Mart 2022; Haberler, Etkinlikler, Ziyaretler, Hatırlatmalar

MART 2022

NOTLAR, HABERLER, ETKİNLİKLER, HATIRLATMALAR

 

Kul Duran

Duruldu Duran'ım gül açtı çağı

Boş kalır mı sevenlerin ocağı

Başladı zamana yolculuk çağı

Ömür bitti baştan sona gel oldu

Dost neydem neydem

Halk Ozanımız Kul Duran'ı sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. Devr-i daim, devr-i asan, menzili mübarek olsun... Nurlarda yatsın...

10 Mart 2022

 

2017'de kaybettiğimiz çok değerli sanatçımız Emre Saltık'ı ölüm yıldönümünde sevgi, saygı ve muhabbetle anıyoruz... Nurlar içinde yatsın...

11 Mart 2022

 

 

23 yıl olmuş... Rumelihisarüstü'nde İbrahim Günel Dede'nin yürüttüğü son cem... Göçenlere rahmet olsun...

Hayatımızı bu yola adadık... Tüm toplumsal çalışmalar içinde olduk... Helali hoş olsun... Helali hoş olsun da; elimiz ayağımız kırılmadı, aklımız daha gitmedi, işsizliğe yokluğa bizi mahkum eden bu yapının samimiyetini sorgulamadan edemiyorum... Oturduğu yerden, sırf birilerinin yakını olduğu için belediyelerden, kurumlardan maaş alanlar rahat yaşasınlar, bu topluma hizmet edenler aç kalsın... Yazık... Yeter ki yolumuzun aydınlığı daim olsun...

11 Mart 2022

 

Biz halkız; bir halkı yeryüzündeki hiç bir güç susturamaz, susturmamalıdır da...

"Bir gider, bin geliriz..."

Tüm masumluğuyla; emek, ekmek, hak ve hürriyet adına toprağın bağrına bir hançer gibi girip, ancak ve ancak insanlığın erdemleriyle pişince yine o toprak ananın bağrına sırlananlar ölümsüz birer meşale gibi önümüzü aydınlatırlar...

Bu ülkede halka kurşun kâr eylemez...

Biz insanca sevdik bu yurdu, bu vatanı, bu bayrağı... Ama bizler insanca yaşamak istedikçe vurdular başımıza, beynimize; bilinçimizi yok etmek istediler... Her zaman bizleri susturmak istediler...

"Beni vurmak kurtuluş mu?"

Emeviler'den bugüne bu topraklarda baskı, kıyım, sürgün, zulüm hiç bitmedi...

Cumhuriyet döneminde de toplu kıyımlara maruz kaldık...

Devlet içindeki bir takım çeteler tarafından organize edilip, 12 Mart 1995'de uygulanan Gazi Katliamı'nın yıl dönümünde; bugüne kadar özgürlük, tam bağımsızlık, eşitlik idealleriyle yaşarken katledilen tüm masum ve mazlum canlarımızı sevgi, özlem ve muhabbetle anıyor, önlerinde saygıyla eğiliyoruz...

Ayhan Aydın

12 Mart 2022

 

Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı

Namuslu bir insan olduğuna inanıyorum. Vatanını hiçbir çıkar olmadan özüyle seven mert bir insan. Çıkara boyun bükmeyen onurlu bir insan; para, pul, mevki, kokuşmuş siyasi ağızların dışında kendi inanç dünyasında bedel ödeyip, yaşadı ve ölümsüz bir sima oldu bu yurdun al kanla yoğrulmuş aydınlık şafaklarında...

Oğlunun da yokluklar içinde yaşamını sürdürdüğünü okumuştum.

Kimileri vatan için nutuk çeker, kimileri en büyük aşkı ve sevdası olarak sever, yaşar ve yaşatır bu kutsal ve kadim ata topraklarını...

Bu erdeme erip hiçbir ayrım yapmadan cümle insanları ve ülkesini ve dünya halklarını çıkarsız sevenlere selam olsun...

Anısı önünde büyük bir saygıyla eğiliyorum...

 

Ayhan Aydın

12 Mart 2022

 

Erol Toy

Kitaplarıyla; Anadolu insanının, toprağın ve zulmün ateşleriyle kendisini ezen sistemin kara yazgısına karşın verdiği ölümsüz mücadelelerin destanını yazan büyük yazar Erol Toy'u sonsuzluk âlemine göçüş yıldönümünde büyük bir sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz...

Halk kahramanlarının, ozanların, Pirim Pir Sultan'ın ve devrimci yiğitlerin damarını süren Erol Toy'a bin selam olsun...

Anısı önünde büyük bir saygı, sevgi ve muhabbetle eğiliyoruz...

14 Mart 2022

 

Mahir Çayan

Eşitsizliğin, zulmün, haksızlığın ve barbarlığın olduğu her yerde, her çağda gerçek devrimcilerin aydınlığı insanlığı da aydınlatacaktır...

Anısına saygı, sevgi ve özlemle...

 

İbn-i Battuta Seyahatnamesi

700 yıl önce kuzey Afrika’yı, Ortadoğu’yu, Uzakdoğu’yu gezen İbn-i Battu’da’nın Suriye, Irak, İran sınırlarındaki gözlemleri çok mu çok çarpıcı… Horasan kelimesinin İran’daki Horasan kadar daha batıdaki illerde ve bölgeler için kullanıldığın anladım.

