Deprem Büyük Yaralar Açtı
Yapacak Çok İşimiz Var!
Marmara Bölgesi’nde özellikle Düzce merkez olmak üzere Bolu, İstanbul ve çevresini etkisi altına alan, sadece Türkiye’yi değil tüm dünyayı sarsan, yüreklerimizde derin yaralar açan deprem felaketi, yaklaşık yirmi bin kişinin canına mal olurken, bu büyük trajedide kırk bin kişi de yaralandı. Altmış bin evin tahrip olduğu depremde on binlerce kişi evsiz, yurtsuz kaldı.
Depremin 7.4 şiddetinde oluşu, gece 03.02 gibi bir zamanda meydana gelmesi ve temel alt yapı eksiklikleri gibi insan kaynaklı faktörler nedeniyle kayıplar çok büyük oldu. Geniş bir coğrafyada birçok ili kapsayan ve yarattığı olumsuz boyutlar her geçen gün daha net görülen depremle beraber gelen birçok tartışma da ülke gündemine oturdu.
Türk milletinin ve devletinin böylesine büyük felaketlere karşı hazırlıksız olduğu maalesef çok net olarak görüldü. Her seferinde sahte açıklamaları maharet sayan politikacıların elinde perişan olan milletimiz bu sefer de hükümetin acizliği ile karşı karşıya kaldı. Hiçbir devletin yöneticilerinde bulunmayacak bir yavaşlık ve uyuşuklukla hareket eden hükümet, sorunların çözümünde de başarısız oldu. Bazı hükümet yetkilerinin açıklamaları ise yaşadığımız felaket yanında esas sorunların bazı kafaların içinde yattığını gösterdi. Acizliklerini gizlemek için türlü çarelere başvuran yöneticiler; devlet kuruluşlarından daha iyi çalışan sivil toplum kuruluşları ve oluşumlarıyla, basın/yayın organlarına tahakküm uygulamak istediler. Bu yanlış tutumlar halkın gözünden kaçmadı. Halk yıllar yılı kendi kişisel hırslarının esiri olarak kendi menfaatlerini, toplum yararının üstünde gören ve siyaseti, politikayı kirlendiren bu insanlardan artık bıkıp usandıklarını türlü şekillerde gösterdiler. Politikacıların depremdeki acizliğini eleştirdiği için gözaltına alınmak istenen bir kadının yanında yer alan halk, olaya sert tepki göstererek bu tip uygulamalarla bir yere varılamayacağını söyledi.
Malzemeden çalarak binlerce insanın ölmesine sebebiyet veren bir başka kitle de müteahitler ve onlara gayri hukuki yollardan onay veren veya göz yuman idarecilerdir. Aslında asıl büyük suçlu kesim ve bu bozuk ve kokuşmuş düzeni yaratan da bu insanlardır. İnsan hayatına değer vermeyen, her türlü yolsuzluk ve usulsüzlüğü yapmayı bir maharet sayan ve daha acısı devletin en başında bulunanlar tarafından da sürekli ödüllendirilen bu onur yoksunu küme asıl cezalandırılması gereken kesimdir.
Dünyanın hemen her ülkesinden yaraları sarmak için büyük yardımlar deprem bölgesine ulaştırılırken, bu yardım kampanyaları aslında tüm kötümserliklere rağmen bir gerçeği daha gösterdi; İnsanlar ve milletler kardeştir! İnsanüstü bir çabayla yüzlerce insanı göçük altından çıkaran Yunan, İran, Rus, Alman, Amerikan, İtalyan, Türk onlarca ulustan insan göz yaşartıcı bir mücadele vererek unutulmaz görüntüler yarattılar. Yunanlı bir gencin yaralı bir insanı göçük altından çıkarırken sevincinden ağlaması tüm dünya televizyonlarında milyonlarca insanın ortak kıvancı oldu. Evet Türk’ü, Yunan’ı, Rum’u, Ermeni’si, İtalyanı tüm insanlar kardeştir, dosttur, acıları, sevinçleri benzerdir... Yeter ki biraz daha çok çaba, biraz daha çalışma... Irkçı kafaların değişmesi, uluslar arasında dostluk köprülerinin inşası...
