ANADOLU İNANÇ ÖNDERLERİ İKİNCİ TOPLANTISI (2000)
CEM Vakfı
Anadolu İnanç Önderleri İkinci Toplantısı
Ve Toplantı Kitabı Hakkında Görüşler*
AYHAN AYDIN
Sevgili dedeler, babalar, ozanlar, yazarlar, bilgeler, araştırmacılar...
Bilindiği gibi Anadolu ve Balkanlar’da Alevi - Bektaşi - Mevlevi inanç ve kültürünü yüzyıllar boyunca yayıp, koruyan, yaşatan bu inancın bugünlere gelmesinde en büyük emeği çekmiş, en büyük katkıyı sunmuş olan inanç önderlerimiz dedeler, babalar çok büyük bir yükü omuzlamışlardır. Onların yanında halk ozanlarımız, âşık ve zakirlerimiz ile bilge insanlarımız daha çok sözlü kültüre dayanan Aleviliğin, Bektaşiliğin tüm inanç ritüellerinin bir nevi koruyucu unsurları olarak da sadece cemlerle değil tüm tutum ve davranışlarıyla bu büyük ırmağın derinden, sessiz, dingin bir şekilde akmasına da vesile olmuşlardır.
Gizlilikler, yasaklar, engeller içinde unutturulmaya, üstü küllenmeye çalışılan; İslâm dini içinde insandan yana, yaşamdan yana, doğrudan yana, bu dünyadan yana temel değerleri yaşatan, var eden, yeryüzünde hiçbir insanı diğerinden ayırmama temel ilkesiyle inancını kurgulayan büyük tasavvuf çığırı içinden çıkmış olan Alevilik, bugün milyonların sahip olduğu inanç bütünlüğüdür.
En büyük günahın insan kalbi kırmak olduğuna inanan, hiçbir şart altında haksızlığı kabul etmeyip, kendisine olduğu gibi bir başkasına da haksızlık yapılmasına engel olmak için mücadele veren Alevi felsefesi, yetmiş iki millete bir nazarla bakmakla kalmaz, hep en doğrunun peşinde koştuğu için geleceğin dünyasını da eşitlikler üzerine kurma mücadelesi verir.
Hakk-Muhammed-Ali sevgisinin temelinde bulunduğu, Ehlibeyt muhabbetinin iliklerine kadar işlediği Aleviler, tarihler boyunca doğru bildikleri ilkeler peşinde ödün vermeden koşmuşlar, bulundukları tüm coğrafyalarda sevgi, saygı, barış, dostluk, hoşgörü ikliminin gelişip serpilmesi için gerekirse canlarını vermişlerdir.
Dünyada hiçbir güç Alevilerin ruhlarının derinliklerinde olan Tanrı sevgisi temelli, evrensel insani değerleri yaşatmalarını engelleyememiştir.
Alevi için bir Hıristiyan, bir Yahudi, bir Musevi, bir Budist.. hep aynı toprağın ürünü olan canlılar, insanlardır. Tanrı, evren, insan iç içeliğini savunun Alevi felsefesinde ölüm, yaşam, hayat... gibi tüm kavramlar ancak ve ancak insanla anlam kazanır. Bu nedenlerle Aleviler Tanrı’yı, cenneti, cehennemi, İslâm dininin kurallarını diğer inanç guruplarından farklı yorumlamışlardır / yorumlamaktadırlar.
İnsansız bir dünyanın hiçbir anlamı yoktur. İnsandan uzak bir Tanrı’nın da insana vereceği bir şey yoktur. Tanrı’ya yasaklarla, korkularla yaklaşmak ancak Tanrıyı insandan, yaşamdan uzaklaştırır, anlamsızlaştırır. İnsan gönlü kırdıktan sonra Tanrıyı sevmek iddiasında bulunmak anlamsızdır. “Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil” diyen Yunus’un Tanrı felsefesidir, Alevi’nin Tanrı anlayışı.
Coşkun sular gibi çağlayan Alevi ozanlar tarihler boyunca bu damarı işlemişler, bunu kuşaktan kuşağa aktarmışlar, Türk kültürüne, Anadolu’ya özgü olan bağlamayı binbir türlü güzelliği dillendirmek için kullanmışlar, nefesler, deyişleri onun eşliğinde cemlerde okuyarak en güzel inanç enstürümanı yapmışlardır.
Anadolu ve Balkanlar’da Alevi - Bektaşi - Mevlevi inanç ve kültürü Hallacı Mansur’ların, Nesimi’lerin, Yunus’ların, Hacı Bektaş’ların, Mevlana’ların, Mahmud Hayrani’lerin, Abdal Musa’ların, Geyikli Baba’ların, Teslim Abdal’ların, Pir Sultan Abdal’ların, Hatai’lerin, Şeyh Bedreddin’lerin, Otman Baba’ların, Demir Baba’ların, Akyazılı Sultan’ların, Kızıldeli Sultan’ların, Sarı Saltuk’ların, Veli Baba’ların... daha adını sayamıyacağımız binlerce eren ve velinin, düşünürün, inanç önderinin sayesinde gerçek kimliğini bulmuş, ete kemiğe ancak onların düşünceleri, sözleri, şiirleri, eylemleriyle bürünmüştür. Kurulan dergâhlar, sürülen cemler bu inanç ve kültürün temellerinin atılmasını sağlamıştır.
Dedeler, babalar, ozanlar, âşıklar dediğimiz kişiler ise ta Orta Asya’dan Balkanlar’a; büyük Alevi tasavvuf çığırının yayılmasını sağlayan temel sembol kişiler olmuşlardır.
Kopuzdan saza, Korkut Ata’dan Pir Sultan’a uzanan derin bağla; yeryüzünü ve tüm evreni sevgiyle kucaklamanın sembolü olan semahlarla, doğruluğun, dürüstlüğün filizlendirildiği halka bir okul misali, bir abu hayat suyu, gıdası gibi yoğun bilgilerin aktarıldığı, inancın en incelikli noktalarının yaşandığı cemlerle, bu bilgi inanç önderleri tarafından Kur’an ve İslâm dini en insani, en güncel, en evrensel bir şekilde yorumlanıp insanlara aktarılmıştır.
Hiçbir karşılık beklemeksizin, yüreklerindeki sevgi ateşi ve görev bilinciyle bu ocakları sürekli yakan; sürekli üretilen, tartışılan dergâhların, cemlerin yürümesini sağlayan, Anadolu ve Balkan topraklarını Ehlibeyt’in isminin zikredildiği, dostluğun kökleştirildiği, eşitliğin kurallaştırıldığı, hoşgörünün yaygınlaştırıldığı topraklar haline getiren Alevi - Bektaşi-Mevlevi inanç önderleri dedeler, babalar, ozanlar, âşıklarla ilgili ne kadar çok çalışma yaparsak yapalım, bunlar onların yaptıkları yanında yetersiz kalacaktır. Onlar yetimin, fakirin, düşkünün; zalime karşı, mazlumun yanında yer almış insanlardır. Kurtla kuzuyu bir arada tutmanın bilincinde, çağları aşan bir olgunlukla yaratılanı hoşgörmüşlerdir, yaratan ötürü.
Sevgi, sevgi, sevgi demişler, barış tohumları ekmişler... Ve bire bin vermiş ektikleri.
Diyarı Rum ülkesini nasıl olurdu da onlar olmazsa barıştan, kardeşlikten, eşitlikten yana bir Diyarı Türk yurdu yapabilirdik?
Sazların tellerindeki nağmeler yaralı gönülleri sağıltmış, iyi etmiş; ağızlardan çıkan nefesler garip bedenlere can vermiş, “doğru gör / doğru söyle” diyen diller bal ile şeker olmuş ağulu kalpleri temizlemiş, Hakk-Muhammed-Ali postunun karşısında, alaca kilimin üstünde özünü dara çeken, kusurlulara kusurlarını bağışlatmış, hak kanaat üstünedir dedirtip, haklıyla, haksızı barıştırmış, dönülen semahlarla tüm evren kucaklaştırmıştır, inanç önderlerimiz.
Kelimeler yetmez anlatmakla. Fakat bu büyük değerlerin artık derlenip toparlanması, onların fikirlerinin alınması, topluma daha iyi hizmet vermeleri, sorunlarını çözmek için de daha ciddi çalışılması gerekiyordu.
Bin yıldır bu kutlu yolu süren dedelerimizi, babalarımızı, ozanlarımızı, âşıklarımızı, zakirlerimizi, bilgelerimizi, yani Türk aydınlanmacısı tasavvuf öncülerimizi; bu arada toplantılarımıza katılan ve bu kutlu yolun aydınlatılmasına yardımcı olan yazarlarımızı, bilim adamlarımızı, kurum ve kuruluş başkanlarımızı, yani sizleri sevgi, muhabbet ve saygılarımızla selâmlıyoruz.
Birinci Anadolu İnanç Önderleri Toplantısı sonucunda çıkarılan kitaptan sonra CEM Vakfı, Anadolu İnanç Önderleri İkinci Toplantısı’nın kitabıyla da sizlerin karşısında. Toplantıdan sonra iki yıl geçmesine rağmen kitabın hâlâ neden yayınlanmadığı sorusu inanç önderlerimizin bize en çok yönelttikleri soruların başında yer alıyordu. Bir diğeri de üçüncü toplantı ne zaman yapılacak, bir Dedeler / Babalar Meclisi ne zaman kurulucak? sorusuydu.
CEM Vakfı tarafından 6 yıldır sürdürülen çalışmalar sonucunda bu konudaki büyük belirsizlikler, kopukluklar kısmen giderilmiştir. Türkiye’de ilk kez dedeler, babalar, ozanlarla ilgili bu çapta büyük toplantılar düzenlenmiştir.
1998 yılından sonra ikincisi de 2000 yılında gerçekleştirilen Anadolu İnanç Önderleri Toplantısı’na istisnasız yurdun dört bir yanından yüzlerce inanç önderleri katılmıştır. Bunun yanında başta Balkanlar olmak üzere Batı Avrupa’da yaşıyanlar yanında Türk Cumhuriyetlerinden de geniş çaplı katılımlar sağlanarak; Anadolu İnanç Öndeleri Toplantısı bir büyük Dünya Alevi Kurultayı'na bürünmüştür.
Şu hususu da belirtmekte yarar var; bu toplantı bilimsel bildirilerin, tebliğlerin sunulduğu bir sempozyum, konferans türü bir toplantı değildir. İnanç Önderi dediğimiz dede, baba, ozan ve âşıkların katıldıkları anlık konuşmaların ağırlıkta olduğu bir toplantıdır. Bu nedenlerle elbette ancak bu tip bir toplantıdan ne elde edilebirse o elde edilmeye çalışılmış, bunun da herhalde en güzel örneklerinden birisini elde edilmiş ve de aynen birinci toplantıda olduğu gibi bir kitap metninin de hazırlanması için büyük mücadele verilmiştir.
Anadolu İnanç Önderleri İkinci Toplantısı Kitabı Hakkında
Sevgili Okurlar;
Kültür Bakanlığı’nın da maddi destekleriyle, 12 / 15 Mayıs 2000’de gerçekleştirilen CEM Vakfı Anadolu İnanç Önderleri İkinci Toplantısı’na inanç önderi olarak yaklaşık 1500 kişi katılmıştır.
Taksim Atatürk Kültür Merkezi’ndeki resmi büyük açılıştan sonra iki gün boyunca toplam 12 oturum ve 2 müzakereyle Aleviliğin, Bektaşiliğin, Mevleviliğin hemen tüm boyutlarıyla inanç önderleri tarafından tartışıldığı toplantılarla, ikinci kez, başkaları tarafından değil de doğrudan kendilerinin ağzından kendi görüşleri inanç önderlerinden alınmış oldu.
Şaman dualarıyla AKM’de yapılan açılışta saz ve semahın coşkusuna salona sığmayan yüzlerce inanç önderinin duygusu da eklenince benzersiz bir etkinlik yaşandı.
Toplantılar esnasında saptanan ilkelerle belirli sürelerde, salondaki istekler de göz önünde bulundurularak herkese söz hakkı verilerek, onların görüşlerinin derlenmesi yoluna gidilmiştir. Katılımcı sayısının çok fazla olması nedeniyle, söz isteyen herkese söz verilmemiş olsa da, büyük oranda bu sağlanmış, hiçbir ayrım yapmadan herkese söz hakkı verilmeye çalışılmıştır.
Büyük bir olgunlukta geçen oturumlara birinci toplantının da tecrübesiyle daha hazırlıklı gelen inanç önderlerimiz, artık yazılı metinlerle toplantılara gelmeye başlamışlardır. Büyük bir boşluğun giderildiği bu toplantı sonucunda bir Dedeler Babalar Meclisi’nin kurularak, bu konularda çalışma yapacak, gerekli organizasyonları sağlayacak daimi bir yapının oluşması en somut sonuç olarak ortaya çıkmıştır.
Toplantı kitapçığında ilan edilmesine rağmen Azerbaycan dönüşü Fransa’da çok rahatsızlanan ve toplantıya katılmak isteyen Prof. Dr. Irène Mélikoff, eşi ameliyat olan Kutlu Özen, Almanya’ya gitmek zorunda kalan Yesari Gökçe toplantımıza katılamamışlardır. Melih Duygulu toplantıya gelmesine rağmen oturuma girmemiştir. Buna rağmen ricamızı kırmayan; Dr. Gloria L. Clarke, Dr. Lütfi Doğan, Alper Çağlayan oturum başkanlığı yapmışlardır. Bu vesileyle toplantının verimli geçerek böylesi büyük bir mutluluğu hep beraber yaşamamızı sağlayan oturum başkanlarının tümüne ayrı ayrı çok teşekkür ediyoruz.
Aynen birinci toplantı ve bunun sonunda hazırlanan kitapta olduğu gibi, tümüyle bilimsel bir yöntem izlenerek bu kitap hazırlanmıştır.
Öncelikle tüm oturumların konuşmaları ses kayıtlarından deşifre edilmiş, anlaşılmayan yerler tekrar dinlenmiş, gerekli görülen yerlerde konuşmacılara ulaşılarak eksiklerin giderilmesine gayret gösterilmiştir.
Hiç anlaşılmayan, hiçbir anlam bütünlüğü olmayan, veya çok azda olsa, dedelik, babalık kurumuyla ilgili olmayan konuşma ve yazılar kitap metnine alınmamıştır. Ayrıca kendilerine konuşma metinlerini verip, defalarca ulaşmamıza, ulaşmak istememize rağmen sahiplerinden alamadığımız kimi konuşma ve yazıların bizim düzenlebildiğimiz kadarıyla son hallerini değerlendirilmiştir.
Gerek oturumlar esnasında, gerekse daha sonradan posta veya elden getirilen tüm yazılar, bu arada akademisyenlerin, yazarların, araştırmacıların görüşleri, makaleleri, yazıları da oturumlardaki konuşmaların sonuna birer ek olarak verilmiş bu yazılar alınarak kitaba dahil edilmiştir.
Bize ulaşan yazıları konulara göre oturumlara dağıttık. En çok 4. ve 5. Oturumlara yazı akışı oldu.
Bize gelen yazıların bir bölümünü Cem Dergisi’nde de yayınladık.
Teşekkür
Bu toplantı ve kitap çalışması bir ekiple başarıya ulaşmıştır. Toplantı koordinatörlüğünü, kitap editörlüğünü üstlendiğim bu büyük çalışmada bana yardımcı olarak büyük bir boşluğun doldurulmasına hizmet edenlere teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.
Başta Toplantının Başkanlığını üstlenen ve bu toplantının yapılmasına olanak sağlayan CEM Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan’a, Toplantı Danışmanlığını üstlenen Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak ve Dr. İsmail Engin’e, tüm CEM Vakfı yönetim kurulu üyelerine, tüm oturum başkanlarına, bu toplantının gerçekleşmesine ve bu kitabın basımına maddi yardımda bulunan T.C. Kültür Bakanlığı’na, tüm toplantı boyunca ve kitap çalışmalarında büyük emeği geçen CEM Vakfı Kültür Birimi Çalışanları; Ali Erturan, Deniz Ünal, Mehmet Kaygusuz, Dilek Karagöz, Eylem Onat, Leyla Aksoy, Zepnep Rahşan Dolu’ya, bu arada CEM Vakfı’nın diğer tüm çalışanlarına teşekkür etmeyi bir borç biliyoruz.
Kitabın tashihi; Dr. İsmail Engin, Ali Erturan, Kutluay Erdoğan, Erdal Çakıcıoğlu, Hakkı Saygı, Ayhan Aydın tarafından yapılmıştır. Ayrıca bazı oturumlar oturum başkanlarına verilerek onlardan da yardım istenmiştir, bu vesileyle Adil Ali Atalay’a, Şevki Koca’ya, Doğan Bermek’e de ayrıca teşekkür ediyoruz.
Toplantıya çok büyük bir katkıyı da Dr. İsmail Engin ve Dr. Gloria L. Clarke yapmışlardır. Toplantı öncesinde inanç önderlerinin kendilerine ilettiğimiz soru kitapçığındaki verileri aylar süren çalışmalardan sonra genel değerlendirmeye tabi tutarak bugüne kadar dünyada bu alanda yapılan en önemli anket ve grafik çalışmaları yapılmış, bilimsel manada çok önemli bir adım da atmışlardır. Fakat bu başlı başına bir kitap hacminde olan çalışmayı burada değerlendirmemiz mümkün olmamıştır. İnşallah diğer bir kitap çalışmasında siz sevgili okurlara bu önemli çalışmayı iletiriz.
Toplantının daha görkemli geçmesi için içten, samimi bir şekilde bize yardımcı olarak Türk Cumhuriyetlerinden onlarca insanın toplantıya katılmasını sağlayan TÜRKSOY’a ve başkanı Ziya Yılmazer Bey’e, Toplantı esnasında tüm inanç önderlerinini sigortasını yaptıran Mustafa Çağlayan’a ayrıca teşekkür ediyoruz.
Toplantımıza büyük emek veren toplumumuzun üç aydınını Atilla Fırat’ı, Değerli yazarlarımız Baki Öz ile Şevki Koca’yı maalesef toplantıdan sonra kaybettik. Onların aziz hatıraları önünde saygıyla eğilirken onların, bu arada Hakk’a yürüyen tüm inanç önderlerimizin ruhları şad olsun diyoruz.
Yeni çalışmalarda yeniden sizlerle birlikte olmak dileğiyle, hoşça kalın.
*CEM Vakfı Anadolu İnanç Önderleri II. Toplantısı, 12/14 Mayıs 2000, CEM Vakfı Yayınları 6, Kahraman Ofset Ltd. Şti., 2003
EKİN İDİK OLDUK HARMAN, AYHAN AYDIN, (ALEVİLİK BEKTAŞİLİKLE İLGİLİ HABERLER, ETKİNLİKLER, SÖYLEŞİLER, YORUMLAR, FOTOĞRAFLAR – 1992 - 2004), 2005, İstanbul, KAHRAMAN OFSET, (SAYFA: 398-403)