Anadolu Uygarlığı’nın Bilge İsimlerinden
İSMET ZEKİ EYÜBOĞLU’yu kaybettik.
AYHAN AYDIN
SUSUZLUK
Işık sağar ellerin güneşin memelerinden
Gitmez gözlerine susamışlığım
Gelinciklere sürünür gelir özlemin
Sarıya boyanır düşlerim saçlarından
Uzağında bir yeşil susuzluğun
Durdum daha kaç yıl diye baktım geriye
Bildiğim bütün çiçeklere
Tanıdığım boyalara
Geceye güne güneşe
Suyun kokusuna yaprağın oyasına
Seni sordum
Durdum daha kaç yıl diye baktım geriye
Ses vermedi yollar sesime
Yüreğin örsünde döğülen yalnızlığın
Kızıl ışınlarıdır aydınlatan kanımı
Karanlığa damlıyorum
Bir dokun düşlerime
Ak ellerine susamış gecelerim
İsmet Zeki Eyüboğlu
On bin yıllık Anadolu Uygarlığı’nın izini süren en önemli araştırmacılardan birisi de İsmet Zeki Eyüboğlu’dur.
Ben de bir Anadolu çocuğuyum diyen, Anadolu insanının yazgısını en iyi yorumlayanlardan birisi olan Eyüboğlu; tam anlamıyla Anadolu’nun bağrından çıkmış, onun tarihini yazan ve onun insanının hayat serüvenini kendine en büyük uğraş edinmiş bir piri fani, bir hümanist Türk aydınıdır.
Onlarca eserinde bize büyük bilgi hazineleri sunan değerli araştırmacımızla son yaptığım söyleşide, elbette Anadolu üzerinde durmuştum.
Anadolu’nun büyülü sandığını bize aralayan İsmet Zeki Eyüboğlu; aynı zamanda bir şair, bir çevirmen, halkının dertleriyle dertlenen bir vefakar eğitmendi.
Anadolu’dan Batı’ya ulaşan felsefe uğraşının ana okullarıyla, ekolleriyle, önemli isimleriyle özdeşleşen Eyüboğlu amansız kanser belasına yenik düşerek 12 Kasım 2003’de aramızdan ayrıldı.
Şiirle, felsefeyle, dostluklarla, bir resim güzelliğinde geçen dolu bir yaşamdan sonra şimdi o çok sevdiği Anadolu’sunun toprağına, dostlarını dostlarının yanına göçtü.
Anadolu’nun sevgi çağlayanı, ışığı, nuru; tüm ömrünce dürüst, çalışkan, samimi bir hayatın onuruyla sonsuzluk alemine uğurlanan İsmet Zeki Eyuboğlu’nu son yolculuğunda Üsküdar Selimiye Camii’den dostları 13 Kasım’da uğurladılar.
EKİN İDİK OLDUK HARMAN, AYHAN AYDIN, (ALEVİLİK BEKTAŞİLİKLE İLGİLİ HABERLER, ETKİNLİKLER, SÖYLEŞİLER, YORUMLAR, FOTOĞRAFLAR – 1992 - 2004), 2005, İstanbul, KAHRAMAN OFSET, (SAYFA: 327)