler de doğru değildir. Girid Kandiye Dergâhında da bir merkâd’di bulunmaktadır.

 

6)     Yaşar Agâhi Baba:

 

Kâfi Baba Dergâhı 1826 yılı II. Mahmud tarafından faâliyetten men edilse de askeri stratejik amaçlar nedeniyle fiziksel bir tahribata maruz kalmamıştır. öte yandan bu dergâh özellikle Kıbrıs Bektâşî dergâhlarından gelen dervişlere ilk konaklama mekânı olmuştur. Tekye 1863 yılında Sultân Abdülaziz iradesi ile yeniden Bektâşîliğe devrolunduğunda Kâfi Baba Dergâhı postnişinliğine Seyyid Nebi Dedebaba tarafından, Kâdiri tarîkatı kökenli olan Belgrad’lı Yaşar Agâhi Baba nasbedilir. Hacı Bektâş Dergâhına vakfettiği bir nefes dergisinde üzerinde “Kâfi Baba Dergâhı Postnişini” kaydı olan bir mührü olup, H. 1275 (M. 1869) kaydı vardır.

Önemli bir şair olan Agâhi Baba’nın bir semaî’sini teberrüken arz etmek istiyorum.

 

Hü Dost

 

“Ey sofi bana mescid-ü meyhâne de birdir

Savt-ı zühd-ü nâra-i mestane de birdir

Haktan sana ermez ise esrarı hidayet

Bu zikr-ü ibadet ile peymane de birdir

Gel geç bu riyâdan hele gör taht-ı cihan’la

Bu fanide bir, kûşe-i virane’de birdir

İllâ başı dünyaya gönül verme diriga

Ârif olana âkil-ü divâne de birdir

Agâhi gibi nûr olagör ey gözü ama

Bu aşka yanan şem’ile pervane de birdir”

 

Yaşar Agâhi Baba, H. 1301 (M. 1885) yılında Hakk’a yürümüştür.

 

7)    Cafer Baba:

 

Bu zât Leskovik’lidir. Mehmet Ali Hilmi Dedebaba tarafından Kâfi Baba Dergâhı postnişinliğine nasbedilmiştir. Mücerred babalardandır. Kısa bir dönem hizmette kalabilmiştir. H. 1313 (M. 1897) yılında Hakk’a yürümüş olup kabri Kâfi Baba Dergâhı hazeresindedir. Kitâbesini M. Ali Hilmi Dedebaba yazmış olup, aşağıdaki gibidir.

 

Hü Dost

 

“Kâfi Baba Dergâhında postnişin iken bu zât

İrcî-i, emrin duyunca eyledi azmi bekâ

Ehl-i tecrîd olmuş’idi varlığından el-çekûb

Kalmamıştı zerre-veş kalbinde hubb-u mâsivâ

Hâc-ı Bektâş Velî’ye bende idi sıdk’ile

Şâfî-i olsun anın mahşerde Âl-i Mustafa

Hubb-u fillah ile girmişti Tariyk-i Naci’ye

Zikri, fikri olmuş idi mâcerâ-yı Kerbi belâ

Çıktı üç er söyledi Hilmi Dede târihini

Canını canâna virdi Âşk ile Cafer Baba”

 

8)  Süleyman Vehbî Baba:

 

Aslen Amasya’lıdır. M. 1901 yılında Hakk’a yürümüştür. Kısa bir dönem bu dergâhta postnişinlik yapmışsa da icâzetnâmesi seccadişinlik üzeredir. Kabri, Elmalı Abdal Musa Dergâhındadır. Mehmed Ali Hilmi Dedebaba tarafından (postnişin) nasbedilmiştir.

 

9)    Ramazan Baba:

 

Selânik’li diye bilinse de dervişlik dönemini Selânik Reni (Durbâli) dergâhında geçirmesi nedeniyle bu sıfat’la yâd olunur. Esasen Kıbrıs’lı olup, Kıbrıs Can Baba Dergâhında Babalık hizmetinde bulunmuştur. Mücerred Bektâşî Babalarındandır. Dokuz yıl Kâfi Baba Dergâhı postnişinliği yapmıştır. 1910 yılında özlem duyarak Yunanistan Selânik, Reni dergâhına seyahat eder ve yine yakınlarda bulunan Katerin Dergâhını ziyâret eder. Bu dergâhta kötüleşir ve 1911 yılında Hakk’a yürür. Kabri Katerin Dergâhı hazeresinde medfûn katerin Dergâhının son postnişinlerinden Tahir Baba (vefât. M. 1956) tarafından yazılan kabir kitâbesi aşağıdaki gibidir.

 

Hü Dost

 

“Bu merkâd’dir cihân-ı can penâhı

Bütün ehl-i tarîkat dâdhâh’ı

Urûc eyler bu yerden fikr-i zâhir

Nihayette bulur feyz-i ilâhî

Olunca cephe-i sây-ı sîdk-u ihlâs

Giderir elbette rû-i siyâhı

Ulûvv’ü halkı seyret bu yerde

Açub bir kerre çeşm-i intibâh-ı

Olur âşk-ı ilâhi’yi müberhân

Açan var ise hicâb-ı iştibâhı”

 

Tarîyk-i Âliyye-i Nâzenîn’den Finike Dergâhı postnişin-i mübdi-i Ramazan Baba. Sene; 1326 fi 22 Teşrin-i Sâni.

