Tuzla Aydınlıköy’de Hızır Cemi Çoşkusu
Tuzla Aydınlıköy’de Hızır Cemi Çoşkusu
AYHAN AYDIN
Anadolu insanının yaşamına, kültürüne, inancına girmiş Hızır-İlyas İnancı bugün de tüm canlılığı ile yaşamaktadır.
Zorluklar içinde olan, darda kalmış insanlara yardım ettiğine inanılan Hızır, Anadolu insanı için hala bir umut kaynağıdır.
Tüm dünyada sıkıntı içinde olan insanlar, insanüstü bir varlığın yardımını istemişler, ondan medet ummuşlardır. Fakat bu elbetteki bir inançtır. Yoksa Hızır için binlerce insanın oruç tutmasını, lokmalar dağıtmasını, cemler yapmasını başka türlü açıklayamayız. Hızır niyetine genellikle Şubatın ikinci salısından itibaren üç gün oruç tutular. Perşembe akşamı ise Hızır Cemi yapılır. Bu oruç ise Nuh Tufanından insanlığın kurtulmasına bağlanarak, kurtuluş için yapılan biradaktır.
Hz. Hızır ya da Hızır Aleyhisselam, insanlığın ilkçağlardan beri bilinen kutsal ve menkabevi bir varlık, bir kişiliktir. Kur’an’da Kehf Suresi’nin 60-82. Ayetlerinde adı anılmaksızın Hz. Musa’ya yoldaşlık etmiş kutsal bir kişi olarak anlatılır. Ondan önce de gerek her üç tektanrıcı semavi dinde (Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık’ta), gerekse, özellikle Mezopotamya Mitololojisi’nde, bilinen ilk destan olan Gılgamış Destanı’na kadar uzanan menkabevi bir varlığı vardır.
Hızır, Kur’an’da, Hz. Musa zamanında yaşamış, ab-ı hayat (ölmezlik) suyunu içmiş, Tanrı tarafından batın, öz bilgisi (ledün ilmi) verilerek, Hz. Musa’yı eğitmekle görevlendirilmiş; tasavvufta ise, gerçek bilgiye sahip olmuş, insan-ı kamil (üstün insan)’ın simgesi sayılmış, halk arasında da, dar zamanlarda imdada yetiştiğine inanılan bir Peygamber ya da bir Eren’dir.
Fakir Edna ne güzel söylüyor:
Çok günah işledim senin katında,
Eriş Şah-ı Merdan sen imdad eyle,
Kul daralmayınca Hızır yetişmez
Yetiş Hızır Nebi, sen imdad eyle.
Bir söylentiye göre de Hızır Aleyhisselam, İlyas Aleyhisselam ve İskender-i Zülkarneyn, birlikte ab-ı hayat’ı (ölmezlik suyunu) aramaya çıkmışlar. Bir süre sonra Karanlıklar Ülkesi’ne dalmışlar. Hızır ve İlyas bu suyun kaynağını bularak içmişler, fakat İskender’e söylememişler.
İşte bu yüzden Hızır ve İlyas sağdır, yaşamaktadır. Hızır karada, İlyas denizde, yardıma muhtaç olanlara yardım ederler, “yetiş” diyenlerin imdadına yetişirler. Onların ölümsüzlüğünü Yunus şöyle anlatıyor:
Yunus Emre bu dünyada iki kişi kalır derler,
Meğer Hızır İlyas ola, ab-ı hayat içmiş gibi.
Bektaşilik erkanında, meydan evine serilen oniki posttan biri Mihman postu, Hızır tarafından temsil edilmektedir.
Hakk -Muhammed- Ali erkanında, gerçek erlerin yolunda, konuğun (mihmanın) büyük mevkii ve değeri vardır. Çünkü Mihman, Hızır’dır, Ali’dir, Hakk’dır. Mihman gelen eve bereket gelir.
Misafir gelirse kısmeti bile,
Misafir Hızır’dır arzulu dile,
HATAYİ uğrunu tut vergil ele,
Mihmanlar siz bize safa geldiniz.
“İslam-Türk İnancında Hızır Yahut İlyas Kültü” isimli kitabıyla bu konudaki en detaylı araştırmayı yapıp, açıklamalarda bulunun Prof. Dr. Ahmet Yaşar OCAK, kitabında bugün de hala canlı olarak yaşayan Hızır-İlyas-Hıdırellez Kültü’nü incelemiş ve şöyle demiştir.
“Hızır denilen insanüstü bir varlık etrafında meydana gelmiş bulunan bu kültün esasta, Türkler’in ve diğer İslam milletlerinin yayıldığı geniş bir coğrafyada ve tarihi süreç içinde çok çeşitli kültür ve inanç ve sistemlerinin katkısıyla Müslüman kültür çevresinde tecelli etmiş bir syncretesm (bağdaştırıcılık)’tır” (s. 211). Adı etrafında sayısız masal, efsane, söylence, menakıbname, hikaye geliştirilmiş, hemen tüm din adamlarının, yazar ve şairlerin hakkında görüş bildirdiği Hızır-İlyas’ın bu kadar ortaya çıkmasını, halkın Hızır ve İlyas’ı, özellikle de Hızır’ı toplumsal ruhunda hala capcanlı yaşatmasını ise çok değerli bilim adamı şöyle açıklamaktadır: “Bence bunun iki temel sebebi var: Birincisi, insanların psikolojik yanlarıyla ilgili. Yani insanlar çok eski çağlardan beri dünyanın her tarafında sıkıntıya, bunalıma düştükleri veya içinden çıkamadıkları problemlerle karşılaştıkları zaman, daima kendilerini bu durumdan kurtaracak görünmez bir gücün veya varlığın, insanüstü bir kudretin ortaya çıkacağına inanmışlardır. Ama tarihte genellikle bu böyle olmuştur. Bu inanç zamanla somutlaşıp muhayyel bir şahsiyet haline dönüşüyor. Modern insanda bu tür inançlar tabii ki giderek yerini başka kavramlara bırakıyor. Hızır İnancı, çok değişik kültürlerin ve bu kültürleri üreten toplumların inançlarının zaman içinde oluşmuş bir bileşkesidir. Bu kadar geniş itibara dayalı oluşu da Hızır’ı toplumsal ruhta canlı olarak yaşatan önemli bir sosyal faktördür”.
11 Şubat l999 Perşembe günü CEM Vakfı Tuzla Kültür ve Cemevi’nde bir araya gelen yüzlerce kişi Hızır için Cem oldular. Hasan Sağbilge, İzzet Düzgün, Mecnun, Divane Dedelerin yürüttüğü cemden önce Yayıncı, Yazar Adil Ali Atalay (Vaktidolu) bir konuşma yaptı. Konuşmasında insanlararası dostluk, dayanışma, barış ve kardeşlik duygularının gelişmesi için yapılması gerekenler üzerinde duran Atalay, Hızır, Anadolu’da Hızır’a verilen önem, Hızır Orucu üzerinde görüş ve bilgilerini, anılarını anlattı.
Etkinliğe Ali Yaman da katıldı.
CEM DERGİSİ, YIL 31, SAYI 88, MART 1999
EKİN İDİK OLDUK HARMAN, AYHAN AYDIN, (ALEVİLİK BEKTAŞİLİKLE İLGİLİ HABERLER, ETKİNLİKLER, SÖYLEŞİLER, YORUMLAR, FOTOĞRAFLAR – 1992 - 2004), 2005, İstanbul, KAHRAMAN OFSET, (SAYFA: 217-218)