MAKEDONYA TAHİR EMİNİ SÖYLEŞİ (2004)

TAHİR EMİNİ BABA
MAKEDONYA HARABATİ DERGAHI BABASI

 

AYHAN AYDIN

 

Sevgili babamızı tanımak isteriz. Ne zaman, nerede doğdunuz, nasıl bir çocukluk geçirdiniz, Bektaşilik yoluna nasıl intisap ettiniz, nasıl ikrar aldınız, mürşidiniz kimdi? Çok selam Türkiye’deki Aleviler’e, Bektaşiler’e. Ben bu dergahta Postnişin Babasıyım. 1941’de Tetova’da doğdum. Bizim sülalemiz Bektaşiliği kabul etmiş. Benim babam, dedem onların hepsi Bektaşi. Ben Bektaşi filozoflarını çok okudum ve beğendim onun için nasip aldım. Benim mürşidim Tayyar Baba, sonra beni derviş yaptı daha sonra hem baba. Benim mürşidim Tayyar Baba, kendisi profesör, Kazım Bakali Halifebaba’dan nasip almış, o babaya çok teşekkür ediyorum o sebep oldu bu dergah faaliyete başladı. Biz bu tekkeye 1994’de geldik. Bu tekke o zaman müze idi, turizm vardı, restaurant, otel vardı. O zaman bir burada 3 gün Sultan Nevruz yaptık.

Sonra buraya yerleştik. Bizim tekke, bizim dergahta çok problem yaşadık. Burayı gelip işgal ettiler, bize baskı yaptılar. Göreceksiniz Makedonya’da çok cami var, manastır var. Ama geldi silahlı insanlar bize baskı yaptılar.  Bizim Bektaşiler tekkenin açık olmasına çok çabaladılar. İki senedir çok acı yaşadık. Çok problem vardı. Bizi atmak istediler,  biz 10 gün açlık grevi yaptık. Sonra hükümet dedi ki bu da Bektaşi tekkesi biz mecbur sahip çıkalım bu dergaha. Ama yine meydanevini şimdi camii yapmak istiyorlar. Bize kurşun attılar.

Alevilik/Bektaşilik nasıl bir yol, ne şekil bir inanç? Alevilik/Bektaşilik tasavvuf yolu, sevgi yolu, demokrasi yolu, liberal yolu, tolerans yolu.Biz insana değer veririz. Hz. Peygamberimiz ve Hz. Ali’nin yolu Alevi ve Bektaşi yoludur, Muhammet Ali yolu.

Bektaşiliğe esas girişiniz hangi nedenleydi, nasıl oldu bu iş? Bu yol çile yolu, onların hepsi çok çile çektiler, hem biz onun için çekiyoruz.

Bu çileli yolda ilerlerken örnek aldığınız büyük insanları mesela, İmam Ali, Hacı Bektaşi Veli, Sersem Ali Baba gibi, size göre onlar kimdi nasıl insanlardı? Hz. Ali, Allah’ın aslanı, büyük insan Hz. Ali, en akıllı insan. Yüce şeyler hep Hz. Ali’de vardır.

Hacı Bektaş nasıl? O da aynıdır. O açtı o yolu, kim ki Muhammed-Ali yolu idi bir zaman çok çektiler o zaman 12 İmamlar. Hacı Bektaşi Veli o yolu meydana çıkardı. Balkanlar’da ilk misyonerler Sarı Saltuk Baba. Hacı Bektaş’a dervişti. Sarıyı Saldım, saldım Rumeli’ye yapsın misyonerlik, getirsin İslamiyet hem Bektaşilik, Alevilik hepsini dedi. O erenler getirdiler tarikatları hem İslam, hem Alevi, hem Bektaşi. Hıdır Baba Kırçova’da, Sersem Ali Dede 15. asırda geldi burada. O zaman İslamiyet varmış ama kuruldu bu tekke Kalkandelen’de, insanlar istiyor yapsın büyük bir eser bıraksın. Sersem Ali Dede bıraktı bu dergahı.

Buradaki diğer dergahlar hangileri ve Tetova’da bulunan ziyaretler nelerdir, anlatır mısınız? Makedonya’da daha evvel 20 Bektaşi tekkeleri varmış, şimdi 3 tekke kalmış.

Kırçovo’da bir dergah var Muharrem Baba Dergahı. Sonra Kanatlar’da bütün millet Türk oraya Dikmen Baba Dergahı deniyor. Tetova’da 5 Bektaşi tekkeleri varmış, Sersem Ali Dede burada sonra tepede yukarı kale bir yer Ballı Baba Dergahı burada var bir çift Şipkovis oraya Koyun Baba Dergahı, Tetova yanında 1 km. varmış, Yayar Baba Dergahı. Makedonya’da varmış 20 Debri, Ohri, Manastır, Üsküp bir büyük dergah varmış, Gazi Baba Sultan Üsküp’de.

İkinci Mahmut’un yaktığı dergah hangisi? O zaman çok dergahlar yandı. Çupurli’de 2 dergah varmış yaktılar o zaman. Babalar, dervişler gittiler Arnavutluğa, duydular ki hükümet dergahları yakacak onlar da gittiler Arnavutluğa.

Osmanlı döneminde mi oldu bunlar? Evet, Sultan İkinci Mahmut döneminde, 1826’da. Dimetoka’da dervişler, babalar çıkmadılar.

Dergahlar olmasa bile türbeler var, o insanların yatırları var, bunların hepsi biliniyor mu, ziyaret ediliyor mu? İnsanlar gidiyor o türbelere kimisi hizmet yapıyor kurbanlar kesiliyor. Biz o türbeleri yapmak istiyoruz. Sizin bir arzunuz da öyle tahmin ediyorum burayı bir merkez yapmak.

Tetova’nın % 80’i Arnavut’muş duyduğumuza göre. Arnavutlar içerisinde Bektaşi oranı ne kadar? Az.

Makedonya’daki Bektaşiler daha çok Türkler mi, Makedonlar mı hangi milletten? Daha çok Arnavutlar ve Türkler var. Kanatlar hepsi Türk. Kırçova hem Türk, hem Arnavut. Burada Tetova’da hem Arnavut, hem Türk Bektaşiler.

Buradaki diğer Türkler yani Bektaşi olmayan Türkler nasıl bir inanca, nasıl bir yaşantıya sahiptirler? Hem Türk, hem Arnavutlar Müslümanlar. Onlar daha çok burada Sünni. Bektaşiler ve Aleviler İslam’dır, dil başkadır. İslamiyet’te tarikatlar da var ama hepsi İslam, biz onların hepsini seviyoruz onlarla kardeşiz.

Onların Müslümanlığı nasıl ama benim anladığım kadarıyla katı Sünniler. Evet.

Arnavutluğa da gidip geliyorsunuz ve oradaki babalar da geliyor? Diyaloglarınız çok iyi, oradaki Bektaşiler daha çok ve Arnavutlar zaten Bektaşiler. Sünni Arnavutlar, Bektaşi Arnavutlara nasıl bakıyorlar? Çok güzel. Onlar Müslüman, Bektaşi, Alevi, Hıristiyan çok iyi.

Buradaki gibi dergahları işgal etmiyorlar? Yok. Hepsi dergahlara ve türbelere gider.

Buradaki bozukluk acaba nereden geldi, buradaki Sünni Arnavutlar ve Türkler niye bu Bektaşiliğe husumet duyuyorlar, kötü bakıyorlar? Bu savaş yüzünden. Ne oldu şimdi, çok ziyan yaptı millete, insanlık bozuldu. Bu arsızlık önce yoktu savaştan sonra böyle oldu. Bu tekke çok zengin. Hem yavaş yavaş hükümet mecbur çevirsin onu istiyorlar. Çünkü bizde tapu ve kağıtlar var, onlar istiyor ki malın yarısını alsınlar.

Onlar derken ne geçiyor onun adı? İslam Birliğinin Tetova Müftülüğü buna hücum ediyor.  Vahabi, Selevi burada namaz kılıyorlar.

Bu dergah gerçekten ne zaman kurulmuş Sersem Ali Baba kimdir, Harabati kimdir bildiğiniz kadarıyla? Bu dergahı Sersem Ali Dede kurdu.

Sersem Ali Dede, Sultan Süleyman Kanuni’nin veziri idi, sonra vezirliği bıraktı Hacı Bektaş’a gitti. Orada hizmet yaptı. Bir tarikat yapmışlar Babai o zamanda bir revülasyon yapmadılar. Kalender Çelebi ayaklandı. Sonra tekkeyi kapattılar. Yüzyıl sonra Sersem Ali Dede nasıl vezir gitti oldu derviş. Burada gelirdi her sene oturdu bir ay yaptı bir dergah yüz sene sonra gelmiş Harabati Baba bulmuş Hacı Bektaş’ta bir vasiyetname ki yazmış; benim memleketimde benim malım ocağım satılsın ve o gelirlerle benim küçük dergahım bir büyük dergah olsun. O zaman Recep Paşa burada verdi izin Harabati Baba’yla, hem yaptılar bu tekkeyi hep o binalar, hep o çeşmeler, hep ne var şimdi yaptılar.

Bu binaları sayar mısınız, dergahın içinde ne var? Karşısı dervişlerin kış evi, sonra karşıda aş evi, ambar evi, kubbeli meydan, hem o konak kadınlar konağı, orada şadırvan, at evi, mihman evi, tekkenin konak evleri var.

Sizin de tanık olduğunuz son döneme gelelim, eskiden çok büyük bir dergah ve büyük ziyaret yeri burası. Sonra bu rejimlerde kapanıyor; hükümete, devlete geçiyor onlar ele aldığı zaman ne yapıyorlar? Haydi derviş söyle.

Derviş Abdülmütalip Bakıri, 1940 Komünist zamanı kendi eline geçiriyor bu dergahı ilk zamanlarda askeri kışlası kuruluyor birkaç sene onlar kalıyor. Sonra tütün toplayan firmaya iade ediyorlar onlarda 10 sene kalıyor. Daha sonra başka bir firma aldı, peynirler toplanırdı burada. Onların deposuydu. 1967’de bir tekstil fabrikası aldı ve dergahı ikiye böldüler, yarısını müze, yarısını tekstil fabrikası yaptılar. O tekstil fabrikası bu dergahı otellere çevirdi. 1992’ye kadar restorant ve oteller faaliyette idi.

1994’de biz Makedonya Bektaşileri Birliği’ni kurduk.Tayyar Baba, ruhu şad olsun, rahmetli oldu, onun ve canların etkisi ile burada girdik bir Nevruz bayramı kutlamasında ve 3 günden sonra burada kaldık.

İsmail Cem’in dışişleri bakanlığı döneminde burada bir restorasyon yapmış onu anlatır mısınız? Sayın İsmail Cem Türkiye Dışişleri Bakanı geldi. Herhalde Türkiye’den vakıflardan bir yardım geldi, 30 bin dolar civarında, Makedonya Kültür Bakanlığı’na. Onlar burada bir proje vardı bu şadırvanı onların yaptığı açığa çıkacaktı,  o kadar harabe idi şadırvan.

Daha sonra buralara kimler geldi kimler gitti,  Türkiye’den gelen giden oldu mu? Gelen-giden azaldı. Ama şimdi yine başladı ziyaretler. Cumartesi-pazar günleri turlarla Üsküp’ten, Tetova’dan, Ohri’den gelenler var. Biz de hoşgörü ile karşılıyoruz. Burası gece-gündüz açıktır. Biz burada Hakk için çalışıyoruz. Halka hizmet, Hakk’a hizmet. Biz burada gönüllü çalışıyoruz.

Baba icazet versin biraz da sizi tanıyalım, çünkü Dervişlik te çok zor bir makam. Baba çok büyük emek verdi ama dervişin de emeği çok. Biraz kendinizi anlatın? Gostivar, 1955 Zuyna Köyü doğumluyum, 1987’de bu yola layık oldum, nasip aldım.Daha önce Bektaşi severlerdendim fakat el almamıştım. 1994’de buraya girdim ve dervişliğimi kabul ettiler.

Tayyar Baba’dan mı aldınız? Tayyar Baba’dan dervişlik aldım.

O günden bu güne ne işler yaptınız, nelerle uğraştınız? Harabati Dergahı tam bir harap haldeymiş, şimdiki hali de sizin eseriniz diye düşünüyorum. Bu gördüğünüz yerde mezarlığın karşısı çok harabeydi, kendimiz tırnaklarımızla kazıdık bu hale getirdik. Önceden bekçi vardı, ücretliydi. Bizler ziyarete gelirdik parayla girerdik içeri.

O zaman kimse yoktu? Müze vardı. Dergah yoktu. Müzede çalışan da Makedon’du.

Derviş kimdir, ne yapar? Hizmet, iş. Her şeyi yapar  derviştir.

Siz dervişliği bilerek aldınız, bu zorlukları görerek hırkayı giydiniz. Bununla kıvanç duyuyorum.

Anladığım kadarıyla çocuklarınızı okutamıyorsunuz bütün bunları nasıl göze aldınız, hiçbir geliriniz de yok. Bu işe geç kaldım bile.

Bu dergahta günlük olarak ne yapıyorsunuz? Sabah 5’de kalkıyoruz ibadetinde, gülbankler, dualar yapıyoruz. Hayvanları bahçeye çıkarıyoruz, bahçe var, otluklar var, çiçekler var. Daha sonra çarşıya çıkıp babaya dergi getiririm. Saat 9’dan sonra misafirler gelir. Onlara hizmet ederim. Baba sohbet eder, gelenlere bilgi verir. Akşam 11 gibi yatarız.

