Harşit Vadisi
Harşitin suyu serin
Onulmaz bu yara derin
Nerede bahçeler anam
Nerede o güzel ellerin
Gümüşhaneli Şair Şinasi Özdenoğlu
Dün Harşit Vadisi ve Kurtuluş Savaşı'nda Harşit Savunmasıyla ilgili bir panele katıldım.
Oldukça güzel bilgilerin sunulduğu paneli dinlerken ben de benim de yören olan Gümüşhane'yi ve orada yaşanan Alevi varlığını düşündüm.
Bizim Gümüşhane Şiran, Giresun Alucra'nın da içinde yer aldığı ve toplumsal hafızada yer eden "Rus İşgali"ne karşın verilen mücadeleler, Kırıntı, Yeniköy ve çevre köylerdeki insanların bugün bile ziyaret ettikleri "Büyük Şehit, Küçük Şehit" ziyaretleri ve buralardaki siperler büyük ölçüde bu mücadelenin yadigârlarıdır.
Harşit Çayı; Gümüşhane'den doğup Kürtün'den Trabzon'a uzanıp Karadeniz'e dökülen bir akarsuyumuzdur. Ama coğrafya kültürü de insan yaşamını belirleyen ana belirleyici faktörlerdendir.
Harşit Vadisi de; Anadolumuzun her yerinde olduğu gibi yurdumuzun derin bir kültür merkezinin de ismidir.
İşte her bir karış toprağında, tarih, emek, kan, göz yaşı ve mücadele olan Türkiye'nin bu yöresi de gerçekten çok ihmal edilmiş çok önemli coğrafi- kültürel bir mirası barındırmaktadır.
Gümüşhanemizin çok köklü tarih ve kültür mirasına sahip bir ilimizdir. Sanki sağdan soldan kıstırılan, kıstırılmak istenen bu yurt toprağının her ne kadar tarihi, coğrafi, kültürel mirası varsa bunlar gün yüzüne çıkarılmalı, aynı zamanda hep ihmal edildiği gibi ulusal kurtuluş savaşındaki yeri ve önemi de ortaya serilmelidir.
Mesele bunula da sınırlı değildir. Bizim kitabımızda bağnazlık, hoşgörüsüzlük olamaz.
Dünkü panelde konuşmacıların da ifade ettikleri gibi, her türlü tarihi gerçek, bizim geçmişimiz ve gerçeğimimizdir.
"Şeyh Cüneyt tepesi, semah düzlüğü, Hz. Ali Atının izi" gibi sayısız kanıtın, halk anlatılarının burada yani Harşit Vadisi'nde derin bir Kızılbaş - Alevi varlığını göstermektedir. Bunlar Şah İsmail / Yavuz Sultan Selim yani Osmanlı ve Safavi arasındaki mücadelere tarihlense de, aslında burada çok daha derin kökler vardır.
Anadolu'nun aydınlanmacı manevi önderlerinden Serçeşme Pir Hacı Bektaş Veli'nin (öl. 1270) en büyük halifelerinden (yardımcı ve vekillerinden) birisi olan Güvenç Abdal'ın en önemli yerleşim, irşat (aydınlanma) merkezlerinden birisi hem de birincisi Gümüşhane Kürtün Güvendi Yaylası'ndadır. Burası Alevi maneviyatının Karadeniz Bölgesi'ndeki ilk önemli merkezi olmuştur.
Kendisi de bir Çepni olduğu söylenen Hacı Bektaş'ın Güvenç Abdal'ı Karadeniz bölgesine göndermesi bir tesadüf değildir.
İşte Türk / Türkmen boyları yani 24 Türk Boyu içinde kimliğini yüzyıllar boyunca koruyan Çepni boyları içinde Hacı Bektaş Veli'nin aşk ve sevgisi bugüne kadar Gümüşhane'mizde de varlığını sürdürmüştür.
Bunun dışında Şiran'da en önemli inanç merkezli Alevi köyü olan Kırıntı sınırlarındaki en çok bilinen ziyaretgah olarak Burga Baba (Karaburga), yakınlarında Gümüşhane - Giresun il sınırında (Alucra) yaklaşık 3300 metrede Abdal Tepesi (Abdal Musa Tepesi / Ziyaret) yer almaktadır.
Bunun dışında; Kırıntı Köyü, Alevi inancında önemli bir kavram olarak bir "Alevi Ocağı" merkezidir. Alevi dedeleri dolayısıyla Aleviler Ehlibeyt soyuna ve kutsallığına bağlılığı ifade eden ve inançsal ve yaşamsal bir canlılığı ismi olan Ocaklara bağlıdırlar. Kırıntı Köyü Sarıbal Ocağı'nın merkezidir.
1500 yıllarda, Osmanlı Arşivlerinde kayıtlı olduğu gibi, bugün Şiran Seyfi Baba'da Karadeniz Bölgesi'ndeki en önemli Bektaşi Tekkelerinden birisi olan Seydi Baba Bektaşi Tekkesi kurulmuştur.
Şiran Sifon - Yedibölük- ve çevredeki diğer köyler ise yine yine önemli Alevi Ocağı'na bağlı insanların bulunduğu yerlerdir.
Kelkit'te de başka Alevi köyleri vardır.
Ayrı bir yazının konusu olmak üzere, Gümüşhane'mizde tarihi kökleriyle birlikte bir Alevi - Bektaşî varlığı mevcuttur.
Her ülke, her bölge, her şehir içinde kendini var eden, farklı zenginlikleriyle bir bütündür.
Aslında Gümüşhane'yi Gümüşhane yapan ve yapacak olan şey; tüm zenginlikleriyle, birbirini inkar etmeden, tarihi ve kültürel ve coğrafyasını var edebilecek olmasıdır.
Doğasını tahrip edip, dağları delip doğal yaşamı yok eden madenciliği teşvik etmekle yurt sevgisi, Gümüşhane sevgisi var olamaz;
Bu ülkenin tarihini birlikte yazan, aynı cephede savaşan insanları ayırarak vatan ve Gümüşhane sevgisi yaşatılamaz;
Dağlarına, taşlarına, bağrına yazılmış erenlerini, ocaklarını, dedelerini, semahlarını inkar ederek büyük Türkiye, Gümüşhane aşkı yaşanamaz;
Elbetteki çıkar için, menfaat için yaylalarını birilerine peşkeş çekenler de ne yurt, ne de Gümüşhane sevdalısı olabilirler...
Sevgi ve muhabbetlerimle..
Ayhan Aydın
21 Şubat 2022