Aleviliği ve Pir Sultan’ı Savunmak...(1992)

Aleviliği ve Pir Sultan’ı Savunmak...(1992)

Anadolu Aleviliği kökleri  1400 yıl öncelerine İslam’a, binlerce yıllık Orta Asya’ya uzanan, on bin yıllık Anadolu uygarlığının en ulu çınarıdır. Dünyanın en özgün inanç ve kültürlerinden birisi, demokrat ve laik yönetime yaklaşabilen itikadi yoldur Anadolu Aleviliği. Alevilik İslam’ın evrensel öğelerine sahip çıkmıştır. Dinde amaç, Tanrı ve insan sevgisidir, buna ulaşmak için yapılacak tüm eylemler sadece araçtır. Araç değil amaç, mesaj önemlidir. Alevilik amaca ve mesaja yöneliktir.

 

Hz. Ali, Hz. Peygamber’in dediği gibi, “ilim beldesinin kapısıdır”, “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyen kişidir. Dürüst, mert, haklının, güçsüzün yanında zalime karşı çıkan kişidir.

“Haksızlığın önünde eğilmeyiniz, hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz”, demiştir.

Hz. Hüseyin’in Yezi’de karşı şahlanışı zulme, onursuzluğa, sevgisizliğe şahlanıştır. Yezit gözü dönmüş bir yaratık, iktidar hırsı için yeryüzünü kana bulayan bir katildir.

İnsanların en büyük değerlerinden birisi inançlarıdır. Onlar için mücadele şeref mücadelesidir. İşte Hüseyin en şerefli insan olarak ölümü hiçe sayıp inançları uğruna Kerbela’da ölümsüzleşmiştir. 1312 yıldır yüreklerde sönmez bir ateştir Hüseyin. Çok “Müslüman”, çok “Türk” görünen bazı yazarlar Alevilerin, Hüseyin’i anmalarını anlamsız buluyorlar.

Abdülkadir Sezgin şöyle diyor: “Güya, o tarihte yaşamamış olmaları sebebiyle Hz. Hüseyin’e yardım edemedikleri için bunu yaparlar. Muharrem ayında Hz. Hüseyin için yas tutmak veya Muharremde su içmedi diye su içmeyi terk etmek... Hz. Hüseyin ile ne ilgisi var? İşlerin bu kadar karıştırılmasını sağlayanlar... Olsa olsa düşman ajanları olur” (1)

Prof. Esad Coşan da kitabında şöyle diyor: “Hacı Bektaş’ın Makalat’ın Arapça aslı manzum versiyonları tetkik edildiğinde Hacı Bektaş’ın şeriata sağlam bir şekilde bağlı, şeriat dışı davranışlara şiddetle çatan olgun bir mutasavvıf olduğu görülüyor. O halde 12 İmamcı olduğu nereden çıkmıştır?” (2)

 

Zahit bizi taan eyleme

Hakk ismin okur dilimiz

Sakın efsane söyleme

Hazrete varır yolumuz.

 

Aleviler sevgi diyor, duygu diyor, ama insanlıktan nasibini almamışlar ajan diyor, kin diyor, nefret diyor.

Aleviler, Hz. Peygamber ve torunları için yas tutup, onları anmayıp da, hacı, hocaları mı anacaklar?

Hıra Dağı kadar Müslüman olduğunu iddia edenlerde, en ufak Peygamber sevgisi olsa, onun kutsal torunlarının anılmasına karşı çıkmaz bilakis bu anmaların gerektiğinin ayırdına varabilirlerdi.

Hüseyin’in anılması onların ilkel din, yaşam anlayışlarına sığmaz. Ama, susuzluk işkencesinin zulmüyle ezilmiş 72 ulunun acısına, insanlığın erdemine ererek, evrenselliğine vararak, törenlerle, her an anmaları, Aleviler’in varlık sırrının derinliğine vardıklarını en çarpıcı şekilde gösterir.

