ABBAS GENÇ HAKK’A YÜRÜDÜ

ABBAS GENÇ HAKK’A YÜRÜDÜ

 

Yirmi yıldan fazla süredir Karacaahmet Sultan Dergahı’nda hizmet yürüten ve aynı zamanda yönetim kurulu üyeliği de yapan, Alevi Hocası ve İnanç Önderi Abbas Genç Hakk’a yürüdü.

Tüm ömrünü semah dönerek, gençleri bir araya getirerek, tüm Türkiye'deki dergah ve türbelere, Alevi-Bektaşi anma etkinliklerine katılıp inancımızı yaşatarak geçiren; Karacaahmet Sultan Dergahı'nın halka hizmet vermesi için yıllar yılı çalışan, cenaze hizmetlerinde, Kur'an okumalarında, Kırk ve senelik yemeklerindeki bilinçlendirici konuşmalarıyla başta Sarıyer Rumelihisarüstü'ndekiler olmak üzere, Alevisiyle Sünnisiyle tüm halkın inanç önderi olan, doğru bildiği yolda yılmadan yürüyen, ilerlemiş yaşına rağmen ekmeğini pazarcılık, aşçılık yaparak kazanan büyük çınarımız, büyük değerimiz Abbas Genç'i kaybettik.

Aynı zamanda Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç'in de babası olan, 12 Eylül Pazar günü Hakk'a yürüyen Abbas Genç için pazartesi günü ilkin Hisarüstü Ülker Camii’nde, sonrasında ise  saat: 15.00'de Karacaahmet Sultan Dergahı’nda bir tören düzenlendi. Karacaahmet Cemevi’nde binlerce seveninin katıldığı törenden sonra adına hayır yemeği verildi.

Törene katılanlar Şükrü Genç’e ve Abbas Genç’in yakınlarına baş sağlığı dilediler.

Törene katılanlar arasında; Alevi Vakıflar Federasyonu Başkanı Sayın Doğan Bermek, CEM Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Ali Rıza Uğurlu, Gazeteci Rıza Zelyut, Gazeteci Miyase İlknur, Şahkulu Sultan Dergahı Dedesi Veli Akkol, Halk Ozanı Can Yayınları Sahibi Adil Ali Atalay ile onu seven hemşerileri, komşuları, Sarıyer Belediyesi çalışanları, dedeler, öğrenciler, Karacaahmet Derneği Yönetim Kurulu üyeleri de vardı.

Daha sonra Abbas Genç’in naşı buradan alınarak memleketi olan Giresun Şebinkarahisar Suboyu (Beye) Köyü'ne götürülerek defnedilmiştir.

 

Bizler de CEM Vakfı olarak; Abbas Genç ışıklar içinde yatsın, sevenlerinin ve Alevi-Bektaşi toplumunun başı sağ olsun, diyoruz.

 

 

İLHAN SELÇUK

 

Sevgili, Okurlar, Dostlar,

Sayın Hocalarım,

Çok Değerli Kurum ve Kuruluş Temsilcileri,

Basınımızın Emektar Kalemleri;

 

Bir büyük ustayı uğurluyoruz...

Gidilen yer hepimizi buluşturacak bir yer. Oraya varlığımızla, kişiliğimizle, tenimizle, ruhumuzla yani her şeyimizle gidiyoruz. Yüce yaratanın karşısına gözlerin bakamayacağı bir aydınlıktaki nur'un yanına gidiyoruz. Tasavvufta insan gerçek bir insan olabilirse, insanı kamil olabilirse, Tanrı'yla kolayca bütünleşebileceğine inanılır. Bizler de bu dünyada neler yaptıysak, nasıl bir insan olabilmişsek o halimizle kefene sarılırız.

Bu ülkenin aydını, cumhuriyetimizin çınarı, gönlü insanlık ırmağında yıkanmış, namuslu, ödünsüz, azimli, cesaret sahibi, minnetsiz bir büyük insanı uğurluyoruz.

Yetmiş iki millete bir nazarla bakan, Anadolu yurdunda bir aşk ateşi yakıp barış güvercinleri uçurmuş bir ulu Velinin huzurundayız.

Yurdumuzu bir kardeşlik yurdu yapan, hiçbir insanı renginden, ırkından, cinsiyetinden dolayı ayırmamış erenlerin izindeyiz.

Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli'nin on üçüncü yüzyılda yaktığı aydınlanma yani hümanizma ateşini bu çağda söndürmeden gelecek kuşaklara aktarmak için hayatını ortaya koyan, bir aydınlanma devrimcisini bugün uğurluyoruz.

Önünde saygıyla eğilirken, ilkelerine uymak şereftir, eserlerini halka taşımak, çocuklara ulaştırmak görevdir diyorum.

Gittiğin yolda, sevdalısı olduğun Atatürkçü düşüncelerinde, ölümsüz şehitlerimizin kanlarının aktığı gül bahçelerinde, demokrasi ve laik ülküsüne canlarını verenlerin yanında huzurlu ol. Bu ülke sahipsiz değildir, bu ülke bu topraklar uğruna can verme sırrına erenlerin yurdudur. Bayrağımızın dalgalandığı her yerde, damarlarımıza kadar işlemiş cumhuriyet ve laiklik değerlerinde hep yaşayacaksın.

Ölümsüzlere karıştın. Bin bir damla idin, gönüllere aktın, bir büyük okyanus oldun.

Acımız büyük. Senin gibi bir devrimciyi bu ülkenin tanımış olması büyük bir şans...

Işıklar içinde yat.

 

 

BEHZAT MİSER

 

Genç gazeteci dostumuz, canımız Behzat Miser’i kaybettik…

 

Ey nazlı kardeşim

Ey çakır gözlü güzelim

Ey mahzun bakışlım

Ey çocuk yüreklim, bir tanem, nur tanem!

Öyle bırakıp bizi gitmek mi, öyle çabuk, öyle kolay mı küsmek hayata?

Hangi yorgunluk, hangi bıkkınlıktı bizden seni alıp giden?

Nasıl dayanamaz kalbin daha yapacak bunca işin, binlerce haber ve söyleşin, dizilerin varken?

Yanından ayırmadığın fotoğraf makinenle dünyanın tüm güzelliklerini belgeleyen bir sanatçıydın.

Çocuklardan çocuktu ruhun benim gibi, yerinde duramazdın. Bir de her zaman bir kültür sanat dergisi çıkarmaktı umudun…

 

Daha 42 yaşında, iki çocuk babası, yüreğinde sevgiler, umutlar…

Henüz çocukların çok küçüktü ama sen bir Dede torunuydun. Ozanlar yurdu Sivas’tandın. 1988’lerde tanışmıştık seninle. Biraz ürkek, biraz çekingen ama hep içten, hep duygusal… Değeri pek bilinmemiş Halk Ozanı Muharrem Yazıcıoğlu’nun kitaplarının kapaklarında gördük ilkin fotoğraflarını… TÜYAP Kitap Fuarlarında kitaplar arasındaydın…  Yine mahzun, mahçup bakıyordu gözlerin… Sonra ise gazetecilik dönemin… Alevi örgütleri, kanaat önderleri… söyleşiler, derlemeler, fotoğraflar… Bir hayal miydi, bir düş müydü yaptıkların?

 

Bizler yanına gelinceye kadar yıldızlardaki dostlara, gazetecilere, yazarlara selam söyle.

Yüreğimizdesin, yanımızdasın, fotoğraflardasın, şiirlerdesin.

Nur içinde kal.

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile