HASAN KARA
AYHAN AYDIN
Sevgili ozanımız merhaba, nasılsınız?
Sağ olun, öyle doluyum, öyle dertliyim ki, ister türkü söyle, istersen ağıt, istersen semah söyle biz öyle şiir yazıyoruz. Dünya içinde bir alem bizimkisi.
İki profesör beni Kanada’ya davet ettiler, karı koca kart verdiler, bense Antalya’ya gidemiyorum, ama onun gönlünden öyle geliyor. Benim şiirlerimi çok beğendiler, okuyanlar çok beğeniyor, ama kıymet veren kim? Değer veren yok, çünkü ben de kravat ile fötr şapka yok.
Nasıl diyemem hiç okul görmedim. Yirmi iki yaşından sonra imza atmaya başladım. Bir tartışma olmuştu, biliyorsunuz Akçaeniş’le Tekke Köyü arasında sorunlar var. Tekke’yle birleşmemiz konusunda bir öneri getirdiler, dedim ki, biz birleşemeyiz, çünkü biz İmam Hüseyin’i Kûfe’ye sevk edip de arkasından geri dönenleriz. Bizi Çorum’da kim kıydı, Malatya’da kim kıydı, 110 kişi katledilirken Sayın Ecevit Başbakan’dı. Çorum’da bizi, Maraş’ta bizi kim kıydı, Gazi Mahallesi’nde Çiller Başbakan’dı bizi kim kıydı, Sivas’ta 33 canımız yanarken Başbakan Sayın İnönü’ydü ne yapayım, dedi. Çiller ben daha güvenoyu almadım dedi, ama saat 12. 00’de Bakanlar Kurulu’nu topladı bu toplantının amacı Alevîler ayaklanırsa ne yapalımdı. Bunun yetkisi yoktu da neden 12. 00’de topladı, Bakanlar Kurulu’nu. O zaman büyükbaş birinin oğlunun düğünü vardı Kavaklıdere’de, onu bozmadılar, Sayın Cindoruk ile Sayın Çiller podyuma çıkıp gövde gösteriyordu.
Arkadaş biz birleşemeyiz. Ben düşüncelerimi açıklıkla anlatırım. Atatürk’ün devrimciliğine daha kim yaklaşabilmiştir. Ben bunları anlattığımda Antalya Kültür Müdürü çıkardı bir kart verdi, seni bekliyorum Antalya’da, bir kahvemi içeceksin, dedi. Galiba Müze Müdürü de, o da var kulakları çınlasın çektiler, gittiler. Üç bin şiir yazdım, bunun birisini değerlendiremiyorum, kitap bastıramıyorum. Birileri “eller havaya, oylar ANAP’a” dedi milyarları kazandı. Ya Yazıcıoğlu, Hasan Kara ne kazandı? Kitabımız çıkmadı daha.
Siz bu köydensiniz (Akçaeniş) öyle mi, şimdi ilk geldiğinizde güzel şeyler söylediniz. Kıyıldık, yıkıldık, yakıldık, öldürüldük ama bunların bedeli hiç verilmedi, bu zulümler de devam ediyor. Mustafa Kemal’in kılıcı arşta parlasın, yobazların kafasına insin ama bir türlü inmiyor, diyorsunuz. Ama sizler oldukça Atatürk’ün devrimleri yaşayacak, bu şiirler, bu yazarlar, bu ozanlar, bu araştırmacılar elbet bu topluma bir rehber olacak, yön çizecek.
Şimdi siz bana müsaade edersiniz, iki dakika şu yattığı Çankaya’ya kurban olduğum, Atatürk’e yazdığım şiirleri alayım geleyim, bir ara verelim.
Evyallah sağolun gidip geldiniz. Hasan Kara’dan şiirler.
Şimdi canlar bir türkü yazdım demokrasi üzerine, karınca kararınca. Yani ona dokunayım da.
Dokunun, dokunun.
Yattığı yere kurban olduğum Atatürk’e şiirlerimi okuyayım. Sorumluluğu çekilecek hiç hali yok, gereken yeri imzalarım. Atatürk gibi, Pir Sultan gibi sehpaya hazırım yani o ayrı.
