DİYANET, İŞİT VE BİZ ZAVALLI ALEVİLER...
DİYANET, İŞİT VE BİZ ZAVALLI ALEVİLER...
Diyanet İşleri Başkanlığı yayınladığı fetvayla; midye, karides, kalamar, yengeç, ıstakoz gibi deniz hayvanlarının 'helal olmadığını' belirtmiş.
Afganistan'ın başkenti Kabil'de İŞİT tarafından gerçekleştirilen patlamalarda onlarca kişi öldürülmüş...
İslam adına bu yaşananlar hepimizin utancı ve üzüntüsüdür.
Milletin din üzerinden sindirilmesi ve halkın sömürülmesi anlamına gelen Diyanet Türkiye'de her geçen gün karanlık bir örgüt olmaya devam ediyor.
Bu ülkenin aydınlık geleceği bilimden, laiklikten, demokrasiden geçer...
Bu ülkede İŞİT"in bombaları daha önce ölüm saçmıştı maalesef...
Ama ülkemizdeki ve dünyadaki genel gidişattan en çok etkilenen ve daha da etkilenecek topluluklardan birisi de hiç şüphesiz Alevi- Bektaşi toplumudur.
Ama maalesef bu konuda Aleviler'de ve Alevi kurumlarında ölü sessizliği var...
O kadar ilgisizler, bu toplumun geleceğine en ufak katkıda bulunmayan işlerle uğraşılıyor ki, insan ancak tüm yaşananları büyük bir üzüntüyle izliyor...
Vur patlasın, çal oynasın karnaval kafası toplumu tümden sarmış durumda...
Alevi kurumlarına çökmüş otokrat ve çıkarcı kafanın keyfi yerinde; avanta ister devlet erkinden, ister belediyelerden gelsin önemli değil...
Yeter ki eksilmesin bu çıkar bağı; helal, haram, sus payı, oyalama, oyalanma; hiç önemli değil ...
Oğlunu, kızını işe yerleştirme umudu, adam yerine konulma mutluluğu, övgü, ilahiyatçılara boyun bükerken bir vali elini tutmanın verdiği haz, Allah'a bile küfrederken çıkar için inançlı görünmenin ikiyüzlü deneyimini yaşama, Aleviliğin hiç bir değerine sahip değilken bir kurumun başkanı, dedesi olarak erk'ten kabul görmüş, davet almış, damga/ mühür yemiş ve kutsalmış gibi onanmanın güveni...
Osmanlı'nın oyununa uyup, bu çağda da aynı şekilde tüm kurumların atılan yemleri memnuniyetle kabul edip yutmaları...
Devletin köklü çözümler getirmesi/ getirmemesi değil mesele, her bir kurumun gönlü ve gururu okşansın yeter...
Devletin valisi, belediyenin siyaseti bırakır mı bu kimliksizleşen kurumların başındakileri...
Onlar da ağızları kulaklarda karşılık vermezler mi bu uzatılan asimilasyon eline...
Şov, gösteri, bomboş ajitasyon, ilkesizlik, riyakârlık....
Ah ki, ah...
Ört ki ölem...
Hiç de hayra alamet değil tüm bunlar...
Yazık, yazık, yazık...
Ayhan Aydın
27 Ağustos 2021