Alevi Etkinlikleri (1992)
PİR SULTAN YAŞIYOR...
Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği İstanbul Şubesi’nce 4 Eylül 1992 tarihinde Taksim Açıkhava Tiyatrosu’nda düzenlenen “Pir Sultan Yaşıyor Konseri”ne inanç ve ırk ayrımı gütmeyen yaklaşık beş bin kişi katıldı. Pir Sultan’ın İnsanlık Sancağı Taksim’de coşkuyla dalgalandı. Binlerce yürek Pir Sultan yaşıyor, yaşatacağız!.. diye haykırdı. Sunucu Hüseyin Aksoy’un okuduğu şiirlerle açılan konserde, ilk olarak Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği Gençlik Grubu’nun türküleri dinlendi. Diller bülbül gibi şakıdı, sazlar konuştu. Saz ve ışık ritimleri büyük beğeni topladı.
Sahneyi daha sonra derneğin merkez şubesi ozanlarından İsmail Kaya aldı. Sazı ustaca kullanan değerli sanatçı Kaya, halkın uzun alkışlarını topladı.
Murtaza Demir’in kısa konuşmasından sonra gelen mesajlar okundu. Milyonlarca ezgili yüreğin atışı olan “Dergahın Sesi”; “Bir Uzun Havadır Şu Munzur Dağı”, “Bir Güzelin Aşığıyım Erenler”, “Ötme Bülbül Ötme”, “İpte Can Eyleyenlere”, “Zafer Türküsü”, gibi lirik parçaları, halkı trans haline sokarak söylediler ve bir anlamlı mesaj da ilettiler: “Direnenler Unutulmaz, Pir Sultanları Unutmadık, Unutmayacağız.”
Tunceli Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Folklor Ekibi’nin halkoyunlarına yüzlerce kişi eşlik ederek coşkularını gösterdiler. El ele tutmuş yüzlerce insan... Bir şölen havasına döndü salon. Pir Sultanlar Ölümsüzdür, diyordu binlerce kişi, Pir Sultanlar Ölümsüzdür!
Ali Balkız Alevilik ve Demokrasi konusunda bir konuşma yaptı. Konuşmasında “yeni dünya düzeni” batağını anlattı, Diyanet’in kaldırılması gereğini vurguladı.
Demokrasinin ancak örgütlenme, düşünme ve eylemle gerçekleşebileceğini belirten Balkız, Devletin okullarda ve her yerde dini baskı yaptığını Alevi çocuklarını zorla Sünnileştirildiğini vurguladı.
Balkız konuşmasında şöyle devam etti “Alevi Köylerine camii yapılıyor, jandarmalar camiye gitmesi için Alevi köylülere baskı yapıyorlar” diyerek Alevileri mücadeleye çağırdı.
Daha sonra, yerel kıyafetler içinde sahneye çıkan Deste Günaydın halkın büyük ilgisini topladı. “Ehlibeyt’e Düşman”, “Yıldız Dağı Pir Sultanım Nerede?”, “Hızır Paşa”, “Gelin Canlar Bir Olalım”, “Ey Şahin Bakışlım” türkülerini okuyan halk sanatçısı Günaydın bir de mesaj iletti:
“Zamanın Hızır Paşa’sı Pir Sultan’ımızı astı, ama onun fidanları, dalları olan bizleri asla susturamayacaklar. Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan!”
Derneğin semah ekibi ise milleti ayağa kaldırdı. Alanlar zorlandı, yüzlerce kişi semah döndü. Mutlu haykırışlar yükseldi göğe.
Ünlü sanatçı Yavuz Top da kendine özgü üslubuyla “Gözleyi Gözleyi Gözüm Dört Oldu”, “Emanet Sana Boz Atlı Hızır”, “Sorma Birader Mezhebimizi” gibi sevilen türkülerini seslendirdi. Ayrıca ilettiği mesajda şöyle dedi: “Bizi camiye gitmeye zorluyorlar. Biz niye 700 yıl asıldık da camiye gitmedik? Bizim inancımız bellidir, bizi yolumuzdan döndüremeyecekler.”
Ali Çağan’ın sesi ise tiyatroda yankılandı. “Dersim Dört Dağ İçinde”, “Benim Kabem İnsandır”, “İşkencede Günlerce Özgürlük Mahkumları” türkülerinden sonra, beş bin kişi, “İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek”, diye kükredi.
Devrimci Halk Müziğinin en önemli birkaç grubundan biri ve “Pir Sultan Ezgisi”nin sınırlı, yüce seslerinden olan Kızılırmak Grubu bir alkış tufanı ve tezahüratla sahneye geldi. Eşsiz sesleriyle halkı bir kez daha büyülediler: Pir Sultan türkülerinden bir demet sunan Grup, halkın sevgilisi oldu gecede. Bir ışık gibi çaktı karanlıkta türküler... Ve çok anlamlı bir mesaj ilettiler tüm dünyaya:
“Dünyada cezaevleri olmasın!..”
Yüzyıllar boyu yaşam mücadelesi ile tüm zorbalıklara karşı direnen, onurlu inanç ve kültürün sahipleri Alevilerin, varlıklarını haykırarak yaşayacakları görüldü, “Pir Sultan Yaşıyor” Konserinde.
TUNCELİ HALK ŞÖLENİ
Tunceli Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Derneği tarafından 5 Eylül 1992 günü Taksim Açıkhava Tiyatrosu’nda düzenlenen, “Tunceli Halk Şöleni” altı binden fazla kişinin katılımıyla, başarıyla gerçekleşti.
Açılış ve sunuculuğunu televizyon yapımcısı Abdullah Özcan’ın yaptığı Geceye katılanlardan bazıları şunlardır: SHP Parti Meclis Üyesi Gülay Gün, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hıdır Otlu, eski milletvekili Mehmet Ali Eren, H.E.P. İstanbul İl Başkanı Söylemez Başbuğu, Dergimiz Yazı İşleri Yönetmeni ve Yazarlarından Cemal Şener.
Geceye mesaj gönderenlerden bazıları ise şunlardır: Başbakan Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğoltay, Kamer Genç, Doğan Taşdelen, Ercan Karataş, Cem Dergisi, İşsizler Derneği, Devrimci Proletarya, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, Çorumlular Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, İkitelli Kültür Derneği, Emeğin Bayrağı, Partizan Dergileri, Divriği Kültür Derneği, Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği, Pir Sultan Abdal Canlar Derneği, Zeytinburnu Semah Kültür Vakfı, Komin, Kavga, Barikat Dergileri, Mahmut Alnıak, Atilla Aytekin, Gönüllerin Sesi, Özgür Gündem, Eğitim İş Sendikası, Tüm Der-Son.
Ayrıca Özel Kartal Komete TV çekimler yaptı.
Devrim şehitleri adına bir dakikalık saygı duruşundan sonra, Tunceli’den genç ozan Barış Erdoğan sırasıyla “Halk İçin Ölenleri Andık, İşkencelerde”, “Ezo Verdo”, “18 Eylül’ü Unutma” isimli parçaları seslendirdi. Halk hep bir ağızdan coşkuyla parçaları söylüyor, sanatçıya eşlik ediyordu.
Tunceli Grup Erenler’in dertli kavalı öttü daha sonra. Anadolu’nun ezgisiydi bu, yaralı ezgisi. İnlemesiydi bu, halkın zulüm acısıydı. “Derdin mi Çok İçin İçin Ağlarsın”, “Arzuhal Eyledim Şah-ı Merdan’a”, “Selamsız Sabahsız Gelip Geçersin” , “Ah Senin Dertlerin İmam Hüseyin” türküleriyle duygulanan halk halay türküsünde tekrar neşelendi. Binlerce kişi çiçek gibi açtı, el ele halaya durdu. Binlerce yürek birleşti, horon tuttu.
Vange Weled Topluluğu ise içli Kürtçe türküler söyledi.
Yukarı Mezopotamya Folklor Ekibi’nin gösterilerine halkta katıldı.
Alkışlar, türküler, sloganlar, tam bir şölen havasına girdi gece.
Sanatçı Beşir Bilier’in Nevruz halayında binlerce çakmakta, binlerce ışık parıldadı. On bin kişi Nevruz Halayı çekti eşsiz sevgi çığlıklarıyla.
“Fermane” türküsünde ise insanoğlunun gaddarlığı hatırlandı.