Hürriyetim Var da Demokrasim Yok
Siyasete taş atmadan geçelim
Hürriyetim var da demokrasim yok
Onlar viski içsin biz su içelim
Hürriyetim var da demokrasim yok
Beş senede bir söz hakkı verirler
Seçim yaklaşınca köye gelirler
Kazananlar bizi sıfır görürler
Hürriyetim var da demokrasim yok
Merasim yapılır antlar içilir
Bankalardan bol kredi açılır
Oy için sevenler bizden kaçınır
Hürriyetim var da demokrasim yok
Mustafa Kemalim teftiş eylese
Herkes yaptığını doğru söylese
Oy veren delegeler yemese
Hürriyetim var da demokrasim yok
Hasan Kara’yla bir olur tabana iner
(Yani köylüyle bir olur iner tabana)
Tebessümle yapar geriye döner
Oy zamanı gelir verirler değer
Hürriyetim var da demokrasim yok
Atatürk’ü Sevmeyenler Kahrolsun
Samsun Erzurum’dan Sivas elinden
Kongre topladı Anadolu’dan
Maddi yardım Hacı Bektaş Veli’den
Atatürk’ü sevmeyenler kahrolsun
Meclis kurup Ankara’dan yürüyen
Vahdettin’e Cumhuriyet bu diyen
Laikliğin kurallarını koyan
Atatürk’ü sevmeyenler kahrolsun
Düşman işgal etti güzel vatanı
Şehit etti kardeş bacı babamı
Yurdumu da kurtardı hem vatanı
Atatürk’ü sevmeyenler kahrolsun
Düşman yurdumuzu alsa vermezdi
Kilise yapardı cami bilmezdi
Öldürürdü namazını kılmazdı
Atatürk’ü sevmeyenler kahrolsun
Çakallar saldırdı aslan yurduna
Geri döndü kaçar bakmaz ardına
Altın harfler yazdı şanlı orduma
Atatürk’ü sevmeyenler kahrolsun
Yurdumuz kurtuldu anam ağlama
Özgür bağımsızlık güzel vatana
Mehdi geldi desem yakışır ona
Atatürk’ü sevmeyenler kahrolsun
Hasan Kara Atasını seviyor candan
İsyan edenler var yüce makamda
Sevmeyen çoğaldı aşiretinde
Atatürk’ü sevmeyenler kahrolsun
Şimdi canlar şöyle bir şey geçiyor kafamdan; İslam aleminin Peygamberler’e inandığı kadar Atatürk’ün getirdiği devrime, yeniliğe inandırabilseydim, Atatürk’ü 27. peygamber olarak ilan ederdim. Fakat buna kuvvetim yok, mümkün değil. Peygamber’in getirdiği yenilikler ekledi. Ama diyeceksin ki, din mi getirdi? Dincileri korudu, onlara haklarını verdi, bugün minareleri üç şerefeli yaptırdı. Bunlara hürriyetini verdi. Bundan daha güzel nasıl bir hizmet olabilir. Onun değerini aslında onlar daha çok anlamalılar. Şimdi yine Atatürk’ten bir beyit,
Mavi Gözlüm Sarı Saçlım Gör Bizi
Sağcı solcu terör dertli başımız
Huzur gerek zehir oldu aşımız
Kim ölürse ölsün vatandaşımız
Mavi gözlüm sarı saçlım gör bizi
Laikliği yıkmak ister softalar
Gölgen üstümüzde bir ulu çınar
Suriye’den silah İran’dan dolar
Mavi gözlüm sarı saçlım gör bizi
Çorum Maraş ile Tunceli yasta
İstanbul’da Gazi yanan Sivas’ta
Ulusumu bölmek için savaşta
Mavi gözlüm sarı saçlım gör bizi
Kürdü Türkü bu ulusun insanı
Birlikle yükselir devletin şanı
Alevî’ye ibret dökülen kanı
Mavi gözlüm sarı saçlım gör bizi
Şeriat Hizbullah sonu karanlık
Laik Cumhuriyet özgürlük varlık
Kuralım demokrasi olalım birlik
Mavi gözlüm sarı saçlım gör bizi
Hasan Kara Atatürk’ün aşığı
İnat için vurmaz yakmaz kişiyi
Hoşgörü insanlık gönül beşiği
Mavi gözlüm sarı saçlım gör bizi
dedik 1973 yılında. İsmail Cem döneminde, Benim Kültür Bakanlığı’nda kayıtlarım var, arşivlerde. TRT Genel Müdürlüğü döneminde şiirlerim arşivde.
Veli Asan bunları aldı mı, Veli Asan’ın kitabına girdi mi şiirleriniz? Veli Asan’a o şiirleri verdiniz mi?
Verdim. Gelmedi ki kitap, yazılar da gelmedi. Yazıları gönder dedim, ben ona yüzün üzerinde yüz mısranın üzerinde şiir verdim. Bunu yazdım burada var. Deftere yazdım.
Başkasına vermeyin, kim olursa olsun.
Şimdi gözünü seveyim.
Başbakan da olsa, Süleyman Demirel’e de vermeyin tek nüshalı, orijinal şiirlerinizi.
Birinciyi bastırdı, ikinciye bastıracak benim verdiğim şiirleri. İkinciye verdim ben şiiri. Hatta burada dedim şu yazıları al, dosyaları bana gönder, benim yazdığımı, dedim.