Kâfi Baba Dergâhına, Ramazan Baba’nın Hakk’a yürümesi sonrasında, Salih Niyâzi Dedebaba tarafından bir postnişin atanmak istenilmişse de gerek 1912 yılında çıkan Balkan Harbi ve gerekse “İttihat ve Terakki” cemiyetinin bu Tekye’yi askeri amaçlar için kullanması üzerine post cumhuriyetin kuruluşuna kadar boş kalmış ve bu dergâhın müntesipleri Abdal Musa Dergâhından hizmet görmüştür. İstanbul Topkapı Dergâhı postnişini Büyük Abdullah Baba burada yeniden bir toparlanmaya niyet etmişse de, bazı (kendini bilmeyen) süreklerin tacizine maruz kalması üzerine yeniden İstanbul’a dönmüştür.

Kısaca, Kâfi Baba Dergâhının postnişinlik Lâhikasında hizmet gören son zât-ı kirâm Ramazan Baba olmuştur.

Bugün yörede Antik dönemlerden kalma bir Anfi-tiatr kalıntısı ve antik harabelerle birlikte birçok ırmak ve doğal güzelliklerle dolu piknik mekânları bulunmaktadır. Yine beldede çevre köylülerinin “Bedri Zaman Baba” ve “Ali Baba” dedikleri zât’lara ait yatır merkâd’leri bulunmaktadır.

Efendim, dilimiz döndüğünce büyük evliya Kâfi Baba Hazretleri ve Dergâhı hakkında tenviratı arz eylemeye gayret eyledik. Sehv-i kusur ve hatalarımız oldu ise okuyanlar onaranlar ve hem dûa ile analar. Gerçeğe Hü...

 

Kaynakça

 

1)    Bektâşîliğin Coğrafi Dağılımı-Von Hasluck. Çev. Turgut Koca

2)    Mehmet Ali Hilmi Dedebaba Divânı-Çev. Doç. Dr. Bedri Noyan

3)    Risalet-i Ahmediye-Ahmet Sırrı Baba-Kahire-1939

4)    Kaygusuz ve Abdal Musa Menâkıpları-Yazma Mahfuz Sahifeler

5)    Bektâşîlik-Murat Sertoğlu-İst. 1969

6)    Noyan-Koca / Yazışmalar-Mahfûz

7)    Ali Koca Baba / Sözlü bilgilenme (Tekke köyünde mûkim)

8)    Evliya Çelebi Tetkikleri / Turgut Koca’dan veraset

9)    Katerin Bektâşî Dergâhı / Ş. Koca-Cem Dergisi-Sayı: 113

10) Ata’dan veraset vesikalar / Ş. Koca / Mahfuz

11) Şevki Koca / Gezi notları

12) Mehmet Ali Çarıkçı Baba / Vucûd-u Ademullâh-el yazma-mahfûz

 

Notlar:

 

1)    Kâfi Baba Dergâhı, Evkâf kayıtlarında (maâlesef) Finike Nakşibendi Dergâhı olarak geçer

2)    Hicri 862 yıllarında Hakk’a yürüdüğü sanılan, Seyyid Ali Sultân Dergâhı postnişinlerinden Sadık Abdal’ın bir nefeslerinde; Otman Baba Dergâhı müntesiplerinden Kara Baba’nın, Akdeniz, Taşlık köyünde postnişinlik yapmasına binaen Kâfi Baba Dergâhı kanaati uyanmış ise de, o dönem Ege Denizine de Akdeniz denmesinden mütevellittir. Kara Baba Dergâhı Trakya’dadır. Konuya mehas teşkil eden Sadık Abdal’ın Otman Baba hakkında nutkunun son kısmı şöyledir.

 

Hü Dost

 

“Olup meskûn kenâr-ı Akdeniz’de

Ki ol Taşlık köyü kurbinde sâib

Eyâ Sâdık rehinde can veren er

Naimi Lütfûna erdi o tâlib”

 

3)    Bu dergâh H. 917 tarihinde II. Beyazıd dönemi onarım görmüştür.

4)    Merhûm pederim Turgut Koca Baba bu Tekye’yi 1967 yılı ziyâretlerinde türbe taşı üzerinde bir kuş’un uzun süre ötmesi üzerine aşağıdaki dörtlüğü teberrüken yazıp, yöredeki köylülere hediye etmiştir.

 

 

Hü Dost

 

 

“Kaf-ü Nûn Zikreylemiş Kâfi Baba

Bilene izhâr-ı Veliyullâh’dır bu

Dem çeken kumru bile hû akteder

Vallahi Hazret-i Kur’an’dır bu”

 

Turgut Koca Baba

 

Derleyen: Ayhan Aydın

Cem Dergisi, Haziran 2002

Kaynak: Şevki Koca, Bektaşilik ve Bektaşi Dergahları, CEM Vakfı Yayınları, Aralık 2005, İstanbul; Sayfa: 224-235

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile