İstanbul, Hayalim, Umudum, Sevdam

İstanbul, Hayalim, Umudum, Sevdam

Bir yalnızlık türküsüyüm ben

Hüzünlü sokaklar ortasında çaresiz
Boynu bükük bir yorgun hayat benimkisi,
Sürüklemesi çok güç
Ağır bir kaya parçası gibi

Soluğu çok çetin, eskimiş
Bir deri körüğe benzer
İniler durur derinden derine
Şu yaralı kalbim benim.

Ama bunlar durdurabilir mi beni?
Hüzün girdaplarımın içinde
Boğulup gider miyim ben?
Hayır, hayır, elbette hayır...
Bitmeyen bir aşkla, sevdayla, umutla,
Bu kadim uygarlıklar kentinin
Kurumuş her bir çeşmesinde su arar dururum,
Damarlarımda akan kanım olduğu müddetçe.

Eski cemaati kalmayan beş yüz yıllık
Camiler arasında,
Dilenir durur şimdi çaresizce Suriyeliler.
Her bir köşe başında,
Umut sevicileri bana bakmakta.
Yapılan dualar gönülden gönüle bir yol olur,
Mağrıp'tan Maşrup'a,
Hicaz'dan Yemen'e,
İnsanlığın doruklarına doğru...

Ne hüzün, ne sevda, ne aşk,
Bu ne şehir amma,
Aman yarabbim,
Sadece bir şehir değil,
Burası bir muamma!

Bir çocuk olmalı, çocuk!
Ne yasaklar, ne yokluklar, ne açlıklar
Oyunun tadını azaltabilir mi bu alemde?

Bir o yana, bir bu yana gidersin,
Bu şehrin sırları mı biter?
Koca koca çınarlar, selviler,
Nereye baksan ulema, vezir,
Büyük adam mezarları,
Şimdi kediler sonsuz huzurda
Yaldızlı taşlar altında.

Yalnız adam,
Sen peki ne arıyorsun
Bu güneş altında?!

Zeyrek, Fatih, Cibali...

Nice nice evler, nice nice kederli, umutsuz yüzler,
Hâlâ bakıyorlar cumbalardan asırlık nineler,
Puslu gözler, yorgun dizler, bastonlu beller,
O eller ki, unutmuş, tutmaya hasret o eller,
Çok nazlanıp, ilenme be garip adam
Yalnız değilsin demek ki, bu koca cihan âlemde!

Ne bitip tükenmek bilmez sevdadır böyle
Her bir dalda bir yaşam,
Her bir köşe başında bir hayal...
Tarih soluk alıp veriyor her karesinde
Seni kendine, kendi ruhuna katıyor
Ne yapsan da eninde sonunda,
Seni kendi kederlerinle, dertlerinle,
Baş başa bile bırakmıyor bu şehir.

Bir çocuk kadar çaresiz,
Bir çocuk kadar neşelisin şimdi,
Bu şehrin yaşama oyununa katılıp,
Kendini benliğini de
Bir kenarda bırakıyorsun artık.

Seni gidi seni,
Her bir köşesi sidik kokulu,
Bir o kadar da efsunlu,
Her yerinden hayat fışkıran, tarih fışkıran, Bilinmezlikler yurdu,
Her bir köşesinde,
Açılmamış bir hazine sandığı saklı,
Tılsımlı şehir seni!

Senden çok sevilecek şey mi var şu alemde?

Ayhan Aydın
23 Mayıs 2020