Ozan Emre Saltuk’un halkın haklı beğenisini kazanan parçalarından sonra İlyas Salman sahneye geldi. Coşkun alkışlar arasında halkı selamlayan Salman; Ahmet Arif’in Ben Anadolu’yum şiirini okudu. “Anadolu’yum ben, ne şah takmışım ne sultan, ne Yavuz” dedi. “Tüm zorbalıklara, haksızlıklara hayır” dedi. Barış, sevgi, eşitlik, özgürlük konularında bir konuşma yaptı.
Gecenin diğer değerli sanatçısı Musa Eroğlu ise kendisine özgü üslubuyla eşsiz türküler söyledi. Geceyi renklendirdi.
Tiyatro sanatçısı Muzaffer Özdemir’in Enver Gökçe’nin şiirini dramatize ederek okuması ise kitleleri yeniden ayaklandırdı, coşkulandırdı.
Büyük bir halk şöleni yaşandı İstanbul’da. Anadolu ırmakları İstanbul’da fışkırdı yeryüzünde.
Binlerce kızıl karanfil, barış olarak açtı Taksim’de.
Coşkun, gür Anadolu ırmağı, capcanlı, diri ırmak... “Alevilik gürül gürül yaşıyor, yaşatılacak...” Mesajını verdi bu şölen.
ŞEYH BEDREDDİN YAŞIYOR...
Şeyh Bedreddin Anıtmezar Yaptırma Komisyonu ve Semah Kültür Vakfı tarafından müştereken Taksim Açıkhava Tiyatrosu’nda, 12 Eylül 1992’de düzenlenen “Şeyh Bedreddin Yaşıyor” Anma Gecesi’ne yaklaşık iki bin kişi katıldı.
Açılış ve sunuşu tiyatro sanatçısı Gülsen Tuncer yaptı.
Tuncer, Gece boyunca okuduğu şiirler, yaptığı konuşmalar ve saygın üslubuyla geceye değer kattı. Tuncer, konuşmalarında “en yüce değer emeğe; kadın-erkek eşitliğine; inanç uğruna verilen mücadelenin kutsallığına” değindi.
Canlar Semah Grubu, mistizmin enginliğinde kendilerinden geçip, dalgalar gibi, beyaz köpüklerce halkı sardılar. Halk adeta onlarla beraber, dünyanın devretmesi gibi, yerlerinde hareket ediyor, coşkun hareketlerde bulunuyordu.
Semah Kültür Vakfı Genel Sekreteri Cafer Özer Koç, “Demokrasi, Laiklik, İnsan Hakları” konularında bir konuşma yaptı. Sözleri yoğun alkışlarla karşılandı.
Değerli halk sanatçısı Deste Günaydın ise, halkın de eşlik ettiği türkülerden bir demet sundu.
Şeyh Bedreddin Anıt Mezar Yaptırma Komitesi Sorumlusu Bedir Yöle, yaptığı konuşmada, “Dostluk, barış, eşitlik için onur mücadelesi vererek egemen güçleri titretmiş Şeyh Bedreddin’i unutmadık ve asla da unutmayacağız” dedi.
Araştırmacı/yazar Rıza Zelyut ise Kısa ama özlü konuşmasında 12 Eylül askeri darbesinin demokratik laik düzene indirilmiş en büyük darbe olduğunu vurguladı. “Cellatlar unutuluyor ama düşünürler hep yaşıyor”, dedi.
Geceyi onurlandıranlardan bazıları ise şunlardı; İstanbul Mv. İbrahim Gürsoy, SHP İstanbul İl Başkanı Yüksel Çengel, Cemal Şener, Battal Pehlivan, Almanya Köln’den Alevi Federasyonu Başkanı Ali Rıza Gülçiçek.
İnsanlığa eşsiz bir oyun sergilendi, kıvançla, Açıkhava Tiyatrosu’nda; “Figür Gösteri Sanatları Topluluğu” yaptığı dramatize gösteride Şeyh Bedreddin’in yaşamını canlandırdılar.
Alınteri katık edip ekmeğe, onurlu bir yaşam mücadelesi vermekten başka bir suçu olmayan Anadolu halkı ve bu halkın mutluğuna kendini adayıp, Anadolu’nun bağrından fışkıran, beyaz güvercinler gibi Hakk ve hakikate kanat çırpan Hacı Bektaş Veli’ler, Hallacı Mansur’lar, Nesimi’ler, Pir Sultanlar, Yunus Emreler ve Şeyh Bedreddin’ler...
Şeyh Bedreddin, on bin yıllık medeniyet çizgisi olmuş bu toprakların en büyük düşünürlerinden; bir fikir, bir felsefe, bir eylem adamı. Suçu; insanlık için; eşitlik, kardeşlik, birlik demek. Özgürlük demek. Hakça bölüşüm demek.
Yağmur çiseliyor Serez’in esnaf çarşısında / Bir bakırcı dükkanın karşısında Bedreddin’im bir ağaca asılı / Yağmur çiseliyor / Gecenin geç ve yıldızsın bir saatidir / ve yağmurda ıslanan Şeyh’imin çırılçıplak etidir / Yağmur çiseliyor / Serez Çarşısı dilsiz, Serez Çarşısı kör / Havada konuşmanın görmemenin kahrolası hüznü / Ve Serez Çarşısı kapamış yüzünü... Nazım Hikmet’in Şeyh Bedreddin için yazdığı destandan bir bölüm...
Yeryüzünün bütün yağmurları Serez’e yağsa yerdeki kanı temizleyebilir mi?
Yeryüzünün bütün giysilerini verseniz Hallac-ı Mansur’un üstünü örtebilir misiniz?
Gidin bakın, iyice bakın, derinine bakın, Kızılırmak hep kan akıyor, Şahı’nı astıkları için, hiçbir zaman bu ırmak temiz akabilecek mi?
Daha çok akar ırmaklar. Gür, coşkulu, sevgi dolu ırmaklar.
Bertolt Brecht diyor ki bir şiirinde; hep taşan ırmağı söylerler/hiç kimse de demez ki bu yatak niye dar?
Bunları düşündürdü oyun bana.
Bir meşaleydi Şeyh Bedreddin, bir ışıktı halka gerçekleri gösteren.
Aydınlıklar, karanlıklar hep korkutmuştur. Korktu karanlıklar.
Güçlüydüler her zamanki gibi, egemenler.
Astılar Şeyh’imi. Ama Şeyh’im ölmedi ki!
Öldürülemedi ki! Yok edilemedi ki!
Bir ak güvercin oldu yeryüzüne ağdı.
Sevgi deyü, duygu deyü, barış deyü, eşitlik deyü, özgürlük deyü...
Figür Gösteri Grubu en güzel mesajı verip; idamlar olmasın, diyerek ayrıldılar sahneden.
Sanatçı Gül Sorgun sevilen halk türküleri okuyarak, halkın ilgisini topladı.
Ali Ekber Eren ise; konuşmaları, şiirleri ve türküleriyle gecede yoğun ilgi kaynağı oldu.
“Demokrasi ve barış dostu tüm insanları seviyorum” diyerek sözlerine başlayan Eren; “Sayfalarını her türlü basitliğe açan gazetelerimiz şu çok anlamlı gecelere ilgi göstermiyorlar, bunları çok iyi değerlendirmek, düşünmek gerekiyor” dedi.
Turhal Semah Ekibi’nin gösterileri ise eşine az rastlanır bir renk güzelliği oluşturdu.
Uluslar arası üne sahip sanatçı Ali Ekber Çiçek de, kendine özgü üstün üslubuyla söylediği türkülerle insanların kalbini bir kez daha fethetti.
“Yarin yanağından gayri her şeyde, her yerde ortaklık, diyen, daha adil, daha yaşanır bir dünya, bir insanlık için mücadele vermiş, büyük Alevi-Hurifi, Mistik Felsefe Düşünürü, ozan, Türk tarihinin en büyük halk önderlerinden, Tanrı, anne, çocuk sevgilere kadar eşsiz bir yücelikle Anadolu’nun bağrında açmış Şeyh Bedreddin ilk kez anıldı.
Hiç unutulmamıştı, unutulmayacaktı ama, artık capcanlı olacak, tekrar dirilecekti...
CEM DERGİSİ, YIL 2, SAYI 17 EKİM, 1992
EKİN İDİK OLDUK HARMAN, AYHAN AYDIN, (ALEVİLİK BEKTAŞİLİKLE İLGİLİ HABERLER, ETKİNLİKLER, SÖYLEŞİLER, YORUMLAR, FOTOĞRAFLAR – 1992 - 2004), 2005, İstanbul, KAHRAMAN OFSET, (SAYFA: 134-135)