Aşık Ali Cemal Çetinkaya

Âşık Ali Cemal (Çetinkaya)

(1941 (Tunceli)- 04 Ocak 2016 (Ankara))

Ayhan Aydın

Kendisini arayarak şahsen davet ettiğim İstanbul’daki Cem Vakfı inanç önderleri toplantılarında, Can Yayınları’nda, Adil Ali Atalay’ın yanında, diğer etkinliklerde görüp sohbet ettiğim, çok sevdiğim ve değer verdiğim bir ozandı Âşık Ali Cemal Çetinkaya.

Kendisiyle ne yazık ki uzun bir söyleşimiz, kayıtlara aldığımız bir çekimimiz olmamıştı. Ama onunla sohbetlerimizde, baş başa konuşmalarımızda ayrı bir dünyanın insanı olduğunu anlıyordum. Ben böyleyim işte; dost arar dururum, bir başkasını, daha farklısını arar dururum, ama bazen de böyle ihmalkâr yapım vardır, çok az da olsa, eldekini tam değerlendiremem. Zaman zaman düşünürüm söyleşi yapacakken yapamadığım insanları, nedense şimdi aklıma Erol Büyükburç geldi. Kendisiyle Ali Dükel (Camcı Ali Usta)’nın dükkânında öyle içten, öyle uzun bir sohbet etmiştik ki, bunun devamı hemen gelmeliydi, bunu ihmal ettim, ansınızın çekip gitti aramızdan. Bunun gibi çok üzüldüğüm durumlar oldu… Onunla keşke söyleşeydim dediğim insanlar vardı; Barış Manço, bir uzun radyo söyleşisi yaptığım Cem Karaca’yla böyle söyleşileri kaçırdığıma çok üzüldüm.

Ben ki ozanların âşıklısı, delisiyim. Ama hep daha farklısını, içlisini, özlüsünü, dürüstünü, deli dolusunu, sitemkârını, benzersiz yumuşak gönüllüsünü, dede gönüllüsünü, bir baba gibi, hısım akraba tadında sohbetlisini ararım… Ne çok sevdim; Muharrem Yazıcıoğlu’nu ve daha birçoğunu.

Bunun gibi Ali Cemal deyince sanki yedi derya içinde bir ıssız adada, hep söyleşi yapan, yapacak bir can sima gelir aklıma. Güleç yüzlü, sevgi dolu... Ama o sevgi dolu gözlerin arkasında büyük bir keder, acı, yaşamdan tam tat alamamış bir ezilmiş insan da saklı gelirdi bana. Zaman zaman anlatırdı, telefonla da konuşurduk, ama ona soracağım birçok soru yeryüzünde asılı kaldı. Bir başka âlemde bir araya gelince söyleşiriz artık.

O bir dede idi aynı zamanda. Dedelik kurumunu önemserdi. Ama bir ozan olarak yüreğinin enginlerinden gelen sese kulak verir, söyleyeceğini yalın söylerdi.

Anadolu’nun özü gibi, Anadolu’nun saf insanları gibi güzel bir insandı. Bir derdi vardı, tüm ozanlar gibi o derdini dostlarına, tüm insanlara anlatma gayretinde olan bir faniydi.

Dünya malında gözü olmayan, insanlık ülküsüyle yanıp tutuşan bir can insandı. Ben onun çok yakınmadığını, kendi ezikliğini kendinden bildiğini, kendi dertleriyle yoğrulmasını bildiğini anlıyordum. Bu da bana Hacı Bektaş’ı hatırlatıyordu. Derdini, tasasını, çilesini, kederini, tüm dünyasını; varını yoğunu ruhunda, kalbinde yaşatabilmek, yaşatabilmek… İç zenginliğini, tüm görkemiyle bu dünyayı içinde taşıyabilmek…  Bu erenlere, gerçek ozanlara, dedelere has bir özellikti bence de. Âşık Ali Cemal böyle bir yolun yolcusuydu.

Bana dedelerden çok şeyler öğrendiğini gerçek dedelerin yol gösterici, gerçek rehberler olduğunu söylüyordu. O yüzden dedelerle ozanları ayırmıyor, benim bu konudaki fikirlerime katılıyordu. Yani dedelerle, ozanların, âşıkların aslında birlikte hareket etmelerini, birbirlerini tamamlamalarını istiyordu. Bunu konuşmalarında savunuyordu.

O bir inanç insanıydı. Bir sevda, bir dostluk insanıydı. Garip gönüllerde var olmak isteyen, sürekli ekonomik zorluklarla boğuşan, yaşamın güçlükleri karşısında zaman zaman ezilen, çaresiz, yarı yollarda, düşünceler içinde tek başına yalnız kalan bir emektar insandı. Ama içindeki iç zenginliği, iç evreni onu tümüyle tek başına bırakmıyor, o her şeyiyle dünyayı sevebiliyordu.

O mütevazı bir insandı, azla yetinen, yetimin hakkını çok iyi bilen, ezilenin yanında yer alan, gerçek anlamıyla tek bir dilim ekmeğini olmayanla paylaşabilen engin yürekli gerçek bir Alevi, gerçek bir dede, gerçek bir ozandı.

Onun benim üzerimdeki izlenimleri hep aydınlık olmuştur. Dertli, çileli, fedakâr, hayattan umduklarını tam bulamasa da, yine tüm insanları, yaşamı, dünyayı seven yüce bir gönle sahipti.

Keşke onunla uzun bir söyleşi yapabilseydim, onu kayıtlarıma alabilseydim. Ama onun yüreğini bilen birisi olarak, onu kendimden, kendimi ondan bildim.

Devri daim olsun. Sonsuz ışıklar içinde yolculuğunda büyük ozanların yanında yıldızlardan bizleri gözetlemeye devam etsin.

Bir gün olup yanına gidince tüm dertlerini bana anlatsın, ben de kendi dertlerime onun dertlerini katayım, ozanların dertli dünyalarında kaybolayım.

Kütüphanemde imzalı kitabını her tarafı alt üst etsem de bulamadım. Diğer kaynaklara yönelerek yaşamını ve şiirlerini sizlerle paylaşmak istedim.

 

Yaşamı ve Şiirleri Hakkında

 

Cemal Çetinkaya Kimdir?

1941 yılında Tunceli ilinin Mazgirt ilçesinin Akpazar (Peri) bucağına bağlı Velişeğ mezrasında 9 kardeşin en büyüğü olarak dünyaya geldim. Yaşamımı hep gezerek, insanları ve halkı dinleyerek, onlardan aldığım verileri siz can dostlara şiirlerimle sunarak hayatımı sürdürdüm. 7 çocuk sahibiyim. Eserlerimi onlara aktarma çabası içindeyim. Birçok eserimi kasetlerinde seslendiren Arif Sağ, Musa Eoğlu, İbrahim Tatlıses, Küçük Emrah, Nizamettin Arıç, İlyas Salman, Selda Bağcan ve adını yazamadığım diğer tüm canlara sevgilerimi sunarım. (Kendi Facebook Sayfasından)

 

Âşık Ali Cemal

 

Asıl adı Ali Cemal Çetinkaya olan ozanımız 1941 yılında Tunceli’nin Mazgirt İlçesinin Akpazar (Peri) bucağına bağlı Velişeğ mezrasında doğdu. Babası Seyid Mustafa, Seyit Baba Mansur’ın büyük oğlu Kasım’ın torunları olarak tanındığı için yörede sayılır, sevilir, saygı duyulur bir haneydi.

Kapısı açık, sofrası yerde, gönlü gani, konuksever yapıya sahip olduğundan din bilginleri, hocalar, felsefeci ve tasavvufçu âşıklar, sadıklar, Seyid dedeler ve muhabbet severler hanelerinden eksik olmazdı. Âşık Ali Cemal böyle bir geleneğin içinde yetişip geldi.

İlkokulu bitirdikten sonra saz çalmayı da biraz olsun geliştiren ozanımız sazını alır, daha o yaşlardayken köy köy, oba oba gezer, dolaşır her yöreden çeşitli dedelerle ozanlarla tanışır, onlarla sohbet eder, cemlere, cemiyetlere katılır ve kendini çok güzel yetiştirir. Dünya malında fazla gözü olmayan Ali Cemal bu süreci hep yokluk ve sefalet içinde geçirir. Hatta halk arasında Dertli Cemo, adını alır.

Zamanın Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen tarafından elinden tutularak belediyede işe başlatılır. Ve o günden itibaren ali Cemal’in sıcak bir yuvası ve düzenli bir yaşamı olur.

Şiirlerinde birliği, beraberliği, hoşgörüyü, sevgiyi ve tasavvufu çok güzel işleyen ozanımız halen Çankaya Belediyesi’nde çalışmaktadır.

Ankara’nın Dikmen semtinde oturmakta olan Ali Cemal evli ve beş çocuk babasıdır.

 

Kültür

 

Hakikat kültürü, insan bilimi

İlmini aslına yar eder gider

Cehalet kültürü, insan zulümü

İlmini aslına kor eder gider

 

Kültür odur gıda ola ruhlara

Kültür odur sınır ola huylara

Kültür odur ölçü ola kullara

Ölçüsüz dünyayı dar eder gider

 

Tükenmez kültürün çok verimleri

Altı yönü ile tüm bölümleri

Kültür dünyasının yok ölümleri

Hayatı güvenle var eder gider

 

Kültür vasfı insan olabilmektir

Kültür mesut mutlu olmak demektir

Kültürü aslından alıp vermektir

Aslından ayrılan zar eder gider

 

Arzular istekler sonsuza dektir

Kültür her soruya çözüm demektir

Ali Cemal madden manen kuvvettir

Tüm özlemlerini nur eder gider

 

İnsan Olan Ölmez

 

Bize temel gerçek insan mazisi

Hakikat gerçeğin yeri dediler

İnsan haklarının şehit gazisi

İnsan olan ölmez diri dediler

 

Yıldızlar komşumuz dünya yuvamız

Tabiat mayamız hayat davamız

Zalim zulmü ile sürer kavgamız

Nar Halil’i yakmaz yari dediler

 

Musa insan hakkı kelam Allah der

İsa insan hakkı ruh Allah der

Resul insan hakkı secde Allah der

İblis görmez körün biri dediler

 

Fazilet yaşamı koymaz kadere

Eksikler yüzleri boğmuş kedere

Ali Cemal sözü demez boş yere

Hüzün haksızlığın kiri dediler

 

Hak Adem’de

 

Adem’den öteye yollar aranmaz

Süzüle süzüle geçtim de bildim

Gönülden gönüle varmanın yolu

Dört kitap okuyup açtım da bildim

 

Âdem safı Allah Âdem peygamber

Âdemdir Âdem’e her yönden önder

Âdemden hazine Âdemde cevher

Dolu badesini içtim de bildim

 

Âdemin mayası gök ile yerde

Âdemin boyası dört mevsimlerde

Âdem hâkim hekim deva her derde

Kabemi secdemi seçtim de bildim

 

Adaletle düzen kurandır ulu

Ruhundan ruh verip yaratmış kulu

ALİ CEMAL Hakk’ın sendedir yolu

Zerreden zerreye taştım da bildim

Çalış

 

Hayatta huzurlu olmak dilersen

Her işte dostluk kur zor deme çalış

Hakikat sırrına ermek istersen

Tembellik zarardır kar deme çalış

 

Bizler için neler demiş zat erler

Çalışan bir demir pas tutmaz derler

Çalışana cennet bu, yurt bu, yerler

Sonsuz arzulara yar deme çalış

 

Çalışanda olmaz eksiğin derdi

Tembellerde bitmez yokluğun ardı

Çalışan insanın bolluktur yurdu

İnsanlıkta ölüm var deme çalış

 

Karıncaya bakıp örnek almalı

Geleceğimize güven kalmalı

Ali Cemal çalış sazın çalmalı

Dünya geniş dünya dar deme çalış

 

Zamansız Olmaz

 

Mevsimsiz zamansız tohum ekilmez

Emek boşa gider tohum hiç olur

Her iklime fidan bahçe dikilmez

Soğuk yerde ağaç meyve güç olur

 

İnsani meziyet büyük bir şeydir

Topluma adalet yaşama meydir

Cehalet ne şehir ne de bir köydür

Ne yuva ne kapı ne de köç olur

 

Dünya dedikleri yaşama yeri

Tanıyıp bilende hayatın sırrı

Ali Cemal elmas yakut değeri

Bilmezsin elinde bakır tunç olur

 

Sana Nasihatım

 

Bu dünyaya gelen gün olur göçer

Sana nasihatim iz olsun yavrum

Hayat acı tatlı çok sorun açar

İstemem yolların toz olsun yavrum

 

Mantıksız bilgiye kapılma sakın

Gerçek inanç ile vicdanı takın

Aranan Hakk ise insana yakın

Sen senden yakına gel be gardaşım

 

Fertler toplum için toplum fert için

Dava hak eşitlik cümle dert için

İstemesini bil al be gardaşım

 

Mazilerin yurdu Anadolu’n ar

Tüm uygarlıklarda ortak yolun var

Ali Cemal der ki, tabii halin var

Suni pas ruhunda sil be gardaşım

 

Şafaklar Engel Tanımaz

 

Aydınlık görünür ak ufuklarda

Bir sabah olacak olmak üzere

Sökülen şafaklar engel tanımaz

İşte gün doğacak doğmak üzere

 

Bulutlar kaynaşır taşar üst üste

Bir gürler bir çakar şimşektir işte

Arzuların gönlü gözü gülüşte

Bir rahmet yağacak yağmak üzere

 

Hayatın baharı yazı gelecek

Keder dolu yüzler gözler gülecek

Yaşamda eşitlik hakkı olacak

Bir barış gelecek gelmek üzüre

 

Ali Cemal der ki, ne hayal ne düş

Çağın getirdiği bir gerçek görüş

İnsanlık bir alış veriş

Bir Pazar kuracak kurmak üzere

 

Hayat Bir Bilmece

 

Hayat denen bir bilmece

Çözem dedim çözülmüyor

Gönlüm ile ben arayı

Düzem dedim düzelmiyor

 

Hayat güzel renkler saçar

Sevdasında kaldım naçar

Gel dedikçe benden kaçar

Sevem dedim sevilmiyor

 

Arzularım sıra sıra

Her yanıma açmış yara

Doktor gelse bulmaz çare

Saram dedim sarılmıyor

 

Gelen ağlar giden inler

İşte hayat böyle beyler

Ali Cemal dertli teller

Çalam dedim çalınmıyor

 

(Kaynak: Ozanlar Vakfı Şiir Antolojisi, Sayfa: 215-224, Halk Ozanları Kültür Vakfı – Ozanlar Vakfı-,  Ozanlar Vakfı Kültür Serisi: 5, Ümit Ofset Matbaacılık, 2003, Ankara.)

 

Ali Cemali

 

1941 yılında Mazgirt'in Şomu (şimdiki adı Gelinpınar) köyünde doğdu. Asıl adı Ali Cemal Çetinkaya’dır. İlkokulu Çangal'da okudu.

Köylerine gelip giden dedeler ve âşıklardan etkilenerek bağlama çalmaya ve şiir yazmaya yöneldi.
Ali Cemali yaklaşık 17 yaşında Ankara'ya giderek Veysel (1894-1973), Dursun Cevlani (1900-1975), Davut Sulari (1925-1985) gibi dönemin önemli âşıklarıyla tanıştı. Daha sonra bir süre başka yerlerde kaldı.
1974 yılında yeniden Ankara'ya dönerek Ankara Radyosuna mahalli sanatçı olarak giren Ali Cemali bu dönemden sonra ozanlara ilişkin çeşitli örgütlenmelerde ve bazı tiyatrolarda görev aldı.
Eserleri birçok sanatçı tarafından da seslendirilen Ali Cemali 1981 yılında İzmir’e yerleşti. Birçok etkinlik ve şiir yarışmasına katılarak değişik dereceler aldı. 1992yılında Çankaya Belediyesi bünyesinde görev yaptı.

Ali Cemali'nin »Doğu Anadolu’nun Doluları Halk Ozanı Ali Cemal’in Hayatı ve Deyişleri« (1974) »İnsanlık Özlemi« (2002) adlı kitapları bulunmaktadır.


Bütün İnsanlardan Arzumuz Vardır

 

Bütün insanlardan arzumuz vardır
İnsan birliğine zor demesinler
Gerçekler nerdedir haberimiz var
Hakk’tan gayrisine yar demesinler

Dünya aydınları siyaset tutsun
İnsan âleminden cehalet gitsin
Senlik benlik de ne kavgalar bitsin
Şu koca dünyaya dar demesinler

İsavi Musevi Muhammediler
Doğu batı kuzey hem güneyliler
Gerçekler öncüsü bunca veliler
Yollar buzlu dağlar kar demesinler


Bu dünya doludur dolu nimeti
İnsanlığın barış huzur cenneti
İnsanlara hizmet bunca serveti
Silahlar yaparak kar demesinler

Ali Cemali der insan olasın
İnsanlık vasfında yerin bulasın
İnsan ektiğini biçer bilesin
Doğru görenlere kör demesinler

 

Garip Ömrüm

 

Hayat denen sonsuz yolda
Koşup giden garip ömrüm
Yaprak gibi sarı dalda
Düşüp giden garip ömrüm

 

Hayat dolu arzum vardı
Etrafımı engel sardı
Gönlüm dolu elim dardı
Küsüp giden garip ömrüm

Ali Cemal budur halim
Dert elinden oldum alim
İki mezar benim yolum

Aşıp giden garip ömrüm

 

(Kaynak: Ozanlar web sitesi. (BeKa))