Ahmet Hezarfen İçin - İsmail ONARLI
Ahmet Hezarfen İçin - İsmail ONARLI
Sevgili Ayhan Aydın, Ahmet Hezarfen’le yaptığı söyleşileri bir kitapta toplayıp yayınlatacağını ve söz konusu kitaba bir önsöz yazmamı önerince, hem sevindim, hem de ne yazacağımı düşündüm.
Söyleşileri okudum; güzel olmuş, bazı yerlerde Ahmet Amca ketum davranmış, yine de bazı ipuçları vermiş.
Ben bu tutumuna saygılıyım, ama gelecek kuşaklara, koca bir mücadele ile geçen ömründen, birkaç paragraf yazmayı da tarihe not düşmekten öte, bir borç ve görev kabul ediyorum.
Bulgaristan-Deliorman yöresinin yetiştirdiği, seçkin Türk bilgesi, 86’lık çınar, ihtiyar aydın, cesur ve temkinli bir delikanlı, kahraman savaşçı: Ahmet Hezarfen’in 27 Mayıs 2005 günü, Hakk'a yürümesi, toplumumuz için telafisi güç bir tarihi olaydır.
Onun ölümü acı olmasına karşın, inancımıza göre, o yeni bir bedende yeniden zuhur edeceği için ve de binlerce makale ve çeşitli eserleriyle de yaşayacağından, bizler bir nebze de olsa, gönül ferahlığı duyuyoruz...
Kendi söylemi ile: Türk-Alevi-Sosyalist bir kimliğe sahip.
Saptamamıza göre: Arapça, Farsça, Rusça, Sırpça, Bulgarca, Romence, Esperantoca, Osmanlıca, Azerice, ... gibi birçok dil ve lehçe biliyordu.
Ahmet Hezarfen, Türkiye İşçi Partisi (TİP), DİSK, TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası) ve TÖB-DER çizgisinde, toplum için bedensel olarak mücadele etmiş ve zihinsel olarak da üretimde bulunmuştur...
9 Haziran 1934’te Bulgaristan’da darbe ile yönetime Askeri Rejim gelir.
İkinci Dünya Savaşı’nda, 1940 Martı’nda Nazi Almanya’sı Bulgar Faşistleri ile anlaşarak Bulgaristan’a girer.
İşgalci Nazilere ve faşistlere karşı savaşmak için Bulgaristan Komünist Partisi (İşçi Partisi)+Çiftçi Partisi+Zveno Milliyetçi Partisi+Radikal Partililer ve Sosyal Demokrat Partililer gibi çok partiden ve gruptan oluşan bir (ittifakla) birlikle, faşizme karşı vatan cephesi kurulur.
Türk seksiyonunda görevli olan, Partizan (militan-milis) Ahmet Hezarfen de fiilen muharebeye girerek, başarıyla çıkar...
Kızılordu, 7 Eylül 1944’te Bulgaristan’a girer ve devrimolur.
İlkokul öğretmeniAhmet Hezarfen, devrimin yerleşmesi için özellikle köylerde büyük bir çaba gösterir.
9 Eylül’de Bulgaristan’la Sovyetler arasında bir antlaşma imzalanır.
Bulgaristan, Almanya yanlısı olmak yerine, Sovyetlerin yanında Almanlara karşı savaşa girer. Savaştan zaferle çıkılır...
1970’te Bulgaristan’a gidip üç ay kalan Ahmet Hezarfen, bir hayli yer gezip görerek eski hatıraları yad eder. Sofya’yı ve diğer kentleri gezer. Yutoşa Dağı’nda faşistlere karşı çatışmaları, o günkü gibi içi burkularak anımsar. Yine, Yutoşa Dağı’nda Dimitrof (Georgi Mihailoviç, 18 Haziran 1882-2 Temmuz 1949)’un partililerle toplantı yaptığı yeri, bugün müze olan mekanı ziyaret ederek, geçmiş günleri yad eder.
2 Eylül’de Eskişehir’e dönerek, kaldığı yerden mücadeleye omuz verir.
Bir önemli anısı olarak: 1971’de Sofya’da Kuzey Vietnam Büyükelçisi, ABD’ye karşı haklı mücadelelerinin sonunda da olsa, Ahmet Hezarfen’e: “Bu savaşı sonunda biz kazanacağız” demesi, ona da haklı bir gurur kaynağı olur. Bu savaşı kendisi yapmış ve kazanmış gibi mutlu olur...
26 Ocak 1951’de ailece Türkiye’ye göçen Ahmet Hezarfen, 1986’dan, 1991 yılına kadar, İstanbul-Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Osmanlıca’dan Latin harflerine çevriler yapar.
Ahmet Amca’yı nerede tanıdığımı ve kimin tarafından tanıştırıldığını hatırlıyamıyorum, ama bayağı eski bir tanıdıktı.
Sanıyorum, Türkiye İşçi Partisi (TİP)’nin yeni kurulduğu dönemlerden tanıyorum...
1984 yılı sonrası, “Şeyh Hasan Ocağı ve Aşireti” ile ilgili 10 yılı aşkın süren araştırmalarımda büyük fedakarlık ve feragat göstererek, bana sonuna kadar yardımcı olmuş, birçok belgeyi de karşılık beklemeksizin çevirmiş, arşiv ve kütüphanelerde sırf benim için tarihe ışık tutmak amacıyla, yaşının ileri olmasına rağmen koşturmuş ve çalışmış, ilgili ve yetkililere dil dökerek ikna etmiş, çeşitli arşivlerdeki, küflü ve tozlu raflardan kocaman Osmanlıca defterleri ve kayıtları indirerek incelemiştir..
Türk dünyasının ve Balkanların Dede Korkut gibi, bilge bir kocasıydı.
Yaşına karşın, o genç ve dinç düşünen bir beyindi, durmaksızın zihinsel üretimde bulunan bir emekçiydi.
Rahatsız olduğum için telefonla en son, 1 MAYIS 2005 günü bayramımızı kutlamıştım.
Yitimi, Alevi-Bektaşi-Kızılbaş gibi heterodoks toplulukları için büyük bir kayıptır.
Hakk-Muhammed-Ali yolunun hizmetlisi, Hezarfen Can'ın yaptıkları ulu divana kayıt ola; Bozatlı Hızır ve Hakk-Erenler yoldaşı olsun!...
İstanbul, 2006