Kapılar 24 saat açık ama burada silahlar patlıyor. Burası benim gezdiğim kadarıyla tekin bir yer değil. Çünkü kapılar sonuna kadar açık olduğu için ilgili-ilgisiz insanların girip çıktılarını görüyorum. Meselâ sabah elinde balta gibi bir aletle dolaşan bir yabancı vardı, bahçede? Karışık ama ne yapalım.

Hafta sonları daha mı çok ziyaret oluyor? Türkiye’den seyahat turları geliyor, İzmir’den, Ankara’dan gelenler oluyor. Hatta buradan göçenler de buraya ziyaret için gelirler.

Sizin aslında Türkiye’den çok beklentileriniz var. Burası işgal edilmek isteniyor, gerekli ilgi yok, kimse size sahip çıkmıyor ve savaş var diye ziyaretçi azalmış. Türkiye’den neler istiyorsunuz? Türk vatandaşları, Alevi ve Bektaşiler olsun ziyarete gelsinler. Onları misafir edelim, restoranları onların yardımları ile açalım. Faaliyete geçirelim, halka açık olsun.

En son işgal olayları nasıl oldu? Birkaç defa İslam Birliğinden geldiler bizi ele geçirmek istediler, satın almak istediler, size bina vereceğiz dediler, baba  bunu kabul etmedi. Bize çok teklif ettiler. Sonunda kapılar kapalıydı. Fakir dışarıda çalışırdım. Geldiler duvardan atladılar, kilidi kırıp meydana geldiler ve hepsi silahlıydı. Belki de silahlı kişileri satın aldılar ve onların yardımıyla buraya girdiler.

Müftülüğün de kışkırtması ile İslam Birliği para vererek terör yaratıyorlar, Müslüman’ım diyen İslam adına hareket ettiğini söyleyen, başta Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, dinlesinler de bu haysiyetsizliğe bir son versinler. Burada 500 yıl Bektaşiliğe hizmet eden gönlü sevgiden başka bir şey görmeyen insanları rahat bıraksınlar. O cemaat arasında dışarıdan Roma’dan, Londra’dan gelen bu vehabilerin ve selefilerin sakallıları burada fakir akşamleyin çıra uyandırırım, çıraları hiç söndürmem, onlar diyor ki nedir bu İslam’a aykırı, diyorlar. Yaktığım çerağları söndürürler. Bize baskı yaparlar.

Meydan evi var ama minare yok ki cami olsun. Hacı Bektaş’a zorla bir minare diktiler 1826’dan sonra. Minareyi dikemedikleri halde Bektaşi meydan evini camiye çeviriyorlar bu nasıl kabul edilebilir? Silah attılar seni öldüreceğiz, dediler. Sen burada ne arıyorsun burada, bu tekke bizim mahallemizde, dediler. Ben bu tekkenin dervişiyim sizin gurur duymanız lazım ben burada hizmet ediyorum, dedim. Dinlemediler. Şimdi de aynı baskılar devam ediyor.

Ali Rıza Uğurlu: Zorbalığa karşı baba ne yaptı? Babanın vazifesi çok büyük ve çok sabırlı.

A.R.Uğurlu: Meydan evine gittiniz mi? Gittik meydan evine. Biz usluyuz, kavga milleti değiliz. Zamanı gelince onlar utanacaklar.

A.R.Uğurlu: Mahkemeye mi verdiniz, ne yaptınız? Mahkemeye de verdik, mahkeme adamlarının hepsi onun elinde ama bizim tapumuz var.

Sizin ineğinizi bile çalmışlar? Evet ineğimizi çaldılar.

Sevgili baba bütün bu işlerden sonra Türkiye’den, Cem Vakfı’ndan, İzzettin Doğan’dan ne istiyorsunuz? Biz bekliyoruz hep Alevileri Türkiye’den. Bizim kardeşlerden manevi destek bekliyoruz. Biz Alevi kardeşlerin yardımını bekliyoruz, bütün dede ve babaların yardımlarını bekliyoruz, burayı kurtaralım.

Ben tatile buraya gelmek istiyorum birkaç hafta kalayım, kabul ediyor musunuz? Yalnız değil, kaç kişi ile gelirsen gel, kapımız açıktır.

Bu tekke Alevi-Bektaşi ve tüm Ehlibeyt’i sevenlerin evidir.

Söyleşimizin sonuna geldik, atalar yurdu güzel topraklarda Alevi-Bektaşi inancını yaşatan güzel insanlardan sizlere selamlar iletiyoruz.

 

9 TEMMUZ 2004, MAKEDONYA, TETOVA (Kalkandelen) HARABATİ (Sersem Ali Baba) DERGAHI.

(Maalesef Tahir Baba’yı 17 Şubat 2006 Cuma günü, sabah saatlerinde geçirdiği ani bir kalp krizi sonucu kaybettiğimizi öğrendik. Nur içinde yatsın.)