Alevilik Tanrı ve Hıra Dağları’nın, Altay Dağları’nın eteklerindeki suyla beslenmiş; Ağrı Dağı’nın, Ilgaz Dağı’nın, Çimen Dağı’nın, eteklerinde açmış yüz bin çiçekli bir ağaçtır, ulular ulusu bir çınardır.

 

Aşık olan bu dünyayı nidermiş

Döner döner bahtım karadır dermiş

Masum olan Kerbela’ya gidermiş

Bari selamımı dosta ver nenni nenni (Mahzuni Şerif)

 

“Her ne ararsan kendinde ara”, “Okunacak en büyük kitap insandır” diyen Pir Hacı Bektaşi Veli, ocak, yurt, ağaç, od, aile, kadın, saygı, sevgi, hoşgörü, toprak, kavramlarını Orta Asya’dan Anadolu’ya taşımış, İslam’ı, Türk kültür ve geleneğiyle birleştirmiş bir ulu kişidir.

Kaşgarlı Mahmut’a göre “Güzellik, tatlılık, edep, büyükleri ağırlama, sözünü yerine getirme, sadelik, yiğitlik, ve mertlik” eski Türk geleneklerinin başındadır. (1, 132) (3)

Tanrı Dağı kadar büyük Türk kim? Türklüğün en güzel geleneklerini yaşatan Aleviler mi, Araplaşan softalar mı?

Kadına saygı ve eşitlik ise hem Orta Asya’dan hem de Anadolu’nun tarihi derinliklerinden gelmektedir. İ.Ö. 2 bin yıllarında yaşamış Asur ve Hititliler de “evlilik müessesinde eşlerin tamamıyla eşit haklara sahip olduklarını, ayrılma halinde varolan ve kazanılan malları eşit taksim edeceklerdir.” “Koca ve karısı birbirini bırakırsa beşer mina gümüş tartacaklar.” (5)

İşte Anadolu gerçeği...

Ta Şaman dualarında, alplerden, hatun analardan, yer, gök, od, su, ocak, anadan, örf ve adetler, eşitlik, yiğitlik, mertlikten gelen bir Türklük; evrenselliğe ulaşmış İslam’ı mesajlar ve en şerefli insan Şah Hüseyin.

On bin yıllık kültürel derinliklerle Anadolu.

İlmik ilmik örnek bu toprakları sevgi ve duyguyla.

İnanç, kültür, gerçeklik yan yana kardeşçe.

Anadolu’yu yurt etmiş bu insanlar mı bölücü, ajan, yıkıcı, yoksa yönetim hırsı çıkar için çiçek ezer gibi çocukları, kadınları ezen Yezit ve onun devamı kimi Osmanlı yöneticileri ve günümüzdeki artıkları mı?

72 milleti bir gören Aleviler, Rum’u, Kürt’ü, Ermeni’yi bir bilip kardeşçe yaşamı hedeflediler Anadolu’da. Ama Yezit’ten Abbasiler’e, Selçuklular’a ve Osmanlılar’a geçen zihniyet yine durmadı. Kan akıttı.

Türklüğün ve Müslümanlığın bayraktarlığını yaptığını iddia eden Osmanlı, Türklük’ten ve Müslümanlık’tan da çok uzaktı.

Özellikle bir dönemden sonra tümüşle Araplaştı. Bir milleti millet yapan, en önemli kültürel etkeni olan dili, inancı, örf ve adeti Türk değildi. Arapça, Farsça konuşan, Arap gelenekleri ve göreneklerine öykünen bir yönetim nasıl Türk olurdu?

Kimi Osmanlı padişahları korkunç bir hışımla Alevi-Kızılbaş kırımı yapmışlardır. Binlerce Alevi öldürülmüş, köyleri malları yağmalanmış, yurtlarından sürülmüşlerdir.

