Hasan Hüseyin Yalvaç’tan Yeni Bir Kitap
ZULME DİRENENLER “Enver Gökçe Türküsü”
Elbet bahar çiçekleri de vardı yolumuz üstünde
Renklerinden yepyeni bir dünya yaratabilirdiniz
İşsizliğin, açlığın olmadığı güzel bir dünya
Oysa kışın karabasanı unutulur gibi değildi
Hele ki açlığın boyunduruğundaki kurtlar
Uluya uluya kaç ömrümüzü yedi
Yine de düşünüyorum çocukluk çok güzeldi (Sayfa: 7)
Biz de uyku ne arasın. Dün bir arada olduğumuz çok sevgili Hasan Hüseyin Yalvaç abimiz imzaladığı yeni kitabını bana verdi. Gece kalktım, yatamadım. Bir başka kitabı okumayı sürdürürken, elimi attım, ebetteki yaralı gönlüme de hitap eden türkülere uzandım…
Hasan Hüseyin Yalvaç bir ozan; yüreği engin, acıları keskin, bilinci dirençli ve yaşamı, Anadolu’nun derinliklerinden, bu yurdun öz kültüründen beslenen, derin tarih – edebiyat bilgisi ve sevdası olan bir can insan. Aynı şekilde sohbetleri de, muhabbetleri de baldan tatlı, bir eğitici, öğretici bir güzel insan.
Onda fark ettiğim en ayırt edici yan, değer bilmesi, değerlerin değerini bilip anlatması, hatta duymak istemeyenlere karşı sabırla haykırması, bıkıp usanmada yazması, yazması.
Onlarca kitabı olan Hasan Hüseyin Yalvaç’ın bu çok güzel, yerinde ve anlamlı kitabını da bir solukta okuyup bitirdim.
Şiir seven bir insanım, her gün şiir okurum. Şiirle beslenir, şiirle çoğalır, büyürüm. Dertlerim artsa da, kıvancım, yaşama isteğim de o kadar artar şiir okudukça. İlkokuldan beri okurum. Enver Gökçe de çok sevdiğim, severek okuduğum bir şairimizdir. Onunla ilgili yazıları da okudum / okurum.
Değer bilir, kıymet bilir, emek verenin emeğinin ne olduğunu bilir, yazı yazana – şiir yazana da saygısı, sevgisi olan Hasan Hüseyin Yalvaç üstadımız da bu sefer Enver Gökçe’yle ilgili yazılarını, anılarını, bilgilerini bir araya getirdiği bir çalışmada yine çok ayrıcalıklı bir iş yapmış.
Bir ozan olarak, Homeroslar’dan, Yunuslar’dan, Pir Sultanlar’dan bu yana bu büyük geleneği yaşatanların damarını sürdüğünü gösteren; yüreği yanık bir Anadolu ozanı olduğunu bildiren, umutları yitik dağların arkasında kalmasın, derelerle, gürleyen ağaç dallarıyla rüzgar rüzgar gelecek nesillere aktarılsın diye, bir ağıt, bir türkü yakmış Enver Gökçe’ye, Enver Gökçe’nin diliyle, kalbiyle.
Hem büyüyen hem çoğalan adımlarım
İnsan güzelliğinin türküsüne yürüyeceğim
Aslımı yitirmeden aslıma akacağım
Sonsuz ayazlarında yorgun güneşinde
Yeni bir dünyanın gözlerine dolacağım
Çit köyünde söylediğim tüm türküleri
Düşmana inat sende de çığıracağım (Sayfa: 13)
Bir türkü yakmış da; yüreği yanık giden bir büyük ozanın acısını anlatmış, çilesini dile getirmiş, üzüntülerini sıralamış birer birer, hem de içinden çıkıp geldiği halkının diliyle, gönlüyle, bilinciyle.
Evet, sevgili dostlar, Hasan Hüseyin Yalvaç bu kitabıyla çok sevdiği, şiirimizin önemli isimlerinden Enver Gökçe’yi şiirleriyle tekrar yaşamımıza sokuyor, gelecek nesillere onun unutulmaması gerektiğini dile getiriyor bu kitabı vesilesiyle.
Kitapta üç bölüm var: Hasan Hüseyin Yalvaç’ın Enver Gökçe’nin yüreğiyle konuştuğu, haykırdığı, dizelere döktüğü yani yaktığı bir ölümsüz türkü/türküler.
İkinci bölümde ise; Hasan Hüseyin Yalvaç’ın hakkında kitaplar yazılsa da, dergilerde yazılar çıksa da, Hasan Hüseyin Yalvaç’ın içinde bir hayıflanma olarak duran, “Enver Gökçe Gerçeği ve Onun Çilesi’ni” anlatma, dile getirme isteği görülen yazıları.
Üçüncü bölümde ise; Enver Gökçe’nin değerini çok iyi anlamış ve araştırmalar yapmış olan Mehmet Ergün’e Mektuplar adı altında, yine şiir, yaşam ve büyük ozanlarımızın yüreğinin derinliklerindeki hisleri anlatan şiirler.
Çit köyünde yıkık viranedir evim barkım
Doğdum doğalı dönmedi çarkım
Var da gör deli gibi sevdalandım
Yurdumun toprağına taşına
Sosyalizmin o dehşetli nakışına
Düştüm yollara yollara bulurum deyi
Hala bekler ellerim ellerini (Sayfa: 30)
Benim ise kitaptan çıkardığım en önemli sonuçlardan birisi; Enver Gökçe’nin bir Anadolu köyündeki bir insanımız gibi; mazlum – yetim – kimsesiz bir insan kimliğinde hayatının zorluklarla geçtikten sonra, bir bakımevinde sonlanmasının derin hüznü,
Bir başka yön ise; Kaybolan ya da kaybedilen bazı şiirlerinin acısı, bulunması için haykıran çığlıkları,
Sefer Aytekin’in Enver Gökçe’nin Âşık Veysel’le ilgili bir kitap yazdığı gerçeği,
Bazı tantanacıların hala Enver Gökçe gibi bir devrimci ozanın, bir yurtsever ozanın, bir büyük yüreğin değerini tam anlayamamalarının trajik durumu, üzüntüsü, şaşkınlığı oldu.
Huzurevindeyim Seyranbağlarda huzursuz
Derin bir uykuyu öylesine özlemişim ki
Nerede
Kapımı çalan şiirlerden kapanmaz gözüm
Hele de o 51 Tevkifatı içimde yaradır
Bir acının destanıdır ki kimseler anlamadı
Yana yana dirilen umudum yeri oradır (Safya: 38)
Eline yüreğine, emeğine, bilincine, geçmişten geleceğe bu yurt toprağında nice nice ölümsüz değerler olduğunu bir kez daha haykıran dirençli, devrimci yüreğine sağlık Hasan Hüseyin Abi, iyi ki varsın…
Her daim var olasın, sağ olasın, bizimle kalasın…
Ayhan Aydın
25 Ekim 2020
(Hasan Hüseyin Yalvaç, Zulme Direnenler, “Enver Gökçe Türküsü”, Cinius Yayınları, Temmuz 2020, İstanbul)