HÜSEYİN DÖNMEZ
HÜSEYİN DÖNMEZ
(ASLANBABA OCAĞI - YAKAÖREN KÖYÜ / ISPARTA)
(1940 - 2007)
AYHAN AYDIN
Kendisiyle daha önce de yüz yüze bir söyleşi gerçekleştirdiğim, dede-baba, Alevi-Bektaşi arasında bir fark görmeden, önemli olanın bu felsefenin de temelinde olan, kamil insana ulaşmak için çaba harcamak olduğunu, her zaman dile getiren, gönül insanı, hizmet eri, örnek bir dede ve babamız, yani bir Alevi-Bektaşi inanç önderi olan Hüseyin Dönmez’i, bu vesileyle bir kez daha saygıyla anıyor, hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.
Bizi iri kirazları başında sallanan kiraz ağaçları altında karşılayan Hüseyin Dönmez; bizler Aslan Baba oğullarındanız, Şeyh İsmail Ocağı’ndanız, bizler Hacı Bektaş’a, Güvençlere bağlıyız, çözemediğimiz sorunları onlar çözer, diyor. Bizde dedelik seçimle olur, dedem zakirmiş, babam Mehmet Dönmez 40 yıl posta oturdu, yeni bir mürşit seçimi eskisinin hastalanması veya ölmesiyle olur, mesela babam çok hastalanıp ameliyat olmuştu, talipler toplandı kendi aralarında karar aldılar beni dede seçtiler, ben istememiştim, zakir olmak istiyordum ama beni dede seçtiler. Dede bizde en büyükler içinden seçilir. Burada kadınlar çok önemlidir, kişinin hanımı kabul etmezse dede olunamaz. Bizde halk içinden seçilen dedeyi mürşidimiz onaylar. Ben 20 yıldır dedelik yapıyorum. Genelde bizler her Cumartesi toplanırız. Bizde 12 post, 12 hizmet, 12 erkan esastır. Mürşidim Muhammed, Rehberim Ali’dir. Bizde musahiplik yok. Bana göre dedenin de babanın da birbirinden farkı yoktur. Bizim köy 500 hane, 150 hanesi Alevidir. Benim 20 çift talibim var, diye görüşlerini özetliyor, dede.
Köyde bulunan Hakk Erenlerden Aslan Baba Türbesi yanına ise görülmeye değer bir cemevi yapılmış. Aslan Baba Türbesi’nin ve civarındaki yapıların, çok uzun yıllar önce yapıldığı taş işçiliğinden anlaşılıyor. Gerçi buralarla ilgili detaylı bilgiyi veren değerli yazarımız Veli Asan’ın çalışmaları yerel yayın organlarında çıkmış daha önce. Bir ışık içindeki cemevi ise gelip buyrun çalın sazlarınızı, ey mihmanlar der gibi... (Hüseyin Dönmez Dede (1940), 24 Haziran 2002, Isparta Merkez, Yakaören Köyü)
KİŞİSEL VE ÇEVRESEL BİLGİLER:
Köyünüzün hane sayısı? 2300 Nüfuslu, 509 Hane
Köyünüzde yaşayanların sayısı? 2000 civarı tahmini
Şehre göç edenlerin sayısı? 300 civarı tahmini
Köyünüzü çevreleyen Alevi/Bektaşi köylerin adları? Gümüşgün köyü, Ali köyü, Çünür Yakören, Uluğbey, Kövküler kasabası.
Çevre köylerin inanç grubu (Sayı olarak) Yakaören köyü % 30 Alevi Bektaşi %70 Sünni inançlı Gümüşgün köyü %100 Alevi Bektaşi kökenli. Aliköyü % 55 Alevi Bektaşi köyü. Çünür (eskiden köydü şimdi Isparta’nın mahallesi oldu) % 25 Alevi Bektaşi. Uluğbey kasabası (Senirkent’e bağlı) %100 Alevi Bektaşi. Kövküler kasabası (Yalvaç ilçesine bağlı) %60 Alevi Bektaşi. Isparta’nın merkezinde % 1 bir doğu kökenli Alevilerle gene % 1. Tahtacı kökenli Aleviler bulunmaktadır.
Piriniz hangi ocaktan gelir? Pirimiz Hacı Bektaş ocağından gelir.
Rehberiniz hangi ocaktan gelir? Rehberimiz Aslan Baba ocağından gelir.
Mürşidiniz hangi ocaktan gelir? Pirimiz Hacı Bektaş ocağından gelir.
Varsa köyünüzdeki türbenin ve dergahın adı? Köyümüzde iki ocak-türbe, beş tane de ocak olmayan türbe vardır. Adları, Aslanbaba ocak, İsmail Baba ocak ve diğerleri İlyas Baba, Murat Baba, Çam Baba, Ümmü babalar.
Türbedeki zatın soyağacı, özellikleri? Aslan Baba’nın Horasan’dan geldiği, Türkmen erenlerinden olduğu, Isparta tarihinde geçmektedir. Tekke ve zaviyelerin kapatılması kanunu çıktıktan sonra kapatılmış, tüm eşya ve dokümanların Konya Müzesi’ne götürüldüğü söylenmektedir. Şeyh İsmail Baba’nın da yerli Rum erenlerinden olduğu bilinmektedir. Diğer türbelerin soy ağacı maalesef bilinmemektedir.
Köyünüzdeki ziyaret yerleri ve yatırların Adresleri? Merkez Yakaören köyü (Eski adı İlavis) Isparta.
Çevre köylerdeki ziyaret yerleri ve yatırların adresleri? Cünür’de Yakup Baba, Baladız Teşmehmet Dede, Gümüşgün köyü. Ali köyünde Hatıp Baba, Şemsi Kamer Dede, Şah Mehmet Dede, Uluğbey’de Veli Baba Senirkent’te Şah Ahmet Sultan.
Bağlı olduğu ocak, dergah? Ali köyü bağlı olduğu ocak; Abdal Musa ocağı ve Aslan Baba ocağıdır. Cünür, Bağlı olduğu ocaklar, Hacı Bektaş ocağı, Senirkent Şah Ahmet Sultan ocağına Aslan Baba Ocağına. Yakaören köyü Hacı Bektaş ocağına, Gümüşgün Köyü Hacı Bektaş ocağı ve Senirkent Şah Ahmet ocağına, Uluğbey Veli Baba ocaklarına bağlılar.
Yörenizde bir kültür veya dini inançsal anma etkinliği yapılıyor mu? Yapılıyorsa tarihi nedir? Yöremizde Senirkent’in kasabası olan Uluğbey’de Veli Baba’yı anma ve pilav festivali her yıl Ağustos ayında yapılır. Bir de her yıl Muharrem ayında yörelerimizde dergahlarda halka açık aşure günü yapılmaktadır.
Etkinliğe kimler, hangi bölgelerden gelmektedirler? Etkinliklere ozanlar, semah ekipleri, bütün bölgelerden katılım olur.
Sizin talip köyleriniz, yöreleriniz hangileridir? Yakaören köyü, Ali köyü, Çünür Mah. Şehir içi.
Köyünüzde/ bölgenizde sizin dışınızda talibi olan ocaklar hangileridir? Veli Baba Sultan, Şah Ahmet Sultan, Abdal Musa Sultan ve Hacı Bektaş.
Medeni durumunuz nedir? Evliyim.
Eğitim durumu İlkokul mezunu.
Eşiniz Alevi mi, Sünni mi? Eşiniz Alevi ise dede kızı mı, talip kızı mı? Dede kızıysa hangi ocaktan? Eşim Alevi, talip kızı.
Oğlunuz evliyse eşi Alevi mi, Sünni mi, Aleviyse dede kızı mı, talip kızı mı Dede kızıysa hangi ocaktan? Oğullarım evli, eşleri de Alevi ve Bektaşi çocukları.
Dede oğluysa hangi ocaktan? Kızım da evli talip oğlu başka ocağa bağlı.
Doğum tarihiniz? 1940
Mesleğiniz ya da işiniz nedir? Bir sağlık kuruluşundan emekliyim.
Şu anda hanenizde (evinizde) kaç kişi bulunmaktadır? Eşim ve ben varım zaman zaman torunlar çocuklar derken on on beş kişi oluyoruz.
Halen kiminle birlikte oturuyorsunuz? Eşimle oturmaktayım.
Kaç çocuğunuz var? 3
Genellikle Alevi dedeleri çocuklarına hangi isimleri verirler? Hasan, Hüseyin, Ali, Veli, Mehmet, Ahmet Zülfikar, Taki, Naki, Süleyman, İlyas, Fatma, Hatice, Kübra, Zeynep gibi adlar çoğunluktadır.
Varsa çocuklarınızın isimleri nelerdir? F. Mehmet Dönmez, Taki Dönmez ve kızım Kübra.
Bağlama gibi bir çalgı kullanabiliyor musunuz? Pek az, ustaca değil.
Hangi Alevi Bektaşi anma etkinliğine katılırsınız? Fırsat bulursam hepsine katılmayı düşünürüm.
DEDELİKLE İLGİLİ SORULAR
Sevgili dedemiz, siz Alevilik ve dedelerle ilgili bilgilerinizi kimden / kimlerden, nasıl öğrendiniz? Yöresel dedelerimizden babam rahmetli kırk yıl bu yola dede olarak hizmet etti. Babamın çok desteği olmuştur ve Aleviliği Bektaşiliği anlatan kitap ve dergilerden yararlandım.
Çocukluğunuz nasıl bir ortamda geçti? Çocukluğumuz kırklı yıllarda; bir yandan dünya harbi bir yandan yokluk ve kıtlıkla içinde geçti.
Sizce dede kime denir? Dede olabilmenin koşulları nelerdir? Alçak gönüllü, dürüst, temiz, bilgili, saygın kimsedir. Dede olmanın koşullarına gelince bilgi sahibi, temiz dürüst eline, diline, beline sahip, ikrarlı imanlı insanlardır. Tuttuğu yolu erkanı yük değil, Allah’a bir borç olduğunun bilincinde olmak; paraya, mala, mülke tamah etmeyen, talipler arasında ayrım gözetmeyen, hata yapmayan, bilmeyerek bir hataya düşse hemen hatasını düzelten, kinden, kibirden arınmasını bilen, korkutan değil, sevecen olan kimselerden olan, eli açık, sofrası açık olan kimselerde bu meziyet aranmalıdır.
Dedelik görevini ne zaman, nerede ve nasıl yerine getirmeye başladınız? Bizim ocakta dedelik için soy güdülmez. Talipler arasında yukarıdaki sorudaki meziyetler kimde varsa cemaat tarafından belirlenir onu sedire oturturlar ve dedelik görevini verirler. Hastalık veya giç tayin, ikrar kırma gibi olaylar vuku bulmadıkça ölesiye kadar devam eder. Veya yaşlılık hali geldiğinde kendi isteği ile bırakabilir başka bir can yerine seçilir. Bizim seçimimizde böyle olmuştur. 1981’de başladık, 19 yıldır yüzümüzün akı ile yürütmekteyim. Bu 19 yıllık görevim zamanında çok işler başardığımı zannetmekteyim. Türbenin yeniden çağdaş biçimde onarımı, cem evi kurban tığlama yeri, kiler, misafirhane, tuvaletler çevre düzenlemesi, ağaçlandırma gibi birçok sosyal tesisler kazandırdığım için kendimi mutlu sayıyorum. Bize yardımcı olan canlara da burada Cenabı Allah’tan niyaz diliyorum, Allah herkesin dileğini kabul etsin, diyorum.
Dedelik nasıl ve ne zaman doğmuştur? Kanaatime göre dedelik velilerin görevleri tamamladıktan sonra dedelik göreviyle velilerin yerleri doldurulmuş ve doldurulmaktadır. (El ele el Hakk’a)
Kendi ocağınıza ait ve/veya soyunuzu gösteren bir şecere (soy kütüğü) veya beratınız, yani yetki belgeniz var mı? Kendi ocağımızın tekke zaviyelerin yasaklanması ile bütün bilgiler de alınıp götürülmüş olduğu için pek bilgi sahibi değiliz. Büyüklerimizden kulaktan kulağa bize kadar aktarılanlarla yetinmek zorunda kalıyoruz. Horasan erlerinde olduğu, Türkmen babası olma ihtimali yüksek olduğunu biliyoruz. En azından bize kadar intikal eden Türkmen başlığı ve yünden elde dokunmuş Türkmen hırkası onun Türkmen olduğunu ispatlamaktadır.
Sizce her dedenin şeceresi olmalı mı? Şecerelerin dedeler için önemi nedir? Şecereye günümüzde bel bağlamak, çağ dışılıktır. Bırakın dedeliği eline yakışan yapsın.
Bir dedenin şeceresinin olmamasının sizce anlamı nedir? Bence en iyi şecere güzel huy, güzel ahlaktır. Güzel ahlakın, güzel huyun yoksa şecere ne işe yarar?
Dede olmak için günümüzde, geçmişten farklı olarak, hangi özelliklere sahip olmak gerekiyor? Güzel konuşan, temiz giyinen, bakımlı, azimli ve kültürlü, arı, duru hurafelerden arınmış olmalı.
Gençler sizlerden daha çok hangi konularda bilgi istiyorlar? Gençlerin istediği; yolunu yordamını öğrenip yolu için bilinçlenmek istemeleri bizleri de mutlu kılmaktadır.
Soydan gelme dışında diğer yollarla; atama veya seçimle dede olabilir mi? Bunlar hakkında neler söyleyeceksiniz? Soydan gelme dedelik 1500 yıl sonra çağ dışılık gibidir. Kınamca zaman zaman soydan gelenler arasında bazı olumsuzluklar oluyor o da vatandaşlar arasında güven kaybı yaratıyor, kopukluklar başlıyor. Talipler içinden bilgeli kişileri seçmek daha demokratik olur.
Dedelerin inançsal ve ibadetsel görev ve sorumluluklarından başka toplumsal olarak üstlendikleri görevler sizce nelerdir? Birlik beraberliğin sağlanması bakımından çok önemli kişi olmalı.
Bir dede hangi şartlarda dedelik yapamaz duruma gelir? Buna nasıl karar verilir? Buna dedeler mi, köylüler mi, talipler mi, bir ocağın ve dergahın temsilcileri mi karar verir? Eline, diline, beleni sadık kalmadı ise dedeliği düşer. Talipler ve ocağın ve dergahın ileri gelenleri tarafından ortak karar alınırsa daha iyi olur ama bazı ocaklarda bu olmuyor.
Hakkullah nedir? Hakkullah dedenin işini, aşını bırakıp talibin cemini görmesi yani görgü cemini yürütmesi karşılığı verilen helalleşme bedelidir.
Sizce hakkullah alınmalı mıdır? Bizim yörelerde mecburiyet değildir. Talibin gönlüne bırakılır, vermeyebilir de, zorlama yoktur.
Bir dede olarak babalara ve babalığa nasıl bakıyorsunuz? Hakk gözüyle bakarım. Onlar da bu yolu yüceltmek için uğraş vermekteler.
Onların hizmetlerini nasıl yorumluyorsunuz? Onların hizmetleri de Hakk yoluna yapıldığına inanıyorum.
Dedeler ve babalar hangi noktalarda birleşiyorlar, hangi noktalarda ayrılıyorlar? Ne demişler yol bir sürek bin bir; bir taraf çalışıp baba oluyor, bir taraf çalışmasına gerek duymadan babadan oğula baba (dede) oluyor fark burada.
Sizin cemlerinizle onların cemleri arasındaki farklar nelerdir? Ufak tefek farklar olsa da çok önemli farklar yoktur.
Dikme baba sizce nedir? Kim ve nasıl görevlendirir? Herhangi bir ocakta soy güdülmezse oraya taliplerin arasında birini baba dikerek onun cem yürütmesi sağlanır.
Dikme babanın görevleri nelerdir? Dikme baba, mürşidi gelene kadar cemaatinden sorumludur, suçluyu suçsuzu, yolluyu yolsuzu o gözetir. Mürşidi geldiğinde ona olayları anlatır.
Dedeler evlenirken neleri gözetirler? Dedeler eş seçerken hanımının bu yola uygun olup olmadığını, cemaatine analık yapıp yapamayacağına dikkat ederler.
Musahibiniz var mı? Musahibiniz de dede soyundan mı? Musahiplik güzel bir şey ama günümüzde bunu uygulamak çok zordur. Bu zorlukları kaldırmak her baba yiğidin harcı değildir. Günümüzde adı var kendi yok.
Dede musahibinin dede soyundan olması gerekli midir? Musahibiniz hangi ocaktandır? Cevap olarak insanlar kimi can ciğer sevgi kişi ile musahip olması kadar doğal hakkı olmalıdır.
Dedelerin musahipleriyle ilişkileri nasıldır? Musahiplik geleneği yoksa bunu neye bağlıyorsunuz? Bölgemizde musahiplik Tahtacı vatandaşlarda var ama o da sözde kalmış.
Dedelerin kendileri de görülürler mi? Ne kadar süre içinde görülür? Kim görür? Sizin görgünüzü kim yapıyor? Bizim yöremizde dedeler görgü cemlerini hiç aksatmadan yaparlar. Her yıl görüldüğü gibi vakti olmayan üç yıl içinde görgüsünü yaptırır. Hacıbektaş’tan gelir görgüyü yaparlar, gelmese de bir ocak babasına vekalet verir o görür.
Dedelerin halka daha iyi hizmet vermesi için bir okula veya buna benzer bir kuruma gidip eğitim alması konusunda neler söylüyorsunuz? En büyük dileğimiz bu bir okuldan eğitim görsek, bir dilden bir elden hareket etsek, yol bir sürek bin bir lafını aşsak ne güzel olur.
Bu tip kurumlarda kimler ders/eğitim verebilir? Buralarda hangi konular işlenmeli? Bu işi yapabilecek yurdumuzda pek çok evladımız var. Kimi profesör, kimi öğretim görevlisi, araştırmacı… binlercesi yapar, başarır. Buralarda bütün dinler öğretilmeli Hırıstiyanlık’tan Budizm’e, kadar hepsi öğretilmeli.
Sizce dedelerin yaşadıkları sorunlar kimler tarafından, nasıl çözülebilir? Dedelerin ne sorunu olur ki? Bu görev Allah için yapılır, menfaat için yapılırsa o görevin kimseye hayrı olmaz.
Dedeliğin geleceğine ilişkin düşünceleriniz nelerdir? Dedeliğin geleceği için modernizasyona gidilmesi gerekir. Dedelerin okullu, mektepli olunmalıdır, diyorum.
Dedelere devlet tarafından bir maaş bağlanmasına nasıl bakarsınız? Dedelerin aynen hocalar, Sünni din adamaları gibi kadrolaşmasını, emekliliklerinin olmasını ister misiniz? Kendimizi kendi insanımız tarafından denetlenecekse evet, yok ben dedelere maaş veriyorum, deyip bir Sünni tarafından denetlenmeye kalkarsa kargaşa meyil hazırlanmış olur kanısındayım.
Dedeler (örneğin Kültür Bakanlığı gibi) bir kuruma bağlı olabilirler mi? Evet. Kültür Bakanlığı yardım ve katkılarıyla kültürümüzü yayma ve yaşatmamız iyi olur.
Kendi çocuğunuzu dede olarak yetiştiriyor musunuz? Yetiştiriyorsanız, nasıl yetiştiriyorsunuz?
Yetiştirmiyorsanız, niçin yetiştirmiyorsunuz? Kendi çocuğumu dede olarak yetiştirmiyorum, bir evden bir dede yeter görüşündeyim. Çünkü bu kutsal görevi acısıyla tatlısıyla her cana her aileye nasip etsin şartlar böylece dengelenmiş olur.
Dede/talip ilişkileri sizce günümüz şartlarına göre nasıl düzenlenip, düzeltilebilir? Gelsin talip olsun, çalışsın hizmet etsin dede baba olsun, diyorum.
Dedeler, talipleri tarafından sorgulanıp, denetlenebilir mi? Dedelerde adem evladıdır düşmez kalkmaz yüce Mevla’dır. Hatasız kul olmaz, dermiş dedelerimiz. Hata yapabilir onun için hata yapanı talip de ola sorgulayıp denetleyebilmelidir. Ortam daha sağlıklı işler.
Dedelerin eşlerinin dedelik için, Alevilik için önemi nedir? Dede olsun, talip olsun eşler çok önem taşır. Eş erkeğinin yarısını tamamlayan bir varlıktır. Onun için eş çok önemlidir, kutsaldır. Dedeyi yücelten eşidir. Eşi eş olmadı mı dedelik yapmak çok zordur.
OCAKLAR İLE İLGİLİ SORULAR
“Ocak” ne demektir? Ocak talip tutan talip gören dergahlardır bunları yapmasına izin verilen yerdir.
Ocaklar nasıl ve ne zaman ortaya çıkmıştır? Ocakların tarikatların yaygınlaşması ile başladığını zannediyorum. İkinci asırlarda olsa gerek uzmanlarımız bunları daha iyi bileceklerinden kuşkum yoktur.
Ocakların manevi anlamını nasıl yorumluyorsunuz? Ocakların o devirlerde halka ulaşabilmesi için kurulmuştur.
Ocakların mutlaka bir kurucusu var mıdır? Elbette her ocağın bir kurucusu vardır, onun adına vazife yapılır.
Kendi ocağınız hakkında bilgi verebilir misiniz? Bağlı olduğum ocak Aslan Baba Sultan Ocağı’dır. Horasan erenlerinden olup Hacıbektaş dergahına bağlıdır.
Sizce, sizin ocağın en yetkili dedesi kimdir? Bağlı olduğum ocağın şu an en yetkili dedesi naciz kulunuz, fakirdir.
Sizin ocaktan olan diğer dedelerle bağlantınız var mı? Elbette bağlantımız var. Birbirimizin cemlerine gider, geliriz. Aramızda hiçbir sorun olmaz. Saygı, sevgidir yolumuz.
Sizin ocağınızdan bir temsilci seçilse, sizin adınıza karar vermesine izin verir misiniz? Bizim yöremizde hiç kimse yani dede, talip gözcü, rehber olsun, kendi başına iş göremez. Bir konu varsa cem ehli kardeşler toplanır, enine boyuna konu açık olarak tartışılır ondan sonra bir karara varılır. Seçilen temsilci de o şekilde hareket etmek zorundadır.
Sizin ocağınızdan bir temsilci seçilse, sizin adınıza konuşmasına izin verir misiniz? Bu sorunun cevabı 94.soruda verilmiştir.
Ocağınız hangi imama ve /veya evliyaya bağlıdır? Ocağımız İmam Rıza soyundan Hacı Bektaş Dergahına bağlıdır.
Ocağınızın bağlı olduğu evliyayla ilgili size intikal eden, sizin bildiğiniz anlatılar nelerdir? Horasan’da ilk geldiği şimdiki yeri büyükçe bir Afyon tarlasıymış. Afyonlar kozalak çıkarmış çizilip sütü toplama mevsimiymiş. Tarla sahibine bu yeri kendisine vermesini karşılığını ödeyeceğini söylemiş. Orasını yurt edineceğini, barınma yeri yapacağını arz etmiş. Tarla sahibi daha afyon kozalaklarının olgunlaşmadığını bir ay sonra hasadı kaldıracağım, görüşürüz, demiş oradan ayrılmış. Tarla sahibi ertesi gün tarlasına vardığında afyon kozalaklarının olgunlaşmış sütleri alınmış, hasada hazır vaziyette bulmuş. Hemen dervişin eteğine saygıyla yapışarak elini ayağına inmiş, olsa olsa bu kerameti bir veli kişi yapar demiş. Tarlasını hiç bir karşılık almadan hibe etmiş ve o gün bugün o yerde meftundur.
Aslan Baba ismi şu öyküyle kalmıştır. Dergahını yukarda bahsettiğim gibi afyon tarlasına kurmuş, ünü civar kasaba ve şehirlere kadar yayılmış, dertlerin derman arayan huzursuz gönüllere huzur arayanlar da dolup taşmaya başlamış. Üfürükçülük ve muskacılıkta uğraşan şarlatanları bir bir telaş almış, kendilerine gelen giden olmamış. Bu şarlatanlar bir toplantı yapıp bu şahıs geldi, ekmeğimize aşımıza mani oldu, demişler. Ne yapalım gidip o dervişi kovalım, diyelim bir karara varmışlar. Toplanıp gece yarısı sekiz on eli sopalı kişi evini basmış. Kapıya yüklenip itmişler içeri dalmışlar. Hemen o anda Aslan Baba ayağa kalkarak iki kolunu onlara doğru uzatmış, iki yeninden iki aslan fırlamış adamların üstüne. Adamlar can havli ile kaçıp canlarını kurtarmışlar. O günden sonra adı Aslanlı Baba ya da Aslan baba olarak kalmış.
Bildiğiniz Alevi Ocakları’nın adlarını söyleyebilir misiniz? Yöremizde Şah Ahmet Sultan, Veli Baba Sultan, Aslan Baba Sultan, Elmalı’da Abdal Musa Sultan, Eskişehir Şücaettin Veli Sultan, Seyitgazi Battal Gazi Sultan vardır.
Bu ocak dedeleri nerelidirler? Ekserisi dedelerin yöreseldir. Başka yerden bulunmaz.
Talipleri nerelerdedir? Her ocağın belirli köy, kasaba, il içi, il dışı gibi talibi isteyen ocağa talip olmuştur.
Ocakların sayılarındaki artış sizce nasıl gerçekleşmiştir? Ocakların sayılarında ki artış o zamanki devirde ulaşım araçlarının olmayışı; ulaşımın at, eşek, deve gibi hayvanlarla karşılanıyordu. Halka ulaşmanın en pratik yolu ocakları halkın yakınlarına kadar götürmek, onlara da kolay ulaşabilmektir.
Sizce bütün ocaklar eşit statüde midir? Ocakların büyüklüğü, küçüklüğü diye ayrım yapmak doğru olmaz. Hepsi aynı işlevi görüyor aynı yolu sürüyorlar.
Ocağınıza ve size bağlı taliplerin şu andaki durumları, nerede oldukları (köyde- şehirde- yurt dışında) konusunda bilgi sahibi misiniz? Ocağımıza bağlı talipler farklı farklı yörelerde ikamet etmekteler zaman zaman görüşmelerimiz sürüyor.
Sizin ocağınızdan sizin dışınızda başka dedeler var mı? Bizim ocağımızda bizden başka dede yoktur.
CEMLER / ERKÂNLARLA İLGİLİ SORULAR
Dedelerin cemlerdeki işlevini anlatır mısınız? Dedelerin erkanlardaki işlevi A’dan Z’ye kadar erkanı yürütüp on iki erkanı tamam eylemektir.
Dede bir cemi nasıl başlatır? Nasıl sürdürür? Cem içinde neler yapar? Dede cemi açmak için cemaate yani cem erenlerine sorar; ceme başlıyoruz canlar küsler, rızasızlar varsa aranızda, ele gelsin, dile gelsin, Hakk’tan hakkını talep etsin, der. Aranızda böyle bir şey yoksa aşıka nişan, dervişe Kuran niyaz gösterin, der. Niyazlar yapıldıktan sonra cem görevlilerine destur verilir. Cem böylece ibriktar çerağcı, sakir gibi tüm görevliler yerini almış olur. Sırasıyla görevler yerine getirilerek cem başlamış olur.
Dedelerin cem yürütmelerinde yaşlarının bir önemi var mı? Her yaştan dede cem yürütebilir mi? Her dede oğlu dedelik yapabilir mi? Dedelerin cem yürütmesinde yaş farkı gözetilmez. Önemli olan o işi becerebilmektir. Ne demişler akıl yaşta değil baştadır. Her dede oğlu dedelik yapar mı hayır beş parmak üstmü ki olsun dedenin yolundan giden evladı da vardır gitmeyeni de vardır. Onun için yapar dedik mi sakıncalı olur. Her önüne gelen dede çocuğudur diye yollu mu yolsuz mu araştırmadan el etek tutmak bozulmalara sebep olur.
12 hizmet nedir? Ayrıntılarıyla anlatır mısınız? On iki hizmet Delil, post, selman, car, zakir, semah, pervane, ascı, Kurban, sofra, Halka namazı.
12 hizmet sahibinin özellikleri neler olabilir? On iki hizmeti yerin getirmek için hizmetlilerin yaptıkları hizmetleri bilinçli olarak yapması ve öğrenmesi şarttır.
12 Post nedir, anlatır mısınız? On iki post hizmetlilerin pirleri o hizmeti halka öğreten bilge kişilerdir.
Kaç tip cem yapıyorsunuz, kısaca anlatır mısınız? Sizce kaç tip cem vardır? Yöremizde iki türlü cem yapılır, öğrenmek için yapılan cem, görgü cemi her yıl yapılır.
Görgü ne demektir? Görgü bir talibin cem evinde toplanan canlar huzurunda post üstüne çıkıp sorgusunun yapılması, aklanan talibin başının okunmasıdır.
Büyük şehirlerde farklı yörelerden, farklı ocakların talipleri bir ceme giriyorlar. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Farklı ocaklardan bir cem de toplanmadığı hiçbir mahzuru olmaması gerekir. Çünkü cem yapmak bir ibadetin parçasıdır. Farklı farklı ocak ayrım yapmak doğru olmaz.
Köyünüzde, yörenizde hâlâ cem yapılıyor mu? Evet, köyümüzde ve yöremizde hiç aksatmadan cemlerimizi huşu içinde yapıyoruz.
Şu anda siz cem yapıyor musunuz? Yapıyorsanız, nerede? Yapamıyorsanız, neden? Evet, hiç aksatmadan 22 yıldır cemimi yapıyorum. Nerede yapıyorum? 23 yıl önce yapmış olduğumuz Aslan Baba külliyesi yanında ki cem evimizde yapıyorum. Bu cemevi Isparta ilinde yapılan ilk cem evi olduğu için ayrıca gurur duyuyoruz.
Cem içinde gördüğünüz “Rehber”likten biraz söz edebilir misiniz? Dedelerin mutlaka bir rehberi olur mu? Rehberlerin cem ve dedeler için önemini anlatır mısınız? Rehberlik çok önemlidir, bilgili ve görgülü olması şarttır. Çünkü rehbersiz yol bulunmaz, Peygamber sözü, rehberi olmayanın rehberi şeytandır, demiştir. Rehber talibi pişiren, yol gösteren, yolu A’dan Z’ye kadar talibe öğreten, bir nevi öğretmendir. Dedenin sağ kolu, yardımcısıdır.
Kur’an sizin için ne anlam ifade ediyor? Cem içinde Kuran’ın yeri nedir? Kuran bizim baş kitabımızdır. Kuran’dan bazı ayetlerle talibine öğüt aktarırız. Şu ayette şunun yasak olduğu sunun doğru olduğu gibi misaller aktarırız.
Hangi Kur’an surelerinde cemle ilgili ayetler vardır? Ali İmran Suresi 81’inci ayet, Fetih Suresi 10.suresi, Nur Suresi 35 ve 36.ayetler Maide Suresi 35 ve 48. ayet Ahzab Suresi 45-46 ve 56,Tahrim Suresinin 8’inci ayeti. Furkan suresi 27’nci ayeti, Bakara Suersi 256’ncı ayetler olmak üzere bunlar bir örnek olarak almış buluyorum. Daha buna benzer ikrar ve teslim gibi ayetler mevcuttur.
Kur’an’sız cem olabilir mi? Kur’an’ın hangi ayetleri cemlerinizde okunur? Eğer Alevilik ve Bektaşilik İslam’la iç içe ise Kuran’sız ne cem olur, ne de bizim hangi dinin mensubu olduğumuz belli olur. Cemlerimize Fatiha Suresi ile başlarız, İhlas suresi, Kevser suresi ve On İki İmam’a Salavat, Nadi Ali gibi dualarla devam eder.
Cemlerde gördüğünüz su dağıtma olayı var. Niçin Alevi cemlerinde su dağıtılır? Cemlerimizde su dağıta olayı ise üç kısma ayırabiliriz. 1. Kerbela şehitleri anmak için 2. Su gibi arı, duru olunması için 3. Allah’ın üzerimizden rahmetini kesmemesi için.
Mevlevihane’nin temel yapısını anlatır mısınız? Mevlevilik için şu an bilgim yoktur.
Zakirin cemlerdeki önemi nedir? Zakirin cemlerde nefes duaz imam semah gibi âşıklarımızın eserlerini çalıp söylemesi, ceme daha iyi coşku getirmesi bakımından önemlidir.
Tüm Türkiye’de tek tip cem yapılamaz mı? Bu konudaki görüşleriniz nedir? Dedeler çoğunluğu ve bir dedeler kurulu karar verse tek tip cem modeline katılır mısınız? Bir soru, böyle bir öneri gelse ilk katılan bizler oluruz herhalde. Senelerdir bu ikilemlerin bir dile bir tele inmesini bekledik. İnşallah vakfınız bu işe el atar, hayırlı bir hizmet etmiş olursunuz.
Musahipliği anlatır mısınız? Koşulları nelerdir? Kimler musahip olamaz? Muhasipliğin kökeni Peygamberimiz ve ona inananların Mekke’den Medine’ye Hicreti ile oluşmuştur. Çünkü Mekke’den göç etmeye zorlananlar ancak canlarını kurtarabilmişler. Medine‘ye vardıklarında aç, susuz yatacak, yiyecekleri olmayan muhacirleri Peygamberimiz Medinelilere bunları kardeş edinmelerini, yatacak yer, yiyecek yemek vermelerini, Medineli Ensardan istemiş ve onlar da bu emre uyarak kardeş edinmişler. Ve ilk musahip böyle başlamıştır. Günümüzde maalesef önemi kalmamıştır. Çünkü bazı kişiler bunun kötüye kullanmış, geçim zorluğu nedeni ile ayrı ayrı yerlerde ikamet etmek mecburiyeti hasıl olmuş, müsahipler birbirinden kopmuş, müsahipliğin asıl önemli kısımları artık uygulanmaz olmuştur. Yani bir formaliteye dönüşen müsahiplik özü itibariyle yaşanamaz olmuştur. Bugün artık önemini maalesef kaybetmiştir.
Musahipsiz cemlere girilemediğini birçok dededen duyduk. Sizin yörede durum nasıldı/nasıl? Siz musahipsiz çiftleri ceme alıyor musunuz ya da almıyor musunuz? Neden? Ne kadar eski kuşak bunu savunsa da yeni kuşak maalesef muhasipli olmak istemiyor. Bizim yöremizde musahip kavramının yerine; ikrar verme her yıl kurban kesip görülme cemi vardır. Her can kendi eşi ile mürşit önünde posta çıkar, o senenin hesabını aynı cem huzurunda aklanma yoluna gider.
Sizin cemlerinizde hangi semahlar yapılır? Sizin cemlerinizde özellikle dönülen semah hangisidir? Cemlerimizde Hüseyni Semah, Kırklar Semahı topluca bütün aynı cemler canlar ve bacılar birlikte dönülür. Hüseyni Semah ise iki kişi veya dört kişi olarak dönülür, özel giysimiz yoktur.
Semahlar yalnız cemlerde mi dönülmeli? Yoksa her yerde semahlar sergilenebilir mi? Her yerde semah dönülmesi semahların değerlerini sizce zedeler mi, yoksa bu kültürün tanıtılmasına katkısı mı olur? Evet, semahlar cemlerde ve bazı dergâhların anma günlerinde dönülmeli. Ama maalesef günümüzde gazino, taverna gibi yerlerde, düğünlerde dönenler oluyor. Bu Alevi ve Bektaşi inancına saygısızlıktır. Çünkü bizlerin semahı oyun değil, bir ibadetin parçasıdır.
Ceminizde saz dışında alet kullanılır mı? Cemlerimizden bazı bazı sazın dışında keman, cura gibi müzik aletleri kullanılır.
ALEVİLİK İLE İLGİLİ SORULAR
Sizce Alevilik nedir? Alevilik ilk devirlerde Şia yandaş olarak karşımıza çıkmaktadır. Emevilerin son devri ve Abbasilerin günlerinde Ali ve Ehlibeyt sevgisine karşı artan baskılar karşısında tepki olarak doğmuştur. Alevilik inancı Ehlibeyti sevmek ve On İki İmam soyunu kollayıp, gözlemek, onların dostuna dost, düşmanına düşman olmayı kendine şiar edinmiştir. Onların izinden ve yolundan günümüze kadar gelinmiş ve devam edecektir.
Aleviliğin ibadet anlayışı nasıldır? Alevinin ibadet anlayışı; özsüz sözsüz yatıp kalmaz. Yüce pir (Hacı Bektaş Veli) ne demiş, her en arasan kendinde ara; aşına, işine, eline, diline, beline sahip ol, içindeki şeytana uyma; seni senden aldık sana teslim ettik; Allah’ın emirlerine uy; şükret, hamd sana et; doğru yolu bulursun, demiştir. Alevi bunun bilincindedir, buna uyandır.
Siz ibadete ne anlam veriyorsunuz? Sizce ibadetin amacı nedir? İbadet insanların yaratana yaratılanın bir lütfü, bir serzenişidir. Ona güven veren bir çağrışımdır, insanların ruhen mutlu olmasıdır.
Rızalık kavramı var. “Kul Hakkı” meselesi Aleviliğin temel ahlak sembollerinden birisini ifade ediyor. Rızalık alınmadan hiçbir işe başlayamayız, Alevilikte. Dedeler rızalığa nasıl bakıyorlar. Rızalığın önemi nedir? Evet, Alevilik ve Bektaşiliği zirveye çıkaran sebeplerin başında gelen bu rızasızlık olayıdır. Çünkü rızasız olunan rızasız olanların aynı toplum içinde yaşaması mümkün değildir. Bir kalp kırıksa o cemde huzursuzluk belirtileri başlar. O kutsal yere gelenler bunun bilincinde olmalıdır. Eğer kul hakkı çiğnemiş bir can olursa derhal cemden çıkarılır. Ne zamana kadar? Karşı tarafa hakkını hukukunu helal ettirene kadar, ceme konmaz.
Alevi ahlakının kökleşip yayılmasında Alevi dedelerin görevi ne olmuştur? Kimseyi incitmeme felsefesinin dedeler tarafından uygulanması nasıl etkilemiştir Aleviliği? Alevi ve Bektaşi ahlakının kökleşmesinde dedelerin çok büyük hizmetleri olmuştur. Diyar diyar talip üstüne gitmiş; yağmur dememiş, kar dememiş, çamur dememiş, bu kutsal görevi layığıyla yerine getirmeye çalışmışlardır. Bunun yanında bazı başka gerçekler de vardır; çalışmayıp ya yatan ocağına, dergahına, soyuna sopuna ben falan şeyhin soyundanım, diye diyar diyar hakkullah peşinde koşanlar bu zavallı milletin kanını emmişlerdir. Bu yüzden bazı yörelerde talipler dede, baba gördü mü öcü görmüş gibi kaçar olmuştur. Ve böyle kişiler Aleviliğe zarar vermişlerdir. Kim ne derse desin bu olay düzelmezse bilhassa doğu illerinde Aleviliğin sonu olur.
Ehlibeyt sevgisinin Alevilikteki ve dedeler üzerindeki etkisi nedir? Ehlibeyt sevgisi Alevi Bektaşi’nin Allah’a yaklaşmanın ilk adımıdır. Çünkü Alevi Bektaşi mertliği, mazlumluğu, cömertliği, temiz ve dürüstlüğü Ehlibeytte bulmuş ve onların eteklerinden tutmuş, onlara ikrar ve iman etmiştir. Dedeler de onların izini takip etmiş talibini ona göre uyarlamıştır.
Hz. Ali kimdir? Alevilik için önemi nedir? Hz. Ali İslamiyet’i yerine göre bileğinin gücü ile, yerine göre insanca yapısı ile halka sevdirmesi, bütün cihanda taktir toplamış, eşine evlatlarına sahip çıkmış, tek eşlilik evliliğiyle bizlere örnek teşkil etmiştir. Haklının, acın, susuzun yanında olmuş, bir lokmasını sefil ile pay edebilen bir erdemli kişi olmuştur. Halktan ve Hakk’tan ayrılmamış, bir büyük veli unvanı ile onurlanmış, Allah’ın Asla’nıdır.
Hoca Ahmet Yesevi’nin, Alevilikteki konumu nedir? Hoca Ahmet Yesevi Türkmen diyarında kurduğu insanlık için önemi büyük okulunda yetiştirdiği dervişlerini başta Anadolu ve Asya olmak üzere birçok diyara göndererek; İslamiyet ve sufilik gibi ekolleri yayarak, Alevi ve Bektaşilik ekolinin temelini başta, Hacı Bektaş Veli olmak üzere, dervişleri vasıtasıyla ile atmış, kökleşip yeşermesini sağlamıştır.
Hacı Bektaşi Veli kimdir? Sizce O Anadolu’ya neler getirmiştir? Alevi-Bektaşi-Mevlevi inancındaki ve düşüncesindeki yeri ve konumu nedir? Hacı Bektaşi Veli Ahmet Yesevi’nin yetiştirip ilim irfan feyzlerle donatıp Anadolu’nun irşat edilmesi için gönderilen velidir. Anadolu’daki tüm evliya ve velilerin başı ve ser çeşmesidir. Anadolu halkını karanlık fikirlerden aydınlığa çıkarmış, Hak ve hukukun üstünlüğünü öğretmiş, ilimden, bilimden gidilmeyen yolun karanlıklarla dolu olduğunu, ilim öğrenmenin bu kanlığı aydınlatacağını söyleyen, bu büyük veli bizlere geriyi değil ileriyi göstermiş, halkı aydınlanmanın yollarını öğretmiştir.
Sücaettin Veli, Abdal Musa, Geyikli Baba, Hamza Baba, Kızıldeli, Karacaahmet, Şahkulu, Akbaba gibi kişilerin Alevilikteki yeri ve önemi nedir? Bu saydığınız Veliler Türkistan pirleri olduğu için Hacıbektaş Veli’ye intisap etmiştir. Yurdun değişik yerlerinde kurdukları dergâhlar vasıtasıyla yörelerini irşat ederek Hacı Bektaş ve Hace Ahmet Yesevi’nin felsefelerini yaymışlardır.
Evliyalar, erenler kimlerdir? Alevilikteki makamları neresidir? Evliyalar, Peygamber nişanı gösterenlerdir. Onun izinden, onun soyundan gelenlere yardımcı olan zatlardır. Erenler ise ermişlik alameti göstererek, halkı etkisi altına alan evliyalar halkasına dahil olan Rum erenleri Horasan pirleri gibi.
Kerbela, Matem, Muharrem orucunun sizce manası nedir? Kerbela matem ve muharrem orucu, Kerbela, benim için haksızlığa zalimliğe başkaldıran sembolleşmiş bir olgudur. Matem ise o baş kaldırılışın zalimler tarafından feci bir şekilde eza ve cefa çeken Ehlibeyt yandaşlarının katledilmelerine duyulan nefretin simgesidir. Oruç ise Kerbela şehitlerini anısına yapılan onlara yaklaşmak, her zaman onlarla beraber olduklarını belirtmek isteyen canların bir hediyesidir.
Bu orucu ne zaman tutuyorsunuz? Bu orucu bir muharrem ile on iki muharrem arasında tutar, on üçüncü gün aşure pişiririz.
Tüm Türkiye’de Muharrem orucunun aynı tarihte tutulması mümkün değil mi? Eğer dedelerin çoğunluğu belirli bir tarih belirlerse siz buna katılır mısınız? Tabi ki tüm Türkiye’de Alevi Bektaşi olanların Muharrem orucunu veya diğer kutsal günleri uzmanlarımızın belirleyeceği bir günde, hep birlikte uymamız, bir dilden, bir elden hareket etmemiz, Allah’ın emridir. Seve seve katılırım.
Hızır ve İlyas kimlerdir, Hıdırellez nedir? Hızır ve İlyas; bunların ikisinin de melek olduğuna, Cenabı Allah tarafından görevlendirildiğine inanılan, darda kalmışlara, yolda kalmışlara, sıkıntıya uğraşanlara yardım için, Cenabı Allah tarafından görevlendirildiğine inanılmaktadır. Sene de bir gün, yani altı mayıs günü, ikisinin buluştuğu, görüştüğüne dair halk arasında bunu inanılır.
Hızır orucu tutuyor musunuz? Ne zaman tutuyorsunuz? Evet, Hızır orucu tutarız. Genellikle 13 Şubatta başlar 15 Şubat günü akşamı biter, üç gündür.
Hızır orucu için de belli bir tarih belirlenemez mi? Siz bu belirlenen tarihe katılabilir misiniz? Hızır orucunun tarihi bellidir. Ayrı bir tarihe gerek olduğunu sanmıyorum. Eğer yapılmak isteniyorsa muharrem orucunu matemi sabitleştirmek daha yerinde olur. Çünkü dönüşümlü olan aylarla beraber matemin olduğu günde dönüyor. Kerbela olayı yaz aylarında oldu ise dönüyor kışa geliyor.
Nevruz ne demektir? Nevruz tüm dünyada tek bir günde kutlanamaz mı? Tarih sizce hangisidir? Nevruzu iki yönlü anlayabiliyoruz; birincisi kış günlerinin geride kalıp, ilkbaharın ve yaz günlerinin gelmesinin ilk göstergesi olmasıdır. İkincisi ise Şahı Velayet Hz. Ali Efendimizin o gün Kabe’nin içinde doğması da Nevruzun kutsallığını perçinlemektedir. Zaten hemen hemen tüm canlar Türkiye’de aynı günde kutlandığında hem fikirdir.
Alevilikte ramazan orucu var mıdır? Ramazan orucu tutuyor musunuz? Niçin? Kaç gün? Oruç oruçtur. Bunun Alevi’si, Sünni’si olmaz. Eğer kutsal kitabımız bunu emrediyorsa gereğini yapmamız lazım. Şu güne kadar oruç tutacaksınız, demiyor. Kuran’ı biz o ayda indirdik, o aya ulaşan oruç tutsun, demiştir. Belirli gün yoktur, isteyen üç gün tutar, isteyen 30 gün tutar.
Birçok yerde Alevi cem evlerinin açılmasını nasıl yorumluyorsunuz? Cem evlerinin açılması çok güzel bir şeydir. Biz bunu 1980’li yıllarda yöremizde ilk olarak gerçekleştirdik. Şimdilerde altı yedi adet cem evleri yapıldı, canlarımız huzur içinde ibadetlerini ifa ediyorlar.
Sizce ideal bir cem evi yönetimi nasıl olmalıdır? Tabi büyük şehirlerde cem evleri güzel yönetilmeli. Çünkü oralarda kimse kimseyi tanıyamaz, dost mu, düşmanı mı, iyi niyetli mi, kötü niyetli mi? Tanımadığımız insanlar gelir, gider onun için iyi yöneticilere görev düşüyor. Ama bizim buralarda cem evine gelenlerin hepsini, birbirimiz tanıyan kişiler olduğumuz için yönetici sorunu yoktur. O işlerin sorumluluğunu oranın dedesi ve gözcüsü yürütür.
Daha önceki dönemlerde Aleviliğin/Alevilerin sorunları nelerdi? Daha önceki devirlerde toplum olarak bilhassa azınlık olan yerler mesela bizim köyümüz beş yüz hane yüz hanesi Alevi Bektaşi kökenli 400 hanesi Sünni kökenli biz bunların arasında azınlıkta yaşamak mecburiyetindeyiz. Burada doğmuşuz, işimiz, aşımız burada. 50-60 yıl öncesi çok sıkıntılar yaşadık; baskınlar gördük. Kavga dövüş, malımıza mülkümüze ziyan verme gibi, sözle sataşma, karalamalar gibi insanlığına yakışmayan şeyler oldu, bunların hepini gördük. Bunlar Osmanlı’nın pis oyunlarının artıkları idi. Ama son 15-20 yıldır, öyle olaylar olmuyor, ilişkilerimiz çok iyi.
Bugün Aleviliğin/Alevilerin sorunları nelerdir? Varsa bu sorunlar nasıl giderilebilir? Bugün Aleviliğin başlıca sorunlarına bakınca; özü gözü tok, bilgili, yaptığı görevi halk için ve Hakk için yaptığına inanmış özverili dedelere çok iş düşmektedir. Bu iş çok önemlidir. Canları toplayan, onlara iyi nasihatlerde bulunan, görgüsü, bilgisiyle kendi inancına layık dedelerin, babaların yetişmesi ve cem evlerinde görev yapmaları çok önemli bir görevdir, sorumluluktur.
Atatürk kimdir, siz O’na nasıl bakıyorsunuz? Atatürk’ü tanımayan, kim olduğunu bilmeyen, yaptığı işleri görmeyen, ne Alevi Alevidir ne Bektaşi Bektaşi’dir, ne Sünni Sünni’dir.
Alevilerle Sünniler kaynaşmasında sorun var mı? Bu kaynaşmayı nasıl sağlayabiliriz? Bu konuda dedelere sizce ne gibi görevler düşüyor? Alevilerle Sünnilerin kaynaşması için onların din adamları ile bizim din adamlarımızın diyalog içinde olmaları çok yerinde olur, böyle olunca cemaatlerde birbirine ısınmış olur.
Alevi veya Sünni gençlere Aleviliği daha iyi anlatabilmek için neler yapılabilir? Alevi gençler ile Sünni gençler zaten diyalog içindeler. Evvela biz kendi gençlerimize Aleviliği A’dan Z’ye kadar, kendi çocuklarımıza öğretmen gibi öğretmeliyiz. Onlar da dost olduğumuzu, arkadaş olduğumuzu Sünni gençlere öğretebilirler.
Halk ozanları sizce kimlerdir? Halk ozanlarının Aleviliğe katkıları neler olmuştur? Halk ozanlarıyla dedeler arasındaki ilişkilerin geliştirilebilmesi için neler yapılabilir? Halk ozanları halkın içinden gelip çeşit çeşit yörelerin canları ile hoş sohbetlerde bulundukları için onlar, Alevi ve Bektaşiliği daha iyi anlayan kavrayan kişiler olmuşlar. Dilden dile gönülden gönüle köprü kurmuşlardır. Bu yükü en çok omuzlayanlar da onlardır. Ozanlarımıza Hakk’ın huzurunda niyaz ediyorum. Dedelerle ozanlar arasında hiçbir sorun olmaz, bugüne kadar da olmamıştır.
Bektaşi babalarıyla dedeler arasındaki ilişkilerin, görüş farklılıklarının giderilebilmesi için neler yapılabilir? Bektaşi babaları ile dedeler arasında pek fark yok gibi. Tek fark biri hizmet ede ede baba oluyor, bir diğeri post hazır makam hazır gel otur. İster alim ol, ister zalim ol baban dede ya, Cenabı Allah sanki öyle buyurmuş gibi dedelikle ilgisi olmayanlara da dede denmiş, bunların bir kısmı da posta oturup Aleviliği mahvetmişlerdir. Biz Alevi ve Bektaşiler; gece gündüz Muaviye’ye lanet okuruz. Niye? Hilafeti oğluna verdi, diye. Yerine halife dikti diye, sitem eder dururuz. Kendi gözümüzde merteği görmez elin gözündeki çöpü sorun yaparız. Kendimiz babadan oğula senelerdir bu dedeliği aktarırız. Bu insan bu yola layık mı, deli mi, tepek mi, topluma yararlı mı, zararlı mı, bazı yörelerde bu gözetilmez. O soydan, o postan, o dedenin oğlu olduğu için her gelene “dede” deyip onun cem yapmasını, toplum içine çıkmasını hoş görürüz. Ben buna kökten karşıyım. Yola layık olmayan, kişi dedelik yapmamalıdır. İşte babalıkla dedeliğin asıl farkı budur, bazıları babaları küçümsüyor soydan gelmedikleri için. Ama onlar da belki dedelerden çok bu yola hizmet ediyorlar. Babalarda seçim var, dileyen değil, o yolu sürdürecekler görev yapıyor, posta oturuyor. Bu önemli bir farktır.
Alevilikte kadınların konumu nedir? Kadınlar anamız, bacımız, baş tacımızdır. İşimizde, aşımızda, semahımızda, yolda, erkanda, acı günde, tatlı günde hep onlar yanımızdadırlar. Havva’dır onlar, Meryem’dir, Hatice’dir, Fatma’dır, Kadıncık Ana’dır onlar.
Sizce Türkiye’de ne kadar Alevi/Bektaşi vardır? Türkiye’de Alevi Bektaşi kökenli tahminime göre 15-20 milyon olabilir. Bu görev sayın dernek ve vakfılar aracılık yapıp her bölgeyi tararlarsa netice ortaya çıkar. Herkes ayrı ayrı tahmin etmekten kurtulur ve sağlıklı neticeye ulaşılmış okunur.
Söyleşi: 2000