Tarihin göz yaşı hep kan akacak. Yapılan haksızlığı ise yine tarih hiç unutmayacak. Bu toprakları yurt yapan, bu milletin öz evlatları, evreni sevgiyle kucaklamaktan, Tanrı’yı, insanı sevgiyle kucaklamaktan başka suçu olmayan bu insanlara yapılan haksızlığı hiçbir şeyin telafi etmesi mümkün değildir.

 

Yeryüzünü kızıl taclar bürüye

Münafık olanın bağrı eriye

Bizim erenlerin devri yürüye

Sultan kim olduğun bilinmelidir.

 

Bu şerefli ve onurlu insanlar, elbette ki tepki verecek, kanla, kılıçla, kendilerini yok etmek isteyenlere başkaldıracaklardır.

 

PİR SULTAN ABDAL

İsmi evrene yazılmış, ölümsüzleşen, insanlığın onuru, değerler üstü bir ulu ozan Pir Sultan.

Anadolu halkının bağrında açmış, bir kızıl gül Pir Sultan.

Yüzyılların lirizmini bağrından yeryüzüne fışkırtmış, bir söz, bir eylem Şah’ı Pir Sultan.

Halk ozanı, halkın ozanı. Yaşadığı toplumun, yönetimin, düzenin dünyasını irdelemiş, şaheserler çıkartmış. “Bu çark temelinden bozuktur. Bu düzeni temelden değiştirmek gerekiyordu.”

Osmanlı halkı, köylüyü, ezip sömürüyordu. Halk aç, halk çaresiz; paşa zalim, kan yağıyor gökten.

Yıldızdağı’nın başı dumanlı, Kızılırmak coşmalı, güneş balkımalı, insanlar, doğa yürümeli, eylem içre olmalı.

Pir Sultan çok büyük bir ozan. Hem halk ozanı manasında büyük bir ozan, hem de şair manasında çok büyük bir ozan.

Pir Sultan hem devrimci, hem dede, bir ermiş kişi.

O bir yolun yolcusu, bitmeyecek kavganın, susmayacak sazın sözcüsü.

Anadolu Aleviliğinin pirlerinden birisi.

Anadolu Aleviliği adam olma okulu.

Atomlar parçalanabilse de, sevgiyi parçalayabilecek hiçbir kuvvet yok.

İnsanı seven Pir Sultan, Aleviliğin ruhunu yansıtmaktadır.

Pir Sultan böyle yüce bir kişilik.

Türk Anadolu halkının sevgilisi.

Ama siz gelin görün ki, onu asan Yezit zihniyeti maalesef hala devam ediyor. Bir şehülislam çıktı iki binli yılların Türkiye’sinde, adı Yavuz, atası gibi hırslı, yıkıcı, kan alıcı.

Bu Yavuz Türkiye Gazetesi yazarı.

20 Haziran 1992 günü yazdığı yazıda insanlığın nuru Pir Sultan’a sövüyor.

Şöyle diyor: “... Pir Sultan Abdal ise, Alevi inancından sapmış bir gulattır, Pir Sultan bir sapık, bir geri kafalıdır...”

Ebu Suud’lar, Ebu Kasım’lar, Hamza’lar...

Ölüm fermanı yazanlar ve yüzyıllar sonra kaleminden kan, kin, irin damlayan Türk-İslam sentezcisi, Yavuz Bülent Bakiler.

Evet, Yavuz! Senin gibiler Pir Sultan Güneşini sıvamaya çalışan balçıklar, olsa olsa; onların isimleri “Baki”leştirecek, ölümsüzleştirecek, kara lekelerdir. “Güvendiğin padişahın, o da bir gün devrilir.”

Biz size en iyisi Şahımızın sesiyle yanıt verelim:

 

Pir Sultan Abdal’ım sözlerim haktır,

Vallahi sözümün hatası yoktur,

Şimdiki sofunun yezidi çoktur.

Şahım ne yatarsın günlerin geldi.

 

(Pir Sultan Abdal)

 

“Bunlar engerekler ve çıyanlardır.