Açılan derin yaraları bir nebze de olsa sarmak için; CEM Vakfı, Kartal Cemevi Vakfı, MMC. Özel Antrepoluculuk ve Mümessillik, Cem Radyo, Cem Dergisi, HAKEV ve diğer Alevi/Bektaşi örgütleri; Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı, Sarıgazi, Gazi Cemevleri, Şahkulu, Karacaahmet Dergahları, Pir Sultan Abdal Dernekleri, Hacı Bektaş Dernekleri olarak büyük bir yardım kampanyası başlatıldı ve başarıyla yürütüldü.
CEM Vakfı’nın yurt içi ve yurt dışı tüm birimlerince toplanan tonlarca yiyecek, giyecek ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Ayrıca maddi yardımlarla ilgili kampanya TRT ile işbirliği halinde yürütüldü.
Bu konuda iki ana merkez; CEM Vakfı Yenibosna Kültür ve Cemevi ile Kartal Cemevi Vakfı çalışmalara öncülük etti. CEM Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri, birim yönetici ve çalışanları adeta seferber olarak bu kutsal çalışmada yer aldılar.
Diğer yayın organları gibi Cem Radyo yayın akışını değiştirerek depremle ilgili özel programlar yayınladı.
Fakat daha yapacak çok şeyimiz var. Binlerce kişi hala dışarıda. Bizler sıcak çorbamızı içer, çayımızı yudumlarken yüzlerce yetim çocuğu unutmayalım. Yapacak daha çok işimiz var. Bu belli bir süreye bağlı bir yardım kampanyası değildir. Bu yardımlara devam edelim, yaraların sarılmasına hep beraber katkıda bulunalım.
DEPREM
Zelzeleden yandı kara bağrımız
Gelin bu yarayı saralım kardaş
Kolay değil büyük oldu acımız
Vatan millet bizim soralım kardaş
Ağustos ayında soldu gülümüz
Ana baba yavru bizim ölümüz
Kara gün içindir mal ve mülkümüz
Neyimiz var ise verelim kardaş
Enkazın altında inler yurttaşım
O inleyenler benim kardaşım
Durmadan akıyor çeşmimde yaşım
Birlikte el ele verelim kardaş
Birimizin derdi hepimizindir
Anadolu yurdum vatan bizimdir
Takdir mukadderat kara yazımdır
Durmadan yardıma varalım kardaş
Yavru kalkmış anasını arıyor
Anne baba yavrum diye soruyor
Yüreğim yaralı içim yanıyor
Yaramıza merhem saralım kardaş
Duman almış Kocaeli’nin başını
Garip gördüm toprağını taşını
Anasız yavrular döker yaşını
Yetim yavruları görelim kardaş
Viran olan yerler yine bağ olsun
Her tarafı yeşil çimen dağ olsun
Metini ordumuz vatan sağ olsun
Merhumlara rahmet dilerim kardaş
Aşık Ali Metin,
30.08.1999
DEPREM
Böyle afet kara yerler başına
Sanki yer yerinden yarılmış gibi
Ulusça kapıldık can telaşına
Katlimize ferman verilmiş gibi
Onaltı Ağustos sabaha karşı
Çığlıklar inletti küreyi arşı
Ne tabut, ne kefen, ne mezar taşı
Siyah poşetlere sarılmış gibi
Sakarya, İstanbul, İzmit, Gölcük’te
Nice canlar evsiz kaldı açıkta
Baba dışarıda ana göçükte
Sanki birbirine darılmış gibi
Dağlar isyan eder dayanmış buna
Analar sarılmış yavrularına
Marmara Denizi boyandı kana
Yığın yığın kurban verilmiş gibi
Dizilmiş tabutlar karalı kervan
Kalkıp yürümeye yok dizde derman
Takdiri ilahi böyle mi ferman
Fay hattı direği kırılmış gibi
Mahmut Erdal der ki, karalı günler
Kimi ağlar sızlar kimisi inler
Nice delikanlı, nice gelinler
Kalkıp yürüyemez yorulmuş gibi
Mahmut Erdal,
01.09.1999
CEM DERGİSİ, EYLÜL 1999
EKİN İDİK OLDUK HARMAN, AYHAN AYDIN, (ALEVİLİK BEKTAŞİLİKLE İLGİLİ HABERLER, ETKİNLİKLER, SÖYLEŞİLER, YORUMLAR, FOTOĞRAFLAR – 1992 - 2004), 2005, İstanbul, KAHRAMAN OFSET, (SAYFA: 223-225)