Akçaeniş’den, bu köyden biraz bahsedin. Yani köydeki gelenek, görenek buradan bir kısaca bahsedin. Burada doğup, büyüdünüz. Hasan Demir ile akrabasınız.
Birader, üveydir. Şimdi biraderler verdi mi bilmiyorum, bu köyün temeli, yerleşmesi şöyle... Bizde Bektaş Açıkgöz diye bir adam vardı, öldü. Oğlunun biri doktor, torunu doktor falan. Bu adamlar beş kardeş, bu köye ilk araziyi alıp da yerleşen bu adamlar, Bektaş Açıkgözler. Bu köye yerleşen yalnız temelinde yerli Bektaşiler var, hala devam ediyor beraber yaşamamız, Bektaşilerle aynıyız.
Yerleştikten sonra sen de gelmişsin, 5 dönüm yer almışsın konmuşun, ben de gelmişim konmuşum... Ama bu köyde değil, Türkiye’de gübre çıkmadan ektiğin tohumun iki katını ancak alıyordun. Toprak birşey vermiyordu. Tarlasını herif ekmiyordu, kaldırıyordu, katırlara sarıyordu göçü işçiliğe, ormana işçiliğe göçüyordu. Nitekim Ali Dayı vardı, bizim akrabamız olur, 70 dönüm tarlaya pulluğa sokmadan ağaç işlemeye gitti dağa. Vermiyordu, biz uğraştık, bu durumumuza geldik, bir zaman geldi tüccarın dediği oldu. 1947’lerde orman devletleştirildi. Orman dairesinin dediği oldu, fakat karşı gelmek mümkün değildi, bölge şefi ne derse o olur, iş verirse verir, vermezse vermez. İşte hürriyetim var da demokrasim yok, demokrasim olsaydı beni kovamazdı. Eğer suçum varsa kanun cezamı verirdi, beni orada bölge şefi kovamazdı.
Peki Ehlibeyt, Hz. Ali... Biraz da Ehlibeyt sevgisinden bahsedin. Varsa şiiriniz, okuyun.
Şahı Merdan İmam Ali Aşkına
Hakk yoluna gönül verdim yürüdüm
Rehbere inandım ikrarımı verdim
Mürşidi kamilde musahip oldum
Şahı Merdan İmam Ali aşkına
Katı bir varlıktım şimdi eridim
Kibirden benlikten geçtim arındım
İmam Cafer erkanından yürüdüm
Şahı Merdan İmam Ali aşkına
Mansur gibi darda boynum kesseler
Pir Sultan’ım Hakk yolunda assalar
Nesimiyim diriyken yüzseler
Şahı Merdan İmam Ali aşkına
Zekeriyayım destereyle biçseler
Yunus gibi ummanlara atsalar
Yusuf gibi köle diye satsalar
Şahı Merdan İmam Ali aşkına
Eyüp gibi kurtlar beni yesinler
İmam Ali gibi hançer vursunlar
İmam Hasan gibi zehir versinler
Şahı Merdan İmam Ali aşkına
Hasan Kara erkan gizli sırrına
Doksan bin evliya yüz bin pirine
Kanım aksın Şah Hüseyin’in yerine
Şahı Merdan İmam Ali aşkına
Selam Gönderdiler Hacı Bektaş’a
Abdal Musa Türbesi’nden gelirim
Budala Sultan’da ibret görürüm
Oturak Baba’dan niyaz alırım
Selam gönderdiler Hacı Bektaş’a
Kafi Baba Finike’de belledim
Niyaz eder Mestan Şah’a gelirim
Keramet Baba’dan ilham alırım
Selam gönderdiler Hacı Bektaş’a
Uçar su yeşil göl sırrı belirsiz
Sevindik Baba’yı seven çilesiz
Hem burada hem Mısır’da Kaygusuz
Selam gönderdiler Hacı Bektaş’a
Duman Baba Himmet Baba pir dedik
Çatal Baba Haydar Baba er dedik
Sinan Ümmü ile Baltası Gedik
Selam gönderdiler Hacı Bektaş’a
Veli Baba Isparta’da belledim
Sücaattin Veli’yi kalpte dinledim
Yunus ile Mevlana’ya uğradım
Selam gönderdiler Hacı Bektaş’a
İdris bile Hünkar dedi tacından
Sarı İsmail ilham aldı yüceden
Kadıncık Ana’dan Fatma Bacı’dan
Selam gönderdiler Hacı Bektaş’a
Lokman Perende’yle Genç Abdal candan
Taptuk Emre Sarı Saltuk erkandan
Hasan Dede’yle Haydar Sultan’dan
Selam gönderdiler Hacı Bektaş’a
Hacı Bayram Veli kışı yaz eden
Pir Sultan Kul Himmet Şah’dan söz eden