Bunlar ekmeğimize aşımıza göz koyanlardır.

Tanı bunları, tanı da büyü.” (6)

 

Tepkiler...

Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği

Pir Sultan Abdal Derneği tarafından iki ayda bir çıkarılan, derneğin yayın organı Pir Sultan Abdal Kültür ve Sanat Dergisi ikinci sayısında Türkiye Gazetesi’ne karşı eylem kararı aldı.

Dergide Ali Balkız, Mehmet Bayrak, Veysel Kaymak konu ile ilgili tepkilerini dile getiren yazılar yayınladılar.

Ayrıca Dernek, Yavuz Bülent Bakiler ve Türkiye Gazetesi’ne karşı Cumhuriyet Savcılığı’na hakaret ve kışkırtma davası açtı.

 

Kavga Dergisi

Yayın programı içerisinde Alevilik de bulunan Kavga Dergisi’nin 17’nci Temmuz sayısında Türkiye Gazetesi’ne ve hortlayan Alevi düşmanlığına karşı, Türkiye çapında bir kampanya başlattı.

Ayrıca Derginin 18. sayısında “Pir Sultan’ın Yolu İnsanlığın Yoludur” başlığı altında Murtaza Demir, Cevdet Rende, Selahattin Özer, Rıza Zelyut, Ali Haydar Celasun, Arif Sağ, Ozan Kızılali ve Battal Pehlivan’ın gazetedeki yazıyla ilgili görüşlerine yer verildi.

 

Halil Şimşek (Pirimgil)

Değerli araştırmacılar, Prof. Abdülbaki Gölpınarlı ve Prof. Pertev Naili Boratav tarafından Pir Sultan’ın torunlarından olduğu belirlenen Sayın Halil Şimşek ile Ankara’da yaptığımız görüşmede Pirimgil, yazıya sert tepki göstererek, “Pir Sultan devamlı sevgiyi, dostluğu, güzelliği işlemiş bir ozandır. Ona yapılan bu hareket çok düşündürücüdür ve üzücüdür” dedi.

 

Mehmet Akar (Okuyucu)

Yazıdan çok etkilenen Akar, bize gönderdiği mektupta yazıyla ilgili görüşünü ve yazmış olduğu şiirle tepkilerini dile getiriyor.

“Bu yazar, ezilmişliğe, sömürüye ve her türlü zulme karşı sinesine insanlık uğrunda kalkan eden ve bu uğurda Hz. Hüseyin misali ser veren; böyle yüce ve böyle ulvi bir halk önderi devrimci bir karaktere sahip lideri utanmadan, hayasızca, sapıklıkla itham etmek aşağılını göstermiştir.”

 

PİR SULTANLAR ÖLÜR DİRİLİR!

 

Kaynaklar:

  1. Abdülkadir Sezgin, Hacı Bektaşi Veli ve Bektaşilik. S. 139
  2. Prof. Esad Coşan, Hacı Bektaşi Veli ve Makalat.
  3. Prof. Dr. Bahaeddin Ögel. Türk Kültürünün Gelişme Çağları. S. 188
  4. Doç. Dr. Muhibbe Darga, Eski Anadolu’da Kadın. S.14
  5. A.g.e. ICK 13 Inscriptions Coneiformes du Kultepe I (1952), II (1962), Proha, s. 14-15
  6. Ahmet Arif, Hasretinden Prangalar Eskittim, 30. baskı.

CEM DERGİSİ, YIL 2, SAYI 17, EKİM 1992

EKİN İDİK OLDUK HARMAN, AYHAN AYDIN, (ALEVİLİK BEKTAŞİLİKLE İLGİLİ HABERLER, ETKİNLİKLER, SÖYLEŞİLER, YORUMLAR, FOTOĞRAFLAR – 1992 - 2004), 2005, İstanbul, KAHRAMAN OFSET, (SAYFA: 134-135)

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile