KARA DONLU CAN BABA ANMA ETKİNLİĞİ

KARA DONLU CAN BABA ANMA ETKİNLİĞİ

 

Kütahya Gediz Akçaalan Beldesi’nde türbesi bulunan Karadonlu Can Baba adına 3.sü yapılan anma etkinlikleri büyük bir coşku içinde yapıldı.

Karadonlu Can Baba Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği tarafından 24 Temmuz Pazar günü yapılan etkinlik yöredeki dedeleri, ozanları, bu yola gönel verenleri bir araya getirmeyi başardı.

Etkinliğe Akçaalan Belediye Başkanı, Muhtarlar, Dedeler, CEM Vakfı Basın Halkla İlişkiler Biriminden Yazar Ayhan Aydın, Halk Ozanları Ali Sağlam, Aşık Sefai, Abdal Musa Dergahı’nı temsilen Hüseyin Durak Derviş, Aşık Memiş Can gibi isimler katıldılar.

 

Üçüncü Karadonlu Can Baba Etkinliği

 

Kütahya Gediz Akçaalan Beldesi’nde üçüncüsü yapılan Karadonlu Can Baba Anma Etkinlikleri’ne İstanbul’dan; Halk Ozanı Ali Sağlam ve Abdal Musa Dergahı’nı temsilen Bektaşi Dervişi Hüseyin Durak’la birlikte katıldık. Bu etkinliğe katılmaktaki amacımız inancımızı yüzyıllar boyunca yaşatan ulu pirlerin yolunda giden canlarımızın yanında olmak ve bu pirlerimiz aşkına yakılan çerağların nuruna nail olmaktı.

Bilindiği gibi Anadolu’nin bir gerçeği olarak ulu ozanların, erenlerin birden çok yerde türbesi, ziyareti, makamı, nazarlaması vardır. Karadonlu Can Baba için de durum aynıdır. Bu ulu pirin Kütahya’da da bir türbesinin bulunduğunu duyunca açıkçası hiç şaşırmadım. Buradaki bir makamı aşan yüzyıllar öncesine dayanan bir ziyaret alanı olduğu hemen anlaşılan önemli bir türbeydi. Biz burayı ziyaretle birlikte Himmetçi Ali Baba Türbesi’ne de ulaştık. Epeyce yüksek bir tepenin başında olan Türbe Hüseyin Durak Derviş’in ifadesiyle “Gözcülük” görevini yerine getiriyor.

 

Beldede Oynanan Oyunlar...

 

Bu belde çok yakın bir zamana kadar büyük oranda Alevi-Bektaşi İslam inanç sistemine bağlıyken tam bilemediğimiz nedenlerle şimdi ağırlıklı bir şekilde Sünni İslam inanç sistemini benimser bir görüntüye bürünmüş bir vaziyettedir. Bu bizi derin bir şekilde yaralamış, üzmüş, düşündürmüştür. Yüzyıllar boyunca süren Muaviye hastalığının bugün de devam ettiğinin en somut delilini bu beldede oynanan oyunlar göstermektedir.

Sevgili dostlar; burada bulunan bir takım dede taslakları da işin içine dahil edilmiş, bir kısım siyasi kimliği olan satılmış soysuzların da desteğiyle Hakk Muhammed Ali yolu karaltılmaya çalışılmıştır. Elbette Alevi- Bektaşi İslam inancına sahip insanlar olarak başkalarının inanç sistemleri hakkında yorumda bulunmak hiçbir zaman bizlerin harcı olmamıştır, olamaz da. Ama iş kendi inancımıza gelince bu konuda bizlerin de söyleyecek sözleri mutlaka vardır. Bizi rahat bıraksınlar, bizler de bin dört yüzyıldır nasıl inanıyor, nasıl ibadet ediyorsak öyle inanalım, öyle ibadet edelim, kimse bize karışmasın velsahıl bizim istediğimiz de budur. Ama yok, Muaviye Ali’ye sövecek, zorla namaz kıldırcak, zorla Ramazan orucu kıldıracak, göz yaşı döktürecek, ocakları söndürecek, canları incitecek! Yüzyıllar geçse de kafa aynı kafa, zihniyet aynı zihniyet. İşte şimdi de olan budur. Bu belde de olan da budur.

Kütahya Gediz İlçesi, Akçaalan Beldesi’nde de bir oyun oynanmaktadır. Beldenin göbeğine kimlerin desteğiyle olduğu tam bilinmeyen iki camii dikilmiştir. Yapılan bir cemevinin alt katı da camii olarak kullanılmaktadır. Bu çevredeki dedelerin hemen tümü ilk önce namaz kılmak lazım, ilk önce ramazan orucu tutmak lazım, demektedirler.

Aleviler Bektaşiler uyudukça bu uygulamalar tüm Türkiye’ye yayılacaktır. Bu satılmışlıklar, su Sünnileştirmeler, bu asimilasyonlar her tarafa yayılacaktır. Aleviler Bektaşiler duyarlı olmadıkça, kurum ve kuruluş temsilcileri duyarsızlıklarına devam ettikçe bu böyle sürüp gidecektir.

Bu atmosferde bizler yine de Alevi Bektaşi İslam İnancının değerlerinin yer alması için bu etkinliğe katıldık. Dilimiz döndüğünce gerçekleri dile getirdik. Etkinlikten bir gün önce Akçaalan’a vardık. Karadonlu Can Baba Türbesi’nin de bulunduğu alanda yapılan Cemevi’nde yapılan ceme katıldık. Ama Mürşit olarak takdim edilen ve yanına aldığı dede taslaklarıyla birlikte “bunu da gördük” dedirten “Sünni İslam İnancına Göre Cem” uygulamasını da burada görmüş olduk. Sünni uygulamaları cemini içine sokan her beş on dakikada bir, “Allahümme Salli Ala, Sayyidine Mahammedin...” uzatmalı ilahi şeklinde okumalar, on beş dakikada bir Arapça Kuran okunan bir cem!

Bizim elbette temel inanç kaidelerimizden, dayanaklarımızdan birisi Kuran’dır. Bunu yadsıyamayız. Ama cemin içinde sürekli Arapça Kuran okunduğu tarihte hangi cemde görülmüştür, sevgili canlar. Sonra her şeyin başı Şeriat’tır, diyen bir dede duyulmuş, görülmüş bir şey midir! Bu bizim anladığımız manada Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat kapılarını anlatan yani Dört Kapı Kırk Makam öğretisinden bahseden bir anlatım değildi sevgili canlar. Bu tamamen namazı, ramazan orucu ve Sünni uygulamalarıyla Şariat gibi ŞERİATTI... Bizim tüylerimiz diken diken olmuştu. Bizlerin uyarıları hiç dikkate alınmadı. Abdal Musa Dergahı Dervişi Hüseyin Durak tepkisini ortaya koydu. Alevinin Bektaşinin ibadet merkezi Cemevi’dir, ibadeti cemdir; cami değildir, namaz değildir, dedi. Sonrasında Ali Sağlam ve Urfa Kısas’tan etkinliğe gelen Sefai’nin nefesleri sayesinde yobazlık bir ölçüde engellendi. Burada her şey çığrından çoktan çıkmış, mürşit mürşit olmaktan çoktan çıkıp yoz bir varlık olmuş. Mürşit yol gösteren olmazsa, insanları karanlığa doğru götürürse, Muhammed Ali Yolu’ndan uzaklaştırırsa ona mürşit denir mi, sevgili canlar?

Bu toplum tümüyle sahipsiz mi? Kütahya’da, Afyon’da, Batı Anadolu’da neler oluyar değerli dostlar?

Aynı oyun şimdi Bektaşiler içinde de oynanmıyor mu? Bazı Bektaşi Babaları namaza başlamadı mı? Trakya tehdit altında değil mi?

Biz duyarlı olmazsak, tedbirlerimizi almazsak bunun sonu ne olur?

 

Anma Etkinliği

 

Erteğisi gün yapılan Anma Etkinliği’ne Belde halkının ilgisi yoğundu. Yerel sanatçıların, ozanların katılımları yanı sıra belediye başkanı, dernek başkanı, Halk Ozanı Ali Sağlam, Halk Ozanı Sefai, Memiş Can, Elvan Çelen Dede, Araştırmacı Ayhan Aydın, Bektaşi Dervişi Hüseyin Durak gibi isimler sazlarını çaldılar, konuşmalar yaptılar.

Etkinlik sonrasında halka lokmak dağıtıldı. Etkinlik saat: 17.00’de nihayetlendi.

 

Muhabbet

 

Bizler sonrasında bir önceki gece konakladığımız Hüseyin Kahraman Dedemizin evine dönüyoruz. Burada yarenleşiyoruz. İki günün değerlendirmesini yapıyoruz. Kendisi de bize canla başla sarılan dede çok dertli. Beldenin bu hale gelmesineden son derece muztarip. Ali Sağlam’ın sazları çalıyor. Hüseyin Durak’la, ben semaha duruyoruz. Enfes tarhana çorbası, çaylar iyi bir demleniyoruz. Dostluk başka bir şey. Anlaşma başka bir şey. Biz dedemizi, anayı, ailesini çok seviyoruz. Bir iyice kaynaşıyoruz. Üzüntümüz büyük, koskoca belde nasıl bu hale geldi. Bizim gibi dertli olan bir başka canımız daha var. Bu tip organizasyonların ayrılmaz isimlerinden birisi olan Memiş Can. Ben kendisinin bu kadar güzel saz çaldığını, güzel yorumlar yaptığını bilmiyordum. Hem etkinlikte hem de etkinlikten sonra Hüseyin Dede’nin evindeki çaldığı bağlamaya hayran kalıyorum. Büyük bir muhabbetle kendisini dinliyorum.

Bu güzel beldeden, güzel canlardan ayrılmak istemiyorum. Ama açıkcası bizler biraz düşünceli, üzüntülü, hüzünlü ayrılıyoruz buradan. Hep karanlıklar sokağına mı sapacak yollarımız? Aydınlık günler çok mu uzaklarda? Zalimler hep güçlü mü olacak? Güçlüler hep haklı mı olacaklar? Doğruyu söylemek hep güçmü olacak? Denklemleri çözmek çok zor mu olacak bu alem de?