Bir ülkeden, bir ülkeye, bir şehirden şehire geçerken mutlaka insandan belge istedikleri yerler oluyor. İnsanlar güvenilmeyen kişilerden şehirleri korumak için çok tedbirler alıyorlar, yasaklara uymayanlara cezalar veriliyor. Yağmacılar, soyguncular çok olduğu için güvenilmeyen kişiler derhal cezalandırılıyor, kadının huzuruna hemen çıkarılıyor, bunlar affedilmiyor. Eğer bir kişinin elinde kağıt olmazsa, bazen koluna işaret veriliyor. Çok güvenilmeyen kişilerin şehre girişlerinde kollarına mühür vurulabiliyor. Öyle yerler geçtim ki, cennetten bir köşeydi, öyle bir verimli dağ, ova yeryüzünde var mıdır, bilinmez. Her türden meyveler, sebzeler yetişir, başka deryalarda olmayan balıklar bulunur. Öyle misafirperver insanlar vardır ki, hiç tanımadıkları halde insanları hanelerine alıp günler boyunca misafir ederler. İnsanlara çok büyük ihsanlarda bulunurlar.

Kalenderi geleneğinde olduğu gibi sakalını, kirpiklerini tıraş etmiş. Hz. Ali’nin adını anıp adak kurbanlarını mezar üzerine getirip kesiyorlar. Namaz ve sohbetle geceyi geçiriyorlar. Hz. Ali’nin mezarı olduğuna inandıkları bir üzeren kütürüm olanları koyarlar. Recep ayının bir gecesi onların sapasağlam ayağa kalktığı görülür. Geceyi dua ve ibadetle geçirirler. Eğer o kutsal geceyi geçirmişlerse gelecek seneyi bekler kütürümlüler. İnsanlar çok uzaklardan Anadolu’dan başka yerlerden geliyorlar. Gelenlerin tümü iyi karşılanıyor. Kimse buralarda madur olmuyor.

O kadar çok sadaka verirler ki Kabe yakınlarında altının değeri düştü. Kervan yolları boyunca çok temiz su sebilleri, dehlizleri vardır. Hakk yapanlardan, yapan kadın da razı olsun. Herkes yaşamını ibadetle geçiriyor. Kabe’ye yüzünü dönenlere, buranın ahalisi olanlara çok bol ihsanlarda bulunyorlar. Kervancılar yanlarında ne getirmişlerde buradaki ahaliye dağıtıyorlar. Burada yardımlaşma çok bol, kimse aç kalmıyor. Yöneticilerin durumları çok çok farklı.

İnsanlar namaz ve diğer ibadetleri kadar zikirler de yaparlar geceyi de zikirlerle, ibadetlerle geçirirlerdi. Günlerden bir gün bir derviş topluğuna denk geldim, bunlar ateş yaptıklar, kimisi bu ateşlerin üstünden atladı, kimisi içine girdi, kor sönünceye kadar zikir yaptılar. Bunlara Ahmediyeliler, denirmiş. Yine bir başka gün bir gurup derviş topluğuna denk geldik. Bunlar da yine benden odun istediler, misafir olduğum yönetici bana on yük odun verdi, bunlar büyük bir ateş yaktılar, üzirinden atladılar, kor sönünceye kadar ayaklarıyla üzerine bastılar, hatta bunların başında olan bir derviş benden beyaz bir kıyafet istedi, o da bu kıyafetle ateşe girdi, ateşin üzerinden atladı (raks, sema, semah (?) döndü, en sonunda ateş tümüyle söndü, bu kişi bu beyaz elbiseyi bana geri verdi, elbisenin tek bir yeri yanmamıştı, bunlara Haydariler, denirdi.

Bağdat, Kufe, Basra birçok yerde Rafiiziler, Şiiler, İsna Aşeriyeliler gördüm. Bunlar ilk üç halifeden çok Hz. Ali’yi tutuyorlar, onun Hz. Peygamberin en yakınında olan ve de yiğeni olan kişi olduğunu söyleyerek ona çok itibar ediyorlardı. Sünni inançtan Hanefilerin, Hanbelilerin, Şafiilerin onlara iyi bakmadıklarını bunlar arasında çok ciddi sorunların, çatışmaların, savaşların olduğunu gördüm.

Bağdat, Bağdat böyle bir şehir var mıdır, dünyada, Bağdat… Batı bağdatta meyve çok olur, her yerde bolluk vardır. Gelen misafirlere çok iyi davranırlar. Bağdat’ta gördüğüm hamamları başka hiçbir yerde görmedim. Buraları ziftle kaplarlar, hamama girene üç peştamal veririrler, birisini girerken, ikincisin çıkarken, üçüncüsünü de kurulanırken kullanırlar.

Türkler kadınlara çok önem verirler. Türkler ve Tatarlar kadınlara yönetimde de yer verirler. Türk kadınları yüzlerini örtmezler.

Hızırİlyas Makamına denk geldim, Allah onlara rahmet eylesin, onlar adına bir kulübe vardı, herkes onların makamını ziyaret ederlerdi, onların makamına bakan bir aile vardı onlar da bu kulübede dururlardı. Gelen geçenlerin verdikleri sadakalarla geçinirlerdi. Çok mübarek insanlardı. Beni de ısrarla misafir ettiler.

Çok dervişler vardır. Bunlardan birisi çok mütevazidir, sadece tuttuğu balıklarla geçimini sağlar. Hiçbir yerde görülmez, çok sade bir insandır.

Bir gün bir mezarlıkta bir topluluğa denk geldik. Bunlar cenazenin (tabutun) arkasından türkü (şarkı) söyleyip yürüyorlardı. Şaştık kaldık…

Veysel Karani çok ulu bir insandır, Hatta yolda giderken vefat ediyor. Oradaki kervanda bulunanlar biz şimdi bu dağ başında bunu nasıl defnedeceğiz, diyorlar. Açıyorlar ki, mübareğin heybesinde temiz su, koku, temiz bez de var. Şaşıp kalıyorlar. Oraya defnediyorlar. Kervan ilerleyince içlerinden birisi diyor ki, böyle bir mübarek insanı oraya bıraktık gidiyoruz, oraya bir işaret bıraksak olmaz mıydı? Bu sefer kervan geri dönüyor, ama onun kabrini yerinde bulamıyorlar. Ayrıca Veysel Karani’nin Hz. Ali’nin yanında Sıffın Savaşı’na katıldığı söyleniyor. Allah ondan razı olsun, rahmetiyle kuşatsın…

 

Benim bildiğim, okuduğum, kavradığım, inandığım şey:
Derviş, baba, dede, pir, ozan denilenlerin; çıkar beklemeden, gösteriş yapmadan, mütevazi bir şekilde halka hizmet etmeleridir. Yoksa öyle değil midir?

 

Bizim Kureyşan'lı bir aşk aslanına binmiş gidiyor, elinde bir sürü yılan, çevresi sırtlan.
Ne bileyim; bu saflıklık mıdır, ön görüsüzlük müdür, bu hızla giderse, pek menzile erecek gibi değil, Allah kayıra...

 

Yeryüzünde anaları ağlatan, çocukları öksüz bırakan tüm savaşlara, zulümlere karşıyız...
16 Mart 1978 Beyazıt'ta,
16 Mart 1988 Halepçe'de insanlık düşmanlarınca yapılan katliamları kınıyoruz.

 

Komşuluk Da, Geçmişi Hatırlamak Da Çok Güzel

 

Dün akşam; Sarıyer Rumelihisarüstü'nde, Çeşminaz / Cemal abilerle birlikte uzun yıllardan beri çok sevip saydığım ve yöremizin çok sevilen dedelerinden İsmail Günel'in (İsmail Şıh) kızı Seher (Günel) Gündoğan- Muzaffer Abilere mihman olduk. İsmail Dedemizle ilgili bilgiler derlediğim bir söyleşi yaptım.

Geleneği yaşatanlara aşk olsun...

 

SARIBAL’DAN GELİR SOYUMUZ BİZİM

İSMAİL GÜNEL DEDE

 

Horasan’dan göç eyleyip geleniz

Sarıbal’dan gelir soyumuz bizim

Hiç lekesi yoktur sütten tertemiz

Sarıbal’dan gelir soyumuz bizim

 

Muhammed Ali’ye varır soyumuz

Aşkın çeşmesinden akar suyumuz

Sevip sayılmaktır bizim huyumuz

Sarıbal’dan gelir soyumuz bizim

 

Tüm canları muradına yetiren

Parmağından sarı balı akıtan

Susuz aç kandırıp çıplak giydiren

Sarıbal’dan gelir soyumuz bizim

 

Bizler de tutmuşuz senin elinden

Bal akıyor dudağından dilinden

Bizlere sunasın aşk badesinden

Sarıbal’dan gelir soyumuz bizim

 

Gül de o bülbülün ahından

Pay isteriz Kerbela’nın Şahı’ndan

Bizleri ayırma şah dergahından

Sarıbal’dan gelir soyumuz bizim

 

İsmailim söyler Hasan Dervişi

Gönlümüze doğdu aşkın güneşi

Sevilen sayılan gerçek bir kişi

Sarıbal’dan gelir bizim soyumuz

 

Sarıbal Evlatlarından Hüseyin Şıh’ın oğlu İsmail Şıh (Günel), 12 12 1982

10 Temmuz 2000’de Şiran Yeniköy'de, Hüseyin Günel’den alınan Şiran Kırıntı Sarıbal Ocağı’ndan İsmail Günel’in yazmış olduğu şiir.

 

Bugün Hepimizin Adı: ALİ İSMAİL KORKMAZ

18 Mart 1994, Hatay

 

Çanakkale Geçilmez!

Emperyalizme karşı verilen dünyadaki en büyük ulusal kurtuluş savaşlarından birisinin ilk büyük direnişi, on binlerce Anadolu ve Rumeli evladının canları-kanları pahasına kazandıkları, büyük Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümü kutlu olsun!..

 

Dede Korkut

Dün, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde "Dede Korkut Sempozyumu"nda Dede Korkut'la ilgili çok güzel konuşmalar yapıldı. Emeği geçenlere ve Prof. Dr. Muharrem Kaya hocamıza çok teşekkür ediyoruz.

Dede Korkut "Korkut Ata" sadece Türk Kültür Dünyası'nın temel anlatı metinlerinden, destanlarından birisi değil, aynı zamanda toplumun, bu arada Alevi - Bektaşî inanç ve kültür dünyasının da, bence önemli geçmişinin bir parçasıdır...

18 Mart 2022

 

Çerağı Ruşen, Fahri Dervişan,

Zuhuru İman, Himmeti Piran,

Piri Horasan, Kürşadı meydan

Kuvveyi Abdalan, Kanunu Evliya,

Gerçeklerin Demine Hü.

La Feta illa Ali la Seyfa illa Zülfükar

Bi nuru azametike ya Allah, ya Allah, ya Allah

Ve bi nuru nübüvvetike ya Muhammet, ya Muhammet, ya Muhammet

Ve biri nuru velayetike ya Ali, ya Ali, ya Ali

 

Cem Tv. Seyyid Ali Sultan Çekimleri, 2007

Cem Tv.'de ilk kez 2007'de programlar yapmıştım. 2008'de de yoğun bir şekilde bu programlar sürdü, zaman zaman ara versek de 2010'de ve nihayet uzun yıllar sonra 2021'de de programlarımız oldu. Eski kayıtları yeniden yayınlamak iyi olur düşüncesindeyim.

Seyyid Ali Sultan - Kızıldeli Alevi - Bektaşi düşünce ve inanç sistemi içinde temel taşlardan birisi olan çok önemli tarihi bir şahsiyettir. Kurduğu ve zamanla büyüyen ocağı / tekkesi yeryüzündeki en önemli Alevi - Bektaşi kadim inanç ve kültür merkezlerinden birisi olmuştur.

