Halk Ozanı Derviş Kemal Anıldı…
Ayhan Aydın
Geçtiğimiz sene, 25 Nisan 2016’da, Hakk’a yürüyen, günümüz Alevi-Bektaşi halk ozanlığı geleneğinin en önemli temsilcilerin birisi olarak büyük bir üne kavuşmuş, Kemal Özcan (Derviş Kemal), İstanbul’da dostları tarafından anıldı.
30 Nisan 2016 Cuma günü; Şirinevler’de Fırtına Müzik Merkezi’nde, konuşmacı olarak Araştırmacı-Yazar Esat Korkmaz’ın yer aldığı bir etkinlikte; Derviş Kemal için şiirler okundu, sazlar çalındı, sevenleri bir araya geldi.
Esat Korkmaz hayattayken tanıdığı, Uzunköprü’deki evinde ziyaret edip, söyleşiler – çekimler yaptığı Derviş Kemal’i çerağlar yakarak, onu simgeleyen resmi, kemanı, boş bırakılan sandalyesi yanında anmayı da başlattı.
Esat Korkmaz, Derviş Kemal’i anarken aynı zamanda Hakk’a yürüyen insanların anılmasının yaşamı çoğalttığını, Hakk’a yürüyenlerin anılmasıyla ölümün yaşama dönüşmesinin sağlandığını, aslında yaşamı yaşayanların değil ölenlerin (onlar yaşatılarak) hayatı var kıldığını, çünkü nihayetinde tenlerin ölümlü olduğunu söyleyerek, bu etkinliğin nedenini açıkladığı konuşmasını yaparak açılışı yaptı.
Çerağlarla birlikte Alevi-Bektaşi kültürünün olmazsa olmazı bağlamayla hem ozan hem de katılanlar selamlanmış oldu; Derviş Kemal’in en yakın dostlarından ve ona “pirim” diyen Sanatçı-Ozan Aziz Tatlısu, Fırtına Kültür Merkezi’nin sahibi ve sanatçı Hüseyin Fırtına ve Bağlama ve Ses Sanatçısı Emine Akkaya sazlarıyla sahne alarak birer eserle anmaya ses verdiler.
2009 yılında Derviş Kemal’le yapılan görüntülü bir sohbetten belli bölümlerin Ali Muştu sayesinde sinevizyon yardımıyla gösterilmesi, Derviş Kemal’in aslında oraya çağrılması anlamını taşıyordu.
Sorulan sorularla da birlikte özellikle Alevilik konusunda görüş ve düşüncelerini aktaran Esat Korkmaz, Aleviliğin bambaşka bir yaşam anlayışını ifade ettiğini, dışarıdan kuşatmalarla, kirlenmelerle yabancı unsurların Aleviliğin kendi dışında bir görünüme bürünmesine neden olduğunu söyledi. Esat Korkmaz; Alevilerin aslında Aleviliğin özündeki kendi ütopyasından uzak yaşadıklarını, başka yerlerde kendini aramaya koyulduklarını, devriye gibi, Hakk’a yürümek gibi, kendine özgü yapıların Aleviler tarafından da yeteri kadar bilinmediğini, unutulduğunu, unutturulduğunu söyleyerek, bir zamanlar sosyalistlerin de tasavvufu yanlış yorumladıklarını, tam anlayamadıklarını, Alevi tasavvufunun içinde çok farklı anlamlar saklı olduğunu dile getirdi.
Son bölümde; Aziz Tatlısu, Derviş Kemal için yazdığı bir şiirin okudu. Yine aynı şekilde Aziz Tatlısu (önceki gibi Derviş Kemal’dan), Hüseyin Fırtına, Emine Akkaya birer eser daha seslendirdiler.
Onu sevenlerden bir kısmı en azından bu anlamlı etkinlikle Derviş Kemal’in yaşamaya devam ettiğini göstermiş oldular.
Büyük Ozanımızı büyük bir saygı ve sevgiyle anarken; etkinliğin gerçekleşmesine sağlayanları da selamlıyoruz.
Derviş Kemal’den Bir Şiir
Derman Olur
Derdim çoksa gamım neden
Ali’m bana derman olur
Hiç şaşmadan Hakk’a giden
Yolum bana derman olur
Dilim Kerbela’yı anar
Gözüm dolar içim yanar
Saki dermanımı sunar
Dolum bana derman olur
İnsan olmaz yüksek uçan
Derman bulmaz dertten kaçan
Dostlar meclisinde açan
Gülüm bana derman olur
Derdin andırsa da dağı
Erise de yürek yağı
Ben neylerim yeşil bağı
Çölüm bana derman olur
Karakışa dönse yazım
Eksilmeyip artsa sızım
Derdime ortaktır sazım
Telim bana derman olur
El sürerken zekv ü sefa
Çektik nice cevr ü cefa
Biz çilede bulduk vefa
Zulüm bana derman olur
Derviş Kemal takat yetmez
Dertler bizi koyup gitmez
Ömür biter çile bitmez
Ölüm bana derman olur