Balım Sultan ile Battal Gazi’den
Selam gönderdiler Hacı Bektaş’a
Ahmet Yesevi’den bize öğütler
Teslim Abdal Derviş Ali yiğitler
Susuz Kerbela’da yanan şehitler
Selam gönderdiler Hacı Bektaş’a
Edebali Ali Kumral Abdal Devran’dan
Elvan Çelebi’yle Ahi Evran’dan
Akşemsettin Pir’den Eyüp Sultan’dan
Selam gönderdiler Hacı Bektaş’a
Karaca Ahmet Kızıldeli Veli’den
Doksan bin evliya Anadolu’dan
Ehlibeyt katar tutmuş Ali’den
Selam gönderdiler Hacı Bektaş’a
Şahkulu ile Geyikli Baba gezenler
Hak Muhammed Ali müşkül çözenler
Sivas’taki yanan aydın ozanlar
Selam gönderdiler Hacı Bektaş’a
Kul Hüseyin Hüseyin Gazi savaşta
Kırklar yola çıkmış softa telaşta
Elli şehit Çorum’da yüz on Maraş’ta
Selam gönderdiler Hacı Bektaş’a
Kement ile destur Salih Niyazi
Darda ikrar alan Cemal Çelebi
Atatürk ile Hünkar’a yaptılar niyazı
Türbesinde selam Hacı Bektaş’a
Hasan Kara gelse Mehdi Ali’ler
Sahte dinciler zulmü yeneler
Bilip bilmediğim erler veliler
Selam gönderdiler Hacı Bektaş’a
İşte ben buradayken gönül oraya gidiyor, giderken de boş gitmeyeyim dedim. Yani bunlar sizin bileceğiniz şeyler.
Şimdi kasetimiz çalışıyor mu? Karşıdan hızlı konuşuyorum, kulak duymuyor, yaş 73.
Çalışır o durmaz.
Şimdi şurada birisi namaz kılmıyorsun dedi de ona bir şey yazmıştım.
Sözle benden daha iyi elçi bulamazsın.
Şimdi “Cemiyetin Temeli İslam’da İzdivaç” diye bir kitap, 5 lira o günün behrinde. Caminin hocası bana bunu verdi, parayı verdim ben de. Müftü “Bizim Müslümanlar almıyor, sen ne yapacaksın” dedi. Sade Müslüman mı okuyacak, bunun neresinde yazıyor, dedim, ah dedi, sen cana yakın bir adamsın ya bir de, namaz kılsan, dedi. Ben de ona karşı bir şey yazmıştım.
Namazla Niyazın Farkı Ne Müftü
Niçin Alevi’ye namaz sorarsın
Alevi Allah’a niyaz kılıyor
Mahşere mizanı sen mi kurarsın
Namazla niyazın farkı ne müftü
Melekler ademe secde kıldılar
Namaz mıydı niyaz mıydı bilelim
Biliyorsan anlat neymiş görelim
Namazla niyazın farkı ne müftü
Muhammed gelmeden var mıydı namaz
Yirmi yedi peygamber kılardı niyaz
İnsanlar Adem’den kardeş gör biraz
Namazla niyazın farkı ne müftü
Allah bir Muhammed Ali sevdiğim
Beş vakit kırk rekat namaz bildiğim
Sayısı belirsiz niyaz kıldığım
Namazla niyazın farkı ne müftü
Dört kitap Hakk’tan değil mi
Sen namaz biliyorsun dünya cahil mi
Gözlerin kör kulakların sağır mı
Namazla niyazın farkı ne müftü
İkilik yaratma birlik olalım
Her insan Allah der bunu bilelim
Gerek niyaz gerek namaz kılalım
Namazla niyazın farkı ne müftü
Hasan Kara hoş gör şaşma bu işe
Hoşgörü insanı insanca yaşa
İnsan gönlü kağıdı arama boşa
Namazla niyazın farkı ne müftü
Allah eyvallah ağzınıza, dilinize sağlık. Sizin bu sesiniz oldukça bu yollar yaşayacak, bu gelenek sürecek. Biz müsaade isteyeceğiz, siz çok değerlisiniz, birbirinden güzel şiirleriniz var.
Nejat Birdoğan’ı görüyor musun oralarda?
Elbette, çok seviyorum, siz tanıyorsunuz sanırım, biraz rahatsız.
Ameliyat olduğunu duydum. N’olur selamımı götürün ona.
Selamlarınızı götüreceğim. İsmail Eroğlu Dede’nin, Keskinli aşık Haydar’ın, sizin selamlarınız aklımda, Ona ileteceğim.
Onun kartı var bende.
Öyle mi, hepinizin selamını götürürüm. Candan teşekkürler.
6 Haziran 1999, Akçaeniş Köyü, Elmalı, Antalya.
Not: Ozanımız, 29 Kasım 1999’da, aynı köyde vefat etti.