Son zamanlar hakkında da kitaplar yazılmaya başlanan Seyyid Ali Sultan - Kızıldeli gerek tarihi şahsiyet, gerek inanç merkezi, gerekse halk toplulukları bakımından çok mu çok büyük zenginlikleri barındıran, çok büyük ilhamlar alınacak yönleri olan; hem bir büyük bir araştırma sahası, hem de yaşayan bir inanç kaynağı olarak Alevi - Bektaşi kimliğinin canlı bir laburatuvadır. Ne kadar çok söz söylesem az gelir.

Benim Rumeli / Balkanlar sevdam benzersizdir.

Seyyid Ali Sultan - Kızıldeli'ye de çok çok büyük bir aşk ve muhabbet besliyorum.

Aynı zamanda gerek Balkanlar'daki, gerekse Türkiye'deki Seyyid Ali Sultan - Kızıldeli Yolu'ndan gidip bu kültürü yaşatanlara ise apayrı büyük bir sevgim var. Bunu kelimelerle anlatamam...

İşte ilk kez bu aşkın zorlamasıyla 2004'de bölgeye gittim. Sonrasında ise yine hemen tümüyle kendi dar olanaklarımı zorlayarak, kimi dostların desteğiyle, hiçbir beklenti olmadan yine yöreye gittim. Onların tüm çalışmalarını, davalarını takip ittik. Zamanla hedef haline geldiğim de oldu...

Binlerce fotoğraf çektim, sayısız görüntü kaydettim. Bunların tümünü halktan aldığım gibi halka verdim. Benim tüm derdim, inancımızın, kültürümüzün olduğu gibi yaşaması, yaşatılmasıdır.

Bu konuda hiçbir gün, hiçbir zaman benliğe düşmedim. Kimse bu çalışmalarımdan dolayı bana doğrudan maddi bir destekte bulunmadı. hiçbir kurum adına çalışmadan, sadece doğruların yanında yer aldım.

Hiçbir siyasi, politik amacım yoktu, ömür boyu olmayacaktır.

Beni toplum böyle bilsin. İsterse de bilmesin, bu da benim için hiç önemli değil.

Çünkü Alevi - Bektaşi toplumu diğer topluluklar gibi, abartmadan söylemek gerekirse zamanla yozlaşan, kendi değerlerini terk eden bir toplum olmaya başladı.

Dedeler, babalar, kurum başkaları, bazı sözde akademisyenler de dahil birçok insan işi çıkara, ticarete döktüler....

Ben özümdeki sevgimle yolumda yürümeye devam edeceğim...

Buna hala birçok insan inanmıyor...

İçlerinde samimi bir inanç olmadığı, çoğu da aynı çıkarcı kafada oldukları için inanmazlar... Bana inanlar, ulu erenlerin kutlu yolu, bu güzel erdemler yeter... Çevremdeki bomboş çıkarcı kalabalık da benim umurumda değil; sözde akademisyen, dede, baba vs. Alevili - Bektaşiliği devletten, belediyelerdin, şurdan burdan maddi ve manevi güç manevilası yapıp sömürmek isteyenlerin çok çirkinsiniz... Yolumuzun aydınlığı sizin çirkinliğini örtmesin, sizi baştan aklayıp, paklasın...

 

Çok değerli araştırmacı - yazarlarımızdan, günümüzün önemli Bektaşi Babası Dursun Gümüşoğlu ile birlikte uzun yıllardan beri sürdürdüğümüz çok güzel bir diyaloğumuz var. Kendisi çok özverili bir insan. Cem Vakfı'nda çalıştığım dönemde bana en büyük manevi desteği veren isimlerden birisi de kendisi olmuştu. Çünkü burada sayısız etkinlik yaptık, söyleşiler, toplantılar yaptık, geziler yaptık. Bunlara zamanını ayırıp, özveriyle katılan Dursun Gümüşoğlu Alevi - Bektaşi kimliğinin yaşaması, araştırılması, gün yüzüne çıkarılmasında günümüzde en çok emek veren yazarlardan, Bektaşi inanç önderlerinden birisidir. Kendisine çok çok teşekkür ediyorum. Bence onu tanıyalı yaklaşık 25 yıl olmasına rağmen bencil bir kimlik, kendisini ön plana çıkarma gibi hastalıklı ruh hallerinin ötesinde, olduğu gibi görünen, mütevazi bir şekilde hizmet yürüten, bir hizmet eri olduğunu görüyoruz. Hemen hiçbir emeği olmadan, üretimi olmadan, kendisini olayın merkezine koymaya çalışan bazılarını da görünce insan gerçekten bir kıyaslama yapma olanağına da sahip oluyor. Birçok kitabı olan Dursun Gümüşoğlu Bektaşiliği de iyi bilen bir inanç önderimizdir. Kendisine her daim sağlık ve sıhhat diliyoruz. Ömrü uzun, emekleri var olsun... Kendisiyle birlikte en büyük arzularımızdan birisini gerçekleştirdik; ilk kez 2004 yılında gittiğim Yunanistan'daki Seyyid Ali Sultan Dergahı'na 2007'de birlikte gittik. Cem Tv. için de Yunan Devleti'nden çekim izinleri alarak çekimler, söyleşiler yaptık. Tarihi bir görevi yerine getirdiğimize inanıyoruz. Binbir zorlukları yenerek yaptığımız bu hizmetler bir aşk halinde yaptığımız hizmetlerden, hemen tüm gezi ve ziyaretlerimde olduğu gibi, Cem Vakfı'nın, Cem T.v.'nin bir maddi katkısı olmamıştır.

Birçok kitabı olan Dursun Gümüşoğlu Bektaşiliği de iyi bilen bir inanç önderimizdir.

Kendisine her daim sağlık ve sıhhat diliyoruz. Ömrü uzun, emekleri var olsun...

Kendisiyle birlikte en büyük arzularımızdan birisini gerçekleştirdik; ilk kez 2004 yılında gittiğim Yunanistan'daki Seyyid Ali Sultan Dergahı'na 2007'de birlikte gittik. Cem Tv. için de Yunan Devleti'nden çekim izinleri alarak çekimler, söyleşiler yaptık. Tarihi bir görevi yerine getirdiğimize inanıyoruz. Binbir zorlukları yenerek yaptığımız bu hizmetler bir aşk halinde yaptığımız hizmetlerden, hemen tüm gezi ve ziyaretlerimde olduğu gibi, Cem Vakfı'nın, Cem T.v.'nin bir maddi katkısı olmamıştır.

Programlarlar ise bin bir engel ve zorlamalarla ancak 2008'de yayınlanabildi!

Yolu yaşatıp her türlü zorluğu aşarak Alevi - Bektaşi Erkanı'nı, Öğretisini, İnanç ve Kültürünü yaşatanlar var olsun, var olsun, var olsun...

Bu program daha önce İlkezgi Youtube sayfasında yayınlanmış. Sayfanın sahibi ve bu videoların düzenlenmesinde bana çok katkıları olan Mustafa Karaçiftçi abime çok teşekkür ediyorum.

Bu video 2008'de yayınlanmıştı.

Sevgi ve muhabbetlerimle.

Ayhan Aydın

 

 

İsmail Kaygusuz Anıldı...

3 Şubat'ta sonsuzluk alemine göçen günümüzün en önemli Alevi araştırmacı ve yazarlardan birisi olan, çok değerli İsmail Kaygusuz için bugün Garipdede Cemevi'nde bir anma düzenlendi.

Çok sevgili Araştırmacı - Yazar Ahmet Koçak ve arkadaşları tarafından organize edilen; İsmail Kaygusuz için; "Rızalık Erkanı ve Kırk Lokması" anmasına oldukça geniş bir katılım oldu.

Anmaya; Alevi - Bektaşi toplumunun en önemli isimlerinden Hacı Bektaş Veli Dergahı Postnişini Veliyettin Ulusoy, Alevi - Bektaşi Dernekler Federasyonu ve Garipdede Cemevi Başkanı Celal Fırat'ın yanında, İBB. Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, İBB. Alevi İnanç Masası'ndan Vedat Kara, Araştırmacı - Yazar Şah Hüseyin Şahin, Hüseyin Elmas Dede, Yazar - Yayıncı Engin Urcan, Gazeteci - Yazar Musa Ağacık, Su Yayınları Yayın Sorumlusu Recep Tatar, Divriği Gazetesi Yayın Sorumlusu Yahya Kemal Bayar, Malatya Arapkir Onar Köyü Dernek Başkanı Mehmet Ali Tanrıvermiş, Hacı Bektaş Dergahı ve Serçeşme Vakfı'ndan Sinan Ulusoy başta olmak üzere birçok kişi ile ailesi ve yakınları, okul arkadaşları da katıldılar.

Ahmet Koçak'ın hazırladığı ve İsmail Kaygusuz'un kendi görüntü ve seslerinden yaşamı ve görüşlerini anlatan görsellerin sunumundan sonra, katılımcılar konuşmalar yaptılar.

Yapılan konuşmalarda İsmail Kaygusuz'un kişiliği, çalışmaları, Alevi dünyasındaki önemi üzerinde duruldu.

Dertli Divani ve Hakan Erol ile birlikte; deyiş, duaların söylenmesi ve niyazların yapılmasıyla birlikte, İsmail Kaygusuz'un Rızalığı'nın alınması yapıldı.

Kaygusuz'un aile yakınları huzura gelip, orada bulunan canlardan İsmail Kaygusuz'dan "istekli olup olmadıkları, hakkını talep eden olup- olmadığı, canların İsmail Kaygusuz'dan razı olup olmadıkları" canlardan soruldu. Cümle canlar, hellallik verip, "bizler haklarımızı İsmail Kaygusuz'a helal ediyoruz" deyip, Hakk niyazı yaptıktan sonra onun için hazırlanan lokmadan bir parça getirilerek Veliyettin Ulusoy tarafından dualandı ve ailesine sunuldu.

Anma sonrasında lokmalar gelen cümle canlara pay edildi.

Çok değerli aydınımızın ruhu şad olsun, devr-i daim, menzili mübarek, mekanı pürü pak olsun, üzerinde çiğdemler, nevruzlar büyüsün.

Onun yaktığı meşale, gençlerin bilinçlenmelerine vesile olsun...

Yaktığı ateşler gönüllerde birlik, dirlik, sağlık, esenlik, dostluk ve varlık alemine dönüşsün...

Alevi - Bektaşi Öğreti'siyle yaptığı tüm hizmetler karşısına gelsin, Hakk defterine, didarına yazılsın...

Cümle erenler Dedem Korkut'tan bugüne soy soylayıp, boy boylayan, Yunus'la, Kaygusuz'la, Pirim Pir Sultan Abdal'la dile gelen gönül nefesleri, Pirimiz Hacı Bektaş Dergahı'nın Ocağı'nda pişenlerden eyleyip, gelecek aydınlık günlere zuhur eylesin...

Yolu yolumuz, bilinci bilincimiz, ruhu ruhumuzdur...

Önünde saygıyla eğiliyoruz, büyük üstadımızın...

 

Hü dost...

 

Ayhan Aydın

19 Mart 2022

 

 

Bağdat Ana Şahkulu'ndaki Erkandan Sonra Memleketine Uğurlandı.

 

Yıllar yılı Şahkulu Sultan Dergahı Cemevi'nde hizmet yürüten Malatya Arguvan Gürge Köyü'nden, Şeyh Süleyman Ocağı Dedelerinden Rahmetlik Veli Akkol Dede'nin (1937- 28 Ocak 2016) çok sevgili eşi Bağdat Akkol Ana Sultanımız (83) dün sonsuzluk alemine göçmüştü.

Bugün Şahkulu Sultan Dergahı'nda İmam Yılmaz Hoca ve Ali Doğan Dede'lerin yürüttüğü erkanla, katılan canlardan Bağdat Ana için helallik alındı.

Cenaze erkanına; Bağdat Ana'nın çocukları, yakınları, vakıf başkanı Memet Çamur ve Şahkulu Sultan Dergahı Vakfı yöneticileri, Veli Dede ve Bağdat Ana'nın sevenleri katıldılar.

Cenaze memlekete götürüldü.

Hakk rahmet eylesin. Devr-i daim, devr-i asan, menzili mübarek olsun. Nurlarda yatsın.

 

20 Mart 2022

 

Âşık Veysel Unutulmadı

 

Âşık Veysel Gülhane'deki Heykeli Önünde Düzenlenen Bir Etkinlikle Sevenlerince Anıldı

Cumhuriyet döneminin en önemli halk ozanlarından Aşık Veysel (Şatıroğlu), Hakk’a yürüyüşünün 49. Yıl dönümünde, İstanbul'da Gülhane Parkı’ndaki heykeli önünde coşkulu bir şekilde anıldı.

MESAM ve Düşler Ülkesi Kültür Sanat Topluluğu tarafından organize edilen etkinliğe birçok halk şairi katıldı.

Çok uzun yıllar boyunca Gazeteci - Yazar Ahmet Özdemir tarafından koordine edilen Gülhane'deki Aşık Veysel Anma Etkinliği'ne bu sene de, çok soğuk olmasına rağmen yoğun katılım oldu.

Bu seneki açılışı ve selamlamayı yine çok değerli üstadımız Ahmet Özdemir yerine getirdi.

MESAM adına Recep Ergül ve Düşler Dünyası Sanat Topluluğu adına başkan İsmail Aydoğmuş da anmada hazır bulundular.

Ahmet Özdemir, Eski bakanlarımızdan Mustafa Kul aile adına Aşık Veysel'in torunu Çiğdem Özer, yazar, halk ozanı, Can Yayınları Sahibi Adil Ali Atalay (Vaktidolu), İsmail Aydoğmuş, Ayhan Aydın, Aşık Veysel'le ilgili konuşmalar yaptılar.

Sonrasında anma etkinliğini İsmail Aydoğmuş yürüttü.

Sırasıyla; etkinliğe katılan ozan, şair ve sanatçılar da sahne olarak duygu ve düşüncelerini şiir ve sazlara döktüler.

Büyük halk ozanımız Aşık Veysel'in hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz.

Ruhu şad olsun...

 

Ayhan Aydın

21 Mart 2022

 

 

 

Sultan Nevruz Kutlu Olsun…

AYHAN AYDIN

Baharın geliş günü olarak geniş bir coğrafyada kutlanan, “yeni gün”, bahar bayramı olarak da bilinen, 21 Marttaki "gün dönümü" (gece - gündüz eşitliği)’ne denk gelen Nevruz; Aleviler- Bektaşiler açısından da daha farklı bir şekilde anlamlandırılmakta, Sultan Nevruz olarak da isimlendirilmektedir.

Alevilerin; "Hakk-Muhammed-Ali" bağlamında inanç önderi olan Hz. Ali'nin doğduğu ve Fatıma Ana’yla evlendiği gün olarak kabul edilen Nevruz'da, Alevi-Bektaşi toplulukları yüzyıllardır çeşitli kültürel- inançsal etkinlikler yapmaktadırlar.

Anadolu’da ve Balkanlar’daki Alevi - Bektaşi toplulukları arasında çok büyük bir öneme sahip olan bu bayramda; Meydanlar açılmakta, cemler yapılmakta, türbe ve mezarlıklar ziyaret edilmekte, bu güne özgü yemekler- tatlılar yapılmakta, gelen konuklara şerbet ve süt dağıtılmakta, Hz. Ali ve Ehlibeyt’le ilgili demeler söylenmekte, Hz. Ali’nin kahramanlıklarıyla ilgili sohbetler yapılmaktadır.

Bu sene de Alevi kurumlarında, cemevlerinde, birçok söyleşi, cem, lokma, dağıtımı, dinleti gibi etkinliklerle bu büyük coşkunun yaşanması hedefleniyor...

Hızır Günlerinin bir devamı olarak, insanoğlunun yüzyıllara dayanan tecrübeleriyle kendi akıl ve duygu dünyasının, içindeki sevgi ve umut beklentilerinin bir yansımasını ve bereketi sembolize eden Nevruz, aydınlık günlerin özleminin ifadesidir.

Doğayla doğrudan bağlantılı olarak tabiat şartlarıyla yaşamı belirlenmiş topluluklar; kıtlıktan çıkışı, bolluk beklentisini, içlerindeki hisleri Nevruzla dışa vurmuşlardır.

Bahar gelecek, günler uzayacak, toprak ısınacak, topraktan ürünler yeşerecek, karlı-sisli-soğuk-puslu günler geride kalacak, yaşamı dayanılmaz kılan fırtınalar- boranlar dağların arkasında çekilecek, çiğdemler açacak, ağaçlar yapraklanacak, koyunlar süt verecek, yaşam bereketlenecek…

Hz. Ali; yiğitlik timsali olarak, bolluk-bereket kaynağı olarak, saflığın kaynağı “Kevser” olan Fatıma Ana’yla evlenecek, Ehlibeyt’in nurunu temsil eden Hasan ve Hüseyin doğacak. Onların doğmasıyla rızıklar artacak, Muaviye-Yezit’le özdeşleşen zalim düzenler yıkılacak, halka zulmedenlere karşı “halkın aşkıyla, umuduyla, özlemiyle büyüyen” adalet dağıtıcı olan Hz. Ali’yle ve onun soyuyla – gerçek sevenleriyle Velayeti devam edecek…

Bu savaş bin yılların savaşı, bu özlem tüm insanlığın özlemi olarak bayramlaşacak; Karanlıklara karşı aydınlık, zalime karşı adalet gelecek…

Saraylar köşkler yaptırıp, terör estiren diktatörlere karşı, sofrasındakini herkesle paylaşabilen adil yöneticiler hep var olacak…

İnsanlara işkence yapan, doğruları dile getirenleri zindanlara dolduran, devletin tüm imkânlarını yandaşlarına peş keş çeken ağzı küfürlü, despotlara karşın adaletin kılıcı – terazisi gibi, Zülfikar’ı barış için sembolleştiren bir ölümsüz yiğidin arkasından giden topluluklar nefes alacak…

Çar günlere Eba Müslim Horasani yerişecek, Dedem Korkut’tan beri soy soylayıp boy boylayan ozanların yani Pir Sultanların çağırdıkları Pirler meydan açacak…

Dar-ı Mansur’lar kurulacak, Seyyid Nesimiler yüzülen derisini sırtına alıp kimseye eyvallah etmeden o yayladan doğruluğun timsali Şah’lar ülkesine gidecek, Babalılar ayaklanacak, Şeyh Bedreddin Destanı yazılacak daha nice nice kahramanlıklarla besleyip, büyütecek çocuklar yarınların düşlerini…

Evet… Sultan Nevruz…

Anadolu halk hareketlerinde olduğu gibi; bir haksızlık varsa, bir zorba yönetim varsa; Alevisi-Sünnisi- Hıristiyanı- Rumu, Ermenisi, Deisti- Ateisti- Kürdü-Türkü- Yurtseveri-Devrimcisi- Okumuşu- Okumamışı-İşçisi-Çiftçisi- Genci- Yaşlısı…

Her kim ki sağduyuyu yitirmemişse birleşilen bir kutlu gün…

Halayların çekildiği, türkülerin hep bir ağızdan söylendiği, yemeklerin hakça bölüşülüp aynı kaptan yendiği bir bayram günü…

Her çağda, her devirde, bir özlem türküsünün adı Sultan Nevruz…

Türkün Bayramı, Kürdün Bayramı, Alevinin Bayramı, Sünninin Bayramı, Anadolu’nun Bayramı, Rumeli’nin Bayramı, İran’ın Bayramı…

Yeryüzündeki tüm ezilen mazlum halkların, inançların, toplulukların bayramı…

Yeni bir mevsimle birlikte, yeni bir gün dönümüyle birlikte, aydınlıklara kapılar sonuna kadar açılsın…

Bu karlı, soğuk, kıt, bereketsiz günler çeksin, gitsin…

Hak zalimin zulmüne fırsat vermesin…

Güzel yurdumuzu saran karanlıklar yok olsun…

Umutlar filizlensin, sevgi çağlayanı pınarlar coşsun, kötülüğü besleyen karanlıkları yok edecek nurlu ateşler yansın…

Bin çiçek filizlensin, gönüller birlensin…

Sultan Nevruz tüm yurdumuz ve tüm dünya insanlığı için kutlu olsun, bolluk, bereket, barış getirsin, hayırlı kapılar açsın…

 

Sultan Nevruz Etkinliğine Büyük Katılım

 

CEM Vakfı tarafından, Alevi Vakıflar Federasyonu ve Cem Vakfı Onursal Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan'ın davetiyle, Sarıyer Belediyesi Boğaziçi Kültür Sanat Merkezi'nde bu akşam düzenlenen Hz. Ali'nin Doğum Günü Sultan Nevruz Etkinliği'ne geniş bir halk kesimi katıldı.

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Ali Rıza Uğurlu Dede, Eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, CEM Vakfı Kurucularından Kazım Büklü, İstanbul Ortadoks Patriği ve Baş Piskoposu Bartelemeos birer konuşma yaptılar.

Uyarılan çerağlar, Seyyid Ali Doğan, Nefsi Pervane, Ozan Uluçam'ın söylediği nefesler, dönülen sema ve semahlarla Hz. İmam Ali coşkulu bir şekilde anıldı...

Etkinliğe; İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç, Alevi Vakıflar Federasyonu Başkanı Haydar Baki Doğan, İBB İnanç Masası'ndan Vedat Kara, Cem Tv. Genel Müdürü Mustafa Çim, Cem Vakfı Kurucuları, Yöneticileri, Şube Başkanları, Trakya'dan gelen mihman canlar, dedeler de katıldılar...

Emeği geçenlere aşk olsun...

Muhabbet ehline sevgi ve saygılarımızla...

 

Ayhan Aydın

21 Mart 2022

 

Geleneği Yaşatanlar...

 

Can dostlar; yıllar yılı güzel Anadolu'muzun, güzel Rumeli'mizin yaşayan değerlerinin izinde bir ömür yol sürdük. Atadan, dededen alıp geleneksel olarak Alevi - Bektaşi Yolu'nu sürüp, bu öğretiyi yaşatanların bilgilerini kayıt altına alıp bir arşiv oluşturma gayretini girdik.

Kimisi işin reklamında, ticaretinde, siyasetinde, gösterişinde oldu... Biz yolumuzda sade bir şekilde yürüdük, yürüyoruz...

Hizmetse sanırım hizmet budur, çünkü ben yaptığım söyleşilerden, çaba ve çalışmalardan bir ücret almıyorum, bu kayıtları yine hiçbir beklenti içinde olmadan yayınlıyorum.

Bu hafıza, bu bilinç, bu birikimler, her boyutta olursa olsun gelece aktarılsın. Bundan bilim insanları, gençler ve toplumumuz yararlanacaktır.

Dün de, Aşık Veysel Anması sonrası Cağaloğlu'ndaki uğrak yerimiz olan Can Yayınları'nda Ali Baba Evlatlarından Cemal Tekkeşinoğlu Dedemizle bir söyleşi yaptım.

Çok mütevazi, gönül insanı olan Cemal Tekkeşinoğlu Dede'nin ataları da cemler yürütmüş, gönüller birlemişler. Kendisi Samsun Ladik Budakdere Köyü'nden Sivas'taki Ali Baba Ocağı'nın bir kolu da orada yaşıyor.

Dedemizden yöre hakkında bilgiler, çalışmaları, köyde yapılan cemler, sohbetler hakkında bilgiler derlemeye çalıştım...

Gönlü, yüreği var olsun...

Şu anda birçok dede, kurum başkanı, hatta baba, derviş vs. bir çok kişi işin hokkabazlığında.

Hokkabazlık bilindiği gibi el çabukluğu, el ve dil marifetiyle bir çok hüner sergilemektir. Bu bir hakaret nitelemesi değil... Bence bir nitelemedir. Sabah erken kalkan bir dernek kuruyor... Dernekler varken, yeterince görevlerini yerine getiremezken yeni dernekler kuruluyor... Ağzı laf yapan kendisine dede dinelen bir takım insanlar yıllar yılı inancını kaybetmemiş zavallı halkı ballı dilleriyle büyüleyip onlardan menfaat elde etmenin yolunu bulmuşlar.

Bu belediyelerden, devletten, bizim tam bilmediğimiz çeşitli yapılardan beslenmek için yapılan gayretlerdir.

Alevilik - Bektaşilik insanlardan çok şey istemiyor; ibadetin, yolu yaşatmanın yeri, mekanı yoktur...

Ama mekan ve mekana uygun kişiler olacak ki, yeni yeni istekler ortaya çıksın, birilerine ekmek çıksın buralardan...

Emekçi insan, inançlı insan, dürüst insan kendisine yer bulamıyor bir yerde...

Bu şimdi genel bir hal alırsa gerçekten yolumuz tümüyle yozlaşacak, zamanla tükenecektir.

Biz yine diyelim özüyle, sözüyle, bir çıkar beklemeden bu güzel hizmetleri yapanlara aşk olsun...

 

Muhabbet ehline sevgi ve saygılarımla...

 

Ayhan Aydın

22 Mart 2022

 

Beylikdüzü Fatma Ana Cemevi

 

Beylikdüzü Fatma Ana Cemevi ve Kültür Merkezi, İ.B.B. Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Hacı Bektaş Veli Dergahı Postnişini Veliyettin Ulusoy'un da katılımıyla, büyük bir coşku ile açıldı...

Açılışta; Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ve Ekrem İmamoğlu yaptıkları konuşmalarda Alevilerin ibadedhanelerinin cemevi olduğunu, Alevilerin inanç kimlikleriyle her yerde saygı duyulan, duyulması gereken insanlar olduklarını söylediler.

Açılışa Alevi kurum başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları, geniş bir halk kesimi katıldı...

Emeği geçenlere aşk olsun...

Muhabbet ehline...

 

Ayhan Aydın

22 Mart 2022

 

 

EMAV’ın Nevruz Etkinliği

 

EMAV (Evrensel Mevlana Aşıkları Vakfı) tarafından bu akşam, Şehremini'ndeki vakfın yeni hizmet binası, "Yeni Silivrikapı Mevlana Kültür Merkezi"nde, Hz. Ali'nin

Doğum Günü Nevruz dolayısıyla "Hz. Ali İlahileri, Sema ve Semah Töreni" düzenlendi.

Etkinliğe EMAV yöneticileri ve buraya gönül verenler yanında, farklı kesimlerden inanç önderi dervişler de katıldılar.

Ayrıca; Cem Vakfı'ndan Serdar Gazi Karababa Dede, Bektaşi Babası Hüseyin Başar, Alevi Yol Hizmet Eri - Yazar Haşim Turhan, Hüseyin Rahşani, uzun yıllardır bu yola hizmet eden Yusuf Köroğlu gibi değerli isimler katıldılar.

Bu yola gönül verenlere aşk olsun.

Muhabbet ehline.

 

Ayhan Aydın

24 Mart 2022

 

Nevruziye

 

Bugün Nevruz-ı Sultan hoş geldin ya Ali

Bugün Nevruz-ı Sultan hoş geldin ya Veli

Bugün Nevruz-ı Sultan hoş geldin ya Celi

Bugün Nevruz-ı Sultan edrikni ya Ali

 

Bugün Nevruz-ı Sultan meded Şah-ı Merdan

Bugün Nevruz-ı Sultan ya nur-i handan

Bugün nevruz-ı Sultan on iki kurban

Bugün Nevruz-ı Sultan edrikni ya Ali

 

Bugün Nevruz-ı Sultan zemin ü asuman

Bugün Nevruz-ı Sultan meded ya Ali aman

Bugün Nevruz-ı Sultan Çardeh-i Pakan

Bugün Nevruz-ı Sultan edrikni ya Ali

 

Bugün Nevruz-ı Sultan cümle kemerbestan

Bugün Nevruz-ı Sultan cümle Bektaşiyan

Bugün Nevruz-ı Sultan muhibb-i Hanedan

Bugün Nevruz-ı Sultan edrikni ya Ali

 

Bugün Nevruz-ı Sultan zik-i Şah-ı Merdan

Bugün Nevruz-ı Sultan hep derdlere derman

Bugün Nevruz-ı Sultan cümle dervişan

Bugün Nevruz-ı Sultan edrikni ya Ali

 

Bugün Nevruz-ı Sultan sırr-ı Hakk’dır Sırrı

Bugün Nevruz-ı Sultan Sırrı bil bu sırrı

Bugün Nevruz-ı Sultan sırrı sırra Sırri

Bugün Nevruz-ı Sultan edrikni ya Ali

Nevruz: 22 Mart 1947

(Sayfa: 193/194)

(Son Bektaşi Dedebabası Ahmet Sırrı Dedebaba, Ahmediyye Risalesi ve Nefesler, Revak Yayınları, Yayına Hazırlayan: Salih Çift, 2